Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/793 E. 2022/718 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/793 – 2022/718
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/793
KARAR NO : 2022/718
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : 2019/301 E. – 2020/124 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/06/2020 tarih ve 2019/301 E. – 2020/124 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkillinin 2018/83339 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunun davalı Şirketin itirazı üzerine nihai olarak YİDK’ın 2019-M-5274 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun redde mesnet markalar arasında benzerlik olmadığını, davalı Şirket markaları ile benzer görülen şekil unsurunun davalı markalarında yer alan şekil unsurundan farklı bulunduğu gibi tek başına ayırt ediciliğinin olmadığını, başvurudaki asıl unsurun “…” ibaresi olduğunu, benzer görülen çekim gücünü gösterir şeklin birçok telefona şekil olarak konulduğunu, kimsenin tekeline bırakılamayacağını , müvekkilinin kötü niyetli olmadığını ileri sürerek YİDK’nın 2019-M-5274 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, dava konusu markada yer alan logo ile müvekkili markalarında yer alan logoların ayırt edilemeyecek derece de benzer olduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren müvekkili ile davacı arasında 20.07.2017 tarihinde “Trafik Taşıma Ve Sonlandırma Hizmet Sözleşmesi” imzalandığını, davacının müvekkilinin markalarını bilmeme ihtimali olmadığını, bu sebeple dava konusu başvurunun açıkca kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka ile redde menset markalar arasında bir kısım hizmetler yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, ancak marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının bulunmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile YİDK’nın 17.06.2019 tarih 2019/M-5274 sayılı kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Kurumu vekili, dava konusu marka ile davalı Şirket markalarının iltibas yaratcak düzeyde benzer olduğunu, zira dava konsu başvurudaki şekil unsurunun marka örneği içeriğindeki konumu ve büyüklüğü itibariyle asıl unsurlardan birisi olduğunu ve ayırt edici bulunduğunu, diğer taraftan taraflar arasında başvuru tarihinden önce iş ilişkisi bulunduğunu, davacının sınırsız seçenek özgürlüğü varken daha önce ilişkisi bulunan davalı Şirket adına tescilli bulunan şeklin aynı tertip tarzını davalı Şirketin faaliyette bulunduğu alanla bağlantılı hzimetler yönünden tescil ettirmek istemesinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kalrırılarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun çelişkili olduğunu, rapora karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzer tüketicilere hitap ettiğini, bu sebeple markalar arasında karıştırılma ihtimalinin çok yüksek bulunduğunu, dava konusu markadaki şekil unsurunun baskın unsur olduğunu, zira şeklin kelime unsurundan önce geldiğini, müvekkilinin telefon sinyal simgesi olan işareti özgünleştirerek markalaştırdığını, davacının müvekkili markalarının kullanılmadığı iddiasında bulunmamasına rağmen mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili markalarının yaygın şekilde kullanılmadığına dair delil bulunmaması nedeniyle başvurunun kötü niyetli olduğunun isptlanmadığının açıklandığını, taraflar arasında başvurudan önce iş ilişkisi bulunduğunu, davacının müvekkili markasından haberdar olduğunu, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının “…” ibareli başvuru markası ile redde mesnet markalar arasında, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında, ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan ve telefon çekim gücünü gösteren sinyal işaretinin, özellikle mobil iletişim alanında yaygın olarak kullanıldığı, bu hali ile ayırt ediciliğinin düşük olduğu, dava konusu başvuruda yer alan şekil unsurunun davalı Şirketin redde mesnet markalarında yer alan şekil unsurundan kısmen farklı olduğu gibi dava konusu başvurunun “…” ibaresi ile yeterli ayırt ediciliği sağladığı, diğer taraftan kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı, benzer olmayan marka başvurusunun kötü niyetli kabul edilmeyeceği, davacı ile davalı Şirket arasında dava konusu marka başvuru tarihinden önce iş ilişkisi bulunmasının da tek başına marka başvurusunun kötü niyetli olduğu anlamına gelmeyeceği anlaşılmakla, davalılar … İletişim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş ve … Kurumu vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … İletişim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş ve … Kurumu vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalı … Kurumundan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davalı … İletişim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş ‘den alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davalı … İletişim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf aşamasında davalılar … İletişim ve Bilgi Teknolojileri A.Ş ve … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerine bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.