Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2116 E. 2023/558 K. 19.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/2116 – 2023/558
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2116
KARAR NO : 2023/558
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2018
NUMARASI : 2018/108 E. – 2018/483 K.

DAVACILAR
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Ticaret Unvanının Terkini, Markaya ve Ticaret Unvanına Tecavüzün Meni

Dairemizce verilen 25/12/2020 tarih, 2019/670 Esas, 2020/1192 Karar sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/10/2022 tarih 2022/2830 Esas, 2022/6914 Karar sayılı kararı ile bozulmuş olmakla, dosya okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacılar vekili, … grup şirketleri bünyesindeki müvekkil şirketlerin … unvanını 30 yılı aşkın süredir tescilli, kesintisiz, yurt içi ve yurt dışında meşhur ve maruf kılarak kendi sektörlerinde tanınmış biçimde kullandıklarını, … …. A.Ş.’nin ticaret siciline 1985 yılında tescil edildiğini, anılan şirketin 4 fabrikası ile … nakil hattı direkleri, aydınlatma ve bayrak direkleri, GSM kuleleri, oto korkuluk ve trafik güvenliği sistemleri, bağlantı elemanları ve hırdavat imalatı, … nakil hatları, trafo merkezleri, şehir şebekeleri, vd. birçok alanda faaliyet gösterdiğini, “…” markasının 2001 yılından bu yana müvekkili şirketin tescilli markası olduğunu, tescilli markanın kapsamındaki özellikle 9. ve 40. sınıflardaki mal ve hizmetlerin davalı şirketin amaç ve konularıyla aynı bulunduğunu, “… … A.Ş.” markasının 2001/05397 sayıyla tescil edildiğini, “…” markasının Avrupa Birliği’nde de tescilli bulunduğunu, davalı Şirketin ise 2012 yılında ticaret siciline tescil edildiğini, faaliyet alanının “elektrik, buhar ve ısı ihtiyacını karşılamak üzere proje geliştirmek, tesis kurmak ve bu tesislerde elektrik, buhar üretmek, üretilen elektrik ve buharı müşterilerine ait tesislere nakletmek, elektrik ve buhar enerjisi tesisleri kurmak, inşa etmek” gibi sektörler olduğunu, davalı Şirketin ticaret unvanındaki belirleyici “…” ibaresinin, müvekkil şirketlerle aynı olduğu gibi, davalının faaliyet alanının da tescilli “…” markaları kapsamında korunan mal ve hizmetlerle benzerlik arz ettiğini, ayrıca davalının ticaret unvanının bütünsel kullanımı incelendiğinde “… … A.Ş.” ifadesinin açık biçimde iltibas yarattığını, davalının www…..com.tr alan adının da müvekkil şirketin ticaret unvanı, markası ve www…..com.tr alan adıyla açık biçimde iltibasa yol açtığını ileri sürerek, davalı ticaret unvanındaki “…” ibaresinin, davalının ticaret unvanı ile ürün ve hizmetlerinde, reklamlarında, internet alan adında, vb. haksız kullanımının men’ine, davalı şirket unvanındaki “…” ibaresinin, unvandan terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ticaret unvanının usulüne uygun biçimde tescil edildiğini, davacıların ticaret unvanları ile müvekkili ticaret unvanı arasında benzerlik bulunmadığını, işaretler arasında benzerlik bulunmadığından davacıların markaları ve ticaret unvanı ile müvekkilinin ticaret unvanı arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının esas olarak … sektöründe faaliyet gösterdiği, “elektrik, buhar ve ısı ihtiyacını karşılamak üzere proje geliştirmek, tesis kurmak ve bu tesislerde elektrik, buhar üretmek, üretilen elektrik ve buharı müşterilerine ait tesislere nakletmek, elektrik ve buhar enerjisi tesisleri kurmak, inşa etmek” gibi alanların davalının ana faaliyet konusunu oluşturduğu, davacı adına tescilli 2001/5397 sayılı “… … A.Ş.” ibareli markasının kapsamında bulunan 6. sınıfa dahil “Galvanizli çelik konstrüksiyon mamüllerinden yüksek gerilim hatları direkleri ile galvanizli civata ve somun.” mallarının, davalı ticaret unvanının işaret ettiği hizmetlerle aynı veya benzer olmadığı, davacı adına tescilli 2001/15943 sayılı “…” ibareli markasının kapsamında bulunan “Elektrik dağıtım hizmetleri. … üretimi hizmetleri.” ile davalı ticaret unvanının işaret ettiği ve davalının ana faaliyet alanının oluşturan hizmetlerle aynı bulunduğu, … üretimi, … üretim tesisi kurulması ve inşası, … dağıtımı gibi hizmetlerin hitap ettiği kesimin oldukça özel, sınırlı sayıda, konunun uzmanlarından oluşan bir grup olduğu, bu tüketici grubunun ortalamanın çok üzerinde dikkat ve özene sahip bulunduğu, davacının 2001/15943 sayılı “…” markasıyla, davalının … … A.Ş. ticaret unvanının aynı olmadığı, “…” ibaresi ile “… … A.Ş.” ticaret unvanı arasında da belirgin görsel ve işitsel farklılıklar bulunduğu, davalının faaliyet alanı, hizmetlerinin tüketici grubu ve davacı markası ile davalı ticaret unvanının benzerlik düzeyi göz önüne alındığında, davacı adına tescilli 2001/15943 sayılı “…” ibareli marka bakımından da davalı ticaret unvanı ile karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimalinin ortaya çıkmayacağı, davacı markalarının tanınmış markalar olduğunu ispatlar yeterli derecede kanıt bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelerin müvekkilleri markaları ile davalının ticaret unvanı arasında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı ile sınırlı tutulduğunu, aynı şekilde mahkemece de davaya ilişkin tüm talepleri değerlendirilmeden sınırlı ve eksik bir hüküm kurulduğunu, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere davanın özellikle 6769 sayılı SMK’nın 7/3-ç,d ve e bentleri kapsamında tanımlanan ihlallere yönelik olduğunu, bu düzenlemelerde halk tarafından karıştırılma ya da haksız yarar elde edilmesinin aranmadığını, gerek hükme esas bilirkişi raporunda gerekse de gerekçeli kararda ticaret unvanının haksız kullanımına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, müvekkili markası ile davalının ticaret unvanı ve internet alan adının karıştırılmayacağı yönündeki değerlendirmelerin de hatalı olduğunu, yine müvekkili şirkete ait markanın tanınmış olmadığı yönündeki tespitin de gerçeğe uygun bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Dairemizin 25/12/2020 tarih, 2019/670 Esas, 2020/1192 Karar sayılı kararıyla, davacılardan … … İnş. Tic. ve San. AŞ adına 2001/15943 sayılı “…” ibareli, 2001/05397 sayılı “… … AŞ+şekil” ibareli markaların tescilli olduğu, 2001/05397 sayılı markanın kapsamında yer alan 6. sınıftaki “Galvanizli çelik konstrüksiyon mamüllerinden yüksek gerilim hatları direkleri ile galvanizli civata ve somun” malları ile davalı Şirketin iştigal sahası arasında benzerlik olmadığı, 2001/15943 sayılı markanın kapsamında yer alan “Elektrik dağıtım hizmetleri. … üretimi hizmetleri.” ile davalının iştigal sahası arasında ise benzerliğin bulunduğu, ancak bu hizmetlerin hitap ettiği kesimin oldukça özel, sınırlı sayıda, konunun uzmanlarından oluşan bir grup olduğu, diğer deyişle bu tüketici grubunun yüksek dikkat ve özen sahibi bulunduğu, bunun yanında söz konusu marka “…” ibaresinden oluşmakta iken, davalının ticaret unvanında “…” ibaresinin kullanıldığı, davacı markasının hecelerine ayrıldığı, öte yandan bu işaretler arasında anlamsal farklılıkların da olduğu, bu hususlarla birlikte anılan hizmetlerin tüketicilerin dikkat düzeyleri de gözetildiğinde, davalı ticaret unvanı ile davacı markasının karıştırılması ihtimalinin bulunmadığı, dolayısıyla davacı markasının haksız kullanımından söz edilemeyeceği ve davacı tarafın tescilli markaya dayalı iddialarının yerinde bulunmadığı, davacı tarafça, tescilli markaları dışında ticaret unvanlarının benzerinin de davalı tarafından haksız biçimde ticaret