Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/846 E. 2022/847 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesİnce verilen 02/11/2021 tarih ve 2021/208 E. – 2021/338 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tescilli markaları bulunduğunu, davalı Şirketin 2015/103061 sayılı, “…&… …” ibareli marka başvurunsa anışlan marklarına dayalı olarak yaptıkalrı itiralzarının niahi olarak dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu markanın müvekkilinin markası ile ayırt edilmeycek derecde benzer olduğunu, taraf markları arasında iltibas ehlikesi bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin marklarının bilirnitliğinden faydalanmak kasıtyla kötü niyetli yağıldığınıi dğer taraftan dava konusu markanın 556 sayılı KHK’nın 7/1- ve c maddeleri uyarınca da hükümsüzlüğünün gerektiğini ileri sürerek 1.03.2017 tarih ve 2017-M-1416 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında iltibas koşullarının oluşmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markaların benzer olmadığını,markaların faaliyet alanları ve müşteri portföylerinin tamamen farklı olduğunu, … ibareli markanın aslında tescil edilmeyecek nitelikte olduğunu, … ibaresinin evrensel bir terim olduğunu ve ayırt ediciliğinin bulunmadığını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markalar arasında her ne kadar bir kısım mal ve hizmetler bakımından benzerlik olsa da markalar arasında işitsel ve görsel bir benzerlik benzerlik olmadığından 556 sayılı KHK’ının 8/1-b maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşmadığını, davacının … ibareli markalarının tanınmış olduğu ispatlanmadığı gibi marka işaretleri benzer olmadığından davacı marklarının tanınmışlığının sonuca etkili olmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanmadığı, ayırca 556 sayılı KHK2nın 7/1- ve c bentleri gereğince tescil engeli de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markalarının ayırt ediciliğinin düşük olmadığını, taraf markalarının asli unsurunun aynı ibareden oluştuğunu bu nedenle benzer bulunduklarını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılacağını, taraf markalarının tescil kapsamlarının aynı olduğunun tespitine rağmen markaların benzer bulunmadığı yönündeki ilk derece mahkemesi kabulünün hatalı bulunduğunu, müvekkilinin … ibareli markalarının tanınmış olduğu yönünde mahkeme kararı bulunduğunu, mahkemece iltibas incelemesi yapılırken ortalama tüketici kriterinin dikkate alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı Şirketin 15/12/2015 tarihinde “…&… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 30., 35. ve 43. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin yer aldığı, davacı Şirketin başvuruya “…” ibareli markalarına dayalı olarak iltibas ve tanınmışlık iddiasıyla itirazda bulunduğu, davacı itirazının nihai olarak YİDK’in 11.03.2017 tarih ve 2017-M-1416 sayılı ile reddedildiği, anılan kararın 13/03/2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 09/05/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında kısmen emtia benzerliği şartı gerçekleşmesine rağmen marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluşmadığı, davacı marklarının tanınmış olduğu ispatlanamadığı gibi tarafların marka işaretleri benzer olmadığından davacı markalarının tanınmış olmasının sonuca etkili bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli olmadığı ve başvuru yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddeleri uyarınca tescil engeli bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacının istinaf itirazları da gözetildiğinde istinaf incelmesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı, aynı KHK’nın 8/4 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, dava konusu YİDK kararında belirtildiği davacının itirazına mesnet 2000/04524 sayılı markasının kullanmama nedeniyle iptaline karar verildiğinden dava konusu başvuru tarihinde hukuki geçerliliğini yitirmesi nedeniyle anılan marka Dairemizce iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmamış, iltibas değerlendirmesi davacının itirazına mesnet 2007/32835,2013/32392,2013/29479,2013/29468 ve 2013/60853 sayılı markaları nazara alınarak yapılmıştır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru yuvarlak bit geometrik şeklin içinde üstte sarı renkle yazılan “…” ibaresi ile beyaz renkle yazılan “& ” ibaresinin altına yine sarı renkle yazılan “…” ibaresi ve bu ibarenin hemen yanında alt alta yazılan “…” ibarelerinden oluşmaktadır. Başvuruda yer alan “…” ibaresinin İngilizce bir kelime olup fiil olarak “…..” anlamına geldiği ve bu anlamının yaygın olarak bilindiği, başvuruda yer alan “…” ibaresinin de slogan niteliğinde olup marka algısı yaratmadığı gözetildiğinde dava konusu başvuruda ayırt ediciliği sağlayan, marka algısı oluşturan esas unsur “…” ibaresidir. Davacının itirazına mesnet markaların asli unsuru da “…” ibaresinden oluştuğundan, asli unsurları itibariyle dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik ve karıştırma tehlikesi bulunmaktadır.
Her ne kadar “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu savunulmuş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 25/09/2019 tarih ve 2018/4202 E.- 2019/5804 K. sayılı kararında, “”…” ibaresinin her iki tarafa ait markalarda da markanın asıl unsurları arasında yer almış olması nedeniyle örtüşen mal ve hizmet sınıfları yönünden karıştırma ihtimalini de içerecek şekilde benzer olduğunun kabulü gerektiği” belirtilmiş, yine Yüksek Dairenin 2019/3833 E.- 2020/2305 K. sayılı kararında “…” ibareli, 2020/6329 E-2021/5023 K. sayılı kararında “….” ibareli, 2020/1488 E.-2021/596 K. sayılı kararında “…” ibareli marka tescil başvuruları, davacının “…” esas unsurlu markaları ile benzer bulunduğundan, istikrar kazanan bu kararlar karşısında “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönündeki savunmalara itibar edilmemiştir.
Marka kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, 30,35 ve 43. sınıf mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Davacının itirazına mesnet markalar ise 29.,30.,32.35. sınıf mal ve hizmetlerde tescillidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik kararlarında açıklandığı üzere mal ve hizmetler arasında benzerlik olup olmadığı değerlendirilirken her iki grup mal ve hizmetlerin aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/ tamamlayıcı olup olmadıkları gibi hususlarının dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre, mahkemece açıklanan bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dava konusu başvuru kapsamında yer alan 30 sınıfta yer alan tüm mallar ve 35.sınıfta yer alan tüm hizmetler davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında da yer almaktadırlar. Başvuru kapsamında yer alan 43/1. sınıftaki “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” ile itiraza mesnet markaların kapsamında bulunan 29,30,32 sınıftaki yiyecek ve içecek malları arasında da yakın ilişki ve benzerlik olduğu açıktır. Yargıtay 11. H.D.’nin 04/11/2015 tarih ve 2015/4408 E.- 2015/11546 K., 21/12/2015 tarih ve 2015/6254 E.- 2015/13732 K. sayılı ilamları da aynı yöndedir. O halde başvuru kapsamında yer alıp, yukarıda sayılan mal ve hizmetler yönünden dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibas tehlikesi bulunmakta olup, bunun dışında kalan 43. Sınıf hizmetler yönünden ise böyle bir benzerlik yoktur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiş, teknik yönlerden mevcut bilirkişi raporundan faydalanılmıştır.
Her ne kadar davacı markalarının tanınmış oldukları ileri sürülmüş ise de, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacı marklarının tanınmış olduğu ispatlanamadığından davacının bu iddiası yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle, dava konusu “…&… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet 2007/32835, 2013/32392, 2013/29479, 2013/29468, 2013/60853 sayılı ve “…” asıl unsurlu markaları arasında, başvuru kapsamından yer alan 30. Ve 35. Sınıf mal ve hizmetlerin tamamı ve 43/1. Sınıf “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğu, buna karşın sayılan mal ve hizmetler dışında 43. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenle kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 02/11/2021 gün ve 2021/208 E. – 2021/338 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KISMEN KABULÜNE, … YİDK’in 11.03.2017 tarih ve 2017-M-1416 sayılı kararının 30. Ve 35. Sınıfta yer alan tüm mal ve hizmetler ile 43/1. Sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri yönünden KISMEN İPTALİNE
3-Davalı Şirket adına tescil edilen 2015/103061 sayılı ve “…&… …” ibareli markanın 30. Ve 35. sınıfta yer alan tüm mal ve hizmetler ile 43/1. Sınıfta yer alan “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” hizmetleri yönünden KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE
4-Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 406,10-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 89,50-TL tebligat masrafı ve 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcıdan oluşan toplam 2.516,30-TL’nin, davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1/2 kabul edilerek 1.258,15-TL’ye, 31,40-TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 1.320,95-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına
9-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/07/2022

….