Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/626 E. 2022/826 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Dairemizce verilen 30/01/2020 tarih 2018/1929 E., 2020/130 K. sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07/02/2022 tarih ve 2020/6776 E., 2022/858 K. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin ….” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… … …+şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere diğer davalı Kuruma başvurduğunu, 2016/88451 kod numarasını alan başvuruya müvekkilince yapılan itirazın, davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkilinin tütün sektöründe faaliyet gösterdiğini, alanında lider olduğunu, …, Winston ve Salem gibi bilinen markaların üreticisi bulunduğunu, dünya çapında tanındığını, 2014 yılında 398 milyardan fazla … ve muadili ürün satışı gerçekleştirdiğini, ilk olarak 1913 senesinde ABD’de piyasaya çıktığını, 2015 yılında Türkiye’de %11,8’lik pazar payına sahip olduğunu, … markasının tescilli ve tanınmış bulunduğunu, davalıya ait “… … …” ibareli markanın, müvekkili markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, “…” ifadesinin “…” ibaresini çağrıştırdığını, tanınmış markanın aynısı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının bazı hallerde tanınmış markanın itibarına zarar verebileceğini, ihtilaf konusu markanın tescili halinde davalının, müvekkili markalarının tanınmışlığı ve ayırt ediciliğinden haksız yarar elde edeceğini, ihtilaflı marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını, bu nedenle davaya konu kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, 2017-M-8089 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, markaların bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle belirgin şekilde farklı olduklarını, markaların kapsamlarının benzer olmadığını, markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca da başvurunun reddini gerektirecek bir nedenin olmadığını, müvekkilinin kötü niyetli bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığı, aynı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, kötü niyetin ispatlanamadığı, 556 sayılı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, YİDK kararının iptali koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2013/12999 sayılı “… … …+şekil” ibareli markanın da sahibi olduğunu, işbu markanın hükümsüzlüğü için açtıkları davanın da Ankara 3. FSHHM’de görüldüğünü ve davanın kabulüne karar verildiğini, davalının söz konusu mahkeme kararının sonuçlarını bertaraf etmek için işbu davaya konu başvuruyu yaptığını, bu başvurunun daha önce hükümsüz kılınan davalı markası ile neredeyse aynı olmasına rağmen mahkemece davanın reddine karar verildiğini, mahkemenin bu şekilde çelişkiye düştüğünü, davalının hükümsüz kılınan markasındaki “…” ibaresinde yer alan sesli harfleri çıkararak kötü niyetli biçimde dava konusu başvuruyu yaptığını, dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, başvuru kapsamındaki 43. sınıf hizmetler ile müvekkili markalarının kapsamındaki 34. sınıf mallar arasında benzerlik olduğunu, bu yönde mahkeme kararları olduğu gibi davalı Kurumun da iki sınıf arasında benzerlik olduğunu kabul eden kararlarının bulunduğunu, öte yandan somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının da gerçekleştiğini, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 30/01/2020 tarih 2018/1929 E., 2020/130 K. sayılı kararıyla, taraf marka işaretleri arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu ancak 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşması için marka kapsamlarındaki mal ve hizmetler arasında da benzerlik bulunması gerektiği, somut olayda emtia benzerliğine ilişkin koşulun gerçekleşmediği, bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi koşullarının oluşmadığı, davacı şirket adına tescilli “…” markasının, … ve tütün mamülleri emtiası bakımından tanınmış marka statüsünde bulunduğu, dava konusu başvurunun kapsamında ise 43. sınıftaki “Yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinin” yer aldığı, davacı markalarının tanınmışlık düzeyleri, ayırt edici nitelikleri, davacı markalarının tanınmış olduğu “tütün mamulleri” emtiası ile başvuru kapsamındaki hizmetler arasındaki yakınlık gibi hususlar gözetildiğinde, somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi koşullarının gerçekleştiği, her ne kadar davacı tarafça, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu ileri sürülmüş ise de bu iddianın dosya kapsamı ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava konusu YİDK kararının iptaline ve davalı … adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 07/02/2022 TARİH 2020/6776 E. – 2022/858 K. K. SAYILI İLAMININ ÖZETİ: Dairemiz kararının, davalı Kurum vekilince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle; 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi hükmünün, bir markanın (veya başvurunun) aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade etmekle birlikte, bu ilkeye bir istisna getirildiği, buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir marka veya başvurunun, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusunun, tanınmış markadan haksız yarar sağlayabileceği, tanınmış markanın itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine reddedileceği, bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmasının, tek başına 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesi hükmü anlamında marka başvurusunun reddi için yeterli olmadığı, ayrıca başvuruya konu işaret ile davacının tanınmış markasının aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin birleşmesi gerektiği, somut olayda YİDK kararının iptali davası yönünden davacının “…” ibareli markalarının “…” emtiasında tanınmış marka niteliğinde olduğu, davalının başvuru markasının ise “… … …+arap kıyafetli gülen deve şekli” unsurlu bulunduğu, markalar arasında doğrudan bir ortak unsur bulunmadığı, dolaylı çıkarsamalarla kurulacak düşük benzerlik bağlantısı ve tanınmışlık ileri sürülen emtia ile davalının başvuru markasının çok farklı sektörlerde olması nedeniyle KHK’nın 8/4. maddesindeki risklerin oluşmayacağı kabul edilerek YİDK kararının iptali isteminin reddine karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle YİDK kararının iptaline karar verilmesinın doğru olmadığı gerekçesiyle Dairemiz kararının davalı Kurum yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamında da açıklandığı üzere, davacının “…” ibareli markaları “…” emtiasında tanınmış marka olmakla birlikte dava konusu başvurunun “… … …+arap kıyafetli gülen deve şekli” unsurlu bulunduğu, markalar arasında doğrudan bir ortak unsur bulunmadığı, dolaylı çıkarsamalarla kurulacak düşük benzerlik bağlantısı ve tanınmışlık ileri sürülen emtia ile davalının başvuru markasının çok farklı sektörlerde olması nedeniyle somut olayda 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki risklerin oluşmayacağı anlaşıldığından, uyulan bozma ilamı uyarınca YİDK kararının iptali istemine ilişkin davanın reddine karar verilmiş, Dairemizce kurulan dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ilişkin önceki karar ise bozma ilamı kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden, bu yönden Dairemizin önceki kararı gibi karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-YİDK kararının iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2-Marka hükümsüzlüğüne yönelik davanın kabulü ile, davalı … adına tescilli 2016/88451 sayılı “… … …+şekil” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile sicilden TERKİNİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL karar ve ilam harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, hükümsüzlük davasının kabulü nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, YİDK kararının iptaline yönelik davanın reddi nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 301,00.TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 209,00.TL tebligat ve posta gideri, 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.408,10.TL yargılama giderinin marka hükümsüzlüğüne yönelik davanın kabul edilmesi nedeniyle takdiren 1/2’sine tekabül eden 1.204,05.TL’ye 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan 1.266,85.TL’nin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … ….tarafından istinaf ve Yargıtay aşamasında yapılan toplam 64,32.TL posta masrafı, 267,80.TL temyiz yoluna başvuru harcından oluşan toplam 332,12.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 35,90.TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
11-HGK’nın 04.03.2021 tarih, 2021/96-205 E.K. Sayılı ilamında açıklandığı üzere Yargıtay’ın bozma ilamından sonra yapılacak yargılama açısından bölge adliye mahkemesinin sadece hüküm mahkemesi olması gözetilerek, taraflar yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair davacı ve davalı … vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda oybirliği ile 15/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.15/06/2022

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/07/2022

….