unvanı ve internet alan adı olarak kullanıldığı iddiasına dayanıldığı, davacı … … İnş. Tic. ve San. AŞ’nin 1985 yılında sicile tescil edildiği, ana faaliyet alanının … nakil hatları, … tesisleri mühendislik ve müteahhitliği olduğu, davacı ….AŞ’nin 2004 yılında tescil edildiği, ana faaliyet alanının sınai ve benzeri mamullerin ithalat ve ihracatı bulunduğu, davacı … …. AŞ’nin 1995 yılında tescil edildiği, ana faaliyet alanının görüntülü veya sözlü yayın organları kurup, işletmek olduğu, davacı … AŞ’nin 2014 yılında tescil edildiği, ana faaliyet konusunun yurt içinde ve yurt dışında elektrik iletim ve dağıtım tesisleri mühendisliği ve müteahhitliği olduğu, buna karşılık davalı Şirketin ise 2006 yılında … … Ltd. Şti unvanı ile kurulduğu, 27.11.2012 tarihinde ise mevcut unvanını aldığı, faaliyet alanının elektrik ve buhar enerjisi üretim tesisleri kurmak bulunduğu, davacılar ….AŞ ile … …. AŞ’nin faaliyet alanları ile davalı Şirketin faaliyet alanı arasında hiçbir benzerlik olmadığı, davacı … AŞ’nin ise, davalı Şirketten sonra 2014 yılında tescil edilmesi nedeniyle, bu Şirketler yönünden ticaret unvanına dayalı taleplerin yerinde bulunmadığı, diğer davacı … … İnş. Tic. ve San. AŞ’nin faaliyet alanı ile davalı Şirketin faaliyet alanı aynı ise de gerek elektrik dağıtım hizmetleri ile … üretimi hizmetleri sektöründeki tüketicilerin yüksek bilinç düzeyi, gerekse de taraf şirketlerinin ticaret unvanları arasında benzerlik bulunmadığından, bu davacı yönünden de ticaret unvanına dayalı taleplerin yerinde olmadığı, ayrıca, bir an için davacı … … İnş. Tic. ve San. AŞ’nin unvanı ile davalı unvanı arasında benzerlik bulunduğu kabul edilse dahi, davalı Şirketin ticaret unvanının 27.11.2012 tarihinde tescil edildiği gözetildiğinde, davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren anılan davacının, davalı ticaret unvanının tescil tarihinden yaklaşık beş buçuk yıl sonra açtığı bu davada, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 12/10/2022 TARİH VE 2022/2830 ESAS – 2022/6914 KARAR SAYILI KARARININ ÖZETİ: Dairemiz kararının davacılar vekilince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyari dava arkadaşlığı başlıklı 57. maddesinin “Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması. b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri. c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.” hükmünü haiz olduğu, aynı Kanunun 58. maddesinde ise “İhtiyari dava arkadaşlığında, davalar birbirinden bağımsızdır. Dava arkadaşlarından her biri, diğerinden bağımsız olarak hareket eder.” düzenlemesinin yer aldığı, davacılar arasında, davalıya atfedilen markaya ve unvana tecavüz fiili ortak vakıa olduğundan HMK’nın 57/1-c maddesi çerçevesinde davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, bu durumda her bir davacı için dava açılırken ayrı ayrı başvurma, peşin karar ve ilam harçlarının alınması gerekirken, dava açılırken tek bir harç alınarak yargılamaya bu şekilde devam edilmesi ve mahkemece kararda da tüm davacılar için tek harca hükmedilmesinin doğru görülmediği, harç kamu düzenine ilişkin olup re’sen gözetilmesinin icap ettiği gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz itirazları incelenmeksizin Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE :Dava, davacıların ticaret unvanlarının çekirdek kısmını ve adlarına tescilli markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin benzeri olan “…” ibaresinin, davalı tarafından haksız olarak kullanıldığı iddiası ile haksız kullanımın önlenmesi ve bu ibarenin davalının ticaret unvanından terkini istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuş, bozma ilamı doğrultusunda eksik harçlar davacılar vekili tarafından tamamlanmıştır.
