Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1563 E. 2022/1233 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1563 – 2022/1233
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1563
KARAR NO : 2022/1233
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
TARİHİ :
NUMARASI : 2021/360 E. – 2022/190 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/06/2022 tarih ve 2021/360 E. – 2022/190 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 2014/58282, 2014/58297, 2014/58309, 2014/58314, 2014/58320, 2014/58325, 2014/58335, 2013/36867, 2015/19128, 2016/13253, 2016/12238 sayılı ve “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin “…” ibareli marka başvurusuna 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b,c, d ve 6/1-9 maddelerine dayalı olarak yaptıkları itirazlarının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, iki markayı ilişkilendireceğini, davalı şirketin kötüniyetli olduğunu, öte yandan tescili istenen “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunmadığı gibi tescili istenen mal ve hizmetler bakımından da tanımlayıcı olduğunu ileri sürerek 2018-M-9903 sayılı YİDK kararının iptali ile dava konusu marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davadaki hükümsüzlük istemi bakımından müvekkili Kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını, davacının itirazına mesnet markalarının ayırt ediciliği düşük ve zayıf ibarelerden oluştuğunu, davacının Kuruma itiraz aşamasında 6769 sayılı SMK’nın 5. maddesindeki mutlak red sebeplerine dayanmadığından işbu davada da ileri süremeyeceğini , kötüniyet iddiasının ispatlanamadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru kapsamındaki 35, 42. sınıftaki mal ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/benzer oldukları, ancak taraf marka işaretlerinde ortak olarak yer “…” ibaresinin ayırt edicilik niteliğinin çok zayıf bulunduğu ve dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan 35 ve 42. sınıf hizmetlerin hitap ettiği tüketicilerin “bilinçli tüketici” olduğu hususları gözetildiğinde taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunmadığı, 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşulların da oluşmadığı , davalı şirketin kötü niyetli bulunmadığı, öte yandan “…” ibareli marka başvurusunun, ‘…’ ibaresini de içerdiği göz önüne alındığında SMK’nın 5/1-b uyarınca ayırt edici nitelikte olduğu; SMK’nın 5/1-c ve d bentleri uyarınca ise bu ibarenin ticaret alanında belli bir ürün veya meslek grubunu ayırt etmeye yarayan esas unsur belirtir bir ibare olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, zira dava konusu markanın müvekkilinin “…” ibareli seri markalarından biri olarak algılanacağını ve/veya markalar arasında bağlantı bulunduğu izlenimi yaratacağını, dava konusu markanın müvekkilinin markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, diğer taraftan dava konusu markanın 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b,c ve d maddeleri uyarınca ayırt ediciliği bulunmadığını ve tanımlayıcı olduğunu, anılan ibarenin arama motoru google’da aratıldığında hem bir tanım olduğunu hem de pek çok kurum ve şirket tarfaından kullanıldığının görüldüğünü ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… ” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ibareli markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında … olarak yer alan “…” ibaresinin uyuşmazlık konusu 35. Ve 42. Sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliğinin düşük olduğu, başvuruda yer alan diğer unsurun yeterli ayırt ediciliği sağladığı, somut olay bakımından aynı Kanun’un 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, diğer taraftan dava konusu başvuru yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-c ve d bentlerinde düzenlenen mutlak red nedenlerinin bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair istinaf itirazlarının reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Davacı, davalı Şirketin 2017/70387 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna davacı tarafından iltibas, kötü niyet ve 6769 sayılı SMK’nın b, c ve d bentlerinde öngörülen mutlak ret nedenleri ile itiraz edilmiş, davalı Kurum tarafından davacının itirazı nihai olarak reddedilmiş, anılan kararın iptali ve marka hükümsüzlüğü istemi ile iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açılan eldeki davada ise ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
6769 sayılı SMK’nın, 5/1-b maddesinde herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de açıklandığı üzere sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmet için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin tescil edilemeyecektir. Bir işaretin belli mal veya hizmetler açısından ayırt edici olup olmadığı ise “somut ayırt edicilik” olarak adlandırılmaktadır. Bu hüküm ile sicilde gösterilebilir olması ve soyut ayırt ediciliğe sahip olmasına karşılık, tescilinin talep edildiği mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği olmayan işaretlerin tesciline engel olunması amaçlanmıştır.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; dava konusu başvuru, dikdörtgen şeklindeki çerçeve içine “…” ve “… ” ibarelerinin düz yazı ile yazılmasından ibaret olup başkaca bir ek kelime ya da şekil içermemektedir. “…” kelimesi sıfat olarak “sayısal ve isim olarak verilerin bir ekran üzerinde elektronik olarak gösterilmesi” anlamına gelmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında açıklandığı üzere anılan ibarenin teknoloji ve iletişim konularını doğrudan doğruya tanımlayan, bu yolla sunulan hizmetleri ise yoğun biçimde çağrıştıran ve pek çok sektörde yaygın ve eylemli kullanımı sonucu herkesin kullanımına açık hale gelen bir ibare olduğu, başvuruda yer alan “…” kelimesinin de “birlikte iş yapan, hissedar, şerik, partner” anlamlarına geldiği ve uyuşmazlık konusu 35. Ve 42. Sınıf hizmetlerin niteliği gözetildiğinde “… ” ibaresi ilk kez duyulduğunda ya da görüldüğünde ortalama tüketiciler nezdinde … ortamda birlikte veya ortaklaşa sunulan hizmeti çağrıştıracak, marka algısı yaratmayacaktır.
Bu itibarla mahkemece; dava konusu “…” ibaresinin başvuru kapsamında bulunan tüm mal ve hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-b maddesi gereğince somut ayırt ediciliği bulunmadığından marka olarak tescil edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 3. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/06/2022 gün ve 2021/360 E. – 2022/190 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
3-Davanın KABULÜ ile 22/11/2018 tarih 2018-M-9903 sayılı TÜRKPATENT YİDK kararınıN İPTALİNE,
4-Davalı Şirket adına tescilli 2017/70387 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE VE SİCİLDEN TERKİNİNE,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40.TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 15.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.800,00.TL bilirkişi ücreti, 546,20.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 156,00.TL tebligat ve posta masrafı, 220,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan 2.722,90.TL yargılama giderine, 44,40.TL peşin harç ve 44,40.TL başvurma harcı tutarı eklenerek oluşan toplam 2.811,7‬0.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalılar tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davacıdan peşin alınan 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 06/10/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip