Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/742 E. 2022/784 K. 10.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesİnce verilen 13/11/2019 tarih ve 2016/120 E. – 2019/1032 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı idarenin … … hizmet alımı işinin … gereğince yapılan ihale sonucunda 3.286.000,00 TL +KDV bedel ile üzerlerinde kaldığını, ihaleye ilişkin sözleşmenin 13/05/2015 tarihinde imzalandığını, işe başlama aşamasında ihalede ikinci sırada olan S.S … … üyeleri tarafından araç ve gereçlerine zarar verildiğini, silahlı saldırıda bulunulduğu ve çalışanların tehdit edildiğini bunların sonucunda ise işin yapılmasını engellendiğini, bu nedenle araç ve gereçlerin Samsun’a geri dönmek zorunda kaldığını, konu idareye bildirildiğinde işe başlama tarihinin 01/06/2015 tarihinden 08/06/2015 tarihine uzatıldığını, sonradan öğrendiklerine göre bu kooperatifin bölgedeki ihaleleri sürekli aldığını, şehir dışından ihale alanların da, bu şekil tehdit ve saldırılarla ihaleden çekilmelerini sağladıklarını, bu olaylar sebebiyle işe başlayamadıklarını ve davalının da bu nedenle 12/06/2015 tarihli gönderilen yazıda 10 gün içinde işe başlanması aksi halde sözleşmenin feshi ve cezai hükümlerin uygulanacağını ihtar ettiğini, oysa sözleşmenin 14.1.f maddesinde “önceden bilinmeyen ve giderilemeyecek ölçüde olağanüstü bir durum” mücbir sebep sayıldığından, 197.160,00 TL miktarlı teminat mektubunun nakde çevrilmeden iadesi, nakde çevrilmesi halinde işleyecek ticari faizi ile birlikte tazmini ve 18.697,34 TL karar pulu bedeli ile 31.151,28 TL teyit pulu bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının silahlı saldırı ve tehdit ile işe başlatılamamasına ilişkin olayların adli konular olduğunu, ihale üzerinde bırakılan firmanın işe başlaması gerekirken süre verildiği halde işe başlamadığını, bu nedenle sözleşmenin 16.1.1 maddesi gereğince tek taraflı sözleşmenin feshedilerek yine sözleşmenin 17.1 maddesi gereğince kesin teminat mektubunun gelir olarak kaydedildiğini, davacının ileri sürdüğü olayların mücbir sebep sayılamayacağını, engelin mücbir sebep sayılabilmesi için tarafların kusurundan kaynaklanmaması, taahhüdün yerine getirilmesine engeller nitelikte olması ve tarafların bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemesi şartlarının bir arada olması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin … … Hizmet alımı işinin … gereğince yapılan ihale sonucunda 3.286.000,00 TL+KDV bedel ile davalının üzerinde kaldığını, ihaleye ilişkin sözleşmenin 13/05/2015 tarihinde imzalandığını, ihale üzeri alan firmanın işe başlaması gerekirken süre verildiği halde işe başlamadığından sözleşmenin 16.1.1 maddesi gereğince tek taraflı sözleşmenin feshedilerek yine sözleşmenin 17.1 maddesi gereğince kesin teminat mektubunun gelir kaydedildiğini, davalının ileri sürdüğü olayların mücbir sebep sayılamayacağını, engelin mücbir sebep sayılabilmesi için tarafların kusurundan kaynaklanmaması, taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması ve tarafların bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemesi şartlarının bir arada olması gerektiğini, sözleşmenin feshinden doğan zararın tamamının davalıdan tahsili gerektiğini ileri sürerek, 549.800,00 TL + 98.964 TL KDV olmak üzere toplam 648.764 TL’nin fesih tarihi olan 07/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari avans faizi ve ….Kanununun 24/c maddesi uyarınca işlemiş faizin KDV’si ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, işe başlama aşamasında ihalede ikinci sırada olan S.S … … üyeleri tarafından araç ve gereçlerine zarar verildiğini, silahlı saldırıda bulunulduğunu ve çalışanların tedhit etmek suretiyle işin yapılmasının engellendiğini, neticesinde araç ve gereçlerin Samsun’ a geri gönderilmek zorunda kalındığını, konu idareye bildirildiğinde ise işe başlama tarihinin 01/06/2015 tarihinden 08/06/2015 tarihinde uzatıldığını, bu olayların olması sebebiyle işe başlayamadıklarını, ihale konusu işe başlayamadıklarından idare tarafından 12/06/2015 tarihli gönderilen yazıda 10 gün içinde işe başlanması aksi halde sözleşmenin feshi ve cezai hükümlerin uygulanacğının ihtar edildiğini, oysa sözleşmenin 14.1.f maddesinde “önceden bilinmeyen ve giderilemeyecek ölçüde olağanüstü bir durum” mücbir sebep sayıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, sözleşmenin ifası aşamasında çıkan olayların önlenemez olağanüstü nitelikte olmadığı, devletin güvenlik kuvvetleri tarafından engellenebilecek nitelikte olduğu ve sözleşmenin ifası için güvenlik kuvvetlerince gerekli tedbirlerin alınabileceği, bu nedenle çıkan olayların taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14.1.f bendinde ön görülen nitelikte mücbir sebep niteliğinde olmadığı, mücbir sebebin mevcut olmaması nedeniyle davacı yüklenicinin sözleşme gereğince edimini ifa etmemesinde kusurlu olduğu ve davalı idare tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiği, sözleşmenin idare tarafından haklı olarak feshedilmesi nedeniyle davacı şirketin verilen teminat mektubunun iadesi ve ödenen pul bedellerinin tahsilini isteyemeyeceği, buna karşılık birleşen dosya davacısı idarenin sözleşmenin haklı olarak feshi nedeni ile sözleşmenin feshine sebep olan davacının edimini yerine getirmemesi nedeni ile yeniden yapılan ihale nedeni ile uğranılan toplam 648.764,00 TL’ lik zararı yükleniciden talep edebileceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile 648.764,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı birleşen davada davalı vekili, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere müvekkilinin kesinlikle elinde olmayan ve mücbir sebep olarak kabul edilmesi gereken eylemler nedeniyle sözleşme ile yüklendiği edimini ifa edemediğini, yargılama sırasında ileri sürdükleri ve delillendirdikleri olayların mücbir sebep teşkil ettiğini, sözleşme kapsamındaki sefer sayıları ve mesafeleri gözetildiğinde, kolluk kuvvetleri eşliğinde taşımanın gerçekleştirilmesinin imkansız olduğunu, … davaya konu eylemlerden önce de taşıma ihalelerini kazanan pek çok firmaya karşı benzer darp ve tehdit eylemlerinde bulunduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun da iddialarını teyit ettiğini, dava dışı kooperatifin yöneticilerinin de açılan ceza davasında mahkum edildiklerini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve asıl davanın davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı birleşen davada davacı vekili, talepte bulunmalarına rağmen işlemiş faizin KDV’sine hükmedilmemesinin Katma Değer Vergisi kanunu’nun 24/c maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, işlemiş faizin KDV’sine ilişkin istinaf istemlerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Asıl dava, teminat mektubunun iadesi ve alacak istemine ilişkin olup birleşen dava ise davalının edimini ifa etmemesi nedeniyle feshedilen sözleşme nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, asıl davada davacı tarafça ileri sürülen adli olayların, ilk derece mahkemesince de kabul edildiği gibi sözleşmenin ifasını imkansız kılan mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceği, söz konusu olayların mücbir sebep teşkil edip etmeyeceği hukuki bir konu olduğundan ve bu itibarla hakimin hukuki bilgisi ile çözümlenmesi gerektiğinden, bu yönden mahkemece dosyada mevcut bilirkişi raporuna itibar edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; birleşen davada davacı tarafça Katma Değer Vergisi Kanununun 24/c maddesi uyarınca işlemiş faizin KDV’si de talep edilmiş olup, ilk derece mahkemesince bu yönden olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Oysa, yargıtay 19. Hukuk dairesi’nin 21.01.2015 tarih, 2014/12864 E., 2015/660 K. Sayılı ilamında da kabul edildiği üzere 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 24/c maddesi uyarınca işlemiş faize KDV uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Bu itibarla ilk derece mahkemesince, birleşen dava yönünden bu talebin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir karar verilmemesi doğru olmamış, birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönden haklı bulunmuştur.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce yukarıda açıklanan nedenlerle birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış, Dairemizce, ilk derece mahkemesince kurulan hükmün esasına ilişkin bir değişiklik yapılmayıp, sadece feri nitelikteki işlemiş faizin KDV’sine ilişkin kısım için yeniden hüküm kurulduğundan, ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarihte geçerli bulunan harç ve vekalet ücreti tutarları dikkate alınmış, ilk derece mahkemesince vekalet ücreti yönünden kurulan hükme yönelik taraflarca bir istinaf itirazı ileri sürülmediğinden, bu yönden ilk derece mahkemesi ile aynı şekilde karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı, birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13/11/2019 gün ve 2016/120 E. – 2019/1032 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Asıl davanın REDDİNE,
4-Alınması gereken 80,70.TL harçtan dava açılırken peşin olarak yatırılan 4.218,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.137,59.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.000,00.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 20.770,52.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-İhbar olunan tarafından yatırılan ve kullanılan 200,00.TL’nin davacıdan tahsili ile ihbar olunana ödenmesine,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
10-Birleşen 2015/1644 esas sayılı dosyadaki DAVANIN KABULÜ ile 648.764,00.TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ve Katma Değer Vergisi Kanununun 24/c maddesi uyarınca işlemiş faizin KDV’si ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
11-Alınması gerekli 44.317,06.TL harçtan peşin olarak alınan 11.079,27.TL harcın mahsubu ile bakiye 33.237,79.TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
12-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 39.900,56.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 40,00.TL tebligat ücreti, istinaf aşamasında yapılan 90,00.TL posta gideri, 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 11.079,27.TL mahsup edilen peşin harç, 27,70.TL başvuru harcı olmak üzere toplam 11.385,57.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
14-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
15-Davalı Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya iadesine,
16-Asıl davada davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu, birleşen davada davalıdan alınması gereken 44.317,06.TL nispi istinaf karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 44.397,76.TL harçtan istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL maktu, 11.079,26.TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 33.264,10.TL’nin asıl davada davacı birleşen davada davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
17-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 10/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.