Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/404 E. 2022/446 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/404 – 2022/446
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/404
KARAR NO : 2022/446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2020
NUMARASI : 2020/155 E. – 2020/249 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/11/2020 tarih ve 2020/155 E. – 2020/249 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2015/88236 sayılı “… …” ibareli, 09, 35, 36, 38. sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsar marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketlerin bu başvuruya itiraz ettiklerini, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan itirazların kısmen kabul edildiğini ve 09., 35. ve 38. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, bu karara karşı yaptıkları itirazın YİDK tarafından kısmen yerinde görüldüğünü ve bir kısım hizmetlerin başvuruya iade edildiğini, söz konusu kararın itirazın kısmen reddine ilişkin kısmının yasal dayanaktan yoksun olduğunu, başvuruda yer alan bütün mal ve hizmetler yönünden tescil işlemlerinin devamının gerektiğini, başvuru konusu ibare ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, öte yandan müvekkilinin, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nda yer alan tanım gereği, bir takas ve mahsup kuruluşu olarak hizmet verdiğini ve faaliyetlerini BDDK’nın verdiği faaliyet iznine tabi olarak yürüttüğünü, müvekkili şirketin aynı zamanda 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun uyarınca TCMB’den aldığı ödeme sistemi işleticisi faaliyet izninin bulunduğunu ve bu faaliyeti bakımından TCMB’nin de düzenlemelerine tabi olduğunu, müvekkili şirketin ayrıca BDDK’nın 06/04/2016 tarih ve 29676 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 31/03/2016 tarih ve 6821 sayılı kararı ile kartlı sistem kuruluşu faaliyet izni bulunduğunu, müvekkili … AŞ’nin, bankalar ve diğer finans kuruluşları arasındaki ilişki ve müşterileri ile ilişkilerini geliştirmek üzere, 1990 yılında 13 kamu ve özel Türk bankasının ortaklığıyla kurulduğunu, kendine özgü yapısı, bağlı olduğu kanun ve görev ve yetki tanımı ile müvekkilinin sektörde bir benzerinin daha bulunmadığını, müvekkili şirketin, uluslararası arenada yer alan “…” ve “…” gibi ödeme yöntemlerine eşdeğer yerli ödeme sistemini hayata geçirdiğini, bu çalışmanın bir parçası olarak projenin adının “…” olduğunu, …: …, …: …, …: … harflerinden oluşan kısaltma neticesinde … olarak belirlendiğini, … kök ibareli 20’yi aşkın marka başvurusu bulunan müvekkilinin 2015/18624 sayılı … başvurusu için tescil kararı verildiğini, dolayısıyla dava konusu başvurunun da reddedilen mal ve hizmetler yönünden tescilinin gerektiğini ileri sürerek, YİDK’in 2016-M-9591 sayılı kısmi red kararının iptaline, başvurunun kapsadığı tüm sınıflar yönünden tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili, açılan davanın yerinde olmadığını, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirketler, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, YİDK’in 10.10.2016 tarih, 2016-M-9591 sayılı ret kararının davacıya 14.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, görülmekte olan davanın da 16.12.2016 tarihinde açıldığı, dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 5000 sayılı Kanun’un mülga 10. maddesi uyarınca TPMK‘nın nihai kararının YİDK tarafından tesis edilen karar olduğu, 556 sayılı KHK’nın 53. maddesi uyarınca da YİDK kararının iptali için kararın bildiriminden itibaren iki ay içinde yetkili mahkemede dava açılabileceği, yetkili mahkemenin aynı KHK’nın 71. maddesi uyarınca Ankara Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu, sürenin hak düşürücü nitelik taşıdığı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/03/2014 gün ve 2014/3072 E – 4547 K sayılı, 01/06/2015 gün ve 2015/2531 E – 7355 K sayılı emsal kararlarından anlaşılacağı üzere bu hususun dava şartı olduğu, buna göre, davacıya yapılan tebliğin tarihi dikkate alındığında, iki aylık hak düşürücü sürenin son günü olan 14/12/2016 tarihine kadar YİDK kararının iptali istemiyle dava açılması gerektiği, hak düşürücü sürenin dolmasını müteakip 16/12/2016 tarihinde davanın açıldığı, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle süresinde açılmayan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, eldeki davada YİDK’nin 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 1. maddesinde sayılan 2 Sayılı cetvel kapsamındaki kuruluşlardan olmakla marka başvuru ve itiraz sahiplerine Tebligat Kanunu hükümlerine tabi olarak tebligat yapması gerektiğini, bu durumda davalı YİDK tarafından müvekkil şirkete yapılan karar sonucuna ilişkin tebligatın Tebligat Kanununa göre usulüne uygun olup olmadığı incelenerek davanın süresinde açılıp açılmadığının değerlendirilmesi gerekirken, söz konusu husus dikkate alınmadan davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığı ön kabulüyle eksik incelemeyle davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme kararının gerekçesinde tebligata ilişkin esaslı inceleme yapılmadan davanın dava şartı yokluğuyla usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup iş bu kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu YİDK kararının davacıya 14.10.2016 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın ise iki aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.12.2016 tarihinde açıldığı, söz konusu kararın davacının marka vekiline usulünce tebliğ edildiği ve davacı tarafça da ne dava dilekçesinde ne de sonraki aşamalarda söz konusu tebligatın usulüne uygun yapılmadığı ve karardan daha sonra haberdar olunduğuna ilişkin bir iddianın ileri sürülmediği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/03/2014 gün ve 2014/3072 E – 4547 K sayılı, 01/06/2015 gün ve 2015/2531 E – 7355 K sayılı emsal kararlarından anlaşılacağı üzere bu hususun dava şartı olduğu ve ilk derece mahkemesince kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.