Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1852 E. 2023/128 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1852
KARAR NO : 2023/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2016/376 E. – 2021/248 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/06/2021 tarih ve 2016/376 E. – 2021/248 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarını mesnet göstererek … nolu ”…+şekil” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının “…” şeklindeki baskın unsurlarının aynı olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzediğini ve başvurunun aynı/benzer sınıfta tescil ettirilmek istendiğini, başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, YİDK kararında itiraza dayanak gösterilen markalar hükümden düştükleri gerekçesiyle incelemeye esas alınmamış ise de, markalar hakkındaki yargılamaların devam ettiğini, “… …+şekil” ibareli marka ile ilgili davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, 29 ve 30. sınıfta yer alan mallar bakımından markaların kolayca karıştırılabildiğini, müvekkili markalarının tanınmışlığının karıştırılma tehlikesini artıracağını, karıştırılma tehlikesinin varlığının yeterli olduğunu, başvurunun tanınmışlık ve kötü niyet nedeniyle de reddinin gerektiğini, tescilin marka imajına zarar vereceğini ileri sürerek, YİDK’nın 04.08.2016 tarih ve 2016-M-7612 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davacının itiraza mesnet markaları hakkında açılan davaların müvekkilinin lehine sonuçlandığını, davacının söz konusu davalarda taraf markalarının benzemediğini savunmuşken işbu davada markalar arasında karıştırılma ve iltibas tehlikesi bulunduğunu iddia ettiğini, müvekkilinin “… …+şekil” markasını 07/07/2009 tarihinde davalının markalarından yıllar önce 30. sınıfta tescil ettirdiğini, davacı, başvuruya itiraz aşamasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesini gerekçe göstermiş ise de, dava dilekçesinde itirazını genişlettiğini, “…” ibaresini 1998 yılından beri kullanan müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, “…” ibareli markalara bilinirlik kazandırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davacının itiraza mesnet … nolu markasının başvuru tarihinin dava konusu markadan eski olduğu, bununla birlikte YİDK karar tarihinde “müddet” durumda bulunduğu, YİDK karar tarihinden sonra markanın müddet durumunun sona erdiği, davacının işbu davadaki taleplerinin ise YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü olduğu, dolayısıyla iş bu markanın sadece hükümsüzlük talebi bakımından değerlendirmeye alınabileceği, taraf markalarının esaslı unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, davacının dondurma sektöründe tanınmış olduğu, davacının “…” ibareli veya “…” esas unsurlu seri markasının esaslı unsurunu aynen içerdiği, böylece taraf markalarının görsel, sesçil ve anlamsal olarak neredeyse aynı/ ayırt edilemeyecek derecede benzediği, markalar arasında karıştırılma ihtimali ve tehlikesinin bulunduğu, başvurunun KHK’nın 7/1-b ve 8/1-b maddeleri gereği reddinin gerektiği, dava konusu marka kapsamındaki malların özelliği gereği fazla zaman ayırmadan anlık kararla alınabilen, küçük yaştaki çocuklara hitap eden bu nedenle markaları kolayca karıştırılan mallar oldukları, davacı markalarında yer alan “…” ibaresinin davalının markasında aynen yer aldığı, tüketicinin davalının markasını davacının seri markasına dahil bir marka olarak değerlendireceği, böylece işletmeler arasında ekonomik bir bağlantı olduğu zannının oluşacağı, davacının “…” ibareli markalarının dondurma sektöründe yargı kararları ile kabul edildiği üzere tanınmış ve ayırt ediciliğinin yüksek olmasının karıştırılma tehlikesini daha da arttırdığı, markanın aynı ya da benzer ürünler üzerinde aynı market raflarında tüketiciye sunulduğu, “…” markasının tanınmış marka olduğu, tanınmış markalar için iltibas veya karıştırılma ihtimali analizi yapılmayacağı, karıştırılma ihtimali olmasa dahi markalar arasında bağlantı kurulmasının yeterli olduğu, tanınmış markanın farklı sınıflarda koruma kapsamının geniş olduğu, davacının “…” markasını taşıyan ürünlerin özellikle dondurma çeşidi olarak her kesime hitap ettiği, başvurunun farklı mal ve hizmetler bakımından da KHK’nın 8/4. maddesi ve Paris Sözleşmesi ile TRIPS hükümleri dahilinde reddedilmesi gerektiği, dava konusu markanın tescili halinde tanınmış marka imajından doğrudan ve haksız olarak yararlanılacağı ve tanınmış marka imajına zarar verileceği, imaj transferinin gerçekleşeceği; davalının davacı ile aynı sektörde faaliyet gösterdiği, davacının markasını bildiği/bilebilecek durumda olduğu, davacı markası ile aynı/ ayırt edilemeyecek kadar benzer olan bir marka için başvuru yapması, davacının “…” ibareli markalarının dondurma sektöründe yargı kararları ile kabul edildiği üzere tanınmış ve ayırt ediciliğinin yüksek olması karşısında davalının davacının tüketici nezdinde sahip olduğu ün ve güvenden faydalanma çabası içinde olduğu, kötü niyet nedeniyle davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile YİDK’nın 2016-M-7612 sayılı kararının iptaline, davalıya ait … nolu ”…+şekil” ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, başvuru ile itiraza mesnet markalar arasında mal ve hizmet bakımındın KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığını, başvurunun görsel, işitsel ve anlamsal olarak farklı olduğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, bu nedenle ek sözcüklerle kullanıldığında karıştırılma ihtimalinin ortadan kalkacağını, zayıf marka seçenlerin bunun sonuçlarına katlanması gerektiğini, davalıya ait önceki tarihli … nolu ” … …+şekil” ibaresinin kapsamında yer alan mal ve hizmetlerin başvuru kapsamında da bulunduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından diğer davalıya ait önceki tarihli marka değerlendirilmeden verilmiş kararın eksik ve hatalı olduğunu, markalar benzemediğinden tanınmışlığın davaya etkisinin bulunmadığını, kötü niyet hususunun itiraz aşamasında ileri sürülmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin markasının “…” ibaresini içermediğini aksine 2009’da başvurusunu yaptığı ve tescil ettirdiği … nolu markası ile aynı ibareyi içerdiğini, taraf markalarının karıştırılma ihtimali bulunmadığını, 1998 yılından beri “…” markasını kullanan müvekkilinin tescillerinin davacıdan önce olduğunu, davacının davalı kurum nezdindeki itirazının sadece KHK’nın 8/1-b maddesine ilişkin olduğunu, diğer gerekçelerin mahkemece dikkate alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının YİDK karar tarihinde tek tescilli markası olan … nolu “… …+şekil” ibareli markanın sadece “Tapyoka, sago.” malları bakımından tescilli olduğunu, davacının TÜRKPATENT nezdinde “…” ibareli bir tanınmış markasının bulunmadığını, davacının çatı markası olarak nitelendirdiği “…” ibaresinin … sayılı tanınmış marka başvurusunun reddedildiğini, hal böyleyken mahkemece davacının dondurma sektöründe tanınmış olduğunun kabulünün ve bu kabul üzerine kurulan kararın hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu; mahkeme büyük yanılgı ile davacıyı müvekkilinin mülkiyetindeki “…” markasının sahibi gibi kabul ederek müvekkilini kötü niyetli kabul ettiğini, davacının itiraza gerekçe gösterdiği müddet olan veya olmayan tüm markalarından önce müvekkilinin aynı ibare ile aynı mal ve hizmette tescilinin bulunduğunu; müvekkili kendi mülkiyetindeki markanın aynı mal ve hizmet ve ibaresi ile başvuru yapmışken, “Davalı davacının markasından uzaklaşacak asgari değişikliği sağlamamış aksine doğrudan davacı markasına işaret edecek tali unsurlar ile markasını desteklemiştir.” gerekçesi ile karar verildiğini, gerekçeli kararda müvekkilinin önceki tarihli hiçbir markasına yer verilmediği; müvekkilinin … nolu “…” ibareli ve dondurma emtiasını içeren markasının bulunduğunu, dava konusu müvekkili markasının aynısının … no ile davacının markasından önce tescil edildiğini, mahkeme davacının … nolu markasını hükümsüzlük koşulları kapsamında dikkate alırken, müvekkilinin davacıdan önceki tarihli …, … nolu tescilli markalarını yok saymasının kabul edilemeyeceğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, marka ile ilgili kurum kararının iptali, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu başvurunun “… …”, itiraza mesnet markaların ise “… …+şekil” (…) ve “… …+şekil” (…) ibarelerinden oluştuğu, itiraza mesnet markalardaki “…” ibaresi çatı markası olup, taraf markalarındaki diğer ibarelerin de üzerinde kullanılacakları mallar yönünden ayırt edicilikleri düşük olduğundan, her iki taraf markasının esas unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğu, bu hali ile taraf markaları arasında görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu, markalar aynı/benzer mallar üzerinde kullanıldıklarında KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunduğu, taraf markaları 30. sınıf mallar yönünden tescilli olup emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği; bununla birlikte, davalı başvuru sahibinin eski tarihli markaları nedeniyle müktesep hak iddiasına dayandığı, gerçekten de, davalı başvuru sahibinin … nolu “… … nolu “…” ve … nolu “…” ibareli markaları bulunmakta ise de dava konusu … sayılı markasının 07.11.2011 başvuru tarihi itibariyle bunlardan sadece … ve … nolu markaların 5 yılını doldurmuş olduğu, ancak bu markaların tescil kapsamlarındaki mallar ve düzenleniş tarzları itibariyle müktesep hak şartlarını sağlamadığı anlaşılmakla, davalı … vekili ile davalı şirket vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

2-Davalı Kurum ve davalı şirket vekilinin kötü niyete ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; işlem dosyasının incelenmesinden; davalının “…” ibareli markanın tescili için 07.11.2014 tarihinde davalı … başvurduğu, … nolu başvurunun kapsamında 30. sınıf malların bulunduğu, başvurunun ilanı üzerine davacının 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik gerekçesiyle … ve … nolu markalarını mesnet göstererek itiraz ettiği, itiraza gerekçe gösterilen diğer tüm markaların hükümden düşmüş olması sebebiyle Markalar Dairesince sadece … sayılı marka esas alınarak karşılaştırma yapıldığı, işaretler benzer bulunmakla birlikte itiraza mesnet bu markanın farklı mal ve hizmetleri kapsadığı gerekçesiyle itirazın reddedildiği, bunun üzerine davacı tarafın taraf markalarının benzer, markasının da tanınmış olduğunu, eskiye dayalı kullanımı bulunduğunu, iltibas oluştuğunu gerekçe göstererek Markalar Dairesinin kararına itiraz ettiği, davalı Kurum Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun bu itirazı incelediği, … sayılı markanın kapsamında bulunan “Tapyoka, sago.” malları ile başvuru kapsamında bulunan “Her türlü un, irmikler, nişastalar” mallarının benzer olduğunu, bununla birlikte davalı başvuru sahibine ait … nolu “…+şekil” ibareli markanın tescili kapsamında bu malların yer aldığı, söz konusu markanın varlığı dikkate alındığında itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle Markalar Dairesi kararına vaki itirazı reddettiği, anılan kararın davacı muterize 11.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği ve işbu davanın 2 aylık yasal hak düşürücü süre içerisinde 10.10.2016 tarihinde açıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde bu kez başvurunun kötü niyetli olduğu iddiasına da dayanmış olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markaları arasında iltibas oluştuğu, davacı tarafın markalarının tanınmış olduğu ve başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olup, davalı Kurum ile davalı şirketin istinaf itirazları gözetildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlık başvuru itiraza mesnet markalar arasında benzerlik olup olmadığı, davacının işlem dosyasında ileri sürmediği kötü niyet itirazının dikkate alınıp alınamayacağı, davalı şirketin başvurusunda kötü niyetli olup olmadığı, davalı şirketin eski tarihli markalarının başvuru yönünden müktesep hak teşkil edip etmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
Yukarıda (1) nolu bentte belirtildiği gibi işaret ve emtia benzerliği şartı gerçekmiş olup, emtia benzerliği ayrıca aşağıda da incelenecektir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.06.2021 tarih ve 2017/11-25 E.-2021/778 K. sayılı ilamında kötü niyetli marka tesciline ilişkin olarak “Ayrıca başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme ve marka ticareti yapmak ya da şantaja yönelik başvuruda bulunmak ve tescil ettirmek de kötü niyetli olarak kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarihli ve 2008/501 E., 2008/507 K. sayılı kararı). Görüldüğü üzere kötü niyetli marka başvurusu hâli her somut olay kapsamında ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husustur. Bu kapsamda marka hükümsüzlüğü davalarında kötü niyet iddiası ileri sürülmüş ise TMK’nın 2. maddesi gereğince kötü niyetin korunması söz konusu olamayacağından her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak açıkça kötü niyetle gerçekleştirildiği belirlenen marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmelidir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Bu genel açıklamadan sonra somut olaya dönüldüğünde, her ne kadar ilk derece mahkemesi tarafından davalının davacının markalarına yaklaştığından bahisle kötü niyetli olduğu kabul edilip bu gerekçeyle dava tümden kabul edilmiş ise de, davalı başvuru sahibinin “…” esas unsurlu markalarının davacının markalarından daha eski olduğu, davalının eski tarihli markaları arasında başvurudaki italik yazım şeklini içeren markaları bulunduğu gibi, başvuru kapsamındaki malları içeren markaları da bulunduğundan, ilk derece mahkemenin kötü niyete dair kabulü isabetli bulunmamıştır. Kaldı ki, yukarıda da belirtildiği gibi, davacı taraf yayıma itiraz aşamasında kötü niyet iddiasına dayanmamış olduğundan ve bu iddiayı ilk kez dava aşamasında ileri sürdüğünden YİDK karar iptali talebiyle açılan davanın bu gerekçeyle kabulü de mümkün bulunmamaktadır.
Dairemizce kötü niyetin bulunmadığı yönünde yapılan bu tespitten sonra, taraf markalarını oluşturan işaretlerin ve tescil kapsamlarındaki emtiaların benzer olması karşısında benzer emtialar yönünden davanın kısmen kabulü gerekeceğinden emtia benzerliği karşılaştırılması yapılmasında fayda bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, YİDK kararı tarihi itibariyle davacının sadece … nolu markasının tescilli olduğu, bu marka kapsamındaki “Tapyoka, sago.” emtiası ile başvuru kapsamındaki “Her türlü un, irmikler, nişastalar” emtiaları bakımından benzerlik bulunduğu, davacı muterizin … nolu markasının ise YİDK karar tarihinde müddet durumda olduğu, ancak markanın 14.01.2019 tarihinde tescil edildiği, hükümsüzlük davası bakımından dikkate alınması gereken bu markanın ise 30. sınıf mallar yönünden tescilli olup, içerisinde gıda yüksek mühendisi bilirkişinin da yer aldığı heyet tarafından düzenlenen 05.07.2020 ve 02.02.2021 tarihli kök ve ek bilirkişi raporuna göre davaya konu markanın kapsamındaki “Kahve, kakao, kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Çaylar, buzlu çaylar, şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler, sakızlar, dondurmalar, yenilebilir buzlar” malları yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleşmiş olduğu, buna karşın başvuru kapsamında yer alan “Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Tuz. Hububat (tahıl) ve mamulleri. Pekmez.” emtiaları yönünden emtia benzerliği şartının gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, davacı taraf markalarının tanınmış olduğunu da ileri sürmüştür. Dosya arasında bulunan, denetime ve hüküm kurmaya elverişli 05.07.2020 ve 02.02.2021 tarihli kök ve ek bilirkişi raporlarında, davacı markasının belirli bir bilinirliğe ulaşmakla birlikte tanınmışlığından bahsedilemeyeceği yönünde görüş belirtilmiş, dosyaya sunulan dondurma piyasasına ilişkin değerlendirmelerde … … ibareli marka için istatistiklere yer verildiği görülmüş olup, Dairemizce de tanınmışlığa ilişkin yeterli delil bulunmadığı, davacı markalarının tanınmış olduğu kabul edilse bile, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki şartların oluştuğuna dair delil sunulmadığı, bu nedenle tanınmışlığa dayalı tescil engelinin bulunmadığı kanaati oluşmuştur.
Bu durumda davanın YİDK karar iptali yönünden sadece … nolu marka, hükümsüzlük talebi yönünden ise … ve … sayılı markalar esas alınmak suretiyle yukarıda sayılan benzer mallar yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeye tümden kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … ile davalı şirket vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davalı Şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 24/06/2021 gün ve 2016/376 E. – 2021/248 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-Davanın KISMEN KABULÜ ile; YİDK’nın 04.08.2016 tarih ve 2016-M-7612 sayılı kararının “Her türlü un, irmikler, nişastalar” malları yönünden İPTALİNE,
4-Dava konusu … nolu “…” ibareli markanın “Kahve, kakao, kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Çaylar, buzlu çaylar, şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler, sakızlar, dondurmalar, yenilebilir buzlar” malları yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 150,70-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … ile davalı şirket kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 495,00-TL tebligat ve posta masrafı, 5.400,00-TL bilirkişi ücreti ile istinaf aşamasında yapılan 19,50-TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 5.914,50-TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranı takdiren 1/2’si kabul edilerek, 2.957,25-TL’ye 29,20-TL peşin harç ve 29,20-TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 3.015,65-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 100,00-TL posta masrafı, 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 320,70-TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranı takdiren 1/2’si kabul edilerek, 160,35-TL’nin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yatırılan 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davanın kabul ve ret oranı takdiren 1/2’si kabul edilerek, 110,35-TL’nin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı … ile davalı şirket tarafından ilk derece mahkemesinde yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
12-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
13-Davalı … ile davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 80,70’er-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalılara iadesine,
14-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 08/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip