Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1668 E. 2022/1351 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1668 – 2022/1351
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1668
KARAR NO : 2022/1351
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2022
NUMARASI : 2021/342 E. – 2022/155 K.

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVACI :
VEKİLİ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI :
VEKİLİ :
ASIL DAVADA
DAVALI :
VEKİLİ :
BİRLEŞEN DAVADA
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/04/2022 tarih ve 2021/342 Esas – 2022/155 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Asıl ve birleşen davada davacı vekili, müvekkili adına tescilli “…” ibareli tanınmış markaların bulunduğunu, söz konusu markalarını sofra camı sektöründe kullandığını, davalı gerçek kişinin ise … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, bu karara yaptıkları itirazın ise YİDK tarafından kısmen kabul edildiğini ve 11. sınıfta yer alan bir kısım malların başvuru kapsamından çıkarıldığını, ancak başvuru kapsamında kalan mallar yönünden de markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, tescili halinde dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, öte yandan müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu ve bu nedenle de başvurunun tescilinin doğru olmadığını, müvekkilinin “www…..com.tr” adlı web sitesinin, 2013 yılında tescil edildiğini ve o tarihten beri kullanıldığını, davalı gerçek kişinin, müvekkiline ait “…” markasından haberdar olmamasının mümkün bulunmadığını, buna rağmen dava konusu başvuruyu yapmasının kötü niyetini gösterdiğini ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-766 sayılı kararının iptaline, … sayılı “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru kapsamında kalan mallar ile davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki malların farklı bulunduklarını, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, iltibas tehlikesinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı … vekili, müvekkili ile davacının faaliyet alanlarının farklı olduğunu, başvuru kapsamındaki 11. sınıf malların, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer almadığını, “…” ibaresinin pek çok marka başvurusuna konu olduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığı gibi marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı Şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu … sayılı marka başvurusunun kapsamında kalan mallarla davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında yer alan malların benzer olmadıkları, davacının “…” asıl unsurlu markaları ile dava konusu başvuru arasında marka işaretleri arasında benzerlik varsa da emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, aynı Kanun’un 6/5. maddesi koşullarının da somut olayda gerçekleşmediği, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış seri markalarının bulunduğunu, bu markalar ile dava konusu başvuru arasında iltibas tehlikesinin olduğunu, mahkeme kabulünün aksine dava konusu başvuru kapsamındaki malların, müvekkili markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerle benzer bulunduklarını, öte yandan müvekkili markalarının tanınmış marka niteliğinde bulunmaları karşısında 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi uyarınca da dava konusu başvurunun tescil edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında işaretler yönünden karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik mevcut ise de dava konusu başvuru kapsamında kalan malların, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarındaki mallarla benzer olmadıkları, bu itibarla SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının gerçekleşmediği, davacı markasının sofralarda kullanılan cam ürünleri sektöründe tanınmış olduğu ancak davacı markasının ayırt edicilik düzeyi, marka işaretleri arasındaki benzerlik seviyesi ve dava konusu başvuru kapsamında kalan malların, davacı markasının tanınmış olduğu sektörle ilişkisinin bulunmaması gözetildiğinde 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda gerçekleşmediği, her ne kadar asıl davada davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddi yerine esastan reddine karar verilmesi doğru değil ise de istinafa gelenin sıfatına göre bu yanlışlığın kararın kaldırılmasını gerektirmediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 27/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.