Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/398 E. 2022/906 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2021
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/09/2021 tarih ve 2021/102 E. – 2021/288 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava konusu marka esas unsurlarının (“…”) aynı olduğunu, tüketicilerin esas unsura odaklanacağını ve bunun ortak bulunduğunu, marka görselinde yer alan “…-…” ibarelerinde yer alan, “…” ibaresinin ticaret hayatında yaygın kullanımı olduğunu, “…” ibaresinin ilgili sektörde vasıf, cins vs bildiren türde bir ibare olduğuna yönelik ispat da bulunmadığını, davalı markasının asıl ibaresinin “…” olduğunu, “…” ibaresinin iş niteliği ve yerini gösterir vasıf bildirici nitelikte bulunduğunu, kapsamlarının benzer olduğunu, diğer yandan müvekkilinin markalarının tanınmış marka statüsü kazandığını, ayrıca müvekkilinin ticaret unvanında da “…” ibaresinin bulunduğunu ileri sürerek 2017-M-8633 sayılı YİDK kararının iptaline, 2016/34317 numaralı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüz sayılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, markanın henüz tescil edilmediğinden dolayı hükümsüzlüğünden ve sicilden terkinden bahsedilemeyeceğini, davanın bu taleplerle açılması sebebiyle usulden reddi gerektiğini, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendindeki koşulların oluşmadığını, davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının asıl faaliyet alanının lojistik olduğunu, müvekkilinin faaliyet alanının gayrimenkul hizmetleri olduğunu, markanın esaslı unsurunun “…” olduğunu, …’nun baş harflerinin kısaltması olduğunu, markaların genel görünümlerine bakılması gerektiğini, ortalama tüketicinin dikkate alınması gerektiğini, markaların görsel, işitsel olarak farklı olduğunu, davacının tanınmış olmadığını, kötüniyet varlığı yönünde delil sunulmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, …. kod numaralı “… …” ibareli markanın 36. sınıfta yer alan “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden tescilli olduğu, dava konusu markanın tescili kapsamındaki emtianın tümünün davacının 2002/21178 markası altında tescilli olduğu, davacının 96/010993 markası kapsamındaki tescilli emtia ile davaya konu marka emtiası arasında ilişki bulunmadığı, diğer yandan 2016/34317 sayılı “… … şekil” ibareli davalı markası ile davacının …. sayılı … ibareli markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında bağlantı kurma ihtimali kapsamında “benzerlik” ve iltibas tehlikesi bulunmadığı, somut olayda gerek dava dosyası, gerekse de işlem dosyası içinde, davacının “…” ibaresini çekişme konusu 36. Sınıftaki hizmetler üzerinde, davalıdan önce kullandığını ve iş bu hizmetler itibariyle davaya konu markanın gerçek hak sahibi olduğunu ispatlayan herhangi bir çıkarım bulunmadığı, dava konusu marka işaretleri arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, bu anlamda davacı markalarının tanınmış olup olmamasının somut uyuşmazlığa bir etkisi bulunmadığı, taraflar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesini ihlal eden bir olgu olmadığı, kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, iddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerlerine üstün tutulduğunun bildirilmesi bu hakkın da esasından sağlandığını gösteren nitelik taşıdığını, gerekçeli karar içeriğinde hiçbir surette bu hususa yer verilmediğini, 2015/39083 başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu, bu hususta da değerlendirme yapılmadığını, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde öngörülmüş şekilde her koşulun gerçekleşmesi ile iltibas bulunduğunu, dava konusu marka ile müvekkilinin markası ele alındığında müvekkilinin markasının esas unsurunun … ibaresi olduğunu ve davaya konu markada söz konusu esas unsurun aynen kullanıldığını, müvekkilinin markasının esas unsurunun … olduğunu belirten bilirkişi raporunun yalnızca yukarıda belirtilen rapor olmayıp, başkaca mahkeme ve bilirkişi raporları ile yargı kararları ile müvekkilinin markalarının esas unsurunun “…” olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin markalarının tanınmışlık değerlendirilmesinin yapılmasının benzerliğin tespit edilmesi açısından önem taşıdığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu edilen 2016/34317 sayılı, “… …” ibareli, 36. sınıfta yer alan “Gayrimenkul komisyonculuğu, müşavirliği ve idaresi hizmetleri. Gümrük müşavirliği hizmetleri.” yönünden tescilli bulunan marka başvurusu ile davacının itirazına mesnet olarak gösterdiği markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olup olmamasının somut uyuşmazlığa bir etkisi bulunmadığı, taraflar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/5. maddesinin ihlalinin olmadığı, kötüniyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022
….