Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/841 E. 2023/138 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/841 – 2023/138
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/841
KARAR NO : 2023/138
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2019
NUMARASI : 2016/183 E. – 2019/86 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : FSEK’e Aykırılık

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10/02/2022 tarih ve 2021/146 Esas – 2022/44 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Sosyal Hizmet Vakfı işbirliği ile 2008 yılında Bosna Hersek’in Maglaj şehrinde inşa edilen ve … Cami ismi verilen cami projesinin müvekkili …’e ait olduğunu, bahse konu yere inşa edilen cami ve sözleşmede yer alan eklentileri ile ilgili tüm proje ve tasarımın yine müvekkiline ait bulunduğunu, eserin müvekkilinin mimarlık alanındaki 40 yıllık birikiminin ürünü olarak tasarlandığını ve FSEK gereğince tüm haklarının müvekkiline ait olduğunu, davalı …. Şti.’nin anılan cami inşasında danışman firma olarak görev yaptığını, bu projeyle ilgili tüm fikir ve yaratıcılığın müvekkilinin ürünü olmasına rağmen davalı yanın, müvekkilinden hiçbir izin almadan, bir şekilde proje kayıtlarını ele geçirerek … Cami (…) ve eklentilerinin bir benzerini … Organize Sanayide inşa edilen cami projesine uyguladığını, davalı mimarlık şirketinin hiçbir emek sarf etmeden ve karşılık ödemeden projeyi izinsiz ve haksız olarak kullandığını, davalı yanın bununla da kalmayıp orijinalinden farklı olarak ve aslına sadık kalmayarak uygulamak suretiyle müvekkilinin mimarlık kariyerine leke düşürdüğünü, davalının bu davranışı ile FSEK md. 21’de yer alan işleme hakkının sınırlarını da aştığını, davalının bu eyleminin intihal kapsamında olduğunu, kullanılan projede müvekkilinin adının dahi zikredilmediğini, bu davranışın aynı zamanda FSEK 15/son maddesinin de ihlali olduğunu, davalının haksız maddi çıkar elde ettiğini, dava konusu yer dışında Ordu Üniversitesi Kampüsü ve Kırıkkale Üniversitesi Kampüsüne inşa edilen cami projelerine de uygulandığını, müvekkilinin maddi yönden de birçok kez zarara uğratıldığını, müvekkilinin dava konusu mimarlık projesinin sadece bir yerde uygulanması için yaklaşık olarak 300.000 TL proje ücreti aldığını ve bu projenin tavan proje olarak her uygulandığı yer için ödenmesi gereken bedelin proje başına 200.000 TL den aşağı olmadığını, projenin zemine bizzat uygulanması ve denetimi suretiyle de bir hizmet verilmesi halinde mimarlık şirketine işveren tarafından ödenmesi gereken bedelin ortalama 500.000 TL civarında olduğunu, böylece davalı yanın müvekkilinden izinsiz olarak kullandığı proje ile asgari 700.000 TL’lik maddi çıkar elde ettiği gibi telif hakkı da ödemeyerek asgari 300.000 TL maddi çıkar elde ettiğini, bir an için davalı yanca uygulanan proje ile müvekkiline ait eserin (proje) tıpa tıp birbirinin aynısı olmasa dahi işlemeden kaynaklanan hakkın işleyen açısından eserin, sahibinin izniyle işlenmesinden sonra varlık kazanacağını, müvekkilinden böyle bir izin de alınmadığından davalının işleme hakkına sahip olduğunun da söylenemeyeceğini, FSEK 71/3 maddesinin, başkasının eserini kendi eseriymiş gibi gösterme durumunu manevi haklara tecavüz olarak düzenlendiğini ve manevi haklara tecavüz hallerinde hangi cezalara hükmedileceğinin belirlendiğini ileri sürerek davalının izinsiz olarak ve eserin kendisine aitmiş gibi tanıtması nedeniyle ödemesi gereken telif hakkı karşılığı fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL’nın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararlar için şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği (projelerin uygulandığı) tarihten itibaren davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, davalı yanın müvekkiline ait eseri orijinaline sadık kalmayarak müvekkilinin unvan ve şerefine gölge düşürmesi ve eseri kendisine aitmiş gibi tanıtması ve haksız eylemini birçok kez gerçekleştirmiş olması nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararlar için 50.000 TL manevi tazminatın fiilin işlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınarak müvekkiline verilmesini, davalının internet sitesindeki haksız tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamanın kaldırılmasını, FSEK md. 15 gereğince eserin görülen bir yerine müvekkilinin adının silinmeyecek şekilde yazılmasını talep ve dava etmiş, birleşen davada aynı iddialara dayalı olarak telif hakkı karşılığı şimdilik 1.000.00.TL’nın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, maddi zararlar için şimdilik 1.000.00.TL maddi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin işlendiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, FSEK md.15 gereğince eserin görülen bir yerine müvekkilinin adının silinmeyecek bir şekilde yazılmasını talep ve dava etmiş, 23.02.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 11.290,00.-TL, manevi tazminat istemini 50.000 TL’ye yükseltmiştir.
Asıl davada davalı şirket vekili, müvekkili şirketin beyan edilen cami inşasında müşavir (danışman) olarak faaliyet yürüttüğünü, davacı yanın iddia ettiği camiinin Ankara’daki hayırsever kuruluşların da katılımı ve girişimi ile …, …’nın birlikte çalışması ile oluşturulduğunu ve inşaatı tamamlanarak kullanıma açıldığını, camiinin yapım aşamasında dava dışı …’nın davacı yan ile bir sözleşme yaptığını, belirtilen süre içerisinde davacının edimlerini yerine getirmediğinden ve projeyi tamamlamadığından bu işin yürütümünü davacı yandan aldığını, davacının iddia ettiği camii projesinin kendisine ait olduğuna dair herhangi bir noter tespiti, tescili olmadığını, eserin kendisine ait olduğunu belirtmek amacı ile yaptığı resmi tescil talebinin de bulunmadığını, bunun üzerine … şehrinde muhkim bir mimara camii projesinin hazırlatıldığını, yetkili mercilerinden projenin onaylanmasıyla inşaatın tamamlandığını, bu nedenle davacı yanın … … Camii’nde herhangi bir hak sahipliğinin olmadığını, davacının … Camii’nin eser sahibi olduğunu ispatlamak zorunda bulunduğunu, dosyaya bununla ilgili bir delil arz edemediğini, sadece “sonradan eklenme olasılığı dahi bulunan bir beyan” ile projeye onay verdiğini iddia ettiğini, bu çerçevede HMK 327-329.maddeler kapsamında davacı hakkında hukuki işlem yapılmasını da talep ettiklerini, iddia edildiği gibi “…’in Maglaj şehrinde inşa edilen … Camii” üzerinde de davacının eser sahipliğinin olmadığını, bu projenin davacı adına tescilli olduğunu gösterir belge, resmi başvuru, tescil talebinin bulunmadığını, … ve … kayıtlarına başvurulduğunda caminin kime ait olduğu hususunun netlik kazanacağını, davacı yanın dilekçesinde iddia ettiği mezkur caminin ve eklentilerinin bir benzerinin … Organize Sanayide davacının rızası olmaksızın inşa edildiğini, … de yapılan caminin tamamlanıp ibadete açılma tarihinin 2008, … Organize Sanayi bölgesindeki caminin açılış tarihinin ise 2015 olduğunu, bu caminin … Sanayi Odası tarafından yaptırıldığını, mimari, teknik projesi ve diğer altyapılarının tümüyle … Sanayi Odasının işletme ve tasarrufunda olduğunu, … Camii projesinin davacı yana ait olmadığını, bu konuda herhangi bir belge ve tescil başvurusunun bulunmadığını, … Organize Sanayi Odasına ve …’na camiinin kime ait bir proje olduğu ve nasıl yapıldığı sorulduğunda dava konusu uyuşmazlığın tümüyle çözüleceğini, davacının haklı olduğu düşünülse dahi dava konusu proje bedelinin iddia edildiği gibi 300.000 TL olmadığını, bu konuda davacının haksız ve sebepsiz zenginleşmeye gitmek niyeti ile kötü niyetli olarak dava ikame ettiğini, müvekkilinin projeden 700.000 TL kazanç elde ettiği iddiasının ise hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı… vekili, her ne kadar dava konusu cami projesinde proje sahibi olarak müvekkilinin de olduğu iddia edilmiş ise de müvekkilinin böyle bir projenin varlığından haberdar dahi olmadığı gibi bu projenin altındaki imzaların da müvekkiline ait olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı …, süresi içinde davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı… tarafından projedeki imzaların kendisine ait olmadığı savunulmuş ise de proje üzerinde … Şti’nin yetkilisinin imzasının bulunduğu, proje müellifi olarak da davalılar …nin olduğunun belirtildiği, dolayısıyla imza incelemesi yapmanın herhangi bir yararı bulunmadığı, davacının kendisine ait olduğunu iddia ettiği 05.11.2012 tarihinde … Osmangazi Üniversitesi Camii inşaatında ve 15.06.2011 tarihinde Fırat Üniversitesi Camii inşaatında uygulanan projeleri ile davalıların 13.04.2014 tarihinde, … Organize Sanayi Bölgesindeki camii inşaatında uygulanan projelerinin aynı olmadığı, ancak ikincisinin öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturduğu, davacının kendisine ait olduğunu bildirdiği projeleri ile …nın gönderdiği 2008 yılında …‘te uygulanan ve proje sahibi başka bir kişi olarak görülen projenin aynı olduğu, davacının 29.11.2016 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu proje ile …’te 2008 yılında uygulanan projenin aynı bulunduğu, davalıların … Organize Sanayi bölgesindeki cami inşaatında uyguladıkları projenin, davacının izni olmaksızın uygulanması sebebiyle davacının manevi hakları kapsamındaki umuma arz yetkisinin (FSEK m. 14), eser sahibi olarak adın belirtilmesi yetkisinin (FSEK m. 15) ve eserde değişiklik yapılmasını menetme yetkisinin (FSEK m. 16) ihlal edildiği, mali haklar kapsamındaki yayma (FSEK m. 22) ve çoğaltma yetkisinin (FSEK m. 23) ihlal edildiği, sözleşme yapılmış olsaydı veya rayiç değeri itibari ile davacının isteyebileceği telif bedelinin 11.290,00 TL civarında olacağı, davaya konu proje ile davacı yana ait olduğu ileri sürülen, Bosna-Hersek Maglaj cami projesindeki tek benzerliğin, kısmen de olsa kubbe altı ışıklık ve silikon cephe giydirme şeklinde olduğu, vaziyet planı, kat planları, A-A ve B-B kesitleri, sistem detayları bazında herhangi bir benzerliğin olmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek manevi tazminatın belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 11.290,00.-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 30.000,00 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının internet sitesindeki tanıtımlarla ilgili reklam niteliğindeki uygulamaların kaldırılmasına, FSEK 15. md. gereğince eserin görünen bir yerine ve projeye davacının adının silinmeyecek bir şekilde yazılmasına, ayrıca “bu eser mimar …’in …’daki … Cami’nin bir kopyasıdır.” şeklinde adının yazılmasına, masrafların davalıdan karşılanmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, hükme esas alınan 11.290,00 TL’lik maddi zararın, gerçekten meydana gelen zararı karşılamadığını, dosyaya ibraz ettikleri TMMOB Mimarlar Odası tarafından düzenlenen en az bedel hesabı hakkında ve müvekkilinin benzer işlerde proje bedeli olarak almış olduğu ücretler dikkate alınmadan hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması nedeniyle hatalı hüküm kurulduğunu, davalının yine aynı projeyi kopyaladığı bir başka emsal olayda müvekkil şirketin tazmin edilmesi gereken maddi zararının 91.433.00.TL+KDV olarak tespit olunduğunu, 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin müvekkilinin uğradığı manevi zarar gözetildiğinde oldukça az bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Şirket ve …vekili, husumet açısından yapılan itirazların hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, huzurdaki davada, davacı … tarafından fikri haklarının ihlali iddiasında bulunulmuş ise de, davacı tarafından dosyaya sunulan projelerde … firmasının kaşesinin yer aldığını, dosya mündericatında yer alan ve davacı tarafından sunulan proje müellifi olarak … Ltd. Şti. görüldüğünü, dosya kapsamı yönünden aslında tüm mimari projelerin dayanağı olan ve uyuşmazlığın kaynağında bulunan … açısından, davacının bu eserde hak sahibi olmadığını, bilirkişiler tarafından dayanak … ile diğer projeler teknik ve mimarı açıdan karşılaştırılmadığını, zayıf benzerliğin iki eser arasında karıştırılma oluşturmayacağını, davacının mimari projeyi hazırladığı kabul edilse dahi, projeyi … firmasına devrettiği için umuma arz hakkının kullanıldığını, FSEK 15. madde kapsamında eser üzerinde adın belirtilmesini talep hakkının mimari eser sahiplerinin sahip olduğu bir hak olduğunu, mimari proje sahiplerinin mimari eser üzerine adlarını yazdırmak için talepte bulunma haklarının olmadığını, kabul etmemekle beraber davacının eser sahibi olduğu farz edilse bile FSEK md. 16’ya göre eserde değişiklik yapılması önleme manevi hakkının ihlal edildiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, mali haklarını dava dışı … firmasına devreden davacının herhangi bir maddi tazminat talebinde bulunmasının davacının kötü niyetli olduğunu ve haksız olarak menfaat sağlamaya çalıştığını gösterdiğini, bu projenin 2016 yılı rayiç değerinin 6.000,00 TL iken, mahkemenin 11.290,00 TL bedeli maddi tazminat olarak belirlemesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı… vekili, dava konusu proje ve projeye ilişkin atılmış diğer imzaların müvekkiline ait olmadığını, dava konusu cami projesinde proje sahibi olarak müvekkilinin ismi gözükse de müvekkilin böyle bir projenin varlığından haberdar dahi olmadığı gibi bu projenin altındaki imzaların ve bu projeye ilişkin olarak başkaca yerlere atılmış olan hiçbir imzanın müvekkiline ait bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Asıl ve birleşen dava, eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça aynı iddialara dayalı olarak asıl ve birleşen dava açılmış olup, asıl dava yalnızca davalı … Ltd.Şti’ne yöneltilmiş iken birleşen davalar ise davalı gerçek kişilere yöneltilmiştir. “HMK’nın 166. vd. maddeleri uyarınca aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir ise de, bu durum asıl ve birleşen davanın ayrı dava olma niteliğini değiştirmez. Birleştirme kararı sonrasında her dava bağımsız karakterini koruduğu ve davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi söz konusu olmadığından, yalnızca birleşen davaların tahkikat safhaları müşterek cereyan ettirilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de her dava için ayrı ayrı belirlenmelidir. Bu itibarla, mahkemece davaların birbirinden bağımsız olması anlamına gelen ” davaların istiklali prensibi ” uyarınca asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı değerlendirme yapılıp, hüküm kurulması gereklidir (Yargıtay 11. HD’nin 27.12.2022 tarih, 2021/8135 E., 2022/9493 K. sayılı ilamı). Somut olayda ise ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi kurulan hükümde de, hüküm altına alınan tazminatların davalıdan tahsiline denilmek suretiyle infazda tereddüte yol açılması da doğru olmamıştır.
Öte yandan, 5846 sayılı FSEK’in 10. maddesi “Birden fazla kimsenin iştirakiyle vücuda getirilen eser ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa, eserin sahibi, onu vücuda getirenlerin birliğidir. Birliğe adi şirket hakkındaki hükümler uygulanır. Eser sahiplerinden biri, birlikte yapılacak bir muameleye muhik bir sebep olmaksızın müsaade etmezse, bu müsaade mahkemece verilebilir. Eser sahiplerinden her biri, birlik menfaatlerine tecavüz edildiği takdirde tek başına hareket edebilir. Bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımlar, iştirake esas teşkil etmez. Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır.” hükmünü haizdir.
Somut olayda dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda, …’teki cami projesinin, proje sahibinin dava dışı bir kişi olduğu, … Osmangazi Üniversitesi Camii ve Elazığ Fırat Üniversitesi Camii inşaatına ait mimari projelerin, proje müellifinin … Ltd. Şti., projeleri yapanların ise … ve … olduğu açıklanmıştır. Eserden doğan hakların ihlali sebebi ile açılan tazminat davalarında, eser birliğine adi şirket hükümleri uygulanacaktır. Eser sahipleri arasında adi ortaklık ilişkisi olduğunda, eser sahiplerinden her birisinin tek başına esere vaki tecavüzün önlenmesini talep etme hakkı olmakla birlikte, tek başına tazminat talep etme hakkı bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece, söz konusu eserlerin sahibinin kim olduğunun belirlenmesi, davacı ile birlikte dava dışı eser sahibi mevcut ise birlikte eser sahipliğinin söz konusu olup olmadığının tespiti ile buna göre davacının tek başına esere vaki tecavüzün önlenmesini talep etme hakkı olmakla birlikte, tek başına tazminat talep etme hakkının bulunmadığı, bu hakkın ancak diğer eser sahipleri tarafından davacıya verilecek bir muvafakatname ile ya da eser sahipleri arasındaki adi ortaklık ilişkisini temsil etmek üzere bir temsilci atanması sağlanmak suretiyle, bu temsilci tarafından kullanılabileceği nazara alınarak, davacı tarafça ileri sürülen talep türleri itibariyle dava şartlarından olan aktif dava ehliyeti konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın, davanın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Kabule göre de, dosya kapsamında alınan 31.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda, tasarım-çizim tekniği ve şekil açısından, … Organize Sanayi Bölgesi Camii Mimari Uygulama Projesinin, davacı yana ait … Osmangazi Üniversitesi Cami ve Elazığ Fırat Üniversitesi Cami inşaatı projelerine vaziyet planı, kat planı bazında ve kesit bazında benzemediği, ancak cephe görüntüsü-cephe tasarımı bakımından kubbe altı ışıklık ve silikon cephe giydirme bazında benzediği, bu bağlamda bir değerlendirme yapıldığında da ikinci projenin, öncekilerin değiştirilmiş biçimini oluşturduğu açıklanmış, 30.01.2018 tarihli ek raporda ise davaya konu proje ile davacı yana ait olduğu ileri sürülen Bosna-Hersek Maglaj cami projesindeki tek benzerliğin, kısmen de olsa kubbe altı ışıklık ve silikon cephe giydirme şeklinde olduğu, vaziyet planı, kat planları, A-A ve B-B kesitleri, sistem detayları bazında herhangi bir benzerliğin bulunmadığı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere söz konusu raporlar denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi kendi içinde de çelişkiler içermektedir. Bu itibarla mahkemece, …’teki proje ile davacıya ait olduğu ileri sürülen … Osmangazi Üniversitesi Cami ve Elazığ Fırat Üniversitesi Cami projelerinin aynı olup olmadığı, bu projelerin sahibinin ve mali haklarını kullanma yetkisinin kime ait bulunduğu, davalıya ait projenin, bu projelere tecavüz teşkil edip etmediği hususunda ayrıntılı ve denetime elverişli yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kararın niteliğine göre taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 10/02/2022 gün ve 2021/146 Esas – 2022/44 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4- Davacı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 706,00 TL, davalı … Mimarlık Ltd şirketi tarafından yatırılan 701,93 TL, davalı… tarafından yatırılan 706,00 TL nispi istinaf karar ve karar harçlarının istek halinde taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.