Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1612 E. 2022/1212 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1612 – 2022/1212
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1612
KARAR NO : 2022/1212
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2022
NUMARASI : 2021/797 E. – 2022/305 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/04/2022 tarih ve 2021/797 E. – 2022/305 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü … Bor İşletme Müdürlüğünün ihtiyacı olan personel taşıma hizmet alımı işi için 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununa göre 24/10/2019 tarihinde yapılan ihaleyi kazanan müvekkili şirket ile davalı arasında 10/12/2019 tarihinde sözleşme imzaladığını ve müvekkili şirketin 13/12/2019 tarihinde işe başladığını, işin süresi sözleşme ile 24 ay olarak belirlendiğinden sözleşmenin Kasım 2021 itibariyle de sona erdiğini, davalı tarafından ”personel taşıma hizmet alımı işi” nedeniyle davacı müvekkili şirkete yapılan hakediş ödemelerinde, toplamda 1.538.834,17-TL ÖTV fiyat farkı kesintisi yapıldığını, davalının ”personel taşıma hizmet alımı işi” nedeniyle davacı müvekkili şirkete yapılan hakediş ödemelerinde bir yıl boyunca ÖTV fiyat farkı kesintisi uygulamadığını, Şubat 2021 döneminden sözleşmenin sona erdiği Kasım 2021 dönemine kadar toplamda 1.538.834,17-TL ÖTV fiyat farkı kesintisi uyguladığını, ÖTV fiyat farkı hesaplamasının, fiyat farkına ilişkin esas ve usullere aykırı bir şekilde hesaplanarak müvekkili şirkete eksik ödendiğini ileri sürerek, eksik ödenen hakedişler için şimdilik 1.000,00-TL’nin, eksik ödendiği tarihlerden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu edilen kesintilerin Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine, Bakanlar Kurulu kararlarına, Kamu İhale Kurulu kararlarına dayalı bulunduğunu ve davanın idare mahkemelerinde açılması gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, zamanaşımı itirazları olduğunu, davacının sunduğu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 17.12.2020 tarih, 2020/585 sayılı kararının bu husustaki Yargıtay kararları ile çeliştiği gibi kesinleşmiş bir karar da olmadığını, davacıdan yapılan tüm kesintilerin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine, Bakanlar Kurulu kararlarına, Kamu İhale Kurulu kararlarına ve mevzuata uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na dayalı olarak yapılan ihalelerde, idarenin kamu gücüne dayanan, re’sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği işlemlerin yargısal denetiminin, idare hukuku kuralları çerçevesinde idari yargı yerlerinin görevinde olduğu, buna karşılık, ihale safhası tamamlanıp sözleşme imzalandıktan sonra tarafların iradeleri ile ortaya çıkan ve sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünün ise adli yargının görevine girdiği, bununla birlikte, sözleşme imzalandıktan sonra tesis edilse bile, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanmayan, sözleşmeden doğan bir hak veya alacağın takibi niteliği taşımayan, idarenin kamu gücüne dayanarak ve tek yanlı olarak tesis ettiği idari işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların idari yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerektiği, dava konusu işlemin sebep unsurunu, davacının ihale bedelinden davalı işverenin kaynakta kestiği ÖTV fiyat farkı kesintilerinin oluşturduğu, bu durumda, iptali istenilen işlemin, davalının kamu gücüne dayanan, re’sen ve tek yanlı olarak tesis ettiği işlem olması karşısında ve Kamu İhale Kurulu’nun 20/02/2019 tarih ve 2019/DK.D-48 sayılı kararı uyarınca davacıya fazla ödeme yapıldığından bahisle hakedişten kesinti yapılmasından kaynaklanması hasebiyle, tarafların sözleşmeden doğan alacak ve borç ilişkisinden, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan bir ihtilâf olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, bu itibarla, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adlî yargının görev alanına girmediği gerekçesiyle HMK’nun 114/1-b ve 115/1-2.maddeleri gereğince yargı yoluna yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davanın, ÖTV fiyat farkı hesaplamasının, fiyat farkına ilişkin esas ve usullere aykırı bir şekilde hesaplanarak müvekkiline eksik ödendiği iddiasına dayalı olarak açıldığını, davalının sözleşme uyarınca müvekkiline ödemesi gereken hak edişlerini eksik ödediğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca alması gereken alacağını, davalının fiyat farkına ilişkin esas ve usulleri yanlış uygulaması ve hatalı hesaplama yapması nedeniyle eksik aldığını, bu nedenle adli yargıda dava açılmasının usul ve yasaya uygun bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taraflar arasındaki personel taşıma sözleşmesi kapsamında davalı tarafından ÖTV fiyat farkı adı altında yapılan kesintilerin tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça, taraflar arasında imzalanan personel taşıma sözleşmesi kapsamında, davalı tarafından ÖTV fiyat farkı adı altında kesinti yapıldığı, bu kesintinin ÖTV fiyat farkına ilişkin esas ve usullere aykırı olarak hesaplandığı ve müvekkiline eksik ödemede bulunulduğu ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince ise yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın, yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 16/1. maddesinde ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı belirtilmiştir. Öte yandan, maddi anlamda objektif hukukun mahkemeler tarafından belli bir olaya uygulanması olan yargı faaliyetinde Türk Yargı Sistemine göre idari yargının konusu, idari makamların idare hukuku alanındaki faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıklardır. Burada devletin Kamu Hukuku kurallarına göre yapmış olduğu idari bir işlem söz konusudur. İşlem yapılırken özel hukuk kişilerinin üstünde bir kamu tüzel kişisi olarak hareket edilmiştir. Fakat idare bir özel hukuk tüzel kişisi gibi, özel hukuk kurallarına göre eylem ve sözleşme de yapabilir. Buna inşaat, baraj, yol yapım ihaleleri, satın alma, onarım, belediyenin sahip olduğu dükkanları kiraya vermesi ve taşıma işi örnek olarak verilebilir. Yapılan ihale sebebiyle veya sözleşmeden doğan uyuşmalıklar da idari yargı mercilerinde değil adli yargıda, diğer bir deyimle hukuk mahkemelerinde görülür ki, taraflardan birinin idare olmasına rağmen idarenin özel hukuk alanına giren bir faaliyeti söz konusudur. Bu açıklamadan sonra somut olaya gelindiğinde, Kamu İhale Kanunu hükümleri gereğince ve ihalesi davacı üzerinde kalmış bir işte akdedilecek bir sözleşmeden sonra işe başlanması, kısmen yapılması ve işin son aşamasına gelindiğinde hak edişin ödenmemesi, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan, idarenin özel hukuk alanına giren bir faaliyetinin neticesi olduğunu ve çekişmenin adli yargıda görülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. O halde mahkemece, davaya konu uyuşmazlığın, 6102 sayılı TTK kapsamında düzenlenen taşıma ilişkisi kapsamında yapılan kesintinin tahsili istemine ilişkin olduğunun ve iadesi istenen bedelin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine, Bakanlar Kurulu ve Kamu İhale Kurulu kararlarına dayalı olarak yapıldığı savunulan kesintiye ilişkin bulunmasının, tarafların statülerini ve aralarındaki uyuşmazlığın niteliğini değiştirmediğinin kabulü ile işin esasına girilip, taraf delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yargı yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 18/04/2022 gün ve 2021/797 E. – 2022/305 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 80,70‬.TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinden ve talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.