Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/422 E. 2022/531 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/07/2018
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU :Maddi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/07/2018 tarih ve 2017/41 E. – 2018/577 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili Şirket ile davalı arasında 28.04.2016/28.04.2017 tarihlerini kapsayan … blok sigorta sözleşmesinin aktedildiğini, müvekkilinin belirtilen sigorta prim miktarını davalıya tamamen ödediğini, 14.10.2016 tarihinde … … firması tarafından Ankara’dan Bursa’ya ürünlerin sevk edildiğini, 15.10.2016 tarihinde ürünlerin indirilmesi esnasında düşmesi sebebiyle ürünlerde hasar meydana geldiğini, ürünlerin dava dışı vinç firmasına ait vinç yardımıyla indirildiğini, ürünler indirilirken düşme sonucunda veya indirilme esnasında çeşitli şekillerde hasara uğradığını ve kullanılmaz hale geldiğini, meydana gelen olay nedeniyle müvekkil tarafından davalıya ortaya çıkan zararın tazmini için dilekçe ile talepte bulunulduğunu, davalının, vinç operatörü imzalı tutanak veya vinç operatörünün yazılı beyanı ve vinç firmasının düzenlediği hizmet faturasının iletilmesi halinde talebin inceleneceğinin bildirdiğini, söz konusu belgelerin davalıya iletilemediğini, zira vinç operatörünün kendi kusuru nedeniyle hasar beyanını imzalamadığını, ayrıca vinç firmasının meydana gelen olay nedeniyle fatura kesmediğini, hasarın ürünlerin indirilmesi esnasında oluştuğunu, bunun da fotoğraflar ve şirket çalışanının beyanından anlaşıldığını, bu durumun sigorta şirketine bildirildiğini ancak sigorta şirketinin müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, sigorta şirketinin bu şekilde hareket etmesinin … blok sigorta poliçesine tamamen aykırı olduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın olayın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08/03/2018 harç tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 82.272,87 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, hasar ihbarı üzerine müvekkil tarafından hasar dosyası açılarak ekspere inceleme yaptırıldığını, davacı tarafça hasarın, dava dışı şirkete ait vinç ile indirme işlemi yapılırken hatalı uygulama sonucu makinenin vinçten düşerek zarar görmesi şeklinde meydana geldiğinin bildirildiğini, ancak buna ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediğini ve söz konusu şirkete ihtarname keşide etmediğini, bu şartlar altında davacı tarafın talebinin karşılanmasının mümkün bulunmadığını, zira davacı tarafın sigortalı olarak rücu haklarını koruma yükümlülüğü altında olup, bu konuda bütün işlemleri yerine getirmek zorunda bulunduğunu, Türk Ticaret Kanununun 1448. maddesinde “sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için imkanlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür” denildiğini, … … Sigortası Genel Şartlarının 15. maddesinde “Bundan maada, Nakliyeci ile diğer bilcümle mes’ul üçüncü şahıslar aleyhindeki rücu haklarını, icabında sigortacı lehine, muhafaza edebilmek üzere sigortalı lazım gelen bütün tedbirleri vakti zamanında almak ve icabında gerekli takibata girişebilmek hususunda sigortacı ile kayıtsız şartsız işbirliği yapmakla mükelleftir.” denildiğini, davacı sigortacının rücu haklarını korumak için kanuni takibat dahil gerekli tüm işlemleri yapmakla yükümlü olduğunu, buna karşın davacının, müvekkilinin rücu hakkının korunması için herhangi bir girişimde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 14/10/2016 tarihinde davacıya ait davalı sigorta şirketi tarafından … blok sigorta poliçesi ile sigortalı “alçak gerilim panosunun” dava dışı şirketten kiralanan vinç yardımı ile indirildiği sırada düşmesi sonucu onarılamaz şekilde hasar gördüğü, hasar miktarının davacı tarafından, davalı sigorta şirketine 80.030,00 TL olarak bildirildiği, davalının hasar miktarına itirazının olmadığı ve söz konusu hasarın poliçe kapsamında kaldığı, yine davacının TTK’nın 1448. maddesine ve söz konusu sigorta genel şartlarına göre kendine düşen sorumluluğu yerine getirdiği, bu nedenle davalı sigorta şirketinin söz konusu hasar bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 80.830,00 TL’nin dava tarihi olan 17.01.2017’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, HMK’nın 114. maddesi uyarınca davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmasının dava şartı olduğunu, eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında ise davacının hukuki yararının olmadığını, mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunun eksik ve hatalı incelemeler içerdiğini, gerekçeli kararda davacının kusurlu hareketleriyle müvekkilinin rücu haklarını TTK’nın 1448. maddesi kapsamında ihlal ettiği hususunun dikkate alınmadığını, davacının vinç sahibi firmaya herhangi bir dava yöneltmediği gibi hasara neden olan olaydan sonra vinç firmasına ihtarname keşide etmesine yönelik müvekkili tavsiyesine de uymadığını, davacının TTK’nın 1448. maddesine aykırı davranarak müvekkilinin rücu hakkını ortadan kaldırdığını, poliçe özel şartlarındaki yüke uygun ekipmanla boşaltma yapılmasına ilişkin hükme uyulmadığından, meydana gelen zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını, yerel mahkeme tarafından, davacının temin ettiği anlaşılan pimlerin zarara ve artmasına neden olup olmadığının araştırılmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, … … sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği, dolayısıyla davanın, belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında bir isabetsizlik olmadığı, meydana gelen zararın davalı tarafından tanzim edilen sigorta poliçesinin kapsamında kaldığı, öte yandan davacının, TTK’nın 1448. maddesi kapsamında davalının rücu hakkını engelleyen bir davranışının olmadığı, zira davacının zarara neden olan şirket ve kişilere ihtarname göndermemesinin ya da dava açmamasının, davalının rücu hakkını engellemeyeceği, davacının temin ettiği ileri sürülen pimlerin zarara ve artmasına neden olup olmadığı hususunun ise zarar sorumlularına karşı açılacak bir davada tartışılmasının tabii olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 5.521,50.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 1.380,37.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4.141,13.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 14/04/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.