Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : Alacak
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/12/2021 tarih ve 2021/623 E. – 2021/1116 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, taraflar arasında, 04/01/2016 – 31/12/2018 tarihleri arasında akaryakıtsız ve sürücülü 1 adet binek taşıt ve 4 adet minibüs ile sürücülerin izinli olduğu dönemlerde yaklaşık olarak her yıl 5 ay olmak üzere toplam 15 ay çalıştırılacak yedek sürücü ile 01/06/2016 – 31/12/2016 tarihleri arasında akaryakıtsız ve sürücülü 2 adet minibüs kiralama hizmetine ilişin olarak 31/12/2015 tarihli sözleşmenin akdedildiğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca üzerine düşen edimleri yerine getirmesine rağmen davalının hak edişlerinden, sözleşmede kararlaştırılan yakıt miktarının aşılması nedeniyle haksız kesinti yaptığını, sözleşme kapsamındaki araçların 7 gün 24 saat davalı uhdesinde bulunduğunu, sözleşmede belirtilen 760 litre yakıt miktarının aşılmasında müvekkilinin sorumlu olmadığını, araçların yakıt tüketiminin filli olarak davalı Kurum çalışmasında kullanılan yakıt miktarı kadar bulunduğunu, ortalama-karışık-birleşik yakıt tüketimi hesabında araçların üretici firmaları tarafından düzenlenen yakıt tüketimini ihtiva eden teknik bilgilerin gerçek yakıt tüketimini yansıtmadığını, zira araçlarda klima çalıştırılması, çalışır vaziyette bekletilmesi, aracın kullanıldığı yol, hava durumu, sıcaklık v.b bütün etkenler göz önüne alındığında bir aracın her zaman km başı sabit miktrda yakıt tüketmesinin teknik olarak mümkün olmadığını, müvekkilinin 09/03/2016 tarihli dilekçesi ile de bu durumun izah edilerek haksız kesintilerin ödenmesinin talep edildiğini ancak davalının yapılan kesintinin haksız olmadığı gerekçesi ile bu taleplerini reddettiğini, ayrıca sözleşmeni eki teknik şartnamede yakıt kotasının aşılması durumunda bir sonraki aya ilişkin yakıt tüketiminden düşüleceğinin açıkca kararlaştırılmasına rağmen müvekkili şirketin hak edişlerinden kesinti yapıldığını, davalı tarafça bu şekilde yapılan ödemelerin ihtirazi kayıtla alındığını , toplam haksız kesinti miktarının 12.558,91 TL olduğunu ileri sürerek i fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL ‘nin yasal faiziyle tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talep sonucu ıslah ederek 12.558,91 TL’nin yasal faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı vekili; davada husumet yöneltilen…. tüzel kişiliği olmadığından davada taraf sıfatı bulunmadığını, taraflar arasındaki 31/12/2015 tarihli sözleşmenin 12. Maddesinde ve İdari Şartnamenin 47.10 maddesinde yakıt tüketimine ilişkin hususların ayrıntılı olarak düzenlendiğini, davacının İdari Şartname ve sözleşmede yer alan şartları kabul ederek ihaleye girdiğini ve sözleşmeyi imzaladığını, müvekkili İdare tarafından yapılan kesintinin taraflar arasındaki 31/12/2015 tarihli sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, davacı tarafça sözleşmede 760 litrelik yakıt kotasının bulunduğu iddia edilmişse de sözleşmede ve idari şartnamede bahsi geçen miktarın örnek uygulama olarak belirtildiğini, yakıt tüketim miktarının araçlar tarafından yapılan kilomeyreteye göre değişiklik gösterebileceğinin bilinen bir gerçek olduğunu, müvekkili İdarenin davacıdan araçların 7 gün 24 saat müevkkili uhdesinde bulundurulmasının talep edilmediğini, araçların günlük olarak kiralandığını ve haftalık çalışma saatinin 45 saat olarak belirlendiğini, davacının kendi isteiğiyle araçları 7 gün 24 saat müvekkili Kurum uhdesinde bırakmasının kendi tercihi olduğunu savunarak davanın usul ve esastan reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, bilirkişi kök ve ek raporlarında davalının davacının hak edişlerinden toplam 12.588,91 TL haksız kesinti yaptığının açıklandığı, kök ve ek bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 500 TL’nin dava tarihinden, 12.058,91 TL’nin 15/10/2018 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, ihale konusu işe ait Teknik ve İdari Şartnameler ile taraflar arasında imzalanmış olan 31.12.2015 tarihli sözleşmede yapılacak işin tanımına ve yakıt tüketimine ilişkin hususların ayrıntılı olarak belirlendiğini, davacının İdari Şartname ve sözleşmede yer alan şartları kabul ederek ihaleye girdiğini ve sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmenin imzalanmasından bir süre sonra ise davacı tarafça İdari Şartname ve sözleşme hükümlerine aykırı şekilde ve kamu zararına sebebiyet verecek biçimde uygulama yapılması talebinde bulunulduğunu, halbuki bahsi geçen hizmet için müvekkili İdarenin katlanacağı maliyetin açık bir şekilde tüm detayları ile ihale dokümanlarında belirtilerek sözleşmede çerçevesi çizilen , müvekkili İdare tarafından taahhüt edilen maliyetin üzerinde bir maliyetle karşılaşılması durumunda da bunun mahsup edileceğinin hükme bağlandığını, müvekkili İdarece davacıdan araçların 7 gün 24 saat kurum uhdesinde bulundurulmasının talep edilmediğini, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı değerlendirmeler içerdiğini, özellikle teknik inceleme raporu kapsamında “ fiili gerçekleşen tüketim” sütununda yer alan bilgilerin nasıl elde edildiğine dair bir bilginin yer almadığını, müvekkili İdarece yapılan mahsuplaşmanın amacına uygun olarak kamu kaynaklarının etkin kullanılması noktasında maksimum tasarruf yapılabilmesi için, araçların üretici firmalarının teknik dokümanlarında belirtilen rakamların en ideal kullanımda doğruyu yansıttığı varsayılarak , yüklenici firmanın yakıt tüketiminde maksimum düzeyde bir hassasiyet oluşturmasının beklendiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE: Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yukarıda özet kısmından da anlaşılacağı üzere davacı, taraflar arasında imzalanan 31/12/2015 tarihli sözleşme kapsamında düzenlenen hak edişlerinden davalının haksız kesinti yaptığı iddiasıyla işbu davayı açmış, davalı tarafça sözleşme ile kararlaştırılan yakıt miktarından daha fazla yakıt tüketildiği gerekçesiyle yapılan kesintilerin, 31/12/2015 tarihli sözleşmenin 12. maddesinde belirlenen 760 lt yakıt miktarının ve yine aynı maddede de yakıt tüketim hesabında dikkate alınması kararlaştırılan, sözleşmenin ifası sırasında kullanılacak araçların üretici firmalarının yakıt tüketimini ihtiva eden teknik bilgi dökümanlarının, yakıt tüketiminin araçlarda klima çalıştırılması, çalışır vaziyette bekletilmesi, aracın kullanıldığı yol, hava durumu, sıcaklık v.b etkenlere göre değişiklik gösterebileceğinden bir aracın her zaman km başı sabit miktarda yakıt tüketmesinin teknik olarak mümkün olmadığı gerekçesiyle gerçeği yansıtmadığından haksız olduğunu ileri sürmüştür. Davalı taraf da, sözleşmede 760 lt olarak belirlenen yakıt kotasının bulunmadığını, sözleşmenin 12. maddesinde ve İdari Şartnamenin 47.10 maddesinde yakıt tüketim hesabında araçların üretici firmaları tarafından düzenlenen yakıt tüketimini ihtiva eden teknik bilgi dökümanlarının esas alınacağının düzenlendiğini, davacının bu şartları kabul ederek ihaleye girip sözleşmeyi imzaladığını, dava konusu kesintilerin bahsi geçen sözleşme ve idari şartname maddelerine uygun olduğunu savunmuştur.
Mahkemece görüşüne başvurulan kök ve ek bilirkişi raporunda , araçların hızı, yük miktarı, düşük viteste kullanımı v.b nedenlerin yakıt tüketimini etkilediği, sözleşme ve İdari Şartnamede araçların marka tip ve ortalama -karışık- bileşik yakıt tüketim miktarının ne olduğuna ilişkin sayısal değer olarak belirlenen herhangi bir veri bulunmadığı, bu nedenle araçların yakıt tüketiminin fiili yakıt tüketim miktarı olarak kabul edilmesi gerektiği, dolayısyla davalının akaryakıt mahsuplaşması adı altında yaptığı dava konusu kesintilerin haksız olduğu açıklanmış, mahkemece de bu tespit ve açıklamalar benimsenmek suretiyle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olup taraflar arasındaki uyuşmazlık davalı tarafça davacının hakedişlerinden akaryakıt mahsuplaşması adı altında yapılan kesintilerin haksız olup olmadığı noktasındadır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerden; taraflar arasında, 04.01.2016-31.12.2018 tarihleri arasında çalıştırılmak üzere akaryakıtsız ve sürücüsü ile birlikte (4) adet minibüs ve 1 adet binek araç ile 01.06.2016-31.12.2016 tarihleri arasında akaryakıtsız ve sürücüsü ile birlikte 2 adet minibüs kiralanması işine ait 31.12.2015 tarihli sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin 12. maddesinde “…….İdarece taşıtlara yaptırılan Km başına yüklenici tarafından çalıştırılan araçların ortalama-karışık-birleşik yakıt tüketimi üzerinden hesaplanan yakıt miktarı, idarenin anlaşamalı olduğu yakıt istasyonlarından karşılanacaktır. Ortalama-karışık-birleşik (şehir içi ve şehir dışı dışındaki değeri) yakıt tüketimi hesabında araçların üretici firmalar tarafından düzenlenen yakıt tüketimini ihtiva eden teknik bilgi dökümanları baz alınacaktır. Yakıt ikmali ile yaptırılan Km aylık olarak takip edilecek; +/- mahsuplaşma takip edilen aylar itibariyle yapılacaktır” hükmünün yer aldığı, sözleşmenin 8. maddesi uyarınca sözleşmenin eki olan İdari Şartnamenin 47.10 maddesinde de aynı düzenlemeye yer verildiği, yine bahsi geçen İdari Şartnamenin 12. maddesinde isteklinin teklifini etkileyebilecek riskler, olağanüstü durumlar ve benzeri diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilgiyi almış sayılacağı ve teklifini buna göre hazırladığının kabul edileceği hususlarına yer verildiği anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; ne taraflar arasındaki sözleşmede ne de sözleşminin eki olan Teknik ve İdari Şartnamede yakıt tüketimi için 760 Lt olarak belirlenen bir kota bulunmamaktadır. Sözleşmenin 12. maddesinde ve İdari Şartnamenin 47.10 maddesinde akaryakıt mahsuplaşmasının nasıl yapılacağının gösterilmesi amacıyla uygulama örneğine yer verilmiş olup bu uygulama örneğinde de araçların aylık tüketiminin 760 Lt olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Dolayısıyla davacının bu yöndeki iddiası yerinde değildir.
Davacının, sözleşmenin 12. maddesinde belirtilen ve yakıt tüketimi hesabında dikkate alınacak üretici firmaların yakıt tüketiminin ihtiva eden teknik bilgi dökümanlarının, araçların yakıt tüketiminin farklı etkenlere göre değişiklik göstereceğinden gerçeği yansıtmadığı iddiası bakımından yapılan değerlendirmede de; tacir olup basiretli davranması gereken davacının, sözleşmenin yakıt tüketiminin hesabına ilişkin olan 12. maddesindeki düzenlemeye İdari Şartnamenin 47.10 maddesinde de aynen yer verilmesi, davacının bu durumu bilerek yine İdari Şartnamenin 12. maddesi kapsamında teklifini hazırlaması ve ihaleyi kazandıktan sonra dava konusu sözleşmeyi imzalaması karşısında , 31/12/2015 tarihli sözleşme hükümleri ile bağlı olduğu kuşkusuz olup, sözleşme imzaladıktan sonra işin ifası sırasında, önceden bilip kabul ettiği akaryakıt tüketimi hesabında esas alınacak olan ve araçların üretici firmalarının yakıt tüketimini ihtiva eden teknik dökümanlarının gerçeği yansıtmadığı iddiasına itibar etmek mümkün değildir.
Ayrıca, dosya kapsamına sunulan, taraflar arasındaki 31/12/2015 tarihli sözleşmenin imzalanmasından sonra ve işin ifasından önce düzenlenen 04/01/2016 ve 13/07/2016 tarihli Muayene Kabul Komisyonu tutanaklarında, sözleşmeye konu taşıma işinin ifasında kullanılacak ve davacı tarafça bildirilen araçların model, kilometre ve marka bilgilerinin yer aldığı, aynı tutanaklarda her bir araç için, üretici firmanın yakıt tüketimini ihtiva eden teknik dökümanlara göre belirlenen ortalama/karışık yakıt tüketimi miktarlarına da yer verildiği, mahkemece alınan ek raporda da belirtildiği üzere davalı İdare tarafından araçların yakıt tüketiminin hesabında anılan tutanaklarda yer verilen ortalama yakıt tüketim miktarlarının dikkate alındığı nazara alındığında, davacının hesaplamada dikkate alınacak ortalama yakıt tüketim miktarından da haberdar olduğu buna rağmen herhangi bir itirazda bulunmayıp, sözleşmeye konu işin ifasına başladıktan sonra haberdar olduğu ve itirazda bulunmadığı ortalama yakıt tüketim miktarlarının gerçeği yansıtmadığını ileri sürmesi TMK’nın 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına da aykırıdır.
Öte yandan davacı tarafça, diğer iddialarının yanında sözleşme ile kararlaştırılan miktardan fazla yakıt tüketimi olması halinde fazla tüketilen akaryakıt miktarının sonraki ay için hesaplanacak yakıt tüketiminden mahsup edileceğinin düzenlendiği, buna rağmen davalı tarafından fazla tüketilen yakıt miktarının hak edişlerinden kesinti yapılmak suretiyle mahsubunun da haksız olduğu ileri sürülmüşse de ilk derece mahkemesince davacının bu iddiası yönünden herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı ve karara karşı sadece davalı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu gözetildiğinde, davacının bahsi geçen bu iddiası bakımından Dairemizce de bir değerlendirme yapılmamıştır.
Bu itibarla, davacı tarafça dava konusu kesintilerin taraflar arasındaki 31/12/2015 tarihli sözleşmenin 12. maddesine uygun olmadığı yani anılan maddeye uygun şekilde yapılan hesaplamaya göre fazla kesinti yapıldığı iddiasında bulunulmadığı da gözetildiğinde, 31/12/2015 tarihli sözleşmenin eki niteliğinde olan İdari Şartnamenin 12 ve 47.10 maddesi gereğince, sözleşme konusu taşıma işinin ifası sırasında kullanılacak araçların akaryakıt tüketim hesabının nasıl yapılacağını bilerek teklif veren ve sonrasında serbest iradesiyle 31/12/2015 tarihli sözleşmeyi imzalayan davacının bağlı olduğu sözleşmenin 12. maddesine aykırı şekilde uygulama yapılmasını talep ederek, davalı tarafın sözleşmenin 12. maddesine uygun olarak yaptığı hesaplamaya göre davacı tarafça fazladan alındığı anlaşılan ve davacının hak edişlerinden kesilen akar yakıt bedellerinin iadesini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini gerekirken, ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değilse de HMK.’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK ‘nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/12/2021 gün ve 2021/623 E. – 2021/1116 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcının, peşin ve ıslah harcı olarak alınan 235,20.TL harçtan mahsubu ile bakiye 154,50.TL’nin talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 5.100,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı kurum tarafından ilk derece yargılamasında yapılan 83,10.TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 83,60.TL posta masrafından oluşan toplam 166,70.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı kurum harçtan muaf olduğundun bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 17/03/2022 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/04/2022 ….