Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1474 E. 2022/1211 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1474
KARAR NO : 2022/1211
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/04/2021
NUMARASI : 2012/58 E. – 2021/108 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat

BİRLEŞEN DAVA ANKARA 4. FSHHM 2013/50 E. 2013/139 K. SAYILI DOSYASI

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Eser Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Tespiti, Meni, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/04/2021 tarih ve 2012/58 E. – 2021/108 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin 1998-2006 yılları arasında Almanya’da, 2006-2011 yılları arasında ise Türkiye’de “…” isimli eğitim sistemini öğrenip fiilen uyguladığını, kuramın temel özelliklerinin “…” başlıklı belgede açıklanıp bir örneğinin davalılar … ile …’a gönderildiğini, eserin hazırlanması sürecinde yararlanılan 18 adet kaynak eserlerle ilgili olarak “Kaynaklar” başlıklı bir liste hazırlanıp ayrıca “…” isimli dokümanın düzenlediğini, yaratılan eserlerin noterler aracılığıyla tespit ettirilip, ayrıca T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde tescil ettirildiğini, davalı …’un … Üniversitesinden müvekkilinin hocası olduğunu, diğer davalı …’in fiili sahibinin de … bulunduğunu, anılan davalının, dava konusu …’nın değişik öğretim kurumlarında uygulanması ve kitap haline getirilmesi yönünde müvekkiline ümit ve sözler verdiğini, bu kapsamda davalı …’un yardım etmesi sonucunda müvekkilinin T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından 03.03.2011 ila 23.05.2011 tarihleri arasında pilot uygulama bölgeleri olarak seçilen… Okullarında dava konusu pilot projeyi uygulamak üzere geçici olarak proje uygulamacısı olarak görevlendirildiğini, çeşitli DVD’lerde ders uygulamasını ve yöntemi gösteren video kayıtlarının bulunduğunu, T.C. MEB Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Daire Başkanlığı’nca başlatılan pilot uygulama projesinde 11.04.2011 tarihinde müvekkilinin göreve başladığını, proje uygulamasıyla ilgili tüm bilgi, belge, bilgisayar ve materyallerin müvekkilinin rehberliğinde, … Okulları tarafından temin edildiğini, pilot uygulama projesinin bitiminde Bakanlığa verilmesi gereken raporun hazırlanması için müvekkilinin elindeki tüm dokümanları davalı …’a elektronik ileti olarak gönderdiğini, 21.06.2011 tarihli … Okullarını ziyaretinde kendi adına bilgisayara kaydettiği doküman adının “…” olarak değiştirildiğini, çalışma sayfalarına da kitap haline getirmek amaçlı sayfa numaraları verildiğini, ancak numaralamanın yanlış yapıldığını tespit ettiğini, davalı …’un teknik destek dışında hiçbir katkısı olmadığını, dahası kuramı özümsemediği halde hazırlattığı taslak eseri, … matbaasında … İlköğretim Okulu Yayını olarak izin ve onay almadan çoğalttığını, bandrolsüz çok sayıda baskı yaptırdığını, çoğaltılan eserlerin … Okullarındaki 4 ayrı ana sınıfında yaklaşık 80 öğrenciye ücreti karşılığında satıldığı duyumlarının alındığını, davalı …’un 2011–2012 döneminde kuramı, müvekkilinin izin ve onayını almadan “…” ismi altında … Okullarında kullandığını, çoğaltılıp yayımlanan eserde müvekkilinin adına yer verildiğini, ancak yöntemin değiştirildiğini, kitap üzerine “… Okulları” logosunun konulduğunu, yöntemin özüne aykırı sayfalar ilave edildiğini, kullanılan görsellerin değiştirildiğini, müstakil yazı defteri olarak tasarlanan sayfaların kitabın sonuna ilave edildiğini, sayfa sayılarının çoğaltıldığını, boyama sayfalarının ilave edildiğini, sayfa başlıklarının sayfa sonuna yazılarak değiştirildiğini, sonuç olarak müvekkili eserinin bütünlüğünün bozulduğunu, müvekkilinin isminin küçük ve eksik yazılıp mali ve manevi haklarının ihlal edildiğini, güftesi ve bestesi müvekkiline ait … şarkısının da davalılarca izinsiz olarak kullanıldığını, izinsiz kullanılan hafıza kartlarının bazı görsellerinin değiştirildiğini, ancak format ve tekniğinin müvekkilinin eserindekiyle aynı olduğunu, alfabe klavyesinin, yazı gelişim basamaklarına göre dizayn edilmiş üç farklı formattaki defterlerin teknik ve tasarımlarının, yazı tahtası olarak bilinen ön ses levhasının, A4 büyüklüğündeki ön ses levhasının, 10 adet öğrenci çalışma istasyonu ve 7 adet kart oyununun kullanıldığını, böylece müvekkiline ait ilim ve edebiyat eserinden kaynaklanan hakların ihlal edildiğini ileri sürerek, 300.000,00. TL’lik maddi tazminata mahsuben bu aşamada 2.000,00.-TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. vekili, müvekkili şirketin çekişmeli eserin çoğaltılıp yayımlanmasını gerçekleştirmediğini, esasen matbaalarının dahi bulunmadığını, yaptıklarının sadece davalılar … ve …’in talebi üzerine taslak kitabın görsel tasarımı ile sayfa dizaynını yapmak olduğunu, yarattıkları bu görselleri de çoğaltıp yayımlamadıklarını, içeriğe müdahale etmediklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, davacının aldığı eğitim ve entellektüel birikimin, çekişmeli eseri yazacak seviyede olmadığını, dava dilekçesinde açıklanan vakıalar kronolojisinin hayatın olağan akışıyla uyarlı bulunmadığını, çünkü çekişmeli eserin davacı tarafından tek başına değil, Bakanlık tarafından görevlendirilmiş toplam 14 öğretmen/eğitici tarafından yaratıldığını, dava konusu eserin T.C. MEB tarafından başlatılmış “Görsel Okuma Yazma Öğretimi Projesi” çerçevesinde yaratılıp davalı …’in mali sponsor olduğunu, aslında resmi ilkokul öğretmeni olan davacının Bakanlık görevlendirmesi ve …’un yardımıyla projeye dahil edildiğini, davacının projenin başlamasından önceki tarihli eser sahipliğini ortaya koyan bir belgesinin olmadığını, dava konusu eserin olağan koşullarda ancak 2 yıllık bir sürede tamamlanabileceğini, buna karşın davacının projede ancak üç aylık süreyle çalıştığını, dava konusu eserin Bakanlık tarafından görevlendirilen ve tespit edilen pilot okullarda uygulanan bir proje olması nedeniyle, eserden kaynaklanan mali hakların da Bakanlığa ait olacağını, davacının eser sahibi olarak isminin eser üzerine yazıldığını, ayrıca kendisinden ayrı 14 eser sahibinin daha bulunduğunu, tek başına eldeki davayı açamayacağını, bunlardan ayrı olarak 2009 tarihli noter beyannamesinde bahsi geçen yaratının eser niteliğinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, asıl davadaki iddiaları tekrar ederek Ankara 1. FSHHM.’nin 2012/22 D. iş sayılı dosyası üzerinden tespit edilip bu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde tescil ettirilmiş 27.05.2011 tarih ve ME/1010 ve İEE1179 kayıt nolu eserlerinden kaynaklı ismin belirtilmesi ve eserinin bütünlüğünün korunmasına ilişkin manevi hakları ile eserlerinden kaynaklanan işlenme, çoğaltma, yayma ve temsile ilişkin mali haklarının ihlal edildiğini, davalıların izin ve onay almadan dava konusu eserleri işleyip, çoğaltıp yaydıklarını, çekişmeli “…” isimli eserin, davalılar tarafından … Okulları logosunun da kullanılmak suretiyle “…” ismi altında çoğaltılıp yayımlandığını, davalı …’a ait kartvizitte görüldüğü üzere, yine intihal edilmiş üç tip defterle birlikte 108,00.-TL bedel karşılığında satışa sunulduğunu, müvekkilinin adının kapak sayfasında çok küçük yazılmış olup eserde ismin belirtilmesine ilişkin manevi hakkın ihlal edildiğini, intihal edilmiş “…” isimli kitap üzerine iliştirilmiş “proje ürünüdür parayla satılmaz” şeklindeki açıklamanın doğru olmadığını ileri sürerek, davalıların eylemlerinin haksız olduğunun tespitine ve tecavüzlerinin ref’i ile önlenmesine, mali hakların ihlali nedeniyle 5846 Sayılı Yasanın 68/1 maddesi gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla açtıkları belirsiz alacak davalarının kabulü ile 3.000,00 TL’nin, 5846 sayılı Yasanın 70/2 maddesi gereğince 500,00 TL’nin ve 100.000,00. TL manevi tazminatın haksız eylem tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalılar vekili, asıl dava dosyası karşısında işbu davanın derdest olduğunu, asıl dosyadaki savunmalarının birleşen dosya yönünden de geçerli bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…” isimli çalışmanın, gerek bileşenleri, gerekse bütünsel bağlamda 5846 sayılı FSEK’in 2. maddesi anlamında bir ilim eseri olmadığı, dolayısıyla ortada FSEK anlamında korunması mümkün olabilecek bir eser olmadığından, eserden kaynaklanan hakların ihlalinden söz edilemeyeceği, dava dilekçesinde “…” isimli fikri ürünle ilgili olarak davacının izin ve onayı alınmadan işlenip bütünlüğünün bozulması suretiyle çoğaltılıp, temsil edildiğinin iddia edildiği, söz konusu “…” adlı eserde melodi unsuruna rastlanmadığı, bu çalışmanın, konuşma tonunda söylenen (melodik hattı bulunmayan) ve ritmik “tekerleme” tarzında bir eğitim materyali olduğu, bu nedenle “…” isimli fikri yaratının müzik eseri olarak değerlendirilmediği, ancak dava konusu “…” isimli çalışmanın kendi türü içinde yaratıcısının kattığı hususiyet sonucunda ayrışmış ve benzerlerinden farklılaşıp 5846 sayılı Yasanın 2. maddesi anlamında ilim eseri olarak kabul edilebilecek bir özelliği kazandığı, davacının, dava konusu … isimli musiki eserinin de, kendisinden izin ve onay alınmadan davalı eğitim kurumu olan … Okullarında kullanıldığını, işlendiğini ve çoğaltılıp temsil edildiğini iddia etmiş ise de, bu iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili, dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarında, dava konusu “…=…” isimli fikri ürünün, 5846 sayılı FSEK kapsamında eser olarak kabul edilmesi konusunda bir tartışma bulunmadığı gibi davalıların müvekkiline ait eserleri ortaklaşa bir proje çerçevesinde kullandıklarının da tartışmasız bulunduğunu, davaya konu bilimsel eserin tamamının müvekkil tarafından meydana getirildiğini ve bu eserlerin tamamının da davalıya ait okulda izinsiz uygulandığını, müvekkili ile davalılar arasında yazılı ve sözlü bir anlaşmanın bulunmadığını, müvekkilinin sadece pilot uygulamaya rıza gösterdiğini, pilot uygulama sonrasında kar amaçlı kullanım için rızadan fazlasının gerektiğini, oysa davalı tarafın ihlalinin pilot uygulamadan sonra gerçekleştiğini, internette yapılacak basit bir araştırmayla dahi davalıların bu eserleri hala kullandıklarının görüleceğini, davalı tarafın izinsiz olarak basmak, çoğaltmak, satmak suretiyle yaymak, internet sitesinde fotoğraf yolu ile kullanmak, bir kısım basımlarda müvekkilinin adının hiç eser sahibi olarak gösterilmemek, bir tanesinde ise çok küçük puntolarla ve düz olmayan zeminde ve eksik olarak yazılmak suretiyle gerçekleştirilen eylemlerin, 5846 sayılı FSEK’nun 2. maddesinde tanımı yapılan müvekkiline ait ilim eserinden kaynaklanan ve 5846 sayılı FSEK’nun 20, 21, 22 ve 23.maddeler ile koruma altında olan mali hakları ile FSEK’nun 14, 15, 16.maddelerinde yazılı manevi hakların ihlali niteliğinde olduğunu, müvekkiline ait bilimsel eserin ticari olarak pazarlandığına dair bazı delillerin de dosya içerisinde olup, yerel mahkeme tarafından bu hususun değerlendirilmediğini, müvekkilinin izin ve onayı alınmadan çoğaltılıp yayımlanan eserin incelenmesi sonucunda, müvekkilin adının yazıldığının, ancak yöntemin değiştirildiğinin, kitap üzerine “… Okulları” logosunun konularak yöntemin özüne aykırı sayfalar ilave edildiğinin, kullanılan görsellerin değiştirildiğinin, müstakil yazı defteri olarak tasarlanan sayfaların kitabın sonuna ilave edildiğinin, sayfa sayılarının çoğaltıldığının, boyama sayfalarının ilave edildiğinin, sayfa başlıklarının sayfa sonuna yazılarak değiştirildiğinin ve bu suretle müvekkiline ait eserin bütünlüğünün bozulduğunun açıkça anlaşılacağını, dosyada mevcut bilirkişi raporlarında da bu hususlar dile getirilmesine rağmen yerel mahkemenin adeta gerekçe bile yazmadan davanın hukuka aykırı olarak reddine karar vermesinin doğru olmadığını, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulunca düzenlenen 27/01/2020 tarihli ek raporun hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Asıl dava, eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat, birleşen dava ise eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün tespiti, önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafça eser sahibi olduğu ileri sürülen “…” isimli çalışmanın, FSEK’in 2. maddesi anlamında bir ilim ve edebiyat eseri niteliğinde eseri olmadığı, bu hususun 17.01.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda açıklandığı, her ne kadar önceki 11.01.2016 tarihli raporda davacı çalışmalarının ilim ve edebiyat eseri niteliği taşıdığı bildirilmiş ise de bu raporda denetime elverişli olacak şekilde herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, yalnızca çalışmanın ilim ve edebiyat eseri olduğunun belirtildiği, buna karşılık mahkemece hükme esas alınan 17.01.2020 tarihli ek bilirkişi raporunda ise detaylı biçimde ve tek tek açıklanmak suretiyle kanaat bildirildiği, bu itibarla mahkemece söz konusu ek rapora itibar edilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, anılan çalışma eser niteliğinde olmadığından davacının bu çalışmaya tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinin yerinde bulunmadığı, yine davacıya ait “…” adlı çalışmanın ise FSEK’in 2. maddesi anlamında ilim ve edebiyat eseri niteliği taşıdığı ancak bu eserin davalı tarafça kullanıldığı iddiasının kanıtlanamadığı, dolayısıyla bu yönden de davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak alınan harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 29/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip