Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/832 E. 2023/17 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/832
KARAR NO : 2023/17
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2021
NUMARASI : 2021/190 E. – 2021/392 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/11/2021 tarih ve 2021/190 E. – 2021/392 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin kurulduğu 06.10.2010 tarihinden beri… esas unsurlu markaları ile yurt genelinde çok geniş kitlelere ulaşıldığını, ayırt edicilik kazandığını ve markalarının tanınmış hale geldiğini, müvekkili şirkete ait “…” markası ile davalı yana ait “…” ibaresinde bir harf dışında tümüyle aynı harflerin aynı sırayla kulanıldığını, söz konusu tek harf değişikliğinin … ibaresine hiçbir ayırt edici nitelik katmadığını, müvekkilinin “…” markası ile davalı yanın “…” ibaresi arasında görünüm olarak benzerlik olduğu gibi, vurgu ve sessel (fonetik) olarak da benzerlik bulunduğunu, müvekkilinin markalarının kapsamında yer alan mal ve hizmetler için tescilinin istendiğini, davalı yanın “…+şekil” ibaresinin 07. ve 12. Sınıflarda yer alan mallar açısından tescil edilmesi halinde iki marka arasında tüketici nezdinde iltibas oluşacağını, davalı şirketin müvekkilinin markasının tanınmışlık düzeyinden yararlanarak haksız kazanç elde edeceğini ileri sürerek davalı yana ait, YİDK’nın 2016-M-9208 sayılı kararının iptali ile söz konusu markanın tescil talebinin reddine, tescil edildi ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, müvekkili şirketin 1965 yılında kurulduğunu, zirai alanda kullanılan yedek parçalar ve aksesuarlar üreterek bunların toptan satışını gerçekleştirdiğini, ana merkezinin Birleşik Krallıkta olduğunu ve faaliyetlerini 18 ülkede sürdürdüğünü, müvekkilinin markası ile davacı yan markaları arasında hiçbir benzerliğin ve özellikle malların hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin dikkate alındığında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davaya konu markaları oluşturan işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal olarak karıştırılma ihtimalini ortadan kaldıracak derecede farklı olduğunu, müvekkili markasının “…” ve “…” kelimelerinin birleşiminden meydana geldiğini, … kelimesinin “yedek” anlamında, … kelimesinin ise müvekkili şirketin ana merkezinin olduğu Birleşik Krallıkta bir bölgenin adı olduğunu, davacı markalarının herhangi bir anlamı olmadığını, davacı yanın tanınmışlık iddiasının mesnetsiz bulunduğunu, müvekkili firmanın davacı markalarından yararlanma ya da fayda sağlama gibi bir ihtiyacı olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, “…” ibareli davacı markaları ile … sayılı “…” ibareli davalı marka başvurusunun 07 ve 12. Sınıflardaki çekişme konusu mallar itibariyle aynı/aynı tür ve benzer mal ve hizmetleri kapsadıkları, ancak marka işaretleri benzer olmadığından taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin… esas unsurlu markalarının tanınmış marka olduğunu, Türkiye’de ve dünyada birçok ülkede tescilli bulunduğunu, bu markaların aynı türdeki mal ve hizmetlerde kullanılması halinde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendindeki şartların meydana geleceğini, sektörel tanınmışlığı olan markalara tanınmış marka kaynaklı korumanın sağlanması gerektiğini, aynı ve benzer mallar için “…” markası ile “…” ibaresinin kullanılması ve bu ürünlerde piyasaya arz olunması halinde orta halli tüketici nezdinde iltibas oluşacağını, “…” markası ile “…” ibaresinde bir harf dışında tümüyle aynı harfler aynı sırayla kullanıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının başvuru konusu yaptığı “…” ibaresi ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği… esas unsurlu markaları arasında görsel, kavramsal ve genel izlenim itibariyle herhangi bir benzerlik olmadığı, 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında bağlantı kurma ihtimali dahil iltibas tehlikesinin bulunmadığı, davacının… markası “temizlik ürünleri” üzerinde, dava konusu başvuru tarihi itibariyle, tanınmış marka ise de, davalının “…” markasının tescil edilmesi halinde, davacının tanınmış… markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanmasının, markanın itibarına zarar verilmesinin veya markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesinin mümkün olmadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip