Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/810 E. 2022/927 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/11/2021 tarih ve 2021/286 E. – 2021/387 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili şirketin dünyanın en büyük …. operatörlerinden biri olduğunu, dünyaca tanınan … markasının lisansörü olarak Türkiye’de faaliyet gösterdiğini ve yaklaşık 17.5 milyon aboneye hizmet verdiğini, davalı şirketin marka tescil başvurusunda bulunduğu 2016/62438 sayılı “…” ibareli markanın, 556 sayılı KHK’nın 7/1-a, b, c, d, e maddeleri uyarınca tescilinin mümkün olmadığını, “depo” ibaresinin “ticari değeri olan ürünlerin muhafazası amacıyla yapılmış özel yapılar” anlamına geldiğini, “…” ibaresinin anlamının ise sadece “ticari değeri olan mal ve hizmetlerin değil, internet ortamında kullanılan tüm bilgi ve metaların … ortamda saklandığı yer” olduğunu ve genel bir ifade niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle de tek bir firmanın tekeline vermenin marka hukukuna ve ticari hayatın akışına ters olacağını, davalı şirketin kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunduğunu ve yasal olarak tescil imkanı olmayan tanımlayıcı nitelikteki “…” ibaresine “d” harfi ekleyerek markasının ayırt edici olduğu izlenimi vermeye çalıştığını, davalı şirketin pek çok markasını bu şekilde tescil ettirdiğini, “…” ibaresine eklenen “d” harfinin bile başvuru sahibinin kötü niyetini kanıtlayan başlı başına bir delil olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarıyla iltibas yaratmaya çalıştığını, ortalama tüketicilerin iki markanın kökenini ayırt edemeyeceğini, markalar arasında idari bağlantı ihtimali olduğunun düşünüleceğini, müvekkili adına tescilli markalarının devamı, serisi olarak algılanacağını, bundan dolayı müvekkilinin maddi ve manevi zarar göreceğini, davalı yanın ise haksız kazanç sağlayacağını ileri sürerek, 2017-M-5640 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili başvurusunu oluşturan ibarenin, marka olabilecek bir işaret olduğunu, dava konusu “… + şekil” ibareli markanın, kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin hiçbirinde tanımlayıcı olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli bulunmadığını, müvekkili şirkete ait dava konusu markanın asli ve ayırt edici unsurunun bir bütün olarak … + şekil” ibaresinden oluştuğunu, davacı yanın “… …”, “… …”, “…. gibi iltibas iddiasına mesnet gösterdiği tüm markaların esas unsurunu ise bir bütün olarak markayı oluşturan ibarelerin oluşturduğunu, markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını, ortalama tüketici tarafından davacı yana ait markaların serisi olarak algılanmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 556 Sayılı KHK’nın 7. maddesi kapsamında bir tescil engelinin olmadığı, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında iltibas tehlikesinin de bulunmadığı, başvurunun kötü niyetli yapıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiğini ancak hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT ile belirlenmiş olan avukatlık ücretinin altında bir miktara (önceki tarifeye göre) hükmedildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılarak yürürlükteki AAÜT’ne uygun avukatlık ücretine hükmedilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 168/3. maddesi uyarınca, avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. İlk derece mahkemesince 23.11.2021 tarihinde karar verildiği halde, bu tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı Kurum yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yürürlükten kalkan önceki tarihli Tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamış, davalı Kurum vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmüştür.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun, ilk derece mahkemesince anılan davalı yararına hatalı vekalet ücretine hükmedilmesi yönünden kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/11/2021 gün ve 2021/286 E. – 2021/387 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL vekalet ücretinin (İlk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen davalı Şirket yönünden 5.900,00 TL ile sınırlı olmak üzere) davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 56,40.TL posta masrafı, 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 277,10.TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı … A.Ş. Tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … Kurumundan peşin olarak alınan 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde anılan davalıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/07/2022


Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.