Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/386 E. 2022/462 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2017
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/04/2017 tarih ve 2016/57 E. – 2017/153 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirket tarafından 2014/33980 numara ile “…” ibaresinin 38 ve 41. sınıfta yer alan bir takım hizmetler yönünden tescil başvurusunda bulunulduğunu, müvekkili tarafından 556 sayılı KHK 8/3, 8/4, 8/5 maddelerine dayanılarak başvuruya itiraz edildiğini, Markalar Dairesince yapılan inceleme sonucunda itirazlarının kısmen reddedildiğini, verilen bu karara karşı başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz üzerine, YİDK’nın 09/12/2015 tarih 2015-M-11758 sayılı kararı ile itirazın kabulüne ve başvurunun ilanına karar verildiğini, verilen kararın yerinde olmadığını, markaların benzer olduğunu, karıştırma ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkili şirketin kuruluğu 2000 yılından bu yana unvanında yer alan “…” adını radyo yayınında da kullandığını, müvekkilinin 2002/33834 nolu “…+Şekil” ibareli tescilli markasının da mevcut olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, davacı şirketin 670 sayılı KHK ile ticaret sicil kaydının 14/10/2016 tarihinde resen terkin edildiği gerekçesiyle 15/08/2016 tarihli olağanüstü hal kapsamında alınması gerekli tedbirlerle ilgili 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece 670 sayılı KHK’ya aykırı olarak davanın kendilerine bildirilmediğini, kararın UYAP’tan öğrenildiğini, dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan, usule aykırı olarak kapatılan şirketin eski avukatına tebligat yapılması suretiyle duruşmanın gerçekleştirilmesinin ve Hazine aleyhine karar tesis edilmesinin hatalı olduğunu, zira 670 sayılı KHK’nin 5/1. maddesi uyarınca 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince, kapatılan ve … … Müdürlüğüne veya Hâzineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evrakları ile ilgili her türlü işlemi yapmaya, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, … yönünden … … Müdürlüğünün, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığının yetkili olduğunu, mahkemece verilen kararın tamamen bilgileri dışında gerçekleştiğini, oysa eldeki davanın herhangi bir Hazine zararına sebep olmamak için takip edilecek nitelikte bir dava olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve yargılamanın müvekkilinin katılımı ile devamını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı Şirketin 668 sayılı KHK uyarınca kapatılıp ticaret sicilinden 14.10.2016 tarihinde resen terkin edildiği ve mallarının Hazine’ye bedelsiz olarak geçtiği hususları, TMSF’nin ve TSM’nin yazıları ile sabittir.
Her ne kadar mahkemece, 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de 670 sayılı KHK.’nın 5/1. maddesi uyarınca, davacı şirket adına avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Esasen 675 sayılı KHK.’nın 16/1 ve 16/3. maddeleri, 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler “aleyhine” açılan davalar için uygulanması gereken hükümleri içermekte olup, somut uyuşmazlıkta … “davacı” olduğundan, anılan hükümlerin uyuşmazlığa uygulanması da mümkün değildir.
Kapatılan Şirketlerin “davacı” olduğu davaların, dava şartı yokluğundan reddedileceğine dair anılan KHK.’lerde herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla kapatılan şirketlerin “davacı” olduğu davalarda, Maliye Hazinesi’ne bilgi verilmesi ve davanın, Maliye Hazinesi huzurunda devam edilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta ise İlk Derece Mahkemesince hükmün tesis edildiği 06.04.2017 tarihinde, 668 ve 670 sayılı K.H.K. hükümlerinin yürürlükte olmasına ve davacı Şirketin kapatılmış bulunmasına rağmen, davadan Hazine’ye bilgi verilmeksizin, eski vekil Av. … huzuru ile davanın görülüp sonuca bağlanması, hükmün de anılan vekile tebliğ edilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davayı Maliye Hazinesi huzuruyla görüp, esas hakkında incelemeye girişerek, işin esasını karara bağlamaktan ibarettir. Yargıtay 11. HD.’nin uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay 11. HD.’nin 18.04.2019 tarih ve 2018/294 E.- 2019/3156 K.).
Bu durum karşısında ilk derece mahkemesince, davayı Maliye Hazinesi huzuruyla görüp, tarafların iddia ve savunmalarının incelenmesi, delilleri yeniden değerlendirilerek, sonucuna göre esasa ilişkin yeni bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması Dairemizce doğru görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a.6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 06/04/2017 gün ve 2016/57 E. – 2017/153 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022

……