Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/380 E. 2022/464 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI ……
DAVANIN KONUSU : Marka ile İlgili Kurum Kararlarının İptali ve Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/11/2021 tarih ve 2021/207 E. – 2021/339 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalılar …, … … … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili şirketin “…” asıl unsurlu tescilli markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile açıkça iltibas yaratacak şekilde “… … + şekil” markasının 07, 08, 11, 21 ve 35. sınıflarda tescili için davalı Kurum nezdinde 2015/09571 no ile başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin başvuruya itirazının 2017-M-8703 sayılı YİDK kararı ile nihai olarak kısmen kabul edilerek, davalı başvurusundan 11. ve 21. sınıfta yer alan bir takım malların çıkarıldığını, ancak diğer mallar için tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, davalının sınırsız sayıda renk seçeneği özgürlüğü bulunduğu halde, müvekkili adına tescilli ve tanınmış “…” unsurlu markalar ile özdeşleşen kırmızı, beyaz ve gri renk kombinasyonunu kullanmasının ve tescile konu etmesinin, müvekkiline ait markalara benzeştirme amacını taşıdığını, bu hususlar ile ilgili yargı kararlarının da bulunduğunu, bu durumun 556 sayılı KHK’nın 8/b maddesi anlamında karışıklığa sebebiyet vereceğini, davalı başvurusunun barındırdığı renkler itibariyle, müvekkilinin tanınmış markalarının itibarına zarar vereceği, ayırt edici karakterini zedeleyici veya markalardan haksız yarar sağlayabileceği ihtimalleri karşısında, farklı sınıflarda dahi tesciline karar verilmesinin, marka hukukunun genel ilkelerine aykırı olacağını, davalı yanın önceki markalarından kaynaklı kazanılmış hakkının bulunmadığını ve davalı yanın marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalı … YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, müvekkiline ait başvuru ile davacı yana ait markalar arasında iltibasa neden olacak derecede bir benzerliğin bulunmadığını, markaların aynı emtiaları içermediğini, müvekkilinin markasının uzun süreli kullanımı nedeniyle züccaciye alanında “…” ibaresi için daha önceki marka tescilleri nedeniyle de müktesep hakkının bulunduğunu, davacı yanın kötüniyet iddialarının kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacı markalarının ayırt edici esaslı unsuru olan “…” kelimesi ile davalı markasını oluşturan “…” kelimesinin aynı olduğu, davalı markasında yer alan şekil unsuru ile “…” kelimesinin markaya esaslı bir ayırt edicilik katmadığı, davacının çok sayıdaki seri markasının esaslı unsuru olan “…” ibaresinin aynısının, kırmızı şerit fon üzerine beyaz renkte yazılmış benzer tasarımla davalı markasında kullanılmasının, markalar arasında benzerliğe ve ilişkilendirme ihtimaline yol açtığı, davacı markalarının 16, 20, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 35 ve 37. sınıfları kapsadığı, davalı marka başvuırusunun ise 07, 08, 11 ve 21. sınıfta tescil edilmek istendiği, taraf markalarının 11. sınıf: 11/10 “….” 21.sınıf: 21/03 “Değerli metalden olanlar da dahil olmak üzere, bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve … gereçleri (çatal, bıçak, kaşıklar hariç): yemek servis takımları, kap-kacak, şişe açacakları, saksılar, pipetler, elektriksiz pişirme aletleri.” 21/09 Püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar, sulama aletleri, bahçe sulama süzgeçleri, musluklara takılan uçlar.” 21/10 “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan).” emtiaları yönünden benzer ve ilişkili emtialar olduğu, taraf markaları arasında bu mallar bakımından 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, davalının müktesep hakka dayanak teşkil ettiğini ileri sürdüğü markalarının ise bir kısmının dava konusu başvurunun yapıldığı 05.02.2015 tarihi itibariyle, tescil tarihleri göz önünde bulundurulduğunda, henüz taraflar arasında çekişme konusu olmaktan çıkmadığı, eski olan ve çekişmesiz durumda bulunan davalı markaları ile dava konusu davalı marka başvurusu incelendiğinde, dava konusu başvurunun, davalının eski tarihli tescillerinin devamı ve serisi niteliğinde olmadığı, zira davacı kelime olarak “…” ibaresini kullanmış olsa da kullanılan şekil ve renk unsuru ve şeklin markadaki kompozisyonu itibariyle davacı markalarına yaklaştığı, önceki markadan uzaklaştığı, bu nedenle müktesep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile YİDK’nın 12/10/2017 tarih 2017-M-8703 sayılı kararının davacının itirazının kısmen reddi ile ilgili kısım yönünden 11/10 grupta “…” 21/03 grupta “değerli metalden olanlarda dahil olmak üzere bu sınıfta yer alan ve elektrikle çalışmayan ev ve … gerekçleri (çatal bıçak kaşıklar hariç) yemek servis takımları kap kaçak şişe açacakları saksılar pipetler elektriksiz pişirme aletleri” 21/09 grupta “püskürtmeli hortum başlıkları, sulama süzgeçleri için başlıklar sulama aletleri bahçe suluma süzgeçleri musluklara takılan başlıklar”, 21/10 grupta “işlenmemiş cam yarı işlenmiş cam dekarosyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç) cam yünleri (izalosyon ve tekstil amaçlı olmayan) lar” yönünden kısmen iptaline, davalı adına tescilli 2015/09571 sayılı “… … + ŞEKİL” ibareli markanın aynı mallar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, uyuşmazlık konusu ile çok benzer olan kesinleşmiş mahkeme kararları dikkate alınmadan, dava konusu markanın bir takım mal ve hizmetler için tesciline karar verilmesinin kabul edilebilir olmadığını, huzurdaki davaya konu marka ile emsal mahkeme kararlarına ilişkin davalı markalarının aynı sınıfları kapsadığını, kaldı ki 8 ve 21. sınıfta yer alan emtialar ile tekstil sektöründeki emtiaların aynı mağazalarda, çoğu zaman yan yana satılan, birbiri ile ilişkili emtialar olup, müvekkili şirket markalarının tanınmışlığı da göz önüne alınarak, davalının tescil almak istediği sınıftaki mal ve hizmetlerin tamamı ile davacı müvekkile ait markaların tescilli olduğu sınıfların benzer bulunduğunu, aksi yöndeki mahkeme kararının da doğru olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru kapsamında alan mal ve hizmetler yönünden benzerlik ve iltibas ihtimalinin bulunmadığını, ayrıca diğer davalının başvuru üzerinde müktesep hakkının mevcut olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece müvekkilinin markayı tescil ettirmek istediği ve öteden beri markalarının tescilli olduğu 08 ve 21. sınıfta yer alan emtiaların, davacı tarafın 24. sınıfa yer alan ev tekstili emtiaları ile benzer olduğu görüşünün bildirildiğini, oysa taraflar arasında daha önce görülmüş ve Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen mahkeme kararlarında açıkça, taraf emtialarının benzer/ bağlantılı olmadığının belirtildiğini, kararın bu yönüyle kesinleşmiş mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, yine 11/10, 21/03 ve 21/10. grupta yer alan emtialar açısından da müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava, YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davalı şirketin 2010/67905 ve 2011/84502 numaralı markalarının tescil tarihleri itibariyle davalı yararına kazanılmış hak yaratmasının mümkün olmadığı, davalı şirket adına siyah beyaz renk unsurları ile tescilli 1998/19473 numaralı önceki markanın ise “Dünya şekli ve üzerindeki beyaz dalgalı kuşak zemininde siyah harfle …” kelimesinden oluşmakta iken, söz konusu şekil ve renk unsurlarının gri, kırmızı ve beyaz tonlarıyla renklendirilmesi suretiyle yapılan dava konusu başvurunun, davacının “gri çerçeveli ve kırmızı renk zeminden oluşan dalgalı kuşak üzerine beyaz renkli harflerle yazılı … kelimesi” işaretini taşıyan tescilli markaları ile karıştırılmaya yol açacak derecede benzer oldukları, dolayısıyla anılan davalı markasının da davacı markalarına yanaşma kastı taşıdığından, davalı yararına kazanılmış hak yaratmayacağı, dava konusu başvurunun renk kombinasyonu ve harflerin tertip tarzı itibariyla davacının tescilli markası ile ortalama tüketici nezdinde karıştırılma tehlikesi ve haksız yararlanmaya yol açacağı, esasen tüm bu hususların taraflar arasında görülen önceki davalarda verilen Yargıtay 11. HD.’nin 13/02/2017 tarih ve 2015/12678 E.- 2017/729 K., 15/03/2017 tarih ve 2015/12698 E.- 2017/1541 K. sayılı ilamlar ile de açıklığa kavuştuğu anlaşılmakla, davalılar … vekili ile … … Ltd. Şti. vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının “…” ibareli marka tescilleri karşısında, davalının “… … + şekil” ibare ve biçimli 07, 08, 11, 21 ve 35. sınıftaki mal ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunun tescil edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay HGK.’nun 16.07.2008 gün ve 2008/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tesciller kötü niyetli olarak kabul edilmektedir. Yine Yargıtay HGK.’nun 21.09.2005 gün ve 2005/11-501 E.-507 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca iyiniyetin asıl, kötüniyetin istisna olması sebebiyle davalının kötüniyetli olduğunun delil ve gerekçelerinin gösterilmesi gerektiğinden davacı, davalının kötüniyetinin bulunduğunu kanıtlamalı ve mahkemece de bunun delil ve gerekçesi gösterilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta tarafların markalarında kullanmak istedikleri ibarelerin 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu yukarıdaki bente açıklanmıştır. Ayrıca davalı şirketin “…” ibareli 1997/20675, 1998/19473 ve 2000/28662 sayılı markaları varken yeni marka tescillerine yöneldiği, bu sırada özellikle 1998/19473 sayılı “…” ibaresiyle birlikte “…” de içeren markasını yenileyerek, davacının gri, kırmızı ve beyaz renklerle oluşturulmuş ve tanınmışlık kazanan markalarına yanaştıracak biçimde düzenlemeye başladığı, özellikle “…” ibaresinin yazılı bulunduğu kırmızı kuşağın dalgalı biçimini de aynen işaretine yerleştirdiği, yukarıdaki bentte anılan biçimi ihtiva eden 2010/67905 ve 2011/84502 sayılı davalı markalarının da bunlardan olduğu, işbu davanın konusu bulunan davalının 2015/09571 sayılı marka tescil bavvurusunun konusu işaretin de aynı mahiyette olduğu, yani davacının gri, kırmızı ve beyaz renklerle oluşturulmuş ve tanınmışlık kazanan markalarına yanaştıracak biçimde düzenlendiği, özellikle “…” ibaresinin yazılı bulunduğu kırmızı kuşağın dalgalı biçiminin de aynen işarete yerleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin öteden beri adına tescilli olan markalarını yenilemek istemesi, ticari yaşamın doğal gereği ve sonucu ise de, yeni marka tescillerine yönelirken, davacı ile birlikte farklı ürünler için eşzamanlı kullandığı tanıtım işaretlerini, kullanımla gerçekleşmiş bağımsızlığını muhafaza edecek biçimde düzenlemesi de bir başka zorunluluktur. Buna rağmen davalı şirket, biçim, renk ve düzenleme tarzı bakımından, tamamen davacının tanınmışlık vasfı bulunan markasıyla ilişkilendirilmeye müsait olacak biçimde dava konusu başvurusunu düzenlemiş, böylece başvurusunun, davacının iş ürünleri, faaliyetleri ve işleriyle ilişkilendirilmesinin yolunu açmıştır. Bu durumda tüketici/hizmetten yararlanıcılar, bildiği güvendiği “…+ŞEKİL” ibareli markayı üreten davacı işletmenin, farklı alanlarda da üretim ve pazarlama yaptığını yahut hizmet sunduğunu düşünmeye başlayacak, sonradan tescil olunan markanın sahibinin, öncekiyle aynı kalite ve güveni tesis eden mal ve hizmet sunamaması durumunda ise hayal kırıklığına uğrayacak, kurulan bu zihinsel bağlantı, tanınmış davacı markasına odaklanan ilgiyi dağıtarak, zaman içinde onun markasının çekim gücünün azalmasına, itibarının erozyonuna ve giderek kaybolmasına yol açacaktır. Davalının bu eyleminin, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan marka oluşturma, tescil ettirme ve kullanmaya yönelik eylemleri bilinçli biçimde gerçekleştirme sayılması gerektiği de açıktır. Bunun ise iyiniyetli bir girişim olmadığı, tescil yetkisi ve hakkının davacının tescilli markasının sahip olduğu imajın transferi amaçlı bulunduğu, dolayısıyla davalının bu eylemiyle marka tescil ettirme hakkını, haksız rekabetinin bir aracı olarak kullandığı, sonuçta ise davalının eyleminin Türk Medenî Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” şeklindeki ilkeye aykırılık oluşturduğu kabul edilmelidir. Hakkın açıkça kötüye kullanılmasını ise hukuk düzeni korumaz. Dolayısıyla davalı başvurusunun tüm emtia yönünden reddedilmesi, tescil edilmiş ise hükümsüz kılınması gerekir. Esasen tüm bu gerekçeler, taraflar arasında görülüp sonuçlanan Dairemizin 29.11.2017 tarih ve 2017/1068 E.- 1082 K. sayılı kararı ile istinaf isteminin reddine karar verilen Ankara 2. FSHHM.’nin 14.06.2017 tarih ve 2016/364 E.- 2017/253 K. sayılı kararı ve aksi yöndeki Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21.12.2017 tarih ve 2016/418 E. – 2017/610 K. sayılı kararını kaldıran Dairemizin 12.04.2019 tarih ve 2018/1000 E.- 2019/438 K. sayılı kararı ile de benimsenmiştir. Anılan kararlar, Yargıtay 11. HD.’nin 01.04.2019 tarih ve 2018/728 E.- 2019/2468 K. ve 21.01.2020 tarih ve 2019/2638 E.- 2020/620 K. ile de onanmıştır.
Bu durum karşısında mahkemece, davalının markasının tesciliyle ilgili temelindeki bu sakatlık nedeniyle, istem konusu tüm mal ve hizmetler yönünden, başvurusunun tesciliyle ilgili itirazın reddine dair YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, HMK.’nın 353/1-b.2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar … ile … … … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/11/2021 gün ve 2021/207 E. – 2021/339 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile, … YİDK’nin 12/10/2017 tarih….. sayılı kararının İPTALİNE,
4-Davalı Şirket adına tescilli 2015/09571 sayılı “… … + ŞEKİL” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 7.375,00.TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 234,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 98,50.TL tebligat ve posta giderleri toplamı 2.132,50.TL yargılama gideri, 31,40.TL peşin harç, 31,40.TL başvurma harcı, 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.357,40.TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Davalı kurum ve şirketten ayrı ayrı alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davalılar tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
13-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/04/2022
……
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.