Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/650 E. 2022/642 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/650
KARAR NO : 2022/642
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2022
NUMARASI : 2021/292 E. – 2022/3 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 18/01/2022 tarih ve 2021/292 E. – 2022/3 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, davalı şirketçe “… … EĞİTİM KURUMLARI+şekil” ibaresinin 25.04.2016 tarihinde 41. sınıftaki hizmetleri kapsayacak şekilde marka tescil başvurusuna konusu edildiğini, 2016/37297 numarasını alan başvuruya müvekkillerinin, önceki tarihli tescilli bir kısım markaları ve yine sair nispi ret nedenlerine dayalı olarak itirazda bulunduğunu, söz konusu itirazların YİDK’nın 03.08.2017 tarih ve 2017-M-6376 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa davalının başvurusundaki “…” ibaresinin, esas unsur olan “… Eğitim Kurumları” ibaresine ciddi bir katkısının bulunmadığını, söz konusu ibarenin 6769 sayılı SMK 5/1-f bendi uyarınca yanıltıcı olduğunu, davalının kötü niyetli bulunduğunu, davalının amacının … veya başka bir ülke ibaresini kullanmak değil, engelleme markası ve marka ticareti yapmak olduğunu, davalı adına toplam 207 adet marka başvurunun bulunduğunu ileri sürerek, davalı Türkpatent YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, “…” ibaresinin tek bir kişinin kullanımına tahsis edilemeyeceğini, müvekkilinin markasının yanıltıcı olmadığını, müvekkilinin 2004 yılından bu yana … markalarının gerçek hak sahibi olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, tarafların markalarının mal ve hizmet kapsamlarının aynı/aynı tür/benzer olduğu, başvuru konusu markanın 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi anlamındaki tasviri işaretler arasında değerlendirilemeyeceği, 7/1-f maddesinin şartlarının oluşmadığı, davacıların itirazlarına mesnet markaların asli unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında ortak “…” ibaresinden kaynaklı anlamsal bir benzerlik bulunmakta ise de yardımcı unsurlar da gözetilerek bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında görsel, işitsel bir benzerlik bulunmadığı, “…” ibaresinin 41. sınıftaki ayırt ediciliğinin zayıf olması da göz önünde bulundurulduğunda, yalnızca “…” ibaresinin ortaklığından dolayı tüketicinin karışıklık yaşamayacağı ve marka ve işareti ve kaynağını ilişkilendirmeyeceği, davacı markaları ile dava konusu başvuru arasında işitsel, görsel, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, davacı tarafa ait markalarla başvuru konusu işaret arasında benzerlik bulunmadığından, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin somut olay bakımından tartışılmasına gerek olmadığı, yine davacı markaları ile benzerlik taşımayan bir marka başvurusunun kötü niyetli olduğunun da kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, başvuru konusu ibarenin 6769 sayılı SMK 5/1-f bendi uyarınca yanıltıcı olduğunu, davalının kötü niyetli bulunduğunu, davalının amacının … veya başka bir ülke ibaresini kullanmak değil engelleme markası ve marka ticareti yapmak olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve Yargıtay 11.HD.’nin 25.05.2016 gün ve 2015/10945 E.-2016/5739 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, başvuru konusu işaretin kapsadığı 41. sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, bu durumda işaretler arasındaki şekil ve kelime farklılıkları nedeniyle markaların 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesine yol açmayacakları, bir marka başvurusunun kötüniyetli bir başvuru olabilmesi için marka için başvuruda bulunan kişinin, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmesinin gerektiği, “…” ibaresinin zayıflığı gözönünde bulundurulduğunda, davalı başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığı sonucuna ulaşılamayacağı, sonuçta somut uyuşmazlıkta davalı şirkete ait başvuru konusu markada yer alan tüm ibareler birlikte değerlendirildiğinde, başvuru konusu 41. sınıftaki hizmetler yönünden, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, davalının ” …” ibareli benzer bir başvurusu için verilen davanın reddi kararının da Yargıtay 11. HD.’nin 20.02.2019 gün ve 2017/4911 E.- 2019/1371 K. sayılı kararı ile onandığı, aynı taraflar arasındaki benzer uyuşmazlıklarda Yargıtay 11. H.D.’nin 20.02.2019 tarih ve 2017/4911 E.- 2019/1371 K., 23.11.2020 tarih ve 2020/751 E.- 5272 K., 03.11.2020 tarih ve 2020/1077 E.- 4702 K. sayılı ilamlarının da aynı doğrultuda olduğu, kaldı ki somut uyuşmaz konusu başvuru yönünden, davalının ” …” ibareli önceki markalarından kaynaklı müktesep hakkının da bulunduğu anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davacı vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, dair
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip