Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1872 E. 2022/1693 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1872
KARAR NO : 2022/1693
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2021
NUMARASI : 2015/444 E. – 2021/507 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetten Kaynaklanan Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07/07/2021 tarih ve 2015/444 E. – 2021/507 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin modüler su deposu sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalılardan …’un 15/03/2007 yılında müvekkili şirket bünyesinde çalışmaya başlatığını, 30/06/2014 tarihinde kendi isteğiyle ve ibraname imzalayarak görevinden istifa ettiğini, diğer davalı …’un 30/11/2010 tarihinde çalışmaya başlatığını, 11/06/2014 tarihinde kendi isteğiyle ve ibraname imzalayarak istifa ettiğini, davalı …’ın ise 02/04/2012 tarihinden itibaren müvekkili şirkette çalışmakta olup 04/02/2015 tarihinde müvekkili şirket tarafından haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini, davalılardan …’un müvekkili şirkette çalışmakta iken işten ayrılmadan 3 gün önce müvekkili şirketin bütün mali verilerini bilgisayarına indirdiğinin tespit edildiğini, daha sonra davalılardan … ile …’un diğer davalı … AŞ adlı şirkete ortak olduklarını öğrendiklerini, davalıların müvekkili şirket çalışanlarını ayartmaya çalıştığını, müvekkili şirket bünyesinde çalışan davalı … ile davalılar … ve … ile sık sık görüştüklerini, daha sonra yapılan tespitte şirket dışında IP adresi ile şirket bilgisayarına bağlantı kurulduğunun anlaşıldığını, IP adresinin …. Şti.’ye ait olduğunu, davalılar … ile …’un kurucu ortağı oldukları davalı … AŞ arasında fiile ve organik bağ olduğunu, yapılan araştırmada … kullanıcı adı ve şifresi aracılığıyla hesaba girildiğini ve müvekkili şirkete ait sistemde bulunan teklifler, fiyat listeleri, komisyonlar ve müşteri bilgileri gibi gizli ticari bilgilerin tamamına hukuka aykırı ve yetkisiz erişim sağlandığını, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, davalıların iştirak halinde gerçekleştirilen haksız rekabet eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin hem maddi hem manevi zarara uğradığını, müvekkili şirketin haksız rekabet halleri neticesinde pek çok müşteri kaybetmesine neden olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne, TTK m. 56/1- a ve b maddesi uyarınca her bir haksız rekabet halinin ayrı ayrı tespitine ve men’ine, TTK’nın 56/1-d ve e ile HMK’nın 107. maddesi uyarınca, haksız rekabet oluşturan eylemler nedeniyle, gerçek zarar miktarı tespit edildiğinde arttırılmak üzere şimdilik, ticari (reeskont) faizi ile birlikte 20.000 TL maddi tazminatın ve 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, … ve … AŞ vekili, müvekkilleri … ve …’un davacı şirket nezdinde SGK’lı olarak çalışmakta iken işyerinde ayrılmış ve aynı sektörde ve benzer iş kolunda faaliyet gösteren … AŞ’yi kurduklarını, müvekkili …’un davacı şirkette ortaklık beklentisi içerisine girdiğini, ancak davacı şirket yetkilisi tarafından yıllarca oyalandığını, müvekkilleri ile davacı işveren arasında güven ilişkisinin günden güne zayıflayarak kopma noktasına geldiğini, haksız rekabete ilişkin iddialarının hiçbirini hukuki ya da teknik dayanağı bulunmadığını, müvekkillerinin kurdukları şirket ile diğer davalı …. Şti. ile fiili ve organik bir bağlantısı olduğuna yönelik iddialarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini istimiştir.
