Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2182 E. 2023/366 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/2182 – 2023/366
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2182
KARAR NO : 2023/366
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/02/2019
NUMARASI : 2018/202 E. – 2019/62 K.

DAVACI
VEKİLLERİ
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Dairemizce verilen 25/12/2020 tarih, 2019/718 E. – 2020/1216 K. sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2022 tarih 2021/2350 E. – 2022/6538 K. sayılı kararı ile bozulmuş olmakla, dosya okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, … kod numarasını alan başvuruya itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu markaların benzer olduğunu ve YİDK kararının KHK’nın 8/1-b maddesine aykırılık teşkil ettiğini, kazanılmış hak koşullarının gerçekleşmediğini, davalı firmanın kötüniyetli hareket ettiğini ileri sürerek 2018-M-1529 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davalı başvurusu kapsamından davacı itirazları neticesinde 29, 30, 32 ve 43. sınıf bir takım mal/hizmetlerin çıkarıldığını, kalan mallar bakımından başvuru sahibinin önceki tarihli 161404 sayılı markası sebebiyle kazanılmış hakkının bulunduğunu, başvuru konusu markanın önceki tarihli markalarla da oldukça benzer olduğunu, ayrıca “…” ibaresinin davacı tarafından yaratılmamış, günlük kullanıma açık bir sözcük olduğu düşünüldüğünde bu ibarenin her görüldüğünde davacı firmayı akla getirmesinin de mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının iddia ettiği gibi YİDK kararı ile dava konusu markaların benzer olduğu yönünde bir kabulün bulunmadığını, davalının …’de kurulu fabrikalarıyla Türkiye’de bakliyat sektörünün paketli ve paketsiz olmak üzere öncü isimlerinden olduğunu, “…” ibaresi bulunan pek çok markanın tescilli sahibi olduğunu, bu marka ile bakliyat sektöründe yıllardır faaliyet gösterdiğini, davacının yirmiye yakın marka tescili olsa da davalının da tescilli / başvuru aşamasında 41 adet markasının bulunduğunu, bunların çoğunun 29, 30, 32, 35, 43. sınıf emtiayı kapsadığını, görsel olarak dava konusu markalar incelendiğinde davacının davaya dayanak gösterdiği marka işaretinde “y” harflerinin uzatıldığı başkaca bir ibare olmadığını, ancak davalının dava konusu markasında buğday başağı dalının yer aldığını, bunun da markanın ayırt ediciliğini sağladığını, bu logonun davalının yıllardır faaliyet gösterdiği bakliyatı bir tarımsal ürün olarak ortaya çıkardığını, davalının “…” ve seri markalarının sahibi olduğunu, davalının bakliyat sektöründe bu kadar tanınmışlığı mevcutken davacı markalarına yanaşma kastı ile hareket etmesinin mümkün olmadığını, bir başka markanın tanınmışlığına ihtiyacının bulunmadığını, davalının … seri markalarının sahibi olduğunu, dava konusu markalar arasında 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, önceki tarihli markaları kapsamında kazanılmış hakkı bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı markalarının bir kısmının münhasıran “…” sözcüğünden oluştuğu, bir kısmın da tali/yardımcı unsurlar bulunduğu, esas ve ayırt edici unsur olarak … sözcüğünün kullanıldığı, marka işaretlerinde yer alan çeşitli kelime ve şekillerin görsel olarak marka işaretlerine kısmen tanıtıcılık katsa da ortak … sözcüğüne bağlı olarak dava konusu markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal bakımından benzerlik bulunduğu ve bir bütün olarak bıraktığı imaj bakımından markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğu, dava konusu markalar arasında davalı markası kapsamındaki tüm mal/hizmetler bakımından 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunduğu, somut olayda, dava