Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/2139 – 2022/1707
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/2139
KARAR NO : 2022/1707
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2022
NUMARASI : 2022/294 E. – 2022/637 K.
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Meni, Maddi Tazminat
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/10/2022 tarih ve 2022/294 Esas – 2022/637 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, gübrelerin paketleme aşamasından son kullanıcıya kadar takibin sağlanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla Piyasaya Arz Edilen Gübrelerin İzlenmesine Yönelik Tebliğ’in 06/04/2017 tarihinde yürürlüğe girdiğini, bu Tebliğ ile Gübre Takip Sistemi isimli (GTS) bir sistem oluşturulduğunu ve gübre ürünlerinin üretiminden/ithalatından son tüketiciye kadar tüm aşamalarının takip edilmesinin amaçlandığını, Türkiye genelinde büyük gübre üreticilerinden biri olan müvekkilinin sektörde GTS uygulamasını gerçekleştiren ilk şirket olduğunu, GTS’nin sonucu olarak müvekkili şirketin de aralarında bulunduğu gübre üreticileri/ithalatçılarının, piyasaya arz edilecek gübrelerde izlenebilirliği sağlayacak şekilde karekod ve DNA barkod içeren işaretleyici etiketli takip sistemini kurmak ve uygulamak zorunda bulunduklarını, Tebliğ’in 5. maddesine dayanılarak Tarım ve Orman Bakanlığı adına GTS ile ilgili tüm iş ve işlemlerin münhasıran davalı şirket tarafından yürütülmesine karar verildiğini, GTS’nin davalı şirket tarafından yazılan/yönetilen ve kullanımı zorunlu olan bir internet sistemi üzerinden yürütüldüğünü, davalı şirketin Bakanlık sitesinde yer alan bağlantı üzerinden görev yaptığını, sisteme dahil olan gübre üretici/ithalatçıları için gerekli karekod, barkod ve bondrolleri sağladığını, bu çerçevede üreticilerin/ithalatçıların mevzuata uygun davranma mecburiyeti nedeniyle GTS sistemini uygulayabilmek ve gerekli karekod, barkod ve bandrolleri kullanabilmek için ürün başına davalı şirkete ücret ödemek durumunda olduklarını, ancak GTS uygulamasında münhasıran yetkili olan davalı şirketin fahiş fiyatlandırma uyguladığını, bu nedenle GTS sisteminin, müvekkili şirkete ton başına maliyetinin oldukça yüksek hale geldiğini, müvekkilinin gübre üretim ve satış faaliyetlerini olumsuz yönde etkilediğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirket hakkında fahiş fiyatlandırma yaptığı iddiasıyla 4054 sayılı Kanuna aykırılık gerekçesiyle Rekabet Kurumu’na da şikayette bulunulduğunu, davalının aşırı fiyatlandırma yapmasının dürüstlük kuralına aykırılık ve dolayısıyla TTK’nın 54/2 maddesi gereğince haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine, men’ine, müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ile şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 06/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren Tebliğ gereğince Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yapılan ihale sonucu müvekkili ile anılan Bakanlık arasında 07/07/2017 tarihinde DNA Barkod ile Gübre Takip Sistemi Kurulumu sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin tek yetkili olduğunu, DNA barkod/bandrol ücretlerinin belirtilen sözleşme kapsamında Bakanlıkça belirlendiğini, müvekkilinin fiyatları tek başına belirlemediğini, belirlenen ücretin Bakanlığın talebi ile gübrenin niteliğine ve tehlike arz etmesine göre belirlendiğini, Bakanlık tarafından belirlenen fiyatın ülkemizdeki tüm firmalara ayrım yapılmaksızın uygulandığını, davacının bugüne kadar müvekkiline hiçbir ödeme yapmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 06/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 2017/7 sayılı Piyasaya Arz Edilen Gübrelerin İzlenmesine Yönelik Tebliğ uyarınca, gübre takip sisteminin kurulması için davalı şirketle Tarım ve Orman Bakanlığı arasında sözleşme imzalandığı ve GTS sisteminde Bakanlık adına tek yüklenici kuruluşun davalı şirket olduğu, anılan sözleşmenin sektörde faaliyet gösteren tüm firmalar için bağlayıcı bulunduğu, GTS sisteminde kullanılan DNA barkod birim fiyatlarının, Bakanlık ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince Bakanlıkça belirlendiği ve fiyatların bakanlığın resmi web sayfası olan link üzerinden her firmanın kendi sayfasında ilan edildiği, davalının fiyat belirleme konusunda tek başına yetkili olmadığı, buna göre GTS sistemi kapsamında uygulanacak DNA barkod/bandrol ücretlerinin bakanlık tarafından belirlenerek davalı şirkete bildirildiği, belirlenen fiyatların bakanlığın resmi web sayfasından yayınlanarak duyurulduğu, bu durumda fiyat belirleme yetkisi tekelinde olmayan davalının aşırı fiyatlandırma yaptığından söz edilemeyeceği gibi gübrenin niteliğine göre belirlenen fiyatların şirketler bazında farklı uygulanmasının da söz konusu olmadığı, davalının uyguladığı fiyatların, halen yürürlükte bulunan 2017/7 sayılı Tebliğ hükümleri uyarınca davalı ile ilgili Bakanlık arasında imzalanan sözleşme gereği Bakanlık tarafından belirlenmesi nedeniyle davalının haksız rekabet teşkil eden bir uygulamasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, tahkikat aşamasında yeterli inceleme yapılmadan karar verilmesinin müvekkili Şirketin hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini, sözleşmelerin nispiliği ilkesi nedeniyle Bakanlık ile davalı arasındaki sözleşmenin, davalı Şirketin davranışlarının hukuka aykırılığını ortadan kaldırmadığını, aksi yöndeki mahkeme kararının hatalı olduğunu, davalının fahiş fiyat uygulamasının hukuka aykırı bulunduğunu ve haksız rekabet teşkil ettiğini, ayrıca davalının tek yüklenici olma özelliğini kötüye kullanarak fayda elde etmeyi sağladığını, davalı Şirketin dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, davalının salt ticari amaçları doğrultusunda gerçekleştirdiği hukuka aykırı ve kamu yararını göz ardı eden uygulamalarını koruyan mahkeme kararının hatalı olduğunu, haksız rekabetin tespiti ve tazminat için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti, meni ile maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça, davalının fahiş fiyatlandırma uygulamasının haksız rekabet teşkil ettiği ileri sürülerek eldeki davanın açıldığı, dosya kapsamı ile de söz konusu fiyatların ilgili Bakanlıkça belirlendiğinin tespit edildiği, öte yandan davalının ilgili sektörlerdeki şirketlere farklı fiyat uygulamasının da söz konusu olmadığı, bu itibarla ortada davalının haksız rekabet teşkil eden bir eyleminin bulunmadığı, somut olayda objektif dava birleşmesi bulunduğundan, ilk derece mahkemesince her bir talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik olmadığı, ilk derece mahkemesince gerekli araştırma ve inceleme yapılarak hüküm kurulduğundan, davacı vekilinin hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğine ilişkin istinaf itirazının yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının davacı tarafça istinaf başvurusu sırasında yatırıldığı anlaşıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/01/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.