Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/373 E. 2022/444 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/373
KARAR NO : 2022/444
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN VEKİLİ :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/10/2021
NUMARASI : 2021/188 E. – 2021/324 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12/10/2021 tarih ve 2021/188 E. – 2021/324 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili firmanın 1960 yılından bu yana gıda sektöründe faaliyet gösterdiğini, “…” ibareli pek çok tescilli markasının bulunduğunu, bu kapsamda 2014/39199 sayılı “…” ibareli dava konusu marka tescil başvurusunu yaptığını, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, ancak davalı yanca bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından yerinde görüldüğünü ve bir kısım mal ve hizmetlerin başvuru kapsamından çıkarıldığını, oysa söz konusu markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığını, taraf markalarının birbiriyle ticari bir bağı olduğu düşüncesine ulaşılamayacağını, müvekkili firmanın 2005 yılından bu yana tescilli markası olan “…” markası ile redde mesnet markanın tescil kapsamındaki emtianın ve tüketici kitlelerinin farklı olduğunu, müvekkili firmanın markasının esas unsurunun “…” ibaresi olması nedeniyle redde gerekçe marka ile esas unsur bakımından herhangi bir ayniyet bulunmadığını, müvekkili firmanın … ibaresi ile bir marka ailesi oluşturduğunu ve markanın … ve … olarak ayrı ayrı değil bir bütün halinde ayırt edici hale geldiğini ileri sürerek, YİDK’in 17/03/2016 tarih 2016-M-2063 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan mal ve hizmetler yönünden iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili firmanın “…” ibareli markalarının Türkiye’de tanınmış marka olduğunu ve “…” ibaresinin baskın bir şekilde kullanıldığı birçok markasının bulunduğunu, davacı tarafa ait “…” markasında “…” ibaresinin bilerek ön plana çıkarılarak baskın unsur olarak kullanıldığını, davacı tarafın tescilini talep ettiği marka ile müvekkilinin “…” ibareli markalarının benzerliğin yanı sıra aynı türden benzer malları kapsaması nedeniyle ilgili tüketicinin söz konusu markaların aynı ticari kaynaktan veya aralarında bağlantı bulunan firmalardan kaynaklandığını düşünebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusu ile davalı yanın markaları arasında ortalama tüketicinin işaretler arasında en azından iktisadi veya idari bir bağ kurmasının muhtemel olduğu, markalardaki “…” ibaresi nedeniyle 5. sınıf mallar ve bu malların satışına yönelik mağazacılık hizmetleri yönünden de aynı durumun geçerli bulunduğu, hal böyleyken taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, davalı yanın önceki tarihli ve “…” esas unsurlu tescilli markaları yönünden kazanılmış bir hakkının, aynı/aynı tür emtiada varlığının kabulünün gerekeceği, zira her ne kadar dava konusu başvuruda “…” ibaresi, “…” ibaresine nazaran nispeten daha büyük yazılmış ise de markalarda “… …” ibaresini bir bütün olarak görecek olan tüketicinin, bu iki sözcüğün birlikte yer aldığı markaları, davacının önceki markaları ile eş olarak algılayacağı ve davacının önceki markalarının yenilenmiş bir versiyonu olarak yorumlayabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, YİDK’nın 17/03/2016 tarih 2016-M-2063 sayılı kararının kısmen 05, 29, 30, 32. sınıflar yönünden iptaline, YİDK iptaline yönelik fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, zira markaların asli unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dolayısıyla dava konusu YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli dava konusu başvuru ile redde mesnet …” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, esasen bu hususun ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu ancak davacı tarafın adına tescilli 148397, 148058, 154958 ve 2005/14389 sayılı “… …” ibareli markaları nedeniyle başvuru kapsamındaki 5.,29.,30. ve 32. sınıf mallar yönünden dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğu, bu itibarla ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı Türk Patent ve Marka Kurumundan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı Türk Patent ve Marka Kurumu üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 31/03/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Başkan Vekili

Üye

Üye

Katip