Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/808 E. 2022/901 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2021 tarih ve 2021/233 E. – 2021/439 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflarca istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı Şirket tarafından “…” ibaresiyle marka başvurusunda bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkili tarafından söz konusu başvuruya itiraz edildiğini, ancak yapılan itirazın reddi üzerine YİDK’ya yeniden itirazda bulunulduğunu, bu itirazın da YİDK tarafından verilen 2018-M-1844 sayılı karar ile reddedildiğini, müvekkilinin 2002 yılında kurulduğunu ve 2016 yılı itibariyle ülke geneline 106 eğitim noktası oluşturarak … markası adı altına faaliyetlerine devam ettiğini, müvekkilinin “…” ibaresini kullanarak oluşturduğu çok sayıdaki muhtelif markaları ile davalı tarafın tescili istenen “…” ibareli markası arasında hem markaların hem de hizmet ve mal sınıflarının aynı olması sebebiyle ayırt edicilik unsuru mevcut olmadığından karıştırılmaya müsait olup bu sebeple orta seviyedeki tüketici nezdinde iltibasa yol açacağını, davalı yanın sınırsız sayıda renk seçeneği olmasına karşın, müvekkili adına tescilli ve tanınmış … ibareli markalar ile özdeşleşen yeşil renk ve yaprak şekli unsuru kombinasyonunu kullanmasındaki amacın davalı yanın markasını müvekkili davacı yan markalarına benzeştirmek olduğunu, davalı yana ait “…” markasının müvekkili markalarındaki esas unsur olan “…” ibaresinin sonunda yalnızca “k” harfi eklenmesiyle oluşturulduğunu, bu halde ortalama tüketici tarafından müvekkili Şirketin markaları ile seri marka ilişkisi içerisinde olduğunun düşünülebileceğini, müvekkili şirketin “…” ibareli markaları ile tanınmış olduğunu ve ayrıca tanınmış marka tescilinin bulunduğunu, başvurunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 2018-M-1844 sayılı kararın iptaline, davalı yana ait 2017/42738 sayılı marka tescil başvurusunun iptaline, tescil edildi ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin 2015 yılında kurulduğu günden bu yana, şirket ünvanı ve logosunu bir kez bile değiştirmediğini, uzun yıllardır plastik ve ambalaj gibi maddeler için geri dönüşüm hizmeti verdiğini, müvekkili şirketin kuruluş aşamasından bu güne hiçbir değişikliğe uğramadan kullandığı “…” ibaresinin şirket kurucusunun kızının adı olan “… …” ibaresinin esinlenilerek unvan ve marka olarak seçildiğini, dolayısıyla 3 yıldır aralıksız ve istikrarlı biçimde kullanılan “…” ibaresinin müvekkili Şirket ile bütünlenmiş olduğunu, müvekkili adına “…” ibaresiyle yapılan marka başvurusu ile davacı adına tescilli “…” ibareli markalar arasında ne fonetik ne görsel ne de kavramsal açıdan herhangi bir ayniyet ya da benzerliğin bulunmadığını, müvekkilinin “…” markasını tescil ettirmekte kötüniyetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, emtia benzerliği koşulunun tarafların markaları arasında bulunduğu, dava konusu markanın davacı markalarından figüratif anlamdaki unsurlar açısından kısmen farklılaştığı görülmekte ise de özellikle sözcük unsurlarının “…” ve “…” şeklinde olması nedeniyle birbirine ciddi anlamda yakınlaştığı, yeşil renge bağlı bir çağrışım olduğu, dolayısıyla görsel anlamda işaretler arasında esas unsurları bakımından ciddi bir benzerlik bulunduğu, taraf markalarında aynı olarak yer alan “…” harflerinin diziliminin aynı olması, bu kelimenin -…- 2 heceli olduğu ve davalı markasındaki “…” ibaresinin de davacının mesnet markaları gibi 2 heceli olduğu, kelimenin sonuna yerleştirilmiş K harfi nedeniyle farklılık oluştuğu, ancak bu farklılığın soldan sağa okunuş ilkesi ve kelimedeki vurgunun ilk hecede olması nedeniyle fonetik anlamda işaretlerin birbirlerinden uzaklaşmalarına sebebiyet vermediği, dava konusu “…” ibaresinin dilimizde bilinen bir anlamı olmadığı, ayrıca dosyadaki bilgilerden davacı yana ait markalar arasında … … markasının da bulunduğu … şeklinde bir kullanımla karşı karşıya kalan bir tüketicinin özellikle 16. Sınıftaki emtia yönünden … … nin kısaltması olarak da yorumlayabileceği, 6769 sayılı SMK m.6/1 uyarınca, davacının itiraza ve davaya gerekçe olarak gösterdiği markalar karşısında, tescil edilen tüm emtia bakımından iltibasa sebebiyet verebileceği, davacı yanın “…” esas unsurlu markalarının eğitim – öğretim sektöründeki bilinirliğinin sonuç açısından bir önemi bulunmamakla birlikte iltibas ihtimalini kuvvetlendirici bir unsur olarak göz önünde bulundurulabileceği, ancak 6/5 maddesini şartlarının somut uyuşmazlıkta oluştuğuna ya da oluşabileceği dair herhangi bir delil dosya kapsamında tespit edilemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki şartlarının oluşmadığı, kötüniyetle başvuruda bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nın 2018-M-1844 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2017/42748 sayılı … + Şekil ibareli markanın tescilli olduğu 16. Sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafları lehine maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, fakat 20.11.2021 tarihinde yayımlanan ve yayımlandığı tarihte yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi eki ikinci kısım – ikinci bölüm – 11. açıklamaya göre Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinde takip edilen davalar için hükmedilmesi gereken avukatlık ücretinin 7.375,00-TL olduğunu, yerel mahkeme tarafından 21.12.2021 tarihinde karar verilmiş iken 5.900,00-TL vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 20.11.2021 tarihinde yürürlüğe girdiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle hüküm kurulduğunu, markaların görsel ve fonetik açıdan benzer olduğunu, emtiaların benzer olduğuna hükmedilmişse de, iş bu tespitler yapılırken tarafların yapmış olduğu işler ve sağlamış olduğu hizmetler ile markaların birbirlerinden ayrılıştırılması için gerekli farklılıkların oluştuğunun göz önüne alınmadığını, yine yerel mahkemece markaların görsel ve fonetik olarak benzer olduğu kanaatinin oluştuğunun da gerekçeli kararda belirtildiğini, oysa yaygın bir ifade olan … ifadesinin kullanılmasının markalar arasında tek başına benzerlik yaratmasının mümkün olmayacağının ve müvekkilin markasının bir bütün olarak parçalanmasıksızın değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca yerel mahkeme nezdinde müvekkili ile davalı arasında sektörel bir fark bulunduğu, yaptığı işlerin ve sağlanan hizmetlerin farklı olduğunun ileri sürülmesine rağmen hükme esas alınan bilirkişi raporunun heyetinde müvekkilimizin hizmet verdiği ambalaj ve geri dönüşüm çözümleri sektöründe uzman bilirkişi bulunmamasını nedeniyle de kararın bozulması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, somut olayda SMK’nın 6/1. maddesindeki kanuni unsurların tümüyle var olduğunun söylenemeyeceğini, dava konusu ibareler arasında benzerlik bulunmadığını, … ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu, YİDK kararının yerinde olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, davalı Şirketin başvuru konusu yaptığı “…+şekil” markası ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği “…” esas ibareli markaları arasında iltibas bulunduğu, zira markaların “…” ve “…” şeklinde olması nedeniyle birbirine yakınlaştığı, markalardaki yeşil renge bağlı bir çağrışım olduğu, davalı Şirketin başvurusunun sonunda bulunan “K” harfi nedeniyle yeterli farklılık oluşmadığı, zira “…” ibaresinin bilinen bir anlamı olmadığı gibi davacı yana ait markalar arasında “… …” markasının da bulunması nedeniyle “…” şeklinde bir kullanımla karşı karşıya kalan bir tüketicinin özellikle 16. Sınıftaki emtia yönünden “… …”nin kısaltması olarak da yorumlayabileceği, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi uyarınca, davacının itiraza ve davaya gerekçe olarak gösterdiği markalar karşısında, tescil edilen tüm emtialar bakımından iltibasa sebebiyet verebileceği, SMK’nın 6/5. maddesinin şartlarının somut uyuşmazlıkta oluştuğuna ya da oluşabileceği dair herhangi bir delilin dosya kapsamında tespit edilemediği, kötüniyetle başvuruda bulunduğunun kanıtlanamadığı anlaşılmakla davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin istinaf itirazına gelince, mahkemece, 21/12/2021 tarihinde verilen kararda 20.11.2021 tarihinde yayımlanan ve yayımlandığı tarihte yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eski tarife uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğu gibi doğru da bulunmamıştır.
Vekalet ücreti fer’i nitelikte bir talep olduğundan ve Dairemizce işin esasına yönelik farklı bir karar verilmediğinden, denetim yapılırken mahkeme karar tarihindeki vekalet ücreti miktarları esas alınmıştır.
Bu durumda Dairemizce HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmelidir. Diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilen yerel mahkeme hükmünün düzeltilerek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmemiş, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin ise yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği anlaşıldığından, davacı istinaf başvurusunun kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davalı Şirket ve … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/12/2021 tarih ve 2021/233 E. – 2021/439 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-DAVANIN KABULÜ ile, … Kurumunun 2018-M-1844 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
4-Davalı adına tescilli 2017/42748 sayılı … + Şekil ibareli markanın tescilli olduğu 16. sınıf yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 44,8‬0 TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalı Şirketten ve davalı … Kurumundan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 330,20.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 60,00.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 2.190,2‬.TL yargılama gideri, 35,90.TL peşin harç, 35,90.TL başvurma harcı, 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.482,70 TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı Şirket ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin olarak alınan 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-Davalı şirketten ve davalı … Kurumundan ayrı ayrı alınması gereken harç istinaf başvurusunda peşin olarak ayrı ayrı yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
12-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.