Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/2062 E. 2022/1669 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/2062 – 2022/1669
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/2062
KARAR NO : 2022/1669
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2022
NUMARASI : 2022/98 E.

İHTİYATİ TEDBİR İSTEYEN
DAVACI :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF/ DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/10/2022 tarih ve 2022/98 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … ve… numaralı ve “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalının müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğinin Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/8 D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporuyla tespit edildiğini ileri sürerek, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere, davalının belirtilen adreste müvekkilinin tescilli markasını kullandığı tabelanın kaldırılması, “…” logolu kitap, dergi, test, doküman ve sair ürün ve reklâm malzemeleri ile her türlü yayının toplatılması, “…” logosunun kullanıldığı internet web sayfasının kapatılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davalının “… …” ibareli markasal kullanımının, tescilli ticaret unvanının klavuz unsurunun kullanımı ile ilgili olup, TTK 50.maddesine göre “usulen tescil edilen ticaret unvanının terkin edilmediği sürece sahibine kullanma hakkı verdiği” hükmü yanında, davalının markasal kullanımı ile davacının tescilli markasının iltibas düzeyinde karıştırılma ihtimalinin olup olmadığının, eğitim ve pazarlama uzmanın ile marka vekilinin de bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyeti incelemesini gerektirdiği gerekçesiyle bu aşamada ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesinin TTK 50. maddesinde yer alan ticaret unvanının terkin edilmediği sürece sahibine kullanma hakkı verdiği hükmüne dayanmış ise de tüm dosya kapsamında, davalının böyle bir ticaret unvanını tescil ettirdiğine ilişkin olarak hiçbir belge ve beyanın bulunmadığını, yani davalının tescil dahi ettirmediği bir ticaret unvanını kullanarak, müvekkilinin 23.07.2001 tarihinden itibaren kullandığı ve bu tarihte marka tescilini sağladığı ”…” ibaresini kullanmak suretiyle, müvekkili şirketin haklarına açıkça tecavüz ettiğini, bir ticaret unvanının, unvan olarak (kanunun belirttiği yer ve şekilde) değil de marka olarak kullanılması halinde, marka hakkına tecavüzün gerçekleşeceğini, davalının bu yönde bir ticari unvanının tescilinin de söz konusu olmadığından, müvekkili şirketin 2001 yılından itibaren tescilli markasının izinsiz bir şekilde kullanılmasının açıkça tecavüz oluşturacağını, davalının belirtilen adreste müvekkilinin marka hakkına tecavüz ettiğinin, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) 2022/8 D. İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporuyla tespit edildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
Davacının ihtiyati tedbir talebinin dinlenme koşullarının bulunup bulunmadığının, davadaki istemleri de gözetilerek, öncelikle 6769 sayılı SMK ve ardından da 6100 sayılı HMK hükümlerine göre incelenmesi gereklidir.
6769 sayılı SMK’nın “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159/1. maddesi hükmüne göre “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.”
Davacının anılan maddede düzenlenen ilk şartı taşıdığı, yani “bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerden olduğu” açıktır.
SMK.’nın 159. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi için davalının kullanımın tecavüz teşkil etmesi veya kullanımın tecavüz teşkil ettiği yönünde ciddi ve etkin çalışmalar yapılması gibi iki temel sebebin mevcudiyeti aranmaktadır.
İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen 6100 sayılı HMK.’nın 389/1. maddesinde ise “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü yer almaktadır. Görüldüğü üzere HMK’nda ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir.
Somut uyuşmazlıkta da davacının “…” asıl unsurlu, 16 ve 41. sınıf mal ve hizmetlerde tescilli, … ve… sayılı markaları bulunmaktadır. Dava dilekçesine eklenen Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) 2022/8 D.iş sayılı dosyasında alınan 19.02.2022 tarihli tespit bilirkişisi raporunda da davalının tespit isteyene ait markalarla aynı hizmet sınıfında, “…” asıl unsurunu, işyerinin dış cephesinde, kapısında, tabelalarında, kartvizitlerinde marka olarak kullandığı, bu durumun davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği bildirilmiştir. Davalı vekilince her ne kadar müvekkilinin marka kullanımı ile davacının markalarının benzer olmadığı, ayrıca müvekkilinin ticaret unvanını tabelasına yazmasının tecavüz teşkil etmeyeceği savunulmuş ise de, davalının “…” ibaresini ön plana çıkararak, davacının markaları ile aynı hizmet sınıfında, “…” asıl unsurunu marka olarak kullandığı, davalının bu kullanımının davacının markaları ile iltibas yaratacağı açıktır. Ayrıca davalının ticaret unvanının “… … …. Şti.” olduğu halde, dava konusu kullanımının “… …” ibareli olduğu ve “…” ibaresinin ön plana çıkarıldığı, bu şekildeki kullanımın, davalının ticaret unvanının tescil edildiği şekliyle kullanımından farklı olduğu, davalının mevcut kullanımı ile davacının markalarına yaklaştığı da anlaşılmaktadır.
Davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde her ne kadar davalının “…” logosunun kullanıldığı internet web sayfasının kapatılması için de ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de, bu konuda davalının tecavüz fiilini işlediği yönünde herhangi bir tespit bulunmadığından, davacı vekilinin anılan talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi gerekmiştir.
O halde mahkemece somut uyuşmazlıkta da anılan tespit bilirkişi raporu ile tedbir isteyen davacının, davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispatladığı nazara alınarak, ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddedilmesi doğru olmamıştır.
HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilipte yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilir.” hükmü dikkate alındığında, istinaf mahkemesi dosya kapsamına göre tedbir kararı verilmesi gerektiği görüşünde ise bu kararı kendisinin vermesi gerekmektedir. Yine istinaf mahkemesinin HMK.’nın 354/2. maddesi gereğince, inceleme sırasında gereken hallerde ilk derece mahkemesini istinabe edebileceği, aynı Yasa’nın 360. maddesinde bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulünün Bölge Adliye Mahkemesinde de uygulanacağı kabul edilmiştir. HMK.’nın 393/2. maddesinde de ihtiyati tedbir kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden kararın uygulanmasını isteyebileceği gibi kıyas yolu ile bu konuda ilk derece mahkemesinin de kendi adına istinabe suretiyle bu işlemleri yapabileceği belirtilmiştir. Zira Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı çevresi çok geniş olarak kararlaştırıldığından, tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yerde uygulanması, teminatın yatırılması, iadesi, daha kolay ve daha az emek ve masraf gerektirecektir. Teminatın iadesi konusunda tereddüt halinde ise teminatın gösterilmesi gerektiren sebebin ortadan kalkması halinde HMK.’nın 89. maddesi gereğince ilgilinin talebi üzerine mahkemenin teminatın iadesine karar verebileceği kabul edildiğine göre, bu mahkeme kararı infaz eden teminatı alan ilk derece mahkemesi de olabilecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf itirazlarının SMK.’nın 159. maddesi ile HMK.’nın 389-393. maddeleri uyarınca kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü yönünde yeni bir hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : 1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 19/10/2022 gün ve 2022/98 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA;
2-İhtiyati tedbir isteyen davacının ihtiyati tedbir isteminin KISMEN KABULÜ ile aleyhine tedbir istenen davalı şirketin, tedbir isteyen davacıya ait … ve… sayılı marka tescil belgelerinden doğan haklarına tecavüz teşkil eden, Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla) 2022/8 D.iş sayılı dosyasında alınan 19.02.2022 tarihli tespit bilirkişisi raporunda belirlenen şekilde işyerinin dış cephesinde, kapısında, tabelalarında, kartvizitlerinde, yine aynı şekilde kitap, dergi, test, doküman ve sair ürün ve reklâm malzemeleri ile her türlü yayında “…” ibaresini marka olarak kullanımının ÖNLENMESİNE ve DURDURULMASINA,
3-İhtiyati tedbir isteyen davacının diğer ihtiyati tedbir istemlerinin bu aşamada REDDİNE,
4-50,000,00-TL nakti teminatın veya kayıtsız şartsız paraya çevrilebilir banka teminat mektubunun davacıdan teminat olarak alınmasına,
5-Teminat ilk derece mahkemesine yatırıldığında veya teminat mektubu sunulduğunda, ihtiyati tedbir kararının infazı için Ankara Nöbetçi İcra Müdürlüğünün yetkili kılınmasına,
6-İhtiyati tedbir isteyen davacıdan peşin olarak alınan 80,70-TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde, ihtiyati tedbir isteyen davacıya iadesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.