Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/847 E. 2022/905 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/11/2021 tarih ve 2021/198 E. – 2021/340 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ve davalı… Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” markasının birçok ülkede tescilli şekilde korunduğunu, Türkiye’de de “… …” ibaresinin 2000 15109 sayısı ile tescil koruması altında olduğunu, müvekkili Şirketin 2014/69299 sayılı “…” marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin markasının tanınmışlık düzeyine eriştiğini, müvekkilinin markası ile davalı … …’nın 2006/32696 sayılı “… …”, 2010/11133 sayılı “… …”, diğer davalı …’in ise 2001/27074 sayılı “…”, 2004/45793 sayılı “… …”, 80538 sayılı “şokobonbon”, 99/016756 sayılı “… … …”, 2003/33921 sayılı “… … … sütlü … şeker”, 2003/33920 sayılı “… … … sütlü tereyağlı … şeker şekil”, 101631 sayılı “… …”, 178725 sayılı “… … şekil” sayılı markaları ile benzer bulunarak reddedildiğini, müvekkilinin diğer markalardan farklı şekil ve renk kombinasyonu ile kendi markasını tescil ettirmek istediğini ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-5945 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … … Şirket vekili, müvekkilinin 2006/32696 sayılı “… …” ve 2010/11133 sayılı “… …” markalarının sahibi olduğunu, taraf markalarının, her yönden vasat düzeydeki tüketici nezdinde müvekkili markaları ile benzer olarak kabul edilmesi gerektiğini, “…” ve “…” ibarelerinin çatı markası olduğunu, markaların bu halleriyle benzer görüleceklerini, dava konusu marka kapsamındaki 30. Sınıf emtia ile müvekkilinin markaları kapsamındaki 30. Sınıf emtianın benzer olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … AŞ vekili, müvekkiline ait itiraza mesnet markaların kapsadığı ürünler ile davacının tescilini talep ettiği “…” markasının kapsadığı ürünlerin aynı veya benzer olduklarını, müvekkili markalarındaki “…”, “…” ve “…” ibarelerinin gruba dahil bir kısım grup şirketlerinin adı olması nedeniyle çatı/ana marka konumunda olduğunu, bu durumun markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırdığından bahsedilemeyeceğini, davacının önceki markasının “… …” şeklinde olduğunu “arcorun şekerlemesi” anlamına geldiğini, bu nedenle anılan markada “…” ibaresinin ön plana çıktığını, “…” markasının davacı ile bütünleşmiş bir marka haline gelmediğini, dava konusu markada ortada yer alan “o” harfinin, “…” şeklindeki itiraza mesnet markalarla anılan ibareyi farklılaştırmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru konusu marka kapsamında yer alan emtianın tamamının, davalıların itirazlarına mesnet markalar kapsamında yer alan emtia ile aynı/aynı tür emtia oldukları, dava konusu başvuruyu oluşturan işaretin sarı bir fon üzerinde yer alan kırmızı renkli bir daire içerisinde, yine sarı renkle alt alta konumlandırılmış “…” ve “…” sözcükleri ile bu sözcüklerin arasında kalp şeklindeki bir figürün içerisinde konumlandırılmış “o” harfinden oluştuğu, başvurunun esas unsurunun, tüketici tarafından, “…” şeklinde algılanacağı, redde mesnet davalılar markalarının ise ya tek başına “…” şeklinde ya “…, …” gibi çatı/lider markalar ile birlikte ya da “…, …” gibi ön sözcük unsurları ile birlikte kullanılarak oluşturulduğu, bu bağlamda taraf markalarında iltibas ihtimaline konu olan “…” ibaresinin, tescil kapsamındaki emtia yönünden niteliğinin önem teşkil ettiği, “…” ibaresinin anlamsal olarak “şeker şerbeti içinde kaynatılarak üzeri şekerle kaplanmış meyve” anlamına gelmekte olup “…” sözcüğünün özellikle şekerleme, dolgulu çikolata, çikolata kaplamalı şekerlemeler gibi ürünler yönünden doğrudan bir ürün adı olarak dilimize de yerleşmiş yabancı kökenli bir sözcük olduğu, dolayısıyla taraf markalarında benzer olarak görülen emtiada “…” ibaresinin ayırt edici vasfının son derece zayıf olduğu, hatta bulunmadığı ve cins, vasıf bildirir bir ibare olduğunun kabul edilmesi gerektiği, böyle bir durumda ise “…”, “…” gibi çatı ibarelerin marka içerisinde