Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1779 E. 2022/1355 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1779
KARAR NO : 2022/1355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2021
NUMARASI : 2021/278 E. – 2021/371 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI : .
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/11/2021 tarih ve 2021/278 Esas – 2021/371 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacılar vekili, müvekkilleri adına tescilli “…” ibareli markaların bulunduğunu, bu markaların müvekkillerince eğitim alanında kullanıldığını, yüksek öğrenim yanında bu markalarla anaokulu, ilkokul ve lise alanında da faaliyet gösterdiklerini, “…” ibaresini eğitim alanında maruf kıldıklarını, müvekkili üniversitenin 9 Temmuz 1997 tarihinde kabul edilen 4281 sayılı Kanun ile kurulmuş bir vakıf üniversitesi olduğunu, davalı Şirketin … sayılı “…” şeklinde marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin öncelik olarak coğrafi kaynak ve bağlantı kurma nedeniyle halkı yanılgıya düşürecek nitelikte bulunduğunu, davalı Şirketin … ve … kültürüyle herhangi bir bağlantısının, yasal izninin olduğuna dair belge ve delilinin bulunmadığını, markalar arasında karıştırılma tehlikesinin olduğunu, ayrıca davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığını, zira davalının müvekkili markalarından haberdar olmasına rağmen …. markasının önüne “…” ibaresini ekleyerek marka başvurusunda bulunduğunu, davalı adına 208 marka başvurusunun yapıldığını ve söz konusu markaların tamamını bir fiil kullanmadığını, müvekkili adına birçok marka başvurusunun ve tescilinin olduğunu, işbu markalarının 41. sınıfta yer alan hizmetleri de kapsadığını, dava konusu markada yer alan esas esas unsurun … ibaresi olduğunu, ibare üzerinde üstün ve öncelikli hak sahibinin müvekkilleri bulunduğunu, davalı markasının müvekkili kurumun tescilli/tescilsiz marka ve hizmetlerinin devamı, seri markası olarak anlaşılma tehlikesinin de olduğunu, davalı markasının “…”, “… …” unsuru üzerine kurulduğunu, markaya eklenen “…” ibaresinin markayı farklılaştırmadığını, “…” ibaresinin Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği bakımından da uygun olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-6138 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin eğitim-öğretim ve bağlantılı alanlarda genel bir ibare olduğunu, kimsenin tekeline verilemeyeceğini, … kayıtlarında, içinde … ibaresi geçen 631 adet marka bulunduğunu, davacı yanın dava dilekçesinde, müvekkili markasında geçen … ibaresi sebebiyle coğafi kaynak belirtildiği ve yanıltıcı olduğu iddia edilse de … olarak 1911 yılında piyasaya çıkan ve … … esas ibaresi ile maruf hale gelen müvekkili markasının, 1911 yılında İstanbul’da yapılan uluslararası bir eğitim konferansının ardından İstanbul’da açıldığını, davacı markaları ile müvekkili markasının hiçbir benzerliği ve bağlantısının bulunmadığını, … … … dendiğinde toplum nezdinde müvekkili markalarının tanınmış olduğunun net biçimde anlaşıldığını, müvekkilinin davacı yanın markalarından faydalanmaya çalışmak gibi bir amacı ve ihtiyacı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, … ibareli davacılar markaları ile … sayılı “…” ibareli davalı marka başvurusu arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b bendi kapsamında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacıların … ibareli markalarının 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında tanınmış marka olduğu iddiasının ispatlanamadığı, markanın tanınmış olduğu kabul edilse dahi 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesinde sayılan koşulların somut olayda gerçekleşmediği, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının ispatlanamadığı, davacı şirketin ticaret unvanının ve davacı üniversite adının somut olayda 556 sayılı KHK’nin 8/5 maddesi anlamında tescil engeli ve hükümsüzlük nedeni teşkil etmediği, davacıların “… …+ şekil” ibaresi üzerinde üstün ve öncelikli hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, dava konusu marka başvurusunun asli unsurunun “… …” ibaresinden oluştuğunu, bu ibare ile müvekkillerine ait markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, aksi yöndeki mahkeme kararının yerinde olmadığı gibi taraflar arasında görülen emsal davalarda verilen mahkeme kararlarıyla da çeliştiğini, “…” ibaresinin eğitim ve öğretim hizmetleri alanında zayıf marka olmadığının Yargıtay içtihadıyla hüküm altına alındığını, davalı Şirketin, fiilen ve hukuken asla kullanmadığı ve kullanamayacağı onlarca marka tescili yaptırdığını, söz konu marka tescillerinin; marka stoklama, marka ticareti yapma ve başkalarının markalarıyla iltibas yaratma amacıyla yapıldığının aşikar olduğunu, dolayısıyla başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… …+şekil” ibareli başvuru ile davacıların itirazlarına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru konusu 41. sınıftaki hizmetler yönünden 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin zayıf bulunduğu gibi Yargıtay 11.HD.’nin 25.05.2016 gün ve 2015/10945 E.-2016/5739 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, başvuru konusu işaretin kapsadığı 41. sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, bu durumda işaretler arasındaki şekil ve kelime farklılıkları nedeniyle markaların 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesine yol açmayacakları, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/7694 E -2022/2868 K sayılı ilamında da “şekil+… … … …” ibareli başvurunun davacıların “…” asıl unsurlu markalarıyla benzer olmadığının kabul edildiği, diğer taraftan çok sayıda ve farklı marka tescil başvurularının yapılmasının tek başına kötü niyet oluşturmayacağı, bunun dışında dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli bulunduğuna dair bir delil sunulmaması ve “…” ibaresinin zayıflığı da nazara alındığında, davalı başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığı sonucuna ulaşılamayacağı anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırıldığından başkaca bir harç alınmasına yer olmadığına,

3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip