Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1675 E. 2022/1353 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1675 – 2022/1353
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1675
KARAR NO : 2022/1353
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/10/2016
NUMARASI : 2016/76 E. – 2016/315 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali.

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/10/2016 tarih ve 2016/76 Esas – 2016/315 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, …+şekil ibareli 41.sınıf hizmetleri de içeren … sayılı markaların sahibi olduğunu, markalarındaki özgün logunun da ayırt edicilğinin bulunduğunu, davalının 18.10.2014 tarihinde “…+şekil” ibareli, 41.sınıf hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu,… kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde ilân olunduğunu, bunun üzerine iltibas vakıa ve hukuki sebeplerine dayanarak özellikle logoların benzerliği belirtilerek başvurunun reddi istemi ile itirazda bulunduklarını, itirazlarının önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin özellikle müvekkilinin markasındaki logo bakımından iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, YİDK’in 2015-M-12481 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının markalarının “…+şekil” ibare ve biçimli oldukları, markadaki şeklin iki yana açılmış bir gazete veya kitap, hem onay işareti hem de kollarını yukarı kaldırarak açmış coşkulu bir insanı soyut biçimiyle çağrıştırdığı, davalı başvurusunun konusu olan işaretin ise “…+şekil” ibareli olduğu, işaretteki şeklin davacının markasındakinden tamamen farklı renk, orantı ve yönelişte bulunduğu, hem bir insanın hem de bir çiceğin soyutlaması olduğu, esasen anılan şekillere benzer şekillerin eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından yaygın biçimde kullanılageldikleri, bu haliyle davacının …+şekil ibareli markalarıyla davalının “…+şekil” ibareli başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira “…+şekil” ibareli işaretin logo ibaresini içerse de biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle şekil ve kelimelerin birleşimiyle oluşturulmuş ayırt ediciliği yüksek bir işaret olduğu, sadece logonun verdiği mesajdan tamamen farklı bir mesaj verdiği, işaretin bütün olarak anlamsal, görsel ve sescil olarak davacı markalarından belirgin biçimde farklı olduğu, 41.sınıf hizmetleri satın alacak kişilerin yetişkinlerden ve bir kısmının da uzman kişilerden oluştuğu, pahalı hizmetler oldukları, aynı biçimde satın alınması için gerekli alım süresi gözetildiğinden yanılgının oluşmasının mümkün bulunmadığı, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun bulunmadığı, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkiline ait dayanak markalar ile davalı tarafa ait marka başvurusu arasındaki benzerliğin görsel olarak birebir/aynı unsurun kullanılmasından kaynaklandığını, mahkemece markalar arasındaki yüksek düzeydeki görsellik arka planda bırakılarak, markaların kelime açısından benzer olmadığı nedeniyle iltibas tehlikesinin oluşmayacağının kabul edildiğini, oysa her iki markada da kollarını iki yana açmış insan figürünün bulunduğunu, figüre ait baş kısmının, her iki markada da bir daire ile oluşturulduğunu, davalı tarafın kullanmış olduğu görselin müvekkili markasından esinlenerek oluşturulduğunun aşikar bulunduğunu, öte yandan müvekkili markasının tanınmış olduğunu, dolayısıyla davalının müvekkili markasındaki şekilden haberdar olmadığının söylenemeyeceğini, davalı tarafa ait marka başvurusunda yer alan görseli gören nihai tüketicinin, davalıya ait markayı müvekkil markası ile ilişkilendireceğini, mahkemece, dava konusu hizmetlerin ortalama tüketicisinin niteliğine ilişkin tespitinde de hataya düşüldüğünü, zira 41. sınıf kapsamında müvekkil markasının her yaş grubuna hitap eden hizmetler sunduğunu, bu hizmetlerin nihai tüketicisinin uzman da olmadığını, bu hizmetlerin pahalı olabileceği oldukça ucuz fiyatlara da sunulmasının mümkün olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…+şekil” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru konusu 41. sınıftaki hizmetler yönünden 556 sayılı KHK.’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi olmadığı, zira taraf markalarında yer alan kelime unsurlarının farklı bulundukları, esasen davacının da iltibasa neden olarak kelimeler arasındaki benzerliğe değil, markalarda yer verilen logolar arasındaki benzerliğe dayandığı, ancak markalarda yer alan logoların eğitim ve öğretim hizmetleri bakımından yoğun olarak kullanıldıkları, öte yandan markalarda yer alan logolar arasında benzerlik olmadığı gibi dava konusu başvuruda yer verilen kelime unsurları ile de başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, Yargıtay 11.HD.’nin 25.05.2016 gün ve 2015/10945 E.-2016/5739 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere 41. sınıf hizmetlerin kullanıcılarının dikkatli ve seçici kişilerden oluştuğu, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesinin de isabetli bulunduğu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken maktu istinaf karar ve ilam harcı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırıldığından başkaca bir harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.