Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/382 E. 2022/445 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/382 – 2022/445
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/382
KARAR NO : 2022/445
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2021
NUMARASI : 2021/221 E. – 2021/436 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/12/2021 tarih ve 2021/221 E. – 2021/436 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı şirketin 2017/04979 numaralı “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazların 2018-M-1816 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, YİDK kararının hukuka aykırı olduğunu, davaya dayanak yapılan müvekkili adına tescilli “…” asıl unsurlu tanınmış markalar ile itiraz edilen “…” ibareli markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, “…” ibaresindeki “…” ekinin dava konusu başvuruyu müvekkili markalarından farklılaştırmadığını, davalı Şirketin dava konusu markasında … ibaresi yanında kullanılan şekil unsurunun da müvekkilinin markalarındaki şekil unsuru ile iltibas yarattığını, dava konusu markanın 3 ve 35. sınıfta kullanılmasının müvekkilinin … markasından haksız yarar elde edeceğini, markanın ayırt ediciliğini zayıflatacağını, müvekkilinin pek çok “…” ibareli markalarının serisi içine sızarak müvekkili ile idari-ekonomik bağ oluşturacağını, müvekkilinin tanınmış … markasının özel/02114 numara ile sicile kayıtlı olduğunu, davalı Kurum’un bizzat verdiği tanınmışlık kararını kendisinin tanımayarak hukuki istikrarı zedelediğini, dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunu ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, 2018-M-1816 sayılı YİDK kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin uzun yıllardır kullandığı … markasının tescili için başvurduğunu, dava konusu markasının daha önce tescilli olan 2007/28975 nolu markasının serisi niteliğinde olduğunu, müvekkilinin 40 yılı aşkın süredir kullandığı ve 2007 yılında da tescil ettirdiği … markasının tanıtımı için ciddi bir emek ve sermaye harcadığını, müvekkilinin … Bankası’nın … markasından haksız kazanç sağlamakta olduğu iddiasının gerçeklikten uzak bulunduğunu, davaya konu markalar arasında iltibas yaratacak bir benzerliğin mevcut olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı adına tescilli markalar ile başvuru konusu işaret arasında görsel, sescil, anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle SMK’nın 6/5 maddesinden kaynaklı bir tescil engelinin somut uyuşmazlık kapsamında oluşmayacağı, ayrıca, davacının hem itiraz aşamasında hem dava aşamasında tanınmışlık iddiasında bulunmuş olmasına karşın, gerek marka işlem dosyası gerek dava dosyası kapsamında davacının tanınmışlık ile ilgili sunduğu yegâne dayanağın …’in özel korunan markalar arasına aldığı  T/02114 “…” markasının tanınmışlığı kararı olduğu, bu tanınmışlığın halen devam edip etmediği, hangi mal/hizmetler için geçerli olduğu yönünde bir delile de rastlanmadığı, dava konusu “…” ibaresinin her türlü mal veya hizmet için ayırt ediciliğinin zayıf olması da dikkate alındığında davacının ticaret unvanı ile dava konusu marka arasında herhangi bir ilişkilendirilme durumunun söz konusu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markalarının işitsel, görsel ve anlamsal olarak benzer bulunduklarını ve bu nedenlerle markalar arasında karıştırılma ihtimalinin olduğunu, taraf markaları benzer görülmeyerek tanınmışlık iddialarının değerlendirme dışı bırakılmasının hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, işbu dava açısından emsal alınabilecek nitelikteki 27/10/2020 tarih, 2020/554 E., 2020/4475 K. ve 08.03.2021 tarih, 2020/1683 E., 2021/2144 K. sayılı ilamlarında, davacı markalarının asli unsurlarını oluşturan “…” ibaresinin, mal ve hizmetlerin kalitesini ve hizmetin standardını göstermesi açısından tanımlayıcı bir ibare olduğunun, ticaret alanında herkes tarafından kullanılabilecek ve bu sebeple kullanımı bir kişinin tekeline bırakılamayacak işaretlerden bulunduğunun açıklandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacı vekilinin tanınmışlığa dayalı istinaf itirazlarının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan harçtan mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.