Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/392 E. 2022/1299 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1691
KARAR NO : 2022/1446
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2019/443 E. – 2020/184 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 tarih ve 2019/443 E. – 2020/184 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” markasının Fransızca yapmak anlamına gelen “…” ile parlaklık anlamına gelen “…” kelimelerinin birleşimi ile oluşturulduğunu, yıllardır “… …” ismiyle cila ürünü ürettiğini, davalının 2018/11522 sayılı …-… … ibareli ve kötüniyetli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun ilk olarak … isimli bir şahıs üzerine yapıldığını, sonra davalıya devredildiğini, … isimli şahsın 2016/95523 sayılı tescilli “…” markasının mevcut olduğunu, bu markaya karşı Ankara 4. FSHHM’de 2017/474 Esas sayılı dosya ile hükümsüzlük davası açıldığını, …’ın bahsi geçen dava sonrasında dava konusu marka başvurusunu yaptığını, anılan dosyada bilirkişi heyetinin …’ın kötü niyetli olduğunu belirttiğini , diğer taraftan müvekkilinin dava konusu markanın SMK’nın 6/3. maddesi anlamında gerçek hak sahibi de olduğunu, yine müvekkili şirketin ticaret unvanının “…” ibaresinden oluştuğunu ve SMK.nun 6/6. maddesi uyarınca üstün bir hakkının bulunduğunu ileri sürerek davalıya ait 2018/11522 sayılı ve “…-… …” ibareli markanın 6769 sayılı Kanunun 6/3., 6/4. 6/6. ve 6/9.maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin markasının tescilli bir marka olduğunu, davacının iddialarının dayanaksız bulunduğunu, Google arama motoru sonuçlarının gerçekle örtüşmediğini, … … isimli pasta cila ürününün bilinen standart bir tasarıma sahip olduğunu ve sarı renkli bulunduğunu, müvekkilinin markasının ise beyaz zemin üzerine siyah harflerle işlenmiş bir marka olduğunu bu nedenle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, 03. Sınıf mallar yönünden işaretler arasında idari ve ekonomik bir bağlantının kurulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı yanın “…” markası üzerinde, 3. Sınıfta yer alan “Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks” emtiaları bakımından SMK’nın 6/3 maddesine dayalı öncelik hakkı bulunduğu, sayılan mallar dışında dava konusu marka kapsamında kalan 3. Sınıf mallar yönünden ise böyle bir hakkının olmadığı, diğer yandan …’ın kötüniyetli olarak davacının “…” markasının oluşturduğu ayırt edicilikten haksız yararlanmak kastı ile eldeki davaya konu marka başvurusunu yaptığı ve davalı …’ın bu markayı kötüniyetli olarak devraldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, …’ın hukuk düzeni içerisinde gerçekleştirdiği dava konusu marka başvurusunun, bu konuda özel uzmanlığı buılunan kamu görevlilerince değerlendirilerek uygun bulunduğunu, müvekkilinin yaptığı araştırma sonucunda tescil başvurusu kabul edilen bir başvuruyu devraldığını, marka başvurusunu yapan …’ kötüniyetli olmadığı gibi müvekkilinin de kötü niyetli bulunmadığını, müvekkiline ait dava konusu markanın davacı markasından farklı olduğunu, dava konusu markanın davacı markalarının kapsamında yer almayan 3. Sınıf “Aşındırıcı ürünler: zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar. Deri, vinil, metal ve ahşap için parlatma ve bakım ürünleri: cilalar, bakım kremleri, cilalama amaçlı vaks” emtiasında kullanılmasının iltibasa yol açmayacağını, ayrıca dava konusu markanın devri işleminde …’ı müvekkilinin eski eşinin temsil etmesinin de müvekkillinin kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat ile davacı, dava konusu haktan maddî hukuk açısından geri dönülemeyecek biçimde vazgeçtiğinden, bu konuda artık herhangi bir hak talep etmesi kural olarak mümkün değildir. Feragat, bir inşai hakkın kullanılması niteliği taşır, karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne gerek yoktur ve dosyaya vardığı anda kendiliğinden sonuç doğurur. Kural olarak davacı, her davadan hiçbir kayda tabi olmaksızın feragat edebilir. Kayıtsız ve şartsız olması gereken feragat, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. HMK’nın 311. maddesine göre feragat, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur.
Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilip, verilen karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiş ise de, daha sonra davacı vekili Av. … tarafından verilen 07.11.2022 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiği ve Ankara 13. Noterliğinin 19.12.2017 tarih,… yevmiye numaralı vekaletname ile kendisine davadan feragat yetkisinin verilmiş olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin feragat beyanı dikkate alınarak Dairemizce HMK.nun 310/1 ve 2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş ve davalı vekilinin sunmuş olduğu 09.11.2022 tarihli dilekçesi ile vekalet ücreti ve yargılama gideri talebinde bulunmadığından davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/09/2020 gün ve 2019/443 E. – 2020/184 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
3-Davacının davadan feragat etmesi nedeniyle davalının istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
4-Alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Taraf vekillerince yapılan yargılama giderlerinin taraflar uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından vekalet ücreti talep edilmediğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 54,40.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/11/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip