Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/850 E. 2022/973 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/04/2021 tarih ve 2020/236 E. – 2021/133 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… …”, “… … …”, “… … …” ve “… … … … şekil” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin ise 2016/31626 sayılı ”… … …+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin “…” markasının tanınmış olduğunu, … sektöründe … denildiği vakit, … bitkisinin veya başka bir bitkinin dallarının uç kısmının değil, doğrudan doğruya … “…” markası/markalarının akla geldiğini, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu, emsal mahkeme kararlarının da bu yönde olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-7453 sayılı kararının iptaline, 2016/31626 numaralı ”….” ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin 2002/25199 sayılı markası nedeniyle müktesep hakkının bulunduğunu, markaların asıl unsurunun “…” ibaresi olduğunu, … … ibaresinin, … bitkisinin “…” kısmını ifade ettiğini, davacının “… …” … ile müvekkilinin “… … …” markalarının benzeşmediklerini, piyasadaki sair markalarda da benzer kullanımlarının olduğunu, davacının … bitkisinin çeşitli kısımlarını, tamamen kendi tekeline almaya çalışarak piyasada haksız rekabete yol açtığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının önceki tarihli “…” ibaresini içerir markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığı, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, niteliği itibariyle iltibasa sebebiyet verecek bir ibare olmadığı, dava konusu markadaki kullanımların 556 sayılı KHK’nın 12. maddesi kapsamında değerlendirilebileceği, aynı KHK’nın 8/4 maddesinin somut uyuşmazlık bakımından uygulanabilir olmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığına dair emarelerin dosyada mevcut bulunmadığı, davalının 2002/25199 sayılı markasının, dava konusu marka açısından müktesep hak teşkil edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının gerçekleştiğini, mahkeme kabulünün aksine “…” sözcüğünün, cins, çeşit bildirici nitelikte bir kelime olmadığını, müvekkilinin “…” markasını, 1975 yılından beri tescilli olarak kullandığı ve … sektöründe üstün bir tanınmışlık değerine ulaşan bir marka haline geldiğini, dolayısıyla “…” ibareli markaya dair bir müktesep haktan söz edilecekse, bu hakkın müvekkili Kurumdan başkasına ait olmaması gerektiğini, davalının müktesep hakkının bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, bir bütün olarak değerlendirildiğinde “… … …+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, … emtiası yönünden ayırt ediciliğinin yüksek olmadığı, bunun yanında esasen davalı Şirketin adına tescilli 2002/25199 sayılı markadan kaynaklı olarak dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakka sahip olduğu, davacının daha eski tarihli “…” ibareli markalara sahip olmasının da davalı Şirketin müktesep hakkını ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2022