Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/857 E. 2022/719 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2022
NUMARASI :…..

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03/02/2022 tarih ve 2021/1101 E. – 2022/127 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … …. ile davalı …. tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı … tarafından Ankara Batı 2.İş Mahkemesinin 2018/331 Esas ve 2019/556 Karar sayılı dosyası ile müvekkili … aleyhine açılan davada, davacının 2012-2018 yılları arasında … … Başkanlığı bünyesinde ve taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığı ve 28.03.2018 tarihinde emekli olduğu gerekçesiyle açılan davada, ödenmeyen işçilik alacaklarının müvekkili belediyeden tahsiline karar verildiğini, müvekkili tarafından icra dosyasına toplam 31.214,49 TL ödendiğini, davalı şirketlerin hizmet alımı amacıyla gerçekleştirilen ihaleler kapsamında, müvekkili … ile farklı tarihlerde sözleşme imzalayan yükleniciler olduğunu, müvekkili belediyenin üst iş veren olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş ise de gerçekte iş veren sıfatının dava dışı personeli istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere davalı şirketlere ait olduğunu ileri sürerek, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi uyarınca dava dışı …’e ödenen 31.214,49 TL’nin ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte, davalıların sorumluluk sınırları da belirlenmek suretiyle davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … … A.Ş. vekili, sözleşme kapsamında idareye iki adet kesin teminat mektubu verildiğini, teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, müvekkili şirketin davacı idare ile akdetmiş olduğu hizmet alımı sözleşmesi bittikten yıllar sonra dava dışı personelin hizmet akdinin sona erdiğini, müvekkilinin feshe bağlı alacaklardan sorumlu olmayacağını, dava dışı personel … adına müvekkili şirketin payına düşen kısmın, kıdem tazminatı + yıllık izin ücreti = 14.720,47 TL olup, davacı idarenin uhdesinde bulunduğunu, buna rağmen davacı idarenin müvekkili şirkete rücu davası açmasının hukuka uygun bir yanının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili, benzer savunmalarla dava konusuna ilişkin ödeme yapıldığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar savunmada bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava dışı işçinin çalıştığı 21.04.2021-28.03.2018 tarihleri arasında, davacı … tarafından personel hizmet alımı işi ihalesinin düzenlendiğini, dava dışı işçinin Belediyeye bağlı emir ve talimatı doğrultusunda diğer şirketlerinin işçisi olarak çalıştığı, davacı ve davalılar arasındaki ihale ve ekleri şartnamelere göre, davacı belediyenin alt taşeronlarına işçilere ödenen ücretler ile ilgili rücu hakkının bulunduğu, kıdem tazminatının rücuna ilişkin özellikle ayrı bir düzenleme yapılmasına dair ve 6098 S.K.’nın 167. maddesindeki yarı yarıya rücu hakkı ile ilgili yasal değişikliğin, Anayasa Mahkemesinin 15/10/2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan 19/09/2019 tarihli 2019/42 esas 2019/73 karar sayılı kararı ile iptal edildiği, her bir davalı firma yönünden hizmet süreleri gözetilerek hesaplama yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı … … Şti yönünden 3.652,45 TL, davalı … … Şirketi yönünden 9.241,13 TL, davalı … … … Şirketi yönünden 15.753,79 TL, davalı … … Şirketi yönünden 2.567,12 TL olmak üzere, toplam 31.214,49 TL’nin 06/11/2019 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan sorumlu tutulduğu miktar alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacı idarenin müvekkili şirketin, işçilerin kıdem tazminatlarına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği iddiasıyla verilen teminat mektuplarını nakde çevirdiğini, teminat mektuplarının bedellerini ise kıdem tazminatını talep eden ve bu sebeple dava açan her bir işçi hakkında verilen mahkeme kararına binaen ödeme yapmak amacıyla emanet hesabında tuttuğunu, hayatın olağan akışına göre davacı idarenin, kendisinden İş Kanunu kapsamındaki alacaklarını talep eden personele, nakde çevirdiği teminat mektubu değerlerinden ödeme yapmasının gerektiğini, buna rağmen davacı idarenin, teminat mektuplarından ödeme yapmayıp, aleyhine dava açılmasına ve ardından icra takibi başlatılmasına sebebiyet verdiğini, icra takibi sonunda ise müvekkili şirketlerin sorumlu olduğunu iddia ettiği kısımları emanet hesaptaki teminat mektubu değerlerinden karşılamak yerine doğrudan kendine ait havuzdan karşılamayı tercih ettiğini, hal böyle iken idarenin, hem teminat mektuplarını uhdesinde tutup hem yapılan bu ödemeler için ayrıca müvekkili şirkete işbu rücuen tazminat davasını açmasında herhangi bir hukuki yararının bulunmadığını, teminat mektubundan kesinti yapılırken adi ortaklardan … Ltd.’ye ait olduğu iddia edilen borcun da tahsil edildiğini, bu sebeple … Ltd. Şti.’nin hiçbir yönden borcunun bulunmadığını, dolayısıyla … Ltd. Şti.’ye karşı da işbu rücuen tazminat davasının açılmasında hukuki yararın olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı idarenin … … A.Ş.’ye ait iki adet teminat mektubunu iade etmediğini ve nakde çevirdiğini, teminat mektubunun nakde çevrilmesi ve personellerin kıdem tazminatı ve yıllık izinlerinin hesaplanmasında süreler bakımından “adi ortaklık” döneminin de dahil edildiğini, böylece dava dışı personelin kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin müvekkil şirket bünyesinde çalışma süresine denk gelen kısmının davacı … tarafından müvekkili şirket adi ortağından tahsil edildiğini, böyle bir tahsilatın yıllar önce yapılmasına rağmen, hali hazırda eldeki davanın açılıp rücuen tahsil talebinde bulunulmasının anlaşılabilir bir yanının bulunmadığını, davacı idarenin dava dışı personel adına uhdesinde 14.720,47 TL bulundurduğunu, feshe bağlı alacak olan yıllık izin hariç olmak üzere dava dışı personele kıdem tazminatının ödenmesi gerekirken herhangi bir ödemenin yapılmadığını, aksine rücu davası açma yoluna gidilerek, müvekkilinin daha fazla (faiz, vekalet ücreti vs. gibi) ödeme yapmasına sebebiyet verilmek istendiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve taraflar arasındaki İdari Şartnamenin “Diğer Hususlar” başlıklı IV. Bölümünde yer aldığı üzere, davalı yüklenicilerin İş Kanunu kapsamında işte çalıştırdığı personelin tüm haklarını ödemek suretiyle işi tasfiye etmekle ve buna ilişkin belgeleri idareye tevsik etmekle yükümlü bulunduğu, aksi halde taahhüdünü yerine getirmediğinin kabul edileceği ve kesin ve ek kesin teminatın iadesinin yapılmayacağı, personelin bir alacağının tespiti halinde ise ihbara gerek kalmaksızın teminat mektuplarının paraya çevrileceği, dolayısıyla somut uyuşmazlıkta da mahkemece, Ankara Batı 2.İş Mahkemesinin 2018/331 Esas ve 2019/556 Karar sayılı kararı uyarınca, davacının dava dışı işçiye ödediği kıdem tazminatı ve bu nedenle ödediği yargılama giderleri, faiz ve icra masrafları toplamını, işçinin davalılar nezdinde çalıştığı döneme isabet eden kısmına oranlamak suretiyle davalılardan rücuen tahsiline hükmedilmesinde de bir isabetsizliğin olmadığı, Yargıtayın emsal uygulamasının da bu yönde olduğu (Yargıtay 6. H.D.’nin 07.03.2022 tarih ve 2021/2232 E.- 2022/1191 K., Yargıtay 11. H.D.’nin 20.12.2012 tarih ve 2011/14550 E.- 2012/21308 K.) anlaşılmakla, davalı … …. ile davalı …. vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … …. ile davalı …. vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … …. ile davalı ….’den ayrı ayrı alınması gereken 2.132,26-TL karar ve ilam harcından, anılan taraflarca ayrı ayrı yatırılan 533,06-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.599,2‬0-TL’nin anılan taraflardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … …. ile davalı …. tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 02/06/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022
…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.