Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1359 E. 2022/1468 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1359
KARAR NO : 2022/1468
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2018
NUMARASI : 2016/478 E. – 2018/196 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali

Dairemizce verilen 25/09/2020 tarih ve 2019/390 Esas, 2020/763 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 06/06/2022 tarih ve 2021/177 Esas 2022/4514 Karar sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, dava Dairemizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şirketin,… başvuru numaralı “…” markasının 24. ve 35. sınıfta tescili talebinde bulunduğunu, markanın yayınına karşı müvekkili tarafından 10.11.2015 tarih ve … sayılı dilekçe ile itiraz edildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığının 19.02.2016 tarihli yazısı ile, itiraza gerekçe gösterilen marka/markalar ile başvuru arasında 8/1-b anlamında karıştırılma ihtimali bulunduğunun tespit edildiği ve bu açıdan itirazın haklı bulunarak marka başvurusundaki bazı emtianın başvuru kapsamından çıkarıldığını, Markalar Dairesi Başkanlığı kısmi ret kararının hukuka aykırı olması nedeniyle, … sayılı dilekçe ile 20.04.2016 tarihinde marka yayınına itirazının yeniden incelenmesinin talep edildiğini, marka yayınına itirazın yeniden incelenmesi talebinin, YİDK’nın 2016-M-10140 sayılı kararı ile reddedildiğini, söz konusu kararın “…” ibareli başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen … sayılı markalar arasında ilişkilendirme karıştırılma ihtimali bulunduğu kalan mesnet markalar ve başvuru kapsamında kalan mallar/hizmetler açısından ilişkilendirme/karıştırılma ihtimali bulunmadığı şeklinde gerekçelendirildiğini, müvekkili şirketin, perakende sektörünün öncülerinden olan bir firma olduğu ve müvekkili şirket adına tescilli veya kullanımında olan markaların hepsinin tanınmış marka olduğunu, dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun, müvekkiline ait “…” ve “…” ibareli markalar ile görsel anlamda ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, davaya marka başvurusunun tescilinin talep edildiği 24. ve 35. Sınıf ile müvekkiline ait markaların koruma kapsamında bulunan sınıfların birbiriyle ilişkilendirilebileceğini ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-10140 sayılı kararının iptaline ve bağlantılı diğer hususlara karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı adına başvurusu yapılan markanın tescil edilmek istendiği 24. sınıf ve 35. sınıfların tüm alt sınıfları ile davacı itirazına mesnet teşkil eden markalar arasında bir ayniyet/benzerlik bulunduğu, davaya konu marka başvurusunun … … ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet teşkil eden markalarda ise … ve … ibarelerinin olduğu, hitap edilen tüketici kesimi nezdinde, davaya konu … … ibareli marka başvurusunun, davacıya ait seri markalar içerisine sızabilmesi ve bu nedenle davaya konu marka başvurusunun davacı markaları olarak addebileceği, davaya konu marka başvurusunun, davacı markalarını çağrıştırması ve bu nedenle de karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği, daha önceki bir dönemde, davacı itirazına mesnet teşkil eden … / … esas unsurlu markaları üzerinde barındıran ürün/hizmetleri almış, bu ürün/hizmetlerden yararlanmış, yukarıdaki özelliklere sahip hitap edilen tüketici kesimi, bir bütün olarak, … … ibareli ürün/hizmetler ile karşı karşıya kaldığında, önceki tarihte aldığı ve/veya yararlandığı … / … ibareli markalar olduğu zannıyla, davaya konu marka başvurusunu üzerinde barındıran ürün/hizmetleri alabileceği, markalar arasında, 556 Sayılı KHK md.8/1-b anlamında halk nezdinde karıştırılmaya neden olacak derecede bir benzerliğin bulunduğu, 556 Sayılı KHK md.8/1-b kapsamında halk nezdinde karıştırılmaya neden olacak derecede bir benzerlik bulunduğu kanaatine varılmış olduğundan, KHK’nın 8/4. maddesi çerçevesinde ek bir inceleme yapılmasının gerekmediği, yalnızca benzer marka başvurusunda bulunmanın kötüniyetli başvuru olduğunun kabule yeterli olmadığı gerekçesi ile YİDK iptal talebi yönünden davanın kabulü ile, YİDK’nın 20/10/2016 tarih 2016-M-10140 sayılı kararının davacının itirazının reddi ile ilgili kısım yönünden iptaline, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, YİDK kararının yerinde bulunduğunu, mahkemece yapılan değerlendirmenin yerinde bulunmadığını, başvuru kapsamında kalanlar için iltibas tehlikesinin olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizce; davalının dava konusu başvurusuna davacı tarafça bir çok “…” ibareli marka mesnet gösterilerek itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca davacının itirazına mesnet gösterdiği… sayılı markaların benzer bulunduğu, diğer markaların davalının başvurusu ile benzer bulunmadığı, Markalar Dairesi Başkanlığı’nın davacının bu iki markasını mesnet alarak davalının başvurusundan bir kısım emtia ve hizmeti çıkardığı, bir kısım yönünden ise ret kararı verdiği, davacı tarafça bu karara yapılan itiraz sonucunda da YİDK’in itirazı sadece davacının mesnet …sayılı markaları kapsamında değerlendirdiği ve itirazın reddine karar verdiği, davanın da bu YİDK kararının iptali davası olduğu gözetildiğinde, davanın, davalının başvurusu ile davacının mesnet …sayılı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı özelinde kaldığı ve bu şekilde değerlendirme yapıldığı, davacının itirazına mesnet …sayılı markalarının asli unsurunun “… …” ibarelerinden oluştuğu, bu ibarede bulunan “…” kelimesi, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, buna göre, dava konusu başvuruda, “…” ibaresinin tek başına değil bir bütün olarak “…” şeklinde yazıldığı, markaların bir bütün olarak değerlendirilmelerinin esas olduğu gözetildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “… …” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı ve ayrıca bu nedenle 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesinin başvurunun tesciline engel olmayacağı, iltibas değerlendirmesi hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmediği, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmediği gerekçesiyle davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, YİDK iptal talebi yönünden davanın reddine, dava konusu marka henüz tescil edilmediği için hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 06/06/2022 TARİH 2021/177 E. – 2022/4514 K. SAYILI İLAMININ ÖZETİ: Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince; Bölge Adliye Mahkemesince markanın tescil edilmemiş olması sebebiyle hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetli olduğu, ancak, YİDK kararının iptali istemi ile ilgili olarak davacı şirketin itirazına gerekçe gösterdiği markaları arasından … sayılı markaların benzer olduğu, bunlardan da sadece …sayılı markaların tescil kapsamları itibarı ile dava konusu başvuru markasıyla aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu değerlendirilerek karar verildiği, zaten Markalar Dairesi Başkanlığınca …sayılı markaların benzer bulunması nedeni ile 35. sınıftaki bazı hizmetlerin başvurudan çıkartıldığı YİDK tarafından işaretsel olarak benzer olmakla birlikte tescil kapsamlarının farklı olduğu gerekçesiyle … sayılı markalar yönünden itirazın reddine karar verildiği, davalı şirketin de başvurunun reddine dair Kurum kararı aleyhine