Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/607 E. 2022/579 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2021
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/12/2021 tarih ve 2021/307 E. – 2021/398 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…+şekil” ibareli 21 ve 35. Sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2017/19665 kod numarası ile yayımlandığını, bunun üzerine davalı …….Şirketi tarafından “…” ibareli 8, 11 ve 21. Sınıf ürünleri içeren 2013/55223 ve diğer davalı … … … ve … … AŞ tarafından “…” ibareli 29 ve 35. Sınıf ürünleri içeren 2011/47533 sayılı markasına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunulduğunu, itirazın Markalar Dairesi tarafından kabul edildiğini ve başvuru kapsamından bir kısım malların çıkarıldığını, bunun üzerine müvekkilinin ret kararının kaldırılması istemiyle itirazda bulunduğunu, itirazı inceleyen YİDK tarafından 02/03/2018 tarih ve 2018/M-1678 sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiğini, kararın haksız olduğunu, hukuka uygun bulunmadığını, bütünsel olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak başvuru konusu işaret ve redde mesnet markaların tamamen farklı olduğunu, başvuru konusu işaret ile davalının itiraza mesnet markalarının iltibasa neden olacak derecede benzer olmadığını ileri sürerek YİDK’nın 02/03/2018 tarih ve 2018/M-1678 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili, görsel, anlamsal ve sescil olarak başvuru konusu “…+şekil” ibareli işaret ile “…” ve … ibareli markanın bıraktığı genel izlenimin aynı olduğunu, markalar ile başvuru konusu işaret arasındaki diğer farklı unsurlar bulunmasının farklı bir etki doğurmadığını, kapsamlarının da aynı tür ürün ve hizmetlerden oluştuğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … AŞ vekili, markalar arasında iltibas bulunduğunu, YİDK kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının başvurusunun “…+şekil” ibareli olduğu, işarette asıl ve ayırt edici unsurun “…” ibaresi tarafından temsil olunduğu, başvuru konusu işarette diğer unsurların yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, ortalama tüketici tarafından işarette asıl ve ayırt edici unsurun … olarak algılanacağı, redde mesnet markalar ile başvuru konusu işaretin “…-…” ibareleri itibariyle aynı veya benzer varsa anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, diğer unsurların yeterli ayırt edicilik sağlamadığı, gerek kelime biçimleri, gerekse anlamsal ve sescil olarak bıraktıkları etkinin ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluştuğu, redde mesnet alınan davalılara ait markaların 21 ve 35. Sınıftaki ürün ve hizmetleri içerdiği, başvurunun da zaten bu ürün ve hizmetler için reddedildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, marka olarak zayıf bir ibareyi seçen girişimcilerin, bunun artılarından yararlandıkları gibi, bu ibarenin baştan itibaren zayıf bir marka olduğunu da kabullenmek durumunda olduklarını, düşük seviyede ayırt ediciliği olan bir unsurun örtüşmesinin normalde kendiliğinden karıştırılma ihtimaline yol açmayacağını, markalar arasında karıştırılma tehlikesi olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının başvuru konusu yaptığı “…+şekil” ibareli 21/3, 21/6 ve 35/5 (21/3,21/6). Sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusu ile davalı … ……..” ibareli 8, 11 ve 21. Sınıf ürünleri içeren 2013/55223 ve diğer davalı … … … ve … … AŞ’nin “…” ibareli 29 ve 35. Sınıf ürünleri içeren 2011/47533 sayılı markası arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunduğu, zira başvuru kapsamında bulunan 21/3, 21/6 ve 35/5 (21/3,21/6). Sınıf ürün ve hizmetler ile redde mesnet alınan markada bulunan 21. Sınıf hizmetin benzer olduğu, diğer yandan tarafların markalarının aynı veya benzer varsa anlamsal, sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, diğer unsurların yeterli ayırt edicilik sağlamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan harçtan mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/05/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.