Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/727 E. 2022/643 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/727
KARAR NO : 2022/643
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2019
NUMARASI : 2017/566 E. – 2019/657 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarardan Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/09/2019 tarih ve 2017/566 E. – 2019/657 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 06/10/2016 tarihinde davalı …’ın maliki, …’ın sürücüsü, davalı şirketin zuronlu trafik sigortacısı bulunduğu ticari dolmuşa binerek arka koltuğa oturduğunu, dolmuşun seyir halinde iken Ankara … AVM önündeki kavşakta bulunan alt geçidin girişinde, akan trafiğin ortasında yolcu indirmek için durduğunu, bu sırada diğer davalı …’in kullandığı kamyonun dolmuşa arkadan çarptığını, çarpmanın etkisiyle müvekkilinin dolmuşun metal kısımlarının arasına sıkıştığını, kaza neticesinde müvekkilinin bacak kemiklerinin kırıldığını, uzun süre başka insanların yardımı ile hayatını devam ettirebildiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek, şimdilik 250 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 250 TL mahkum kalınan gelir olmak üzere toplam 500 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren (sigortacı için müracaat tarihi) işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, kazaya karışan dolmuşun müvekkiline zorunlu trafik sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve sigorta poliçe limitleri ile sınırlı bulunduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının sigorta teminatı kapsamında olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının aynı taleple Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını ve davanın derdest olduğunu, müvekkilinin davacının geçirdiği kazadan itibaren hastanedeki tüm ihtiyaçlarını özveri ile yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin kullandığı dolmuşun durmasından sonra, diğer davalı kamyon sürücüsü …’in dolmuşa arkadan çarptığını, dolayısıyla müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, aynı taleplerle Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde başka bir davanın derdest olduğunu, manevi tazminat talebinin zenginleşmeye yol açacak kadar fahiş bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … vekili, müvekkilinin kendisine ait şeritte uygun hızla ilerlemesine rağmen, durmanın yasak olduğu yerde diğer davalının sevk ve idaresindeki dolmuşun aniden durması nedeniyle ve akan trafik içinde diğer şeritlerde bulunan araçlara zarar vermemek için şerit değiştiremediği ve hızını azaltmasına rağmen aniden sol taraftan önüne geçerek duran dolmuşa çarptığını, bu nedenle kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı sürücüler …’ın kazanın meydana gelmesinde %75 oranında, davalı …’in %25 oranında kusurlu bulunduğu, davacı …’ın araçta yolcu olması sebebiyle zararın artmasına etkisi bulunmadığından herhangi bir kusurunun olmadığı, davacının kaza neticesinde özür oranının %8 olduğu, 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığı, yargılama devam ederken davacı vekilinin 17/04/2019 tarihli celsede, davalı …’nin, müvekkilinin maddi zararlarını sigorta limitleri dahilinde karşıladığını, bu nedenle fazlaya ilişkin başkaca hakları saklı kalmak kaydıyla tüm davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği, yine 18/09/2019 tarihli celsede ve ayrıca 18/09/2019 tarihli beyan dilekçesinde, davanın ödeme sonucu konusuz kalması nedeniyle HMK’nın 331/1. maddesi gereğince esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği, sigorta şirketi vekalet ücreti ile yargılama giderlerini de karşıladığından bu hususta da taleplerinin olmadığını belirttiği, davalı … vekilinin de 11/10/2018 tarihli dilekçesinde, dava konusu kaza nedeniyle davacının maluliyetine ilişkin olarak davacı vekiline asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 334.750,00 TL ödeme yapıldığını belirttiği, dilekçenin ekine makbuz ve ibranameyi sunduğu, dosyaya kazandırılan raporlar kapsamında davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmış ise de, davacı ile davalı … şirketi arasındaki anlaşma gereğince davacının, asıl alacak ile birlikte vekalet ücreti ve yargılama giderlerini de tahsil ettiğinden, ayrıca 18/09/2019 tarihli celsede davacı vekili tarafından bu hususta talepleri olmadığı da belirtildiğinden, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmediği gerekçesiyle davalı … şirketi yargılama sırasında davacıya ödeme yapmakla dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davacının uğradığı zararın davalı … şirketi tarafından karşılandığını, sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığını iddia eden davacının, yine aynı ödemenin az olduğu ve davaya devam etmek istediğini de 3. celsede beyan ettiğini ve bu beyanların duruşma zaptına geçirildiğini, sigorta şirketinin ödeme yapması sebebiyle eğer dava konusuz kalmış ise elbette ki bu hususun 3. celsede belirtilip davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesi talebinin bahsi geçen celsede, yani sigorta şirketinin ödeme yaptığının belirli olduğu tarihten hemen sonra beyan edilmesinin gerektiğini, davacının 17.04.2019 tarihli 4. ve 18.09.2019 tarihli 5. celselerde bu sefer de davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesini talep ettiğini, bu aşamadan sonraki tüm vazgeçme işlemlerinin davanın reddini gerektirecek iken, usul ve yasaya aykırı olarak davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkemenin 12.12.2018 tarihli 3 numaralı celsesinde iş bu dava kapsamında müşterek ve müteselsilen sorumlu olan davalı …. tarafından, davacının dava konusu bütün taleplerinin karşılandığının davalı tarafça bildirilmesine rağmen, davaya devam eden davacı tarafın, bir sonraki celse olan 17.04.2019 tarihli 4 numaralı celsede davanın konusuz kaldığından bahisle davadan vazgeçmesinin HMK’nın 307 ve devamı maddeleri uyarınca davadan feragat anlamına geldiğini, bu nedenle mahkemece davanın feragat nedeniyle reddi ve müvekkil lehine vekalet ücretine hükmedilip, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalı sürücüler …’ın kazanın meydana gelmesinde %75 oranında, davalı …’in %25 oranında kusurlu bulunduğunun, davacı …’ın araçta yolcu olması sebebiyle zararın artmasına etkisi bulunmadığından herhangi bir kusurunun olmadığının, davacının kaza neticesinde özür oranının %8 olduğunun ve 12 ay süre ile iş göremezlik halinde kaldığının, mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edildiği, davacının şimdilik 250 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ve 250 TL mahkum kalınan gelir olmak üzere toplam 500 TL maddi tazminat talebinin yargılama sırasında ıslah edilmediği, dolayısıyla davacının tüm talebi yönünden dava tarihi itibariyle dava açmakta haklı olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar davacı vekilinin 04.07.2018 tarihli dilekçesinde ve 12.12.2018 tarihli oturumda, davalı … şirketinin ödemesine rağmen, bakiye zararın tespiti ve tahsili taleplerinin devam ettiği beyanında bulunması söz konusu ise de, davadan feragat ettiği yönünde hiçbir beyanının bulunmadığı, tam tersine gerek 17.04.2019 tarihli oturumda davacı asılla birlikte vekilinin, gerekse de 18.09.2019 tarihli oturumdaki davacı vekilinin müstakil beyanları ile açıkça konusuz kalan dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep ettiği, bu durumda esasen tüm yargılama giderlerinden davalıların sorumluluğu söz konusu ise de, mahkemece davacı ile davalı … şirketi arasındaki anlaşma gereğince davacının, asıl alacak ile birlikte vekalet ücreti ve yargılama giderlerini de tahsil ettiği, ayrıca 18/09/2019 tarihli celsede davacı vekili tarafından bu hususta talepleri olmadığının da belirtildiği gözetilerek, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde ve davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinde bir isabetsizliğin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalılar … ve … tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 44,40’ar-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 36,30’ar TL’nin, davalılar … ve …’den ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı … ile davalı …’nün uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip