Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/468 E. 2022/865 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/468
KARAR NO : 2022/865
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2021
NUMARASI : 2015/152 E. – 2021/385 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/12/2021 tarih ve 2015/152 E. – 2021/385 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin tekstil sektöründe … markası altında bayan konfeksiyon üreticisi olarak faaliyet gösterdiğini, 2013/05648 numaralı endüstriyel tasarım tescilinin bulunduğunu, davalı Şirket tarafından bu belgenin 1,8,16.1,16.2,23.1 ve 23.2 numaralı bayan giysi tasarımlarının toptan üretilerek satışa sunulduğunu, bu eylemin tasarım tescilinden doğan haklara tecavüz teşkil ettiğini, davalı …’in ise diğer davalı şirketin müdürü olduğunu ve tasarıma tecavüzün kendisinin eylemleri ile vücut bulduğunu ileri sürerek, 100,00 TL maddi tazminatın haksız fiilin tespit edildiği 18/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18.11.2021 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 28.885,11 TL’ye yükseltmiştir.

Davalılar vekili, müvekkili firmanın kullanımlarının davacı yan adına tescilli tasarımlara tecavüz teşkil ettiği yönündeki davacı iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, yine davacı yanın davalarına dayanak olarak gösterdiği tasarımların, tescil müracaatına konu edildikleri tarihte tescil edilebilirlik kriterlerini ihtiva etmediğini, davacının kötü niyetli olarak harcı alem niteliğinde olan ürünler bakımından tasarım tescil başvurusu gerçekleştirmek suretiyle müvekkillerinin ticari faaliyetlerini sonlandırmaya çalıştığını, müvekkili … in şirket müdürü olup hakkında açılan dava yönünden kendisine husumet düşmeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, her ne kadar davalı … hakkında husumet itirazında bulunulmuş ise de bu kişinin şirket müdürü olduğu ve tecavüz eyleminden sorumluluğunun bulunduğu, Yargıtay onamasından geçerek kesinleşen Ankara 3 Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 2014/63 E. 2015/105 K. sayılı dosyasında da her iki davalı hakkında tecavüzün tespiti ve manevi tazminat yönünden karar verildiği, dolayısıyla davalı … yönünden husumet itirazının yerinde olmadığı, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar mahkemesinin kesinleşen 2014/63 E., 2015/105 K. sayılı dosyasında davalıların, davacı tasarımlarına tecavüzünün tespitine ve manevi tazminat isteminin her iki davalı yönünden kabulüne karar verildiği, iş bu davanın da aynı davalılara karşı açılan maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, 554 sayılı KHK’ya göre tazminat hesaplanması gerektiği, tecavüzün ağırlığı ve dosyanın mevcut durumuna göre maddi tazminatla ilgili kabul edilen yönteme göre; tasarımın satışa olan etkisinin taktiren %20 olduğu düşünülerek bir hesaplama yapıldığında davacının davalıdan talep edebileceği maddi tazminatın toplam 5.777,02 TL tutarında olabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 5.772,02 TL maddi tazminatın 18.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, yerel mahkemece HMK’nın 222. maddesi uyarınca iddialarına göre yapılan hesaplama üzerinden maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, iddialarına uygun olarak yapılmayan hesaplama üzerinden maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, yerel mahkemece bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yasa değişikliği ile tazminat hesabının değiştiğinin kabul edilerek tazminat hesabı yapıldığını, oysa tazminat hesabına dair tercihleri yönünden 554 sayılı KHK ile 6769 sayılı Kanun arasında bir fark bulunmadığını, bu bakımdan davalının defterlerini ibraz etmekten imtina etmiş olması nedeniyle davalının üretim miktarına ilişkin iddialarının HMK’nın 222/son maddesi uyarınca kabul edilmesinin gerektiğini, davalının üretim miktarının her bir tasarım için en az 2500 adet olarak kabul edilmesinde zorunluluk bulunduğunu, mahkemece hüküm altına alınan maddi tazminatın müvekkili zararını karşılamaya yetmediği gibi tazminatın tamamının karşı taraf vekili lehine hükmedilen vekalet ücretine ödenecek olmasının, adil yargılanma ve mahkemeye erişim hakkının ihlali niteliğinde bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, endüstriyel tasarıma tecavüz iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalıların, davacı adına tescilli tasarımlara tecavüzde bulunduklarının, Yargıtay 11. HD’nin 2015/12681 E., 2017/795 K. Sayılı ilamı ile onanan Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2014/63 E.,2015/105 K. Sayılı ilamı ile sübut bulduğu, davacı tarafça 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesi uyarınca talep edilebilecek tazminatın hesaplanmasının tercih edildiği, buna göre tasarımdan doğan haklara tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, tasarım hakkı sahibinin tasarımı kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelirin belirlenmesinin gerektiği, tüm incelemelere rağmen davalı defterlerinin incelenemediği, davacı tarafın, delillerini davalı tarafın ticari defterlerine hasretmemesi nedeniyle HMK’nın 222/son maddesinin somut olayda uygulanma yerinin bulunmadığı, bunun dışında dosyada mevcut bilirkişi raporunda, davacının satış kapasitesi, davalı eyleminin yoğunluğu, ihlale konu ürünün değeri, bu değere davacı tasarımının sağladığı ekonomik katkı gibi kriterler gözetildiğinde, davacının satış yaptığı miktarın yarısı kadar bir kardan mahrum kaldığının kabul edilebileceğinin açıklandığı, bilirkişi heyetince yapılan değerlendirmenin dosya kapsamına uygun olduğu, davacının stok kayıtlarındaki satış miktarları ve dava konusu tasarımın, ürün satışına etkisinin yüzde yirmi olduğu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince talep edilebilecek tazminatın usulünce belirlendiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan maktu harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/06/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip