Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/446 E. 2022/564 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2022
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Cezai Şart Alacağı

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/01/2022 tarih ve 2021/1022 E. – 2022/75 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında adi ortaklık tesis edildiğini, ortaklık ilişkisinin ticari amaçlarla resmiyette işçi işveren ilişkisi olarak devam ettirildiğini, ortaklık ilişkisinin karşılıklı olarak fesih edildiğini, tarafların fesih protokolü imzalandıktan sonra müvekkilinin davalıya ortaklık payına mukabil 88.500,00 TL ödeme yaptığını, fesih protokolünde davalı tarafa belirli şartlarda rekabet yasağı yükümlülüğü yüklendiği ve ihlal edilmesi halinde cezai şart öngörüldüğünü, davalının rekabet yasağını ihlal ederek müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek davalının 25/08/2017 tarihli ortaklık fesih sözleşmesinde düzenlenen rekabet yasağına aykırı davrandığının tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 16.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, gıda mühendisi ve aynı zamanda A sınıfı … Güvenliği Uzmanı olan davalının 01/09/2014-25/08/2017 tarihleri arasında davacı şirkette … Güvenliği Uzmanı olarak çalıştığını, davacı işveren tarafından … akdinin feshedildiğini, … akdinin feshedilmesi sırasında işçilik alacaklarını alabilmek için davacı tarafından önceden hazırlanmış rekabet yasağı içeren sözleşmenin zorunlu olarak imzalandığını, … akdi feshedilen ve belli bir süre işsiz kalacak olan davalının dayatılan sözleşmeyi imzalamaktan başka çaresi bulunmadığını, davalının sözleşmeyi imzaladığı tarih öncesinde “… … … … A.Ş.” ve “… … … Ltd. Şti.” ile görevlendirme dışında ilişkisinin olmadığını, … akdi feshedildikten sonra 4 ay kadar işsiz kalıp işsizlik ödeneğinden yararlanan davalının yapılan davet üzerine bu iki şirketle görüştüğünü ve önerilen işi kabul ettiğini, çalışma özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde tek taraflı düzenlenmiş ve baskı altında imzalattırılmış sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı şirketle davalı arasında işçi işveren ilişkisi yanında gizli şirket ortaklığı ilişkisinin de bulunduğu, tarafların 25.08.2017 tarihinde imzaladıkları sözleşmede belirledikleri şartlara bağlı kalarak bu ortaklığı sona erdirmeyi kabul ettikleri, her ne kadar cevap dilekçesinde, işçi alacaklarının alınması ve ilerde işsiz kalınacak sürede ekonomik olarak güçlü olmak amacıyla bu sözleşmenin baskı altında davalı tarafından imzalandığı ileri sürülmüşse de, sözleşmenin 25.08.2017 tarihinde imzalanması, davanın ise 17.09.2018 tarihinde açılmasına karşılık davalı tarafın 1 yıl içinde “Menfi Tespit” davası açılarak sözleşmenin hükümsüzlüğünü kanıtlama yoluna gitmediği, dolayısıyla 25.08.2017 tarihli “Ortaklık Fesih Sözleşmesinin” içeriği itibariyle geçerli sayılması gerektiği, sözleşmenin 3. maddesinin alt başlıklarında; A sinifi … olan davalının, ortaklığın feshinden sonra davacı firmaya zarar verici faaliyetlerden kaçınmayı, şirket müşteri sayısını ve gelirlerini azaltacak faaliyetlerde bulunmamayı, 2 yıllık süre içinde şirket müşterisi durumundaki firmalarda tam veya yarı zamanlı olarak çalışmamayı, bu firmalarda danışmanlık yapmamayı, bu firmalara … sağlığı ve güvenliği hizmeti yermemeyi, ölçüm ve değerlendirme yapmamayı, buna karşılık 88.500,00 TL almayı kabul ve taahhüt ettiği, aksi davranışlarda bulunması durumunda şirkete 25.000 USD cezai şart ödemeyi kabul ettiği, sözleşme hükümleri uyarınca, davacının … Bankasındaki hesabına 25.08.2017 tarihinde 13.793,35 TL (açıklamaya göre ihbar ve kıdem tazminatı olarak), yine aynı tarihte 74.706,65 TL olmak üzere iki parçada toplam 88.500,00 TL’nin yatırıldığı, davalının ise geçen sürede bu paraların neden yatırıldığı konusunda itirazda bulunmadığı, parayı uhdesinde tutup kullandığı, taraflar arasındaki görünürde işçi-işveren ilişkisi mevcut ise de, gizli ortaklığın söz konusu olması nedeniyle rekabet yasağının BK’nun 348-350 maddelerine göre değil, Türk Ticaret Kanununun özellikle limitet şirketle ilgili maddeleri açısından irdelenmesi gerektiği, limited ortaklıkta, rekabet yasağının kural olarak sadece müdür ortaklar için öngörüldüğü, TTK’nun 613/2 maddesinde, müdür olmayan ortaklar hakkında, rekabet yasağının arıcak esas sözleşmede hüküm bulunması kaydıyla geçerli olacağının belirtildiği, somut olayda davacı şirketin sahibi Barış Büyükterzi ile davalı gizli ortak … arasında özel sözleşme imzalandığı ve davalı tarafın, “2 yıl süreyle ve sadece şirketin o tarihte hizmet vermeyi üstlendiği işyerlerine tam veya kısmi süreli sözleşmelerle hizmet vermemeyi, danışmanlık ve ölçüm yapmamayı” kabul ve taahhüt ettiği dikkate alındığında sözleşmenin geçerli olacağı sonucuna varıldığı, sözleşmede rekabet yasağının 2 yıllık bir süre için ve dar bir alanda geçerli olmak üzere kabul edilmesi nedeniyle Anayasadaki çalışma hürriyetini sınırlayıcı özellikte olmadığı, davalının davacı Şirkette ortak veya işçi olarak çalıştığı sürede “… … … … AŞ” ile “… … … Ltd. Şirketinde” “E-kâtip” sistemi üzerinden davacı şirketçe … hizmetlerinde görevlendirildiği, durum bu şekilde iken, 28.08.2017 tarihinde davacı şirketten ayrılan davalının 4 ay sonra, 01.01.2018 tarihinde “… … … Ltd. Şti.” ile “… … … … AŞ” işyerlerinde … olarak çalışmaya başladığı, bu tarih itibariyle de her iki şirketin de davacı şirketten … güvenliği hizmeti almayı sonlandırdıkları, davalının, sözleşmede belirlenen 2 yıllık süre dolmadan eski şirketinde çalışırken görevlendirildiği 2 işyerinde … olarak görev yapmayı üstlenmesi ve dava tarihinde de bu görevini sürdürüyor olmasının 25.08.2017 tarihli sözleşme hükümlerine aykırı düştüğü, cezai şart tutarı olarak talep olunan 16.000,00 TL nin sözleşmede belirtilen tutarı aşmadığı, ve davalının Ankara 16.Noterliğinin 17/01/2018 tarih ve 911 yevmiye sayılı ihtarnamesiyle temerrüde düşürüldüğü gerekçesiyle davanın kabulü ile 16.000,00TL cezai şart tazminatının 19/01/2018 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, uyuşmazlık konusunun mutlak hukuki mesele olduğundan mahkemece değerlendirme yapılması gereken hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikktae alınmadığını, taraflar arasında …-işveren ilişkisi bulunduğunu, aksi yöndeki kabulün dosya kapsamına ve delillere aykırı olduğunu, davacının açıkca ikrar ettiği üzere ortaklığın işçi işveren ilişkisi olarak gösterilmesnin nedeni olarak “sosyal güvenceden yararlanmak ve vergisel avnataj sağlamak” şeklinde gösterildiğini, davacının iddiasına göre kanuna karşı hile yapıldığını, bu nedenle ortaklı fesih sözleşmesinin geçersiz olduğunu, bahsi geçen ortaklık sözleşmesinin müvekkilinin işçilik tazminat ve alacaklarının ödenmesinin şartı olarak davacı şirket yetkilisi tarafından önceden hazırlanarak müvekkiline okumasına dahi izin verilmeden imzalattırıldığını, müvekkilinin bu sözleşmenin davacı tarafça kötü niyetle işleme konulabileceğinin tahmin edilmediğini, bu nedenle mahkemece 1 yıllık süre içinde sözleşme nedeniyle menfi tespit davası açılmamasınının müvekkili lehine yotumlanmasının yerinde olmadığını, mahkemece tanık beyanlarının istikrarlı olduğu kabul edilmemişse de davacı tanıklarının davacı ile ilişkisinin irdelenmediğini, davacı tanıklarının davacı şirketle irtibatlı olduğundan tarafsız bulunmadıklarını, 25/08/2017 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun kabulünde dahi haksız rekabet koşullarının oluşmadığını, ayrıca bahsi geçen sözleşmenin anyasal çalışma hürriyetine aykırı bulunduğunu, müvekkilinin dava dışı şirketlerin davacı ile sözleşmelerini süresi sonunda feshetmeleri üzerine müvekkiline … teklif ettiklerini, bunun üzerine müvekkilinin dava dışı şirketlerde çalışmaya başladığını, bu durumun haksız rekabet teşkil etmediğini, somut olaya TBK’nın 444. Maddelerinin