Davalı … vekili, müvekkili …’ın davacı işyerinde 02/04/2012 – 03/02/2015 tarihleri arasında satış mühendisi olarak çalıştığını, müvekkili …’a davacı yanca verilen bilgisayar parolası ve şifresinin şirket tarafından verildiğini ve şirket tarafından istenildiği zaman değiştirilmekte olduğunu, şirket çalışanlarının tamamının birbirlerinin şiflerini bildiklerini ve bilebilecek durumda olduklarını, davacının müvekkili hakkındaki iddialarının tamamen haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Ankara CBS’nin 2015/31734 soruşturma nolu dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …. Şti vekili, davalı … AŞ ile müvekkili şirket arasında herhangi bir bağlantı bulunmadığını, davacı şirket tarafından açılan bu davanın kötüniyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 24/06/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalılardan …’un işten ayrıldığı tarihten öncesi ve sonrasının kıyaslanmasıyla 48.073,44 TL ayrılma öncesi dönme göre ikinci dönemde düşük gelir elde edilmiş olduğu, ancak bu gelir azalmasının toplam net satış miktarı karşısında cüzi sayılabilecek bir miktar olarak göze çarptığı, ayrıca bu azalma miktarının başlı başına haksız rekabet kaynaklı azalma olarak yorumlamanın isabetli olamayacağının belirlendiği, 17/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalıların davacının bilgisayarlarına haksız ve hukuka aykırı biçimde müdahale ettiği ancak dosya içeriğine göre davacının tazmini gereken bir zararının doğmuş olduğuna ve zararın miktarına ilişkin bir bilgi veya belge bulunmadığının tespit edildiği, bu bilirkişiler tarafından düzenlenen 2. ek raporda; davalı … Şirketinin davacı ile ortak müşterilere 2014 yılında kurulduğundan 31/03/2015 (dava tarihi 20/03/2015) tarihine kadar yaptığı satışlardan toplam 34.166,79 TL kazanç elde ettiğinin belirlendiği, bu davanın davalısı … tarafından açılan işçi alacaklarına ilişkin verilen kararın istinafı üzerine, Ankara BAM 8. Hukuk Dairesinin kararı ile, kararının düzeltilerek davanın kabulüne karar verildiği, Ankara 30. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/01/2017 tarihli 2015/1691 Esas, 2017/20 kararı ile …, … ile …’ın yargılaması sonucu, bileşim sistemine hukuka aykırı girme suçundan dolayı TCK’nın 37/1. maddesi delaletiyle cezalandırıldıkları, tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde somut olayda haksız haksız rekabetin oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin bilişim kayıtlarında yapılan incelemede, davalı …’un şirketten ayrılmadan 3 gün önce, müvekkilinin verilerini bilgisayarına indirdiğinin tespit edildiğini, bunun akabinde davalılar … ve …’un kurulusu 20.06.2014 tarihinde tescil edilmiş, müvekkili şirket ile aynı sektörde hizmet veren ve merkezi Ankara’da bulunan davalı … … AŞ adlı sirkete ortak olduklarının öğrenildiğini, davalıların müvekkili şirketin çalışanlarını ayırttığını, müvekkiline ait sisteme giriş yapan IP adresinin …. Sti.’ye ait olduğunu, …. Şti. ile davalı … AŞ arasında fiili ve organik bağ bulunduğunu, davalılar tarafından gerçekleştirilen eylemlerin TTK gereğince haksız rekabet oluşturduğunu, davalıların müvekkili şirkete karşı haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunun bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 24/06/2016 tarihli bilirkişi raporuyla davalılardan …’un işten ayrıldığı tarihten öncesi ve sonrasının kıyaslanmasında, ayrılma öncesi döneme göre ikinci dönemde düşük gelir elde edilmiş olduğu, ancak bu gelir azalmasının toplam net satış miktarı karşısında cüzi sayılabilecek bir miktar olması nedeniyle bu azalma miktarının başlı başına haksız rekabet kaynaklı azalma olarak yorumlanamayacağı, 17/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda da, davalıların davacının bilgisayarlarına haksız ve hukuka aykırı biçimde müdahale ettiği ancak dosya içeriğine göre davacının tazmini gereken bir zararının doğmuş olduğuna ve zararın miktarına ilişkin bir bilgi veya belge bulunmadığının tespit edildiği, bu tespitlere göre her ne kadar davalılar hakkında ceza mahkemesince verilmiş bir hüküm bulunmasına rağmen dosya kapsamında belirlenen davalı eylemlerinin haksız rekabete yol açtığının ispatlanamadığı, haksız rekabetin koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/12/2022 tarihinde HMK 362/1-a. maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip