Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/452 E. 2022/423 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2022
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesİ’nce verilen 19/01/2022 tarih ve 2021/347 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi İhtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkilinin … sayılı “…” ibareli markasını, 18.12.2006 tarihinde … ne, 41. Sınıfta yer alan “Ana okulları ve çocuk külünü, öğretim amaçlı kurslar, eğitim ve öğretim hizmetleri” için kısmen devrettiğini, devir sonrasında yine 18.12.2006 tarihli münhasır lisans sözleşmesi ile “…” hizmetleri üzerinde münhasır lisans aldığını, devir işlemi ve münhasır lisans sözleşmesinin … siciline de tescil ettirildiğini, sözleşmeye göre müvekkilinin markasının koruma süresi boyunca Türkiye Cumhuriyeti milli sınırlarının bütünü içinde markanın, lisansa konu hizmetler yönünden kullanılmasına ilişkin her türlü tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğunu, yine müvekkilinin 2013/28877 sayı ile “… (kreş)” hizmetlerinde tescilli … ve şekilden ibaret markanın da sahibi olduğunu, karşı tarafın müvekkilinin hem münhasır lisans hakkına sahip olduğu markanın ve hem de tescilli markasının esas unsuru olan “…” ibaresini, aynı sınıfta yer alan hizmetler üzerinde kullandığını, karşı tarafın bu kullanımlarının Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/28 D. İş dosyasında alınan bilirkişi raporuyla sabit olduğunu ileri sürerek markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve maddi-manevi tazminat istemli açtığı davada ,karşı tarafın gerçekleştirdiği tecavüz ve haksız rekabet fiillerinin ivedilikle durdurulması ve önlenmesi amacıyla karşı tarafa ait web sitesine erişimin engellenmesi, ” …” ibaresi içeren ve karşı tarafın iş yerinde kullanılan her türlü materyalin toplatılması, tabelaların kaldırılması, ticari evrakların toplanması, karşı yana ait web sayfasında yer alan görsellerin de kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, ihtiyati tebdir isteyenin, dava dışı … …. sayılı “Şekil+…” ibareli markanın tescil kapsamında yer alan “…” hizmetleri bakımından inhisari lisans sözleşmesi akdettiğini Ankara 10.Noterliği’nin 18/12/2006 tarih … numaralı marka inhisari lisans sözleşmesi ile belgelemişse de, lisans sözleşmesine konu markanın daha sonra anılan dava dışı şirket tarafından devredilmesi ve bu markanın en son dava dışı … adına tescil kaydı bulunması nedeniyle, davacı tarafın, sözleşmelerin nispiliği ilkesi uyarınca, marka üzerinde hak sahipliği sona eren … … ile yapmış olduğu inhisari lisans sözleşmesine istinaden, bu markadan kaynaklı olarak karşı tarafa ya da üçüncü kişilere karşı marka hakkı ihlali ve haksız rekabet iddiasında bulunamayacağı, Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2021/28 D.İş sayılı dosyasına ibraz edilen 29/06/2021 havale tarihli bilirkişi raporuna göre, karşı tarafın … gibi ibareleri gerek fiziki gerekse sanal ortamlarda, çocuk bakımı (kreş) hizmetlerinde markasal olarak kullandığı, karşı tarafın faaliyet alanı ile ihtiyati tedbir isteyene ait 2013/28877 sayılı marka kapsamında yer alan “… (kreş) hizmetleri” nin aynı/aynı tür olduğu, ancak karşı tarafın markasal kullanımları ile ihtiyati tedbir isteyene ait marka arasında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin kreş hizmetlerinde kavramsal olarak ayırt edici niteliği düşük ve zayıf bir ibare olduğu, ihtiyati tedbir isteyene ait marka ile karşı tarafın markasal kullanımların genel görünümleri, umumi intibaları nazara alındığında, sektörel araştırma yapılmaksızın, iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer bulunduklarının söylenemeyeceği, ihtiyati tedbir isteyenin “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu hizmetler bakımından kullanım yolu ile ayırt ediciliğini güçlendirdiğine ilişkin bir delilin de sunulmadığı, dolayısıyla sektörel araştırma yapılmaksızın, bu aşamada, karşı tarafa ait markasal kullanımların, ihtiyati tedbir isteyenin tescilli markası ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olduğuna yönelik yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, mevcut durumda meydana gelebilecek değişiklikler nedeniyle yargılamanın her aşamasında ihtiyati tedbir isteminde bulunulabileceği gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili, 98/019489 sayılı markanı inhisari lisans sözleşmesi kapsamında 50 yıl kullanma hakkının müvekkiline ait olduğunu, bahsi geçen sözleşmenin … sicilinde kayıtlı bulunduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli markanın zayıf marka niteliğinde olmadığını, aksinin kabulünde dahi tescilli olduğu sürece korunacağını ve 3 kişilerin kullanımlarının engellenebileceğini, karşı tarafın kullanımlarının müvekkilinin tescilli markalarından kaynaklanan haklarını ihlal ettiğini , ihtiyati tedbir verilebilmesi için gerekli şartların bulunduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ihtiyati tedbirin şartlar başlıklı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda dosyada bulunan mevcut delillere göre ihtiyati tedbir talep edenin haklılığının yaklaşık olarak ispat edildiğinin anlaşılamadığı, durum ve koşulların değişmesi halinde yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulabileceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbire isteyen davacı vekilinden alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 25/03/2022 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2022

….