uygulanması gerektiğini, buna göre de davacının bir zararı bulunmadığını, TTK’nın limited şirketlerle ilgili hükümlerinin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığını, diğer taraftan TTK’nın 613/2 maddesinin de yanlış uygulandığını, zira anılan madde de limitde şirket ortakları için rekabet yasağının ancak ana sözleşmede hüküm bulunması halinde geçerli olacağını, ancak davacı Şirketin ana sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmadığından anılan maddeye göre dahi davanın reddi gerektiğini, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taraflar arasındaki 25/08/2017 tarihli sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı ile davalı arasında işçi ve işveren ilişkisi yanında adi ortaklık ilişkisinin de olduğu, tarafların bu ortaklık ilişkisini 25/08/2017 tarihinde düzenledikleri “Ortaklık Fesih Sözleşmesi” ile sonlandırdıkları, 25/08/2017 tarihli sözleşmede davalıya ortaklıktan ayrılma bedeli olarak 85.000 TL ödeneceğinin kararlaştırıldığı, aynı sözleşmenin 3. maddesinde davalının ortaklığın fesih tarihten itibaren 2 yıl süreyle davacının müşterisi olan firmalarda tam ve yarı zamanlı çalışmamayı, bu firmalara danışmanlık yapmamayı, … sağlığı ve güvenliği hizmeti vermemeyi, aksine davranış halinde 25.000 USD cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, işbu davanın da davalının sözleşmenin bahsi geçen maddesine aykırı davrandığı iddiasıyla sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tahsili istemiyle açıldığı, bu itibarla somut olay bakımından TBK’nın 444 vd maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı hükümlerinin uygulanması yeri bulunmadığından ilk derece mahkemesince somut uyuşmazlığın 25/08/2017 tarihli sözleşme hükümleri çerçevesinde görülüp sonuçlandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalının ortaklık ilişkisinin sona erdiği 25.08.2017 tarihinden yaklaşık 4 ay sonra 01.01.2018 tarihinde davacının müşterisi olan … … … … AŞ ve … … … Ltd. Şti’nde … güvenliği uzmanı olarak çalışmaya başladığı ve bu suretle bahsi geçen sözleşmenin 3. maddesine aykırı davrandığı, bu duruma göre davacının cezai şart isteminin yerinde olduğu, her ne kadar davalı tarafça 25/08/2017 tarihli sözleşmenin davalının işçilik alacak ve tazminatlarının ödenmesi karşılığında zorla imzalattırıldığı gerekçesiyle geçersiz olduğu savunulmuşsa da davalıya sözleşmede kararlaştırılan ayrılma bedelinin ödendiğinin dosya kapsamından anlaşılması ve sözleşmenin geçersizliğini ileri süren davalının yapılan bu ödemenin taraflar arasındaki başka bir borç ilişkisinden kaynaklandığını iddia ve ispat etmemesi karşısında davalının bu savunmasına itibar edilemeyeceği gibi anılan sözleşme hükmünün çalışma hürriyetinin ihlali niteliğinde de bulunmadığı, ayrıca davacı ile davacının müşterisi olan olan … … … … AŞ ve … … … Ltd. Şti arasında imzalanan son sözleşmelerde, sözleşmelerin 01/01/2017 ve 31/12/2016 tarihinde başlayacağının karalaştırılmasına rağmen sözleşme süresine veya son bulacağı tarihe yer verilmediği, her iki sözleşmenin de 31/12/2017 tarihinde anılan şirketler tarafından sonlandırılarak 01/01/2018 tarihinde davalı ile çalışmaya başlandığının dosya kapsamı ile sabit olması karşısında davalının bu şirketlerin davacı ile olan sözleşmelerin süresinin sona ermesinden sonra anılan şirketlerin teklifi üzerine çalışmaya başlandığından sözleşmeye aykırılık bulunmadığı savunmasının da yerinde bulunmadığı, açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin davalının taraflar arasındaki 25/08/2017 tarihli sözleşmenin 3. maddesine aykırı davrandığı bu sebeple davcının cezai şart isteminin yerinde olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.092,96 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 273,24 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 819,72 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 21/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/05/2022