Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/313 E. 2022/326 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2021
NUMARASI :….
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 03/12/2021 tarih ve 2021/69 E. – 2021/69 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin …… ibareli markalarının 03. sınıf beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, leke çıkarıcılar vs temizlik malzemeleri ve 05. sınıf mallar için tescilli olduğunu, ayrıca 2019/04505 ve 2020/02864 sayılı tasarım tescillerinin de bulunduğunu, “… … …” markalı temizlik ürünlerinin en önemli özelliğinin “hızlı etkisi”nin reklamlarda bir saat ile tüketiciye güçlü şekilde bildirilmekte olduğunu, karşı yanın müvekkili markalarının kullanıldığı ürünlerin ambalaj tasarımlarının-sunuş biçimlerinin, ambalaj/etiket şekil ve dizayn özelliklerinin gücünden-tanınmışlığından faydalanmaya çalıştığını, aynen taklit suretiyle üretim ve satışını yaptığını, “… … … yeni nesil ultra formül” tanıtım işareti ile … ve mavi renkli ürünleri üretip satışa sunduğunu, bu ürünlerin piyasaya sunuluş şekli, şişe tasarımları ve etiket kompozisyon/dizayn özellikleri itibariyle iltibas yaratacak düzeyde benzer olduğunu, davalının “…” markasının tescilli olmasının tespit konusu kullanımlarda karşı tarafa haklılık kazandıracak bir gerekçe olmadığını, müvekkilinin reklam ve tanıtım aşamalarında kullandığı “hızlı etki”, “5 saniyede her yüzeyde etkili …” ibareli argümanların da karşı tarafça, ürün üzerine saat şekli konularak karışıklığa sebebiyet verildiğini, ayrıca marka ve tasarımlara tecavüz eden ürünlerin sosyal medya hesaplarında ve internette farklı mecralarda tanıtım ve satışa sunulduğunu ileri sürerek, internet üzerinden gerekli tespitin bilirkişi aracılığı ile yapılmasını, genel temizlik ürünlerinin üretimini, reklam ve tanıtımını ve satışını önleyici ve mevcutlarının bilcümle üretim mahalleri ve depolarından ve sevkiyat için bulundurulduğu her yerden toplanarak yedd-i emine teslimini, sosyal medya platformlarında ve e-ticaret sitelerinde de satışını engelleyecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf davalı vekili, müvekkilinin 1994 yılından beri hijyen ve temizlik ürünleri üretimi ve dağıtımı işi ile iştigal ettiğini, birçok marka ile birlikte “…” markasının da … nezdinde tescile dayalı olarak koruma altında olduğunu, müvekkilinin hiçbir markadan ilham almaksızın “…” markasını oluşturduğunu, 01.02.2008 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğunu ve 03. mal sınıfında tesciline karar verildiğini, çok amaçlı temizleyici ürünlerde markanın öncü ve aktif şekilde kullanıldığını, müvekkilinin “…” markasını ilk tescil ettiren şirket olup, gerçek hak sahibi bulunduğunu, karşı yanın “…” markasının ününden faydalanma gayesinde olduğunu, 2011 yılından beri sistematik olarak “…” markasının çok benzeri ve alternatifli terimleri kendi adına tescil ettirme çabası içerisinde bulunduklarını, ürünlerin şişe tasarımları arasında farklılıklar bulunduğunu, etiket tasarımları üzerinde de tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açacak bir benzerliğin bulunmadığını, ihtiyati tedbire konu iddia ve taleplerin yargılamayı muhtaç olduğunu, değişik iş dosyasında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin müvekkili şirket aleyhine ileride telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verebileceğini savunarak, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, “…” markasının 2008/05756 sayı ile karşı taraf adına tespit konusu ürünler için tescilli bulunduğu, ayrıca karşı tarafın 17/02/2021 başvuru tarihli 2021/025812 sayılı “… … …” ibareli başvurusunun da tescil işlemlerinin devam ettiği, itiraz aşamasında bulunan bu başvurunun henüz tescilli olmadığı, karşı tarafın kullanımının, talep eden markaları ile benzerlikler arz etmekte olup olmadığı, bu markalara yaklaşmak gayesi güdüp gütmediği, karşı tarafın tescilli markası nedeniyle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/7547 E. 2008/10251 K. sayılı kararında ortaya konulan ilkeler uyarınca müktesep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarının, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında, yargılama sırasında ortaya çıkacağından, karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir için HMK 390/3 maddesi uyarınca aranan yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği kanaatine varıldığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemece görevlendirilen uzman bilirkişinin delilleri tek tek tespit ettiğini, karşı tarafın fiillerinin haksız olduğuna dair 13.12.2021 tarihli raporunu düzenlediğini, karşı tarafça uzman görüşü ve diğer delillere dayanarak rapora itirazda bulunduğunu, müvekkilinin de bu delillere karşı cevap ve itirazlarını bildirdiğini, karşı tarafın “…” markasının tescilli olmasının veya “… … …” marka başvurusunun bulunmasının sonuca etkisinin olmadığını, zira müvekkilince “…” ile “…” markalarının benzer olduğunun iddia edilmediğini, karşı tarafın “…” markasının sahibi olmasının, müvekkili şirketin çok tanınmış “… … …” markalı ürünlerinin sunuluş şekillerini taklit etmesine ve ürünün pazarından haksız olarak fayda sağlamasına gerekçe olamayacağını, taraflar arasında bu güne kadar “…” markasının kullanımı nedeni ile bir ihtilaf yaşanmadığını, karşı taraf davalının müvekkilinin “… … …” markalı ürünlerinin marka ve tasarımlarının ve dahi sunuluş şekillerinin taklit edilmeye başlanması üzerine işbu hukuki sürecin başlatıldığını, dolayısıyla davalı tarafın markasının tescilli olması nedeni ile müktesep hakkının bulunmasının, huzurdaki dava konusu ile uzaktan yakından ilgisinin olmadığını, karşı tarafın “… … …” markalı temizlik ürünlerinin üzerinde kullandığı etiket ve şişe tasarımı ve renkleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde, müvekkili şirket adına tescilli “… … …” markalı ürünler ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, etiket tasarımı, şişe rengi ve şişe şekli ile etiket tasarımında benzerlikler olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesinin 3. fıkrası uyarınca yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve karşı taraf davalının “…” ibareli 2008/05756 sayılı markasının, ihtiyati tedbir isteyen davacının markalarından daha önce tescil edildiği, dolayısıyla davalının tescilli markasını kullanmasının tecavüz oluşturmayacağı, esasen ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin de, müvekkilince “…” ile “…” markalarının benzer olduğunun iddia edilmediğinin bildirildiği, davalının dava konusu ürünlerinde yer alan etiket tasarımının da daha önceki tarihlerde köşeli şişelerde kullanıldığı, tarafların ortak olarak kullandığı “…” ibaresinin veya … ve mavi renklerin, bu alanda kimsenin tekeline verilemeyeceği, sonuçta ihtiyati tedbir isteyen davacının, bu aşamada SMK.’nın 159 ve HMK.’nın 390. maddeleri uyarınca, haklarının derhal korunmasında zorunluluk bulunduğunu ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacıdan alınması gereken harç istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan harçtan mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliğ işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.