konusu … markasının, yine davalının önceki tarihli … markalarına dayalı müktesep hakkı sebebiyle tescile bağlandığı, davalının önceki tarihli markalarının taraflar arasında artık çekişme konusu olmadığı ve dava konusu marka kapsamında yer alan 29, 30, 32, 43. sınıf emtianın, davalının önceki tarihli markaları ile aynı/aynı tür olduğu, davalının bu markalarının esas ve ayırt edici unsurunun da “…” olduğu ve dava konusu markada “…” esas unsurunun korunduğu anlaşılmakla davalının önceki tarihli markalarının dava konusu “…” markası bakımından müktesep hak teşkil ettiği, dava konusu markalar arasında davalı markası kapsamındaki tüm mal/hizmetler bakımından 556 sayılı KHK m. 8/1-b anlamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunuyor ise de, davalının önceki tarihli markalarının dava konusu … markası kapsamındaki tüm mal/hizmetler bakımından müktesep hakkının bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi heyeti raporuna yönelik itirazların karşılanmadığını, markaların aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları ve mal ve hizmetler açısından da aynı/aynı tür/benzer oldukları konusunda bir tereddüt bulunmadığını, müktesep hakkın varlığına sığınıp bir başkasının markasına yanaşma amacının bulunduğunu, herhangi bir zorunluluk bulunmadığı halde “…” sözcüğünün önceki markalardaki yazı karakterinin ve renk kompozisyonunun değiştirilmesi ve müvekkili markalarındakine benzer kesik oval şekiller eklenmesi tüketiciyi aldatmaya yönelik davranışlar olduğunu, müktesep hakkın oluşması ve sonraki tarihli marka başvurularına dayanak teşkil edebilmesi için markanın aynen yeni marka başvurularında da kullanılması ve markaların mal veya hizmetler itibariyle farklılaşmaması gerektiği, YİDK kararında zikredilen davalı şirkete ait markaların hiçbirinin 43. sınıfta tescili yokken dava konusu marka başvurusunda 43. sınıfta da tescil talebinin olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 25/12/2020 tarih, 2019/718 E. – 2020/1216 K. sayılı kararıyla; dava konusu markada, kırmızı harflerle yazılmış “…” kelimesine vurgu yapıldığı, başvuruya konu markadaki diğer unsurların yardımcı tali unsur konumunda olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının asli, baskın ve ayırtedici unsurunun da “…” ibaresi olduğu, taraf markalarının asli, baskın ve ayırtedici unsur olarak müştereken “…” ibaresini içermesi karşısında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşıdıkları, davalının başvurusuna konu markada, “…” kelimesinin, birinin ucunda başak figuru bulunan iki adet yay şekli ile çerçevelenmesi ve ucunda başak figürü bulunan bu yay figürleri için lacivert rengin seçilmesinin, markayı davacının markalarına yakınlaştırdığı ve görsel benzerliği artırdığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın aslı unsuru olan “…” kelimesinin muhafaza edildiği ancak marka örneğinin davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile, YİDK’nın 2018-M-1529 sayılı kararının iptaline, … sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 03/10/2022 TARİH VE 2021/2350 ESAS, 2022/6538 KARAR SAYILI KARARININ ÖZETİ: Davalı … vekili ve davalı şirket vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince; davalı şirketin iş bu başvuruya konu işaretteki şekil ile aynı şekli kullanarak … sayılı “… … + şekil” ibareli marka başvurusuna yine davacının itirazının reddi üzerine Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/417 Esas sayılı dosya ile açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemli davada, mahkemece, davalı şirketin … sayılı marka başvurusunun marka işareti değiştirilerek davacı… A.Ş. şirketi markalarına yanaşma durumunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın Dairemizin 01.03.2020 tarih, 2020/7019 Esas, 2022/1390 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmış olup, bu durumda, davalı şirketin başvuruya konu işareti marka tescilinde kullanmış olmasının davalı markalarına yanaşma amacı taşımadığının taraflar arasında kesinleşen mahkeme ilamı ile tespit edildiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle kararın davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı şirketin “…” ibareli dava konusu başvuru markasına, davacı tarafın YİDK kararında geçen itirazına mesnet “…” ibareli markaları karşısında, davalı şirketin önceki markalarının kazanılmış hak sağlayıp sağlamayacağı noktasında olduğu anlaşılmakta olup, davacının bu davayı iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açtığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.09.2008 tarih ve 2007/7547 E.-2008/10251 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kazanılmış hakkın varlığının kabulü için, kazanılmış hakka dayanak teşkil eden tescilli marka ile yeni markadaki ibarelerde, asli unsurların muhafaza edilmiş olması ve eski markanın en azından hükümsüzlük davası açılabilecek kadar belli bir sürede çekişmesiz şekilde kullanılması, karşı taraf markalarına yanaşma niyeti olmadan ve iltibas tehlikesi yaratmayacak şekilde, eski ve yeni markalar arasında işletme ile bağlantının ve tüketici nezdinde yaratılan izlenimin korunmuş bulunması, yeni markada kazanılmış hak iddia edilen markaya nazaran emtia kapsamının genişletilmemiş olması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu, dava konusu başvuruya konu markanın, birinin ucunda başak figürü bulunan iki yay şekli içerisine yazılmış olan “…” kelimesi ile “…” ibaresinin birleştirilmesiyle oluşturulduğu, dava konusu markada, kırmızı harflerle yazılmış “…” kelimesine vurgu yapıldığı, başvuruya konu markadaki diğer unsurların yardımcı tali unsur konumunda olduğu, davacının itirazına mesnet markalarının asli, baskın ve ayırtedici unsurunun da “…” ibaresi olduğu, taraf markalarının asli, baskın ve ayırtedici unsur olarak müştereken “…” ibaresini içermesi karşısında, görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzerlik taşıdıkları, davalının başvurusuna konu markada, “…” kelimesinin, birinin ucunda başak figuru bulunan iki adet yay şekli ile çerçevelenmesi ve ucunda başak figürü bulunan bu yay figürleri için lacivert rengin seçilmesinin, markayı davacının markalarına yakınlaştırdığı ve görsel benzerliği artırdığı görülmektedir.
Her ne kadar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, 03/10/2022 Tarih, 2021/2350 Esas ve 2022/6538 Karar sayılı kararında; davalı şirketin iş bu başvuruya konu işaretteki şekil ile aynı şekli kullanarak … sayılı “… … + şekil” ibareli marka başvurusuna yine davacının itirazının reddi üzerine Ankara 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/417 Esas sayılı dosya ile açılan YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemli davada, mahkemece, davalı şirketin … sayılı marka başvurusunun marka işareti değiştirilerek davacı… A.Ş. şirketi markalarına yanaşma durumunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, anılan kararın Dairemizin 01.03.2020 tarih, 2020/7019 Esas, 2022/1390 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmış olup, bu durumda, davalı şirketin başvuruya konu işareti marka tescilinde kullanmış olmasının davalı markalarına yanaşma amacı taşımadığının taraflar arasında kesinleşen mahkeme ilamı ile tespit edildiği” belirtilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin sadece bir kararı bu doğrultuda olup, aynı taraflar arasındaki aynı türden uyuşmazlıklarda verdiği diğer tüm kararları aksi yönde tespitler içermektedir.
Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2021/1231 Esas ve 2022/5145 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta; davalının “… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında, başvuru markasının kapsamında yer alan 29 ve 30. sınıftaki tüm mallar ile 43. sınıfta bulunan tüm hizmetler yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan “…” kelimesinin muhafaza edilmekle beraber, bu marka şekil ve yazı örneğinin yazı rengi, tasarımı (yarım ay şeklindeki buğday başağı) davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için, bazı markalarında da kapsamını genişletmesi nedeniyle davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı” gerekçesiyle verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2020/7902 Esas ve 2022/3506 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta; “davalının “… …” ibareli marka tescil başvurusu ile davacının “…” ibareli markaları arasında, başvuru markasının kapsamında yer alan ve mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilen mal ve hizmetler yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik olduğu gibi, davalı şirketin önceki tarihli tescilli markalarının, işbu davanın konusu olan başvuru yönünden davalıya kazanılmış hak yaratmasının da mümkün bulunmadığı, zira davacı markasıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının başvurusuna konu markasında, önceki markalarında yer almayan şekilde “…” ibaresini “y” harfinin altından ve “a” harfinin üzerinden başlaya, ucu açık 2 adet yay figürü ile çerçevelemesinin, ayrıca bu yayların ucundaki başak figürü ile tamamen ilgisiz şekilde, davacı markaları ile benzeyen lacivert rengin seçilmesi suretiyle davacının itirazına mesnet markalarında bulunan şekil unsurunun kullanılmasının, davalının başvurusunu davacının markalarına yakınlaştırdığı, dolayısıyla kazanılmış hak koşullarının da davalı şirket yararına oluşmadığı” gerekçesiyle verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, aynı taraflar arasında görülen davaya ilişkin verdiği, 2020/1793 Esas, 2021/1644 Karar sayılı kararına konu uyuşmazlıkta; “davacının itirazına mesnet markalarının asli, baskın ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresi olduğu, davalı başvurusunda asli unsurun da aynı olduğu, davacı markasıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının başvurusuna konu markasında, davacının itirazına mesnet markalarında bulunan şekil unsurunun kullanıldığı, davalının önceki markalarında bulunmayan bu şekil kullanımı ile davacının markalarına yakınlaştığı, dava konusu markada müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan “…” kelimesinin muhafaza edildiği ancak marka örneğinin davacı markalarına yakınlaşma cabası ve iltibas tehlikesi içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı” gerekçesiyle verilen kararın onanmasına karar verilmiştir.
Tüm bu kararlar gözönünde bulundurularak yapılan değerlendirmede, davacının itirazına mesnet markalarıyla müştereken aynı kelimeyi içeren davalının işbu dava konusu başvurusunda da müktesep hak iddia edilen tescilli markanın asli unsuru olan “…” kelimesinin muhafaza edildiği, ancak davalının önceki markalarında yer almayan şekilde “…” ibaresini “y” harfinin altından ve “a” harfinin üzerinden başlayan, ucu açık 2 adet yay figürü ile çerçevelemesinin, ayrıca bu yayların ucundaki başak figürü ile tamamen ilgisiz şekilde, davacı markaları ile benzeyen lacivert rengin seçilmesinin, davalının başvurusunu davacı markasına yakınlaştırdığı, bu bağlamda Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin aynı yönde verilmiş bulunan ve aynı taraflar arasındaki benzer uyuşmazlıklarda istikrar kazandığı kabul edilmesi gereken kararları dikkate alındığında ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin müktesep hak müessesesine ilişkin belirlediği kriterler çerçevesinde, dava konusu başvurunun davacı markalarına yakınlaşma çabası ve iltibas tehlikesini içerdiği için davalının müktesep hak müessesesinden faydalanamayacağı kanaatine ulaşılmıştır.
Bu nedenlerle Dairemizce bozma ilamındaki görüşlere iştirak edilmemiş, önceki kararda direnilmesine ve önceki hükmün aynen kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Dairemizin 25/12/2020 tarih ve 2019/718 esas 2020/1216 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 26/02/2019 gün ve 2018/202 E. – 2019/62 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın KABULÜ ile, … YİDK’nın 2018-M-1529 sayılı kararının İPTALİNE,
4-Davalı Şirket adına tescil edilen … sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 144,00-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 317,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 124,83-TL tebligat ve posta giderleri olmak üzere toplam 2.241,83‬-TL yargılama giderine 35,90-TL peşin harç ve 35,90-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.313,63‬-TL’nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı … tarafından yargılama giderlerinin anılan davalının uhdesinde bırakılmasına,
9-… …A.Ş. tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
11-Davacıdan peşin olarak alınan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
12-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamı gereğince yapılan istinaf duruşması nedeniyle taraflar lehine vekalet ücreti takdir ve tayinine yer olmadığına,

Dair, duruşmaya katılan davacı vekili, davalı şirket, davalı … vekilinin yüzlerine karşı, yapılan açık yargılama sonucunda 22/03/2023 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.