Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/150 E. 2022/476 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/150
KARAR NO : 2022/476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2021
NUMARASI : 2021/202 E. – 2021/883 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak

Taraflar arasında görülen davada Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/11/2021 tarih ve 2021/202 E. – 2021/883 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan 07.12.2020 tarihli gemi satış sözleşmesi ile Cebelitarık Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı “…” isimli yatın 4.000.000 TL karşılığında satışı konusunda anlaştıklarını, sözleşme gereği davalı alıcının satış bedelinin 1.500.000 TL’sini … Turizm Yatırımları A.Ş.’nin … Bankası Marmaris Şubesi hesabına 07.12.2020 tarihinde ödemesinin, kalan 2.500.000 TL’sini ise müvekkiline nakden ödenmesinin gerektiğini, davalı tarafın müvekkiline 50.000 TL’yi sözleşmenin yapıldığı sırada ödediğini, geriye kalan kısmın yatın satışı yapıldıktan sonra ödeneceğini bildirdiğini, müvekkilinin satış sözleşmesinden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirerek yatı davalıya teslim ettiğini, davalının söz konusu yata ait Bağlama Kütüğü Ruhsatnamesini adına çıkararak yatı teslim aldığını, davalının bakiye 2.450.000 TL’nin 1.500.000 TL’sini müvekkilinin hesabına EFT yaparak ödediğini, geri kalan 950.000 TL’yi ise bugüne kadar ödemediğini, buna karşılık davalının müvekkiline sözleşme bedelinin tamamını ödediğini ihtarname ile bildirdiğini, fakat bu iddiasını ispatlayacak ödeme belgesini sunamadığını ileri sürerek, bakiye 950.000 TL alacağının, yatın teslim edildiği 06.01.2021 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu geminin davacı adına değil, … … Ltd. Şti. adına tescilli olduğunu, bu şirketin yetkilisinin davacı olmadığını, bu sebeple davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddedilmesinin gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında imzalanan Gemi Satış Sözleşmesinin 5. maddesi ile ”geriye kalan 2.450.000-TL yatın satışı yapıldıktan sonra satıcı …’e nakden ödenecektir” şeklinde kararlaştırıldığını, müvekkili tarafından 08.01.2021 tarihinde 1.500.000,00-TL’nin EFT ile ödendiğini, geri kalan 950.000,00-TL’nin ise elden ödendiğini, elden ödenmenin davacı tarafın ısrarları üzerine yapıldığını, davacı tarafın tacir olduğunu, satış bedelini tam almadan, değeri yüksek bir geminin satışını gerçekleştirmesinin ve teslim etmesinin mümkün olmadığını, ayrıca 07/12/2020 tarihli satış sözleşmesinin 6. maddesi ile davacı tarafın müvekkiline teslim etmesi gereken jeneratör ve elektronik parçaları da teslim etmediğini, davacının satış sözleşmesinde kendine yüklenen yükümlülüklere aykırı davrandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, taraflar arasında 07.12.2020 tarihli Gemi Satış Sözleşmesine dayalı olarak dava konusu ticari geminin satışının yapıldığı konusunda ihtilafın bulunmadığı, sözleşmede davacının satıcı, davalının ise alıcı olduğu, davalı tarafça her ne kadar, davacının yatın sahibi olmadığı, davanın husumetten reddinin gerektiği iddia edilmişse de, satış için satıcının emtianın sahibi olması gerekmediğinden ve davalının kabulünde olan sözleşmeye dayalı olarak dava açıldığından, bu savunmaya itibar edilmediği, davalının tahkikat sırasında, davacı satıcının geminin jeneratör ve elektronik parçalarının teslim edilmediğinden bahisle eksik ifa savunmasında bulunmuşsa da, dilekçeler aşamasında eksik ifa sebebi ile ödeme yapmadığı savunmasında bulunmadığı gibi, takas-mahsup definde de bulunmadığı, tahkikat sırasındaki davalı savunmasına, davacı tarafça savunmanın genişletilmesi kapsamında itiraz edildiğinden ve muvafakat edilmediğinden, bu savunmaya da itibar edilmediği, davalının satışı kabul edip, dava konusu 950.000 TL bakiye borcunu davacıya elden ödediğini savunduğuna göre, elden ödeme savunmasını ispat külfetinin davalıda olduğu, davalının miktar itibari ile yazılı delille ispatı gereken ödeme savunmasına ilişkin yazılı delil sunmadığından, yemin deliline de başvurulmadığından, 950.000 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, davacının davalıyı daha öncesinde temerrüte düşürdüğünü ispatlayamadığı gibi, sözleşmede alacağın ödeme tarihinin de belirtilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 950.000 TL’nin dava tarihi olan 27/03/2021’den işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu “…” isimli geminin davacı adına değil, … … Limited Şirketi adına tescilli iken, mülkiyetinin müvekkiline devredildiğini, dava konusu değer üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açmasının ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise davanın o kişi veya kişilere karşı açılmasının gerektiğini, davacının dava konusu geminin sahibi olmadığı gibi, bu gemiyi satmak için de yetkilendirilmediğini, dolayısıyla geminin satışı sebebiyle bedel talebinde bulunma ve dava açma hakkının olmadığını, dava konusu geminin, taraflar arasında akdedilen 07.12.2020 tarihli Gemi Satış Sözleşmesi doğrultusunda müvekkili tarafından bedeli ödenerek satın alınmış ve devir, tescil işlemlerinin yapılmış olduğunu, sözleşmenin 6. maddesi ile ”satıcı, sözleşme konusu yatın her türlü motor, mekanik ve elektronik aksamını eksiksiz bir şekilde alıcıya teslim etmekle yükümlüdür. Satıcı yatın kullanımını gerekli niteliklere uygun her türlü aksamı ve belgelerini satış sözleşmesi yapıldığı anda teslim etmekle yükümlüdür.” şeklinde hüküm koyulmuşa da, müvekkiline geminin mütemmim cüzleri olan jeneratör ve elektronik parçalarının teslim edilmediğini, kendi yükümlülüğünü yerine getirmekten kaçınan tarafın, karşı taraftan edimin ifasını talep edemeyeceğini, dava konusu gemide mevcut olan eksik parçalar sebebiyle müvekkilince Büyükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesi 2021/72 D. İş dosyası ile delil tespitinin talep edildiğini, mahkemece alanında uzman bilirkişi görevlendirilerek … isimli gemide sözleşmeye aykırı bir çok ayıpların olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporu sonrasında davacıya 08.11.2021 tarihli ihtarnamenin keşide edilerek, Türk Borçlar Kanunun 219. maddesi uyarınca, sözleşmenin 6. maddesinde belirtilen bütün ayıp, eksiklik ve arızalardan sorumlu olduğunun, sözleşmeye ve satış işlemine aykırı mevcut durum nedeniyle müvekkilin Türk Borçlar Kanununun 227. maddesi kapsamında yasal tercih hakkını öncelikle “2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme” olarak kullanacağının, bu kapsamda teknedeki eksiklik ve arızaların giderilmesi için gerekli onarımların yapılacağının ve eksiklerin ikmal ve satın alma yoluyla tamamlanacağının ve bundan kaynaklı masraf ve diğer yükümlülüklerin satış bedelinden tenzil edilmesinin talep edileceğinin ihtar edildiğini, davacının Satış Sözleşmesinin 6. maddesindeki düzenleme nedeniyle satışa konu gemideki eksiklik ve ayıpları açıkça kabul ederek, bu eksiklikleri gidereceğini kabul ve taahhüt etmiş olduğundan, satışa konu maldaki ayıbın açık veya gizli ayıp olup olmadığına bakılmaksızın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, anılan ayıp bedellerinin satış bedelinden tenzilinin gerektiğini, ilk derece mahkemesi tarafından her ne kadar eksik ifa sebebiyle savunmada bulunulmadığı ifade edilmiş olsa da 05.07.2021 tarihli cevap, 23.08.2021 tarihli ikinci cevap ve 15.11.2021 tarihli ek beyan dilekçesi ile davacı tarafın eksik ifada bulunduğunun belirtilerek, bazı taleplerde bulunulduğunu, ayrıca 28.10.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında, teslim edilmeyen jeneratör ve elektronik parçalardan dolayı dava açılacağının bildirildiğini ve açılacak işbu davanın bekletici mesele yapılması talebinde bulunulduğunu, müvekkili tarafından Ankara 10. Asliye Ticaret mahkemesinin 2021/786 Esas sayılı dosyası ile bedel indirimi davasının ikame edilmiş olup, söz konusu davanın bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, ilk derece mahkemesi tarafından 28.10.2021 tarihli duruşmada taraflarına yemin deliline başvurup başvurmayacaklarının bildirilmesi için süre verildiğini, kendilerince de yemin delili talebinden vazgeçmemek üzere, bu aşamada yemin deliline ilişkin haklarını kullanmadıklarını, diğer delillerinin tamamı toplandıktan sonra yemin delilini kullanma haklarının saklı olduğunun bildirildiğini, buna rağmen ilk derece mahkemesi tarafından gerekçeli kararda, kendilerince yemin deliline başvurulmadığının belirtildiğini, müvekkilinin cevap dilekçesinde tanık deliline açıkça dayandığını, her ne kadar senetle ispatı gereken durumlarda sadece karşı tarafın açık muvafakati veya istisnalar haricinde tanık dinlenilmesi mümkün değilse de, maddi vakıa ve olayların tespiti hususunda tanık dinlenilebilmesinin mümkün olduğunu, somut uyuşmazlıkta da dava konusu olan geminin maddi fiziki durumuna, ayıbına ve diğer maddi olgular ile geminin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde teslim edilip edilmediği hususunda tanık dinlenebileceğini, 15.11.2021 tarihli dilekçesi ile … isimli geminin satış sözleşmesine ve kullanıma elverişli olup olmadığı hususunda tanık dinletilme taleplerinin ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, somut uyuşmazlıkta sicile kayıtlı bir taşınır malın mülkiyetinin müvekkiline geçirildiğini, sicilden devir ve temlik işlemlerinin yapılmış olmasının, malın bedelinin ödendiğine karine teşkil ettiğini, bunun aksini ileri süren tarafın, iddiasını yazılı delil ile kanıtlamasının gerektiğini, bu nedenle davacının bedele ilişkin iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, gemi satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde 4.000.000 TL bedelli dava konusu yatın, taraflar arasında imzalanan 07.12.2020 tarihli gemi satış sözleşmesi ile müvekkilince davalıya satıldığını, satış bedelinin 3.050.000 TL’nin davalı tarafından ödendiğini, bakiye 950.000 TL’nin ise ödenmediğini ileri sürmüş, davalı vekili ise cevap dilekçesinde, bakiye 950.000 TL’nin davacıya elden ödendiğini savunmuş, ancak bu savunmasını HMK’nın 200. maddesi uyarınca senetle ispatlayamamış, bunun üzerine mahkemece 28.10.2021 tarihli celsede davalıya cevap dilekçesi ile dayandığı yemin teklifinde bulunup bulunmayacağını bildirmesi konusunda iki haftalık kesin süre vermiş, davalı vekilince sunulan 11.11.2021 tarihli dilekçe ile bu aşamada yemin deliline başvurmayacakları bildirilmiştir. Davalı vekilinin ödeme savunmasını mevcut delillerle kanıtlayamaması karşısında, mahkemece davalı tarafa yemin teklif hakkının hatırlatılmasında ve bu hakkın da kullanılmaması sonrasında, davalının 950.000 TL bakiye satış bedelini ödemediği kabul edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmasında, Dairemizce bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilince, somut uyuşmazlıkta dava konusu geminin fiziki durumuna, ayıbına ve diğer maddi olgular ile geminin sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde teslim edilip edilmediği hususunda tanık dinletmek istedikleri ve bu aşamada yemin deliline başvurmayacakları bildirilmiş ise de, yukarıda da açıklandığı üzere, bakiye 950.000 TL satış bedelinin ödenip ödenmediği konusunda, mahkemece davalıya yemin teklif hakkının hatırlatılması yerinde olup, bu noktada bir icapsız yemin hali söz konusu değildir.