Eksik harçların tamamlanmasından sonra işin esasının incelenmesine gelince; davacılardan … … İnş. Tic. ve San. AŞ adına 2001/15943 sayılı “…” ibareli, 2001/05397 sayılı “… … AŞ+şekil” ibareli markaların tescilli olduğu, 2001/05397 sayılı markanın kapsamında yer alan 6. sınıftaki “Galvanizli çelik konstrüksiyon mamüllerinden yüksek gerilim hatları direkleri ile galvanizli civata ve somun” malları ile davalı Şirketin iştigal sahası arasında benzerlik olmadığı, 2001/15943 sayılı markanın kapsamında yer alan “Elektrik dağıtım hizmetleri. … üretimi hizmetleri.” ile davalının iştigal sahası arasında ise benzerliğin bulunduğu, ancak bu hizmetlerin hitap ettiği kesimin oldukça özel, sınırlı sayıda, konunun uzmanlarından oluşan bir grup olduğu, diğer deyişle bu tüketici grubunun yüksek dikkat ve özen sahibi bulunduğu, bunun yanında söz konusu marka “…” ibaresinden oluşmakta iken, davalının ticaret unvanında “…” ibaresinin kullanıldığı, görüldüğü üzere davacı markasının hecelerine ayrıldığı, öte yandan bu işaretler arasında anlamsal farklılıkların da olduğu, bu hususlarla birlikte anılan hizmetlerin tüketicilerin dikkat düzeyleri de gözetildiğinde, davalı ticaret unvanı ile davacı markasının karıştırılması ihtimalinin bulunmadığı, dolayısıyla davacı markasının haksız kullanımından söz edilemeyeceği ve davacı tarafın tescilli markaya dayalı iddialarının yerinde bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacı taraflarca, tescilli markaları dışında ticaret unvanlarının benzerinin de davalı tarafından haksız biçimde ticaret unvanı ve internet alan adı olarak kullanıldığı iddiasına dayanılmış olup, bu yönden de değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarından, davacı … … İnş. Tic. ve San. AŞ’nin 1985 yılında sicile tescil edildiği, ana faaliyet alanının … nakil hatları, … tesisleri mühendislik ve müteahhitliği olduğu, davacı ….AŞ’nin 2004 yılında tescil edildiği, ana faaliyet alanının sınai ve benzeri mamullerin ithalat ve ihracatı olduğu, davacı … …. AŞ’nin 1995 yılında tescil edildiği, ana faaliyet alanının görüntülü veya sözlü yayın organları kurup, işletmek olduğu, davacı … AŞ’nin 2014 yılında tescil edildiği, ana faaliyet konusunun yurt içinde ve yurt dışında elektrik iletim ve dağıtım tesisleri mühendisliği ve müteahhitliği olduğu, buna karşılık davalı Şirketin ise 2006 yılında … … Ltd. Şti unvanı ile kurulduğu, 27.11.2012 tarihinde ise mevcut unvanını aldığı, faaliyet alanının elektrik ve buhar enerjisi üretim tesisleri kurmak olduğu anlaşılmıştır.
Davacılar ….AŞ ile … …. AŞ’nin faaliyet alanları ile davalı Şirketin faaliyet alanı arasında hiçbir benzerlik olmaması, davacı … AŞ’nin ise, davalı Şirketten sonra 2014 yılında tescil edilmesi nedeniyle, bu Şirketler yönünden ticaret unvanına dayalı talepler yerinde değildir. Diğer davacı … … İnş. Tic. ve San. AŞ’nin faaliyet alanı ile davalı Şirketin faaliyet alanı aynı ise de gerek elektrik dağıtım hizmetleri ile … üretimi hizmetleri sektöründeki tüketicilerin yüksek bilinç düzeyi, gerekse de yukarıda açıklanan nedenlerle taraf şirketlerinin ticaret unvanları arasında benzerlik bulunmadığından, bu davacı yönünden de ticaret unvanına dayalı taleplerin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca, bir an için davacı … … İnş. Tic. ve San. AŞ’nin unvanı ile davalı unvanı arasında benzerlik bulunduğu kabul edilse dahi, davalı Şirketin ticaret unvanının 27.11.2012 tarihinde tescil edildiği gözetildiğinde, davalı ile aynı sektörde faaliyet gösteren anılan davacının, davalı ticaret unvanının tescil tarihinden yaklaşık beş buçuk yıl sonra açtığı bu davada, sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, davacıların ticaret unvanına dayalı iddialarının da yerinde olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacıların davalarının ayrı ayrı REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, davacı … …. A.Ş.’den peşin olarak alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile kalan 144‬,00-TL karar ve ilam harcının anılan davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca ayrı ayrı alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcı davacılar … …. A.Ş., … A.Ş., …A.Ş. tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca bir harç alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve Dairemizce verilen önceki kararda, davalı yararına tek bir vekalet ücreti hükmedilmesine rağmen davalı tarafça temyiz kanun yoluna başvurulmadığından, davacılar yararına oluşan usulü müktesep hak de gözetilerek Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.000,00 TL maktu vekaletin ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 38,00-TL posta masrafı ile 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 159,30-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
9-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamı gereğince yapılan istinaf duruşması nedeniyle taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşmaya katılan davacılar vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 19/04/2023 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.