ön plana çıkacağı ve esas unsur olarak kabul edileceği, yine “…, “…” gibi sözcüklerle “…” sözcüğünün bir arada kullanılması halinde de esas unsurun anılan sözcükler olacağı, dolayısıyla dava konusu başvurunun da “…” şeklinde olduğu ve bu hali ile tanımlayıcı niteliğinden sıyrıldığından bahsedilebileceği, baştan zayıf karakterli bir sözcük olan “…” ibaresi nedeniyle dava konusu başvurunun reddi kararının yerinde olmadığı, kaldı ki “…” şeklinde oluşturulan markanın nispeten ayırt ediciliğinin daha yüksek olduğu, tüketicilerin “… şeker” almak isterlerken taraf markalarını birbirine karıştırmayacağı, bu nedenle aksi yöndeki YİDK kararının yerinde olmadığı, davacının önceki markasının “… …” şeklinde olduğu, başvurunun ise … +şekil şeklinde olduğu başvurunun önceki tescilli markadan farklılaştığı, … ibaresini barındırmadığı, önceki tescilli markadan uzaklaştığı, bu nedenle önceki tescilli markadan dolayı müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nın 06/06/2016 tarih 2016-M-5945 sayılı kararının davacının itirazının reddiyle ilgili kısım yönünden iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markalarının esas unsurunun “…” olarak kabulü ile benzerlik değerlendirmesi yapılması gerektiğini, dava konusu marka olan “…” ibaresindeki asli unsur da “…” kelimesi olup, iki hece arasında yer alan “o” harfinin ayırt edici niteliği olmadığı gibi görsel, işitsel ve anlamsal olarak da müvekkilinin itiraza mesnet markalarının esas unsurundan farklılaşmadığını, davacıya ait marka başvurusu ile müvekkilinin markaları arasında karıştırılma ihtimali doğmasının kaçınılmaz olduğunu, aynı sınıflarda tescilli olduğu hususunda tereddüt bulunmayan taraf markalarının esas unsurlarındaki görsel, işitsel ve kavramsal benzerliklerin yanı sıra müvekkiline ait “…” unsurlu markaların seri marka niteliğinden ötürü de karıştırma ihtimalinin daha ayrıntılı olarak irdelenmesi gerektiğini, “…” ibaresine herhangi bir ayırt edici niteliği olmayan “o” harfinin eklenmesiyle oluşan ve ortalama tüketicide farklı bir marka intibası oluşturmayan “…” ibareli markanın müvekkilinin markalarının bir serisi olarak algılanacağını, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinin uygulanma koşullarının somut olay açısından gerçekleştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu marka başvurusu ile davalı firmalara ait markalar arasında karıştırılacak kadar benzerlik bulunduğunu, iki marka arasında fonetik, okunuş, genel intiba olarak bir benzerlik bulunduğunu, bu nedenle müşteri kitlesi tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması, karıştırılması ihtimali olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların markalarında bulunan “…” ibaresinin, tescil kapsamındaki emtia yönünden niteliği incelendiğinde, bu ibarenin anlamsal olarak “şeker şerbeti içinde kaynatılarak üzeri şekerle kaplanmış meyve” anlamına geldiği, özellikle şekerleme, dolgulu çikolata, çikolata kaplamalı şekerlemeler gibi ürünler yönünden doğrudan bir ürün adı olarak dilimize de yerleştiği, taraf markalarında benzer olarak görülen emtiada “…” ibaresinin ayırt edici vasfının son derece zayıf olduğu, cins, vasıf bildirir bir ibare olduğunun kabul edilmesi gerektiği, dava konusu başvurudaki “…” şeklinde yapılan kullanımın tanımlayıcı niteliği kaldırdığı, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibas ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … ve davalı… Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ve davalı… Kurumu vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Şirketinden alınması gereken harç istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan harçtan mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı… Kurumundan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davalı… Kurumundan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davalı … ve davalı… Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … ve davalı… Kurumu üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022

…..