Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2111 E. 2022/1722 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2111
KARAR NO : 2022/1722
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2022
NUMARASI : 2022/239 E. – 2022/570 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/09/2022 tarih ve 2022/239 E. – 2022/570 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı ile katılma yoluyla davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı İran menşeli … Şirketine ait … İran plakalı araç Tahran-İstanbul seferini yapmakta iken 10/07/2011 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda davalıların murisi …’in hayatını kaybettiğini, ölümlü kazanın ardından huzurdaki davanın davalıları tarafından müvekkilinin acentası olduğu iddia edilen kazaya karışan aracın işleteni … Şirketi ve aracın sürücüsü olan dava dışı yabancı uyruklu … aleyhine İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/497 Esas ve 2015/505 Karar sayılı dosyasında açılan dava sonucunda manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, anılan kararın icra takibine konu edildiğini, icra takibinde müvekkili şirket İran menşeli şirketin temsilcisi sıfatıyla bulunmuş olmasına rağmen usul ve yasaya aykırı bir şekilde mal varlığı üzerinde haciz işlemleri tesis edildiğini, iki aracı hakkında yakalama kararı alındığını, bu nedenle müvekkili şirket maddi zarara uğradığı gibi ticari itibarının da zedelendiğini, müvekkili aleyhine tesis edilen haciz işlemlerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2015/19061 sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının açmış olduğu huzurdaki davanın zaman aşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, menfi tespit davalarında zaman aşımı süresinin borcun öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl olduğunu, davacı iddialarının aksine, … Şirketi ile … Şirketi’nin, İstanbul-Tahran-İstanbul arasında karayolu ile düzenli yolcu taşıma anlaşması akdedilmiş olduğunu, sözleşmenin 11. maddesine göre Türkiye topraklarında meydana gelecek kazalardan davacı şirketin sorumlu olduğunu, sözleşmenin tamamen incelendiğinde taraflar arasındaki ilişkinin davacının tabiriyle sadece bilet kesme işi olmadığının açıkça anlaşıldığını, tarafların üçüncü kişilere verdikleri zararlardan müteselsil ve müşterek sorumluluklarının söz konusu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/497 Esas ve 2015/505 Karar sayılı dosyasında görülen ve karara bağlanan dava dosyasında, davalının acentesi sıfatıyla izafeten yer aldığı, buna göre davacının anılan dava dosyasında doğrudan taraf olarak yer aldığından bahsedilemeyeceği, acentaların yerine getirdikleri hizmet sırasında acentası oldukları şirket için aracılık sıfatı ile işlem yapmaya, borç, yükümlülük, altına girmeye ehil oldukları anlaşılmakla birlikte, acentanın temsilcisi olduğu şirket yerine geçerek borç ve yükümlülüklerden sorumlu olamayacağı, davalı tarafça anılan mahkeme ilamına dayalı olarak başlatılan icra takibinde, davacı şirket aleyhine haciz işlemi gerçekleştirildiği, bu işleme karşı İcra Hukuk Mahkemesine İcra Müdürlüğünün işlemini şikayet suretiyle başvurulması mümkün ise de, Ankara BAM 20. Hukuk Dairesine ait 2022/93 Esas ve 2022/243 Karar sayılı karar ile mahkemenin davaya bakmakla görevli kılındığı, yapılan yargılama neticesinde, davacının icra takip dosyasında taraf sıfatıyla yer alamayacağı, davalının icra takibinde kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaodığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2015/19016 esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan İstanbul 4. ATM’nin 2014/497 Esas ve 2015/505 Karar sayılı ilamı ile başlatılan icra takibinde davacının borçlu olmadığının tespitine, yasal koşulları oluşmadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, zamanaşımı itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, işbu davanın özü itibariyle bir menfi tespit davası değil icra memur muamelesini şikayet niteliğinde olduğunu, icra memur muamelelerini şikayetlerin icra mahkemelerinde ileri sürülmesi gerektiğini, davacı yanın Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 12/09/2022 tarih ve 2020/816 E. 2021/98 K. sayılı dosyasında hacizlerin fekkini talep ettiğini, mahkemenin hacizlerin kaldırılmasına karar verdiğini, işbu davanın konusu başkaca bir mahkemede ileri sürüldüğünden davanın görülmesinde hukuki yarar bulunmadığını, derdestlik mevcut olup bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı şirket ile dava dışı … Şirketi arasında ticari ilişki olarak adi ortaklık bulunduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 638/3. maddesinde ”Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünün bulunduğunu, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 01/07/2015 tarih ve 2014/497 E. 2015/505 K. sayılı kararında işbu davadaki davacı şirketin acente olduğuna ilişkin bir tespit yapılmadığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Katılma yoluyla davacı vekili, kötü niyet tazminatına hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin izafeten yer aldığı davada malvarlığı üzerine haciz tesis edilmesi nedeniyle büyük zarara uğradığını, davalı vekilinin Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/589 E. -2021/577 K. sayılı dosyasında 23/06/2021 tarihinde “Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2015/19016 E. sayılı dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine” karar verilmesi sonrası 10/11/2021 tarihinde mahkeme kararına aykırı biçimde müvekkili aleyhine haciz işlemi yapılması için icra dosyasına talep gönderdiğini, bu talebin davalıların kötü niyetini gözler önüne serdiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kötü niyet tazminatı talebinin reddine ilişkin kısmını kaldırılarak kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu takip dosyasında davacı aleyhine yapılan haciz işlemleri üzerine iş bu davanın süresinde açıldığı, İstanbul 4. ATM’nin 2014/497 Esas ve 2015/505 Karar sayılı dosyasında davacının İranlı şirketin acentesi sıfatıyla yer aldığı, bu karar ile hüküm altına tazminatın tahsili için başlatılan takipte ödeme emrinin davacıya yine izafeten tebliğ edildiği, buna rağmen davacının malvarlığı üzerinde haciz işleminin gerçekleştirildiği, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, Ankara 11. İcra Hukuk Mahkemesinin 12/09/2022 tarih ve 2020/816 E. 2021/98 K. sayılı dosyasında görülen davanın konusu farklı olduğundan, somut uyuşmazlık yönünden derdestlik teşkil etmeyeceği, kötü niyet tazminatının reddinde usulsüzlük bulunmadığı anlaşılmakla, davalılar ile katılma yoluyla davacı vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalılar ile katılma yoluyla davacı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan alınması gereken 9.832,32-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 4.916,18-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4.916,14-TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacıdan alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 2.538,80-TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 2.458,10-TL’nin davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında taraflarca yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip