Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/544 E. 2022/646 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/544 – 2022/646

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/544
KARAR NO : 2022/646
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2020
NUMARASI : 2019/441 E. – 2020/231 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/06/2020 tarih ve 2019/441 E. – 2020/231 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 4734 sayılı Kanun’a tabi olmayan ve ihale makamı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı AB Yatırımları Daire Başkanlığı olan 03/07/2017 tarihinde gerçekleştirilen … Katı Atık Yönetimi Projesi için Ağır İş Makinesi Alımı İhalesine davalı firma ile iki firma olarak katılındığını, davalının 289.632 EURO ve kendilerinin de 319.000 EURO fiyat verdiğini, ihale makamının kendilerine gönderdiği 21/12/2017 tarihli yazı ile “teknik açıdan uygun teklifler en uygun fiyat” olmadığından bahisle elendiklerinin bildirildiğini, ihale öncesinde müvekkili şirketçe, bir kısım şirketlerin fiyat teklifinin rakiplerine oranla daha düşük olmasına rağmen, teknik şartname hükümlerini karşılamadığı için müvekkili tarafından kullanılmadığını, ancak davalının da teknik anlamda yetersiz ürünü yeterli gibi gösterip daha aşağı bir teklif vererek ihaleyi aldığını, böylece kendilerinin ihaleyi kazanmasına engel olunduğunu, bu firmaya cezai anlamda işlem tesis edilerek yasaklılık kararı dahi verilmesi gerekirken, ihaleyi kazanması nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü ileri sürerek, TTK’nun 54. ve devamı madde hükümleri uyarınca haksız rekabetin tespiti ile şimdilik 40.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazmınatın, haksız fiil tarihinden itibaren işletilecek reeskont faiziyle birlikte ve ayrıca RKHK’nun 58/2. maddesi gereğince maddi zararın 3 katına kadar tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TTK’nun 60. madde hükmü uyarınca ihalenin 03/07/2017 tarihinde gerçekleştiğini, öğrenme tarihinin ise 21/12/2017 olduğu değerlendirildiğinde, zamanaşımı süresinin tamamlandığını, davanın gereksiz ve hukuka aykırı şekilde açıldığını, davada kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, karar veren makamın kendileri olmadığını, ortada hukuka aykırı bir eylemin veya haksız bir fiilin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, yanlar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmayıp, tarafların aynı ihaleye katılan biribirlerine rakip iki firma konumunda oldukları, davacının ihaledeki teknik koşulları taşımayan ürünlerle ve düşük fiyat teklifi ile ihalede kendi şirketlerinin safdışı kalmasının hukuka aykırı ve haksız bir fiil olduğu iddiasında bulunduğu, ihale tarihinin 03/07/2017 olup, ihalenin davalı üzerinde kaldığının davacıya yapılan tebliğ ile 21/12/2017 tarihinde kesin biçimde öğrenildiği, yanlar arasında TBK’nun 72. maddesinin uygulanmasını gerektirir bir iddia ve talebin bulunmadığı, davacı tarafın iddiasını tamamen haksız rekabete dayandırdığı ve buna göre TTK’nın 60. maddesi uyarınca zaman aşımı süresinin, öğrenmeden itibaren bir yıl ve herhalde hakkın doğumundan itibaren 3 yıl olduğu, gerek teknik koşullara aykırılık iddiası ile ihaleyi kazanma hakkına tecavüz edilme olgusunun ve gerekse haksız rekabet yönünden dava tarihi itibariyle yasada öngörülen dava açma süresinin geçtiği, ceza zamanaşımı süresinin burada uygulanamayacağı, bu yönde hiçbir olay ve bildirimden de bahsedilmediği, zira eylemin 554 sayılı KHK hükümleri kapsamında da suç oluşturmayacağı gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalı tarafın teklif mektubunun ve eklerinin “gizlilik” dolayısıyla gösterilmediğini, bu nedenle davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin ihale kararının sonucunun bildirimi ile öğrenildiğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, zamanaşımı süresinin başlaması için zarar görenin hem zararı, hem de failini öğrenmesinin gerektiğini, bunlardan sadece birinin öğrenilmesinin kısa zamanaşımı süresinin işlemesi için yeterli olmadığını, zamanaşımının işlemeye başlaması için zararın öğrenilmesinden amacın, zarar verici olayı değil, zararın varlığı, niteliği ve esaslı unsurları hakkında dava açmaya, bu davayı objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli, yeterli hak ve koşulların öğrenilmesi olduğunu, zarar veya zarar verici fiilin devam ettiği sürece zarar görenin zararı öğrendiğinin kabul edilemeyeceğini, zarar görenin tüzel kişi olması durumunda, zamanaşımının tüzel kişinin dava açmaya emir vermeye yetkili organının, başka bir deyişle o makamı işgal eden kişi ya da kurulun durum hakkında bilgilenmesi ile başlayacağını, uyuşmazlık konusu olayda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı AB Yatırımları Daire Başkanlığınca 03/07/2017 tarihinde gerçekleştirilen … Katı Atık Yönetimi Projesi için Ağır İş Makinesi Alımı İhalesine davalı firma ile müvekkili şirketin katıldığını, değerlendirme sonrasında müvekkili şirkete göderilen 21/12/2017 tarihli yazıda, Lot 3 için müvekkili şirketin teklifinin “Teknik açıdan uygun teklifler arasında en uygun fiyat” olmadığından bahisle elendiğinin ve ihalenin 289.632 Euro bedelle … Müh. A.Ş. firmasına verildiğinin bildirildiğini, iş bu davaya konu olan hususun, ihalenin davalı firma üzerinde bırakılmasına ilişkin işlem ya da eylem olmadığını, bu nedenle zamanaşımı süresinin 21/12/2017 tarihinden itibaren başlatılmasına olanak bulunmadığını, zira müvekkili şirketin ihaleyi alamadığı için değil, aradan geçen süreçte iş bu haksız rekabet olgusunu öğrendiği için görülmekte olan davayı ikame ettiğini, aksi bir durumun, “ihaleyi alamayan şirketlerin, söz konusu ihalelerde kesinlikle haksız rekabet olduğu varsayımdan hareketle dava açmaları gerektiği” yönünde bir çıkarıma yol açacağını, PRAG 2.3.6 maddesi gereğince ihaleyi kazanan firmanın önermiş olduğu marka/model bilgilerinin, Avrupa Komisyonunun ön onayına tabi olup, ticari sır kapsamında değerlendirildiği için ihaleye katılım sağlayan firmalara verilmediğini, davalının haksız rekabete konu eylemlerinin delilleri ile birlikte ortaya konulduğunu, ihale öncesinde müvekkili tarafından … Ziraat End. ve Tic. A.Ş. firması da dahil birçok firmadan teklif alındığını, ancak … A.Ş.’nin fiyat teklifinin, rakiplerine oranla çok daha düşük olmasına karşın, teknik şartname hükümlerini tamamıyla karşılamadığı için kullanılmadığını, sonuç olarak ihale öncesinde dahi ihaleye konu ürünü temin edemeyeceğini bilen davalı firmanın, bu durumun değişmesi için başvuru yaptığını ve bu başvurusunun reddedilmesine rağmen, yine de ihaleye katılıp teknik anlamda yetersiz ürünü yeterli gibi gösterip daha aşağı bir teklif vererek ihaleyi kazandığını, diğer bir bakış açısı ile müvekkili şirketin ihaleyi kazanamamasına neden olduğunu
ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince her ne kadar ihale tarihinin 03/07/2017 olup, ihalenin davalı üzerinde kaldığının davacıya yapılan tebliğ ile 21/12/2017 tarihinde kesin biçimde öğrenildiği, TTK’nın 60. maddesi uyarınca zaman aşımı süresinin, öğrenmeden itibaren bir yıl ve herhalde hakkın doğumundan itibaren 3 yıl olduğu, gerek teknik koşullara aykırılık iddiası ile ihaleyi kazanma hakkına tecavüz edilme olgusunun ve gerekse haksız rekabet yönünden, dava tarihi itibariyle yasada öngörülen dava açma süresinin geçtiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmişse de, anılan madde uyarınca haksız rekabete uğrayan kişinin dava hakkını öğrenmesinden amacın, zararın ve failin öğrenilmesi olduğu açıktır. Zararı öğrenme tarihi ise zararın niteliği ve esaslı unsurları hakkında yeterli bilgiye sahip olunmasıdır. Somut uyuşmazlıkta davacının, dava konusu ihalenin davalı üzerinde kaldığının kendisine tebliğ edildiği 21/12/2017 tarihinde, zararı öğrendiğinin kabul edilmesi, Dairemizce uygun görülmemiştir. Dolayısıyla dava, 1 yıllık kısa zaman aşımı süresi içinde açılmıştır. Ancak davanın her halükarda, haksız rekabet teşkil eden fiilden itibaren 3 yıllık süresi içinde açılması gerekmektedir. Dairemizce de somut uyuşmazlıkta davanın 09/09/2019 tarihinde ve 21/12/2017 tarihinden itibaren 3 yıllık zaman aşımı süresinin içinde açıldığı kabul edilmiştir. Kaldı ki somut uyuşmazlıkta tespit talebi de bulunmaktadır. Haksız rekabet fiilinin devam ettiği veya etkilerini devam ettirdiği müddetçe (TMK 25.m.), tespit davasının açılabileceği tabiidir. (Doç. Dr. N. Füsun Nomer Ertan, Haksız Rekabet Hukuku, 1. Baskı, s:460 vd.) Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin, anılan gerekçe ile davanın zaman aşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle reddedilmesi doğru görülmemiştir.
İşin esasının incelenmesine gelince, dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davalı tarafça 22.12.2017 tarihli muayene ve kabul tutanağı ile dava konusu işin dava dışı yararlanıcıya teslim edildiği, ihale makamının ürünün teknik şartnameye uygun olup olmadığını denetlediği, tüm aşamaların Avrupa Komisyonunun kontrolü ve onayı ile gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ilgili biriminin mahkemeye hitaben gönderdiği 11.10.2019 tarihli yazıda da, sözleşme kapsamında davalının toplamda 3 adet farklı tipte tekerlekli yükleniciyi, sözleşmeye uygun olarak teslim ettiğinin, ekipmanlara ilişkin geçici ve kesin kabul işlemlerinin de yapıldığının bildirildiği görülmüştür. Dolayısıyla Dairemizce davacının, davalı tarafından teknik anlamda yetersiz ürünün yeterli gibi gösterilip, daha aşağı bir teklif verilerek ihalenin alındığına, böylece kendilerinin ihaleyi kazanmasına engel olunduğuna dair iddialarının ve sonuçta da davalının TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca herhangi bir haksız rekabet fiilinde bulunduğunun ispatlanamadığı kabul edilmiştir.
4054 sayılı RKHK’na aykırılık iddiasına dayalı tazminat talebinde bulunulması için de bu konuda rekabet hukukuna aykırılığın Rekabet Kurulu tarafından tespit edilmesi koşulu aranmaktadır. (Yargıtay 11. H.D.’nin 23.06.2006 tarih ve 2005/3755 E.- 2006/7408 K.). Somut uyuşmazlıkta dava konusu olayla ilgili Rekabet Kurulunca verilmiş herhangi bir ihlal kararının bulunduğu da iddia ve ispat edilmiş değildir.
Bu durumda mahkemece davacı tarafın isteminin yukarıda açıklanan gerekçelerle reddi gerekirken, davanın zaman aşımı süresinin geçmesi nedeniyle reddedilmesi doğru olmadığından ve HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/06/2020 gün ve 2019/441 E. – 2020/231 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 943,95-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden 6.000,00-TL, reddedilen manevi tazminat yönünden 5.100,00-TL, reddedilen maddi olmayan talepler yönünden 5.100,00-TL olmak üzere, toplam 16.200,00-TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacı tarafından yatırılan 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 13/05/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.