Davalı vekilince sunulan cevap ve 2. cevap dilekçelerinde ayrıca, 07/12/2020 tarihli satış sözleşmesinin 6. maddesi ile davacı tarafın müvekkiline teslim etmesi gereken jeneratör ve elektronik parçaları da teslim etmediği, davacının satış sözleşmesinde kendine yüklenen yükümlülüklere aykırı davrandığı savunulmuş ise de, bu hususta hiçbir talep ileri sürülmemiş, örneğin takas mahsup def’inde bulunulmamış veya bu konuda yapılan masrafların satış bedelinden indirilmesi talep edilmemiştir.
Her ne kadar davalı vekilince 28.10.2021 tarihli celsede mahkemece yemin teklif hakkının hatırlatılması üzerine sunulan 11.11.2021 tarihli dilekçede, BK’nın 112. maddesi uyarınca kendi edimini yerine getirmeyen tarafın, karşı taraftan ediminin ifasını isteyemeyeceği bildirilerek, öncelikle tarafların temerrüt durumlarının tespiti talep edilmişse de, davacı vekilince sunulan 15.11.2021 tarihli dilekçe ile savunmanın genişletilmesine muvafakat etmedikleri beyanında bulunulmuştur. Gerçekten de başlangıçta 950.000 TL borcunun bulunduğunu kabul edip, bunu ödediğini savunan davalı vekilinin, bu kez eksik ifa nedeniyle müvekkilinin temerrüde düşmediğini savunması, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olup, karşı tarafın muvafakatine tabidir. Dolayısıyla mahkemece davalının anılan savunmasının incelenmemesi de usule uygundur.
Yine davalı vekilince, dava konusu “…” isimli geminin davacı adına değil, … … Limited Şirketi adına kayıtlı olduğu bildirilerek, davanın husumetten reddinin gerektiği savunulmuşsa da, satış için satıcının emtianın sahibi olması gerekmediği gibi, dava konusu sözleşmeye dayanarak yatın kendi adına tescilini sağladığını bildiren, üstelik satış bedelinin bir kısmını da davacıya ödeyen davalının, bu savunmasına mahkemece itibar edilmemesinde de bir isabetsizlik yoktur.
Davalı vekilince ayrıca 28.10.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında, teslim edilmeyen jeneratör ve elektronik parçalardan dolayı “dava açılacağı” bildirilmiş ve açılacak davanın bekletici mesele yapılması talebinde bulunulmuş ise de, Dairemizce UYAP kayıtlarından yapılan incelemede, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/786 Esas sayılı dosyasında, TBK’nın 219, 223, 227/2, TTK’nın 23. maddelerine dayanılarak geminin ayıplı satılması nedeniyle bedel indiriminin talep edildiği, davanın ise 24.12.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Öncelikle “açılacak” bir davanın sonucunun beklenmesine karar verilmesinin mümkün olmayacağı tabiidir. Somut uyuşmazlıkta da Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/786 Esas sayılı davası 24.12.2021 tarihinde açılmış olup, bu tarih işbu davada kararın verildiği 18.11.2021 tarihinden bile sonradır. Dolayısıyla mahkemece anılan davanın sonucunun bekletici mesele yapılmaması da yerinde olmuştur.
Ayrıca HMK’nın 166/1. maddesi uyarınca, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar. Yine 166/4. maddesi uyarınca, davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.
Somut uyuşmazlıkta da ilk dava bedele ilişkindir. Dolayısıyla ilk ve ikinci davalar farklı sebeplerden doğmuştur. Biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması da söz konusu değildir. Kaldı ki birleştirme kararı da ikinci mahkemece verilecek olup, işbu davada “açılmamış” bir dava ile birleştirme kararının verilebilmesi ihtimali yoktur. O halde mahkemece bu hususta bir inceleme yapılmamasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Son olarak dava konusu geminin Cebelitarık Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı iken dava konusu satış sözleşmesinin yapıldığı ve TTK’nın 996 ve 997/1. maddeleri uyarınca mülkiyetinin taşınır hükümlerine göre devredileceği konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığından, mahkemece bu konuda daha ileri bir inceleme ve değerlendirme yapılmamasında da bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarında açıklanan nedenlerle ve dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 64.894,50 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 16.223,63 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 48.670,87 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/04/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip