Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/728 E. 2022/709 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2021
NUMARASI : …
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/12/2021 tarih ve 2021/474 E. – 2021/869 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirketin hastane bilgi yönetim sistemi alanında faaliyet gösterdiğini, davalı ile müvekkili arasında imzalanan iş sözleşmesinin 11. maddesinde gizlilik kurallarının, 12. maddesinde ise rekabet etmeme hükmünün bulunduğunu, bu maddeye göre davalı işçinin, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren iki yıl boyunca müvekkili ile rekabet etmemeyi taahhüt ettiğini, davalının, müvekkili Şirkette 16.03.2019 ile 11.10.2019 tarihleri arasında yazılım destek departmanında çalıştığını, 11.10.2019 tarihinde istifa ederek işinden ayrılan davalının, bu tarihten yaklaşık bir ay sonra müvekkili ile aynı sektörde faaliyet gösteren bir şirkette çalışmaya başladığını, davalının bu eyleminin rekabet yasağının ihlali niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 TL tazminatın, 11.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirketin özel sırlarına hakim olma imkanı bulunmayan, özel bilgi gerektirmeyen bir statüde çalıştığını, sözleşmenin rekabet yasağı maddesinin iş sözleşmesi kapsamına uygun olmadığını ve bu nedenle geçerli bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraflar arasında iş akdi kurulduğunun uyuşmazlık konusu olmadığı, davalı işçinin davacı şirketten ayrıldığı ve taraflar arasında düzenlenen sözleşmede iki yıl süre ile davalı işçinin rekabet yasağına ilişkin düzenleme yapıldığı, dava konusu uyuşmazlığın çözümünde taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri ile işçi ve işveren ilişkisi çerçevesindeki ilgili yasal düzenlemelerin uygulanacağı, davanın yasal dayanağının 6098 sayılı TBK’nın 444-447. maddeleri olduğu ve buna göre 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesi uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi bulunduğu gerekçesiyle HMK’nın 114/1-c delaleti ile 115. maddesi gereğince mahkemenin görevsizliği nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, HMK 20. maddesi gereğince görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dosyanın davaya bakmaya görevli Ankara Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, davanın, müvekkili Şirketten ayrıldıktan sonraki dönemde şirket aleyhine haksız rekabet yapan davalının fiilleri nedeniyle tazminat ve cezai şart alacağı istemlerine ilişkin olduğunu, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini ve bu konunun TTK’da mutlak ticari dava olarak kabul edildiğini, yerel mahkeme kararının gerekçesinde iş sözleşmesinden kaynaklanan haksız rekabet olarak dava nitelendirilmiş ise de bu nitelemenin yanlış olduğunu, dava konusu eylemin iş sözleşmesinin sona erdiği döneme ilişkin bulunduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın iş/hizmet ilişkisinden kaynaklandığının söylenemeyeceğini, dolayısıyla davaya bakma görevinin iş mahkemelerine ait olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, rekabet yasağına aykırılık ve haksız rekabet nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi, “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmünü içermektedir.
Madde metninde açıkça “…akdin sona ermesinden sonra…” sözcükleriyle ifade edildiği üzere, TBK’nın 444. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı, hizmet akdi sona erdikten sonra hüküm doğurur ve hizmet akdi sona erdikten sonra yapılmaması gereken davranışlara ilişkindir. Hizmet akdinin devamı sırasında meydana gelen bir sadakatsizlik, ister bir sözleşme ile düzenlensin ister yasayla düzenlensin, iş mahkemesinde görülecek bir davanın konusunu oluşturacaktır.(HGK’nun 29.02.2012 tarih ve 2011/11-781 Esas, 2012/109 Karar, 09/03/2016 tarih ve 2014/11-866 Esas 2016/289 Karar sayılı ilamları)
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacının işçisi olan davalının, taraflar arasındaki hizmet akdi sona erdikten sonraki eylemlerinin, rekabet yasağına aykırılık ve haksız rekabet oluşturduğu ileri sürülerek dava konusu edildiği, buna dayalı olarak açılacak davanın, niteliği itibariyle TTK’nın haksız rekabet hükümleri ile yukarıda bahsi geçen TBK’nın 444. maddesi kapsamına girdiği, bu kapsamdaki davaların 6102 sayılı TTK’nun 4/1-a ve c maddesinin açık hükmü karşısında tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari davalardan olduğu ve ticaret mahkemelerinde incelenip karara bağlanmalarının gerektiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/12/2021 gün ve 2021/474 E. – 2021/869 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 80,70.TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a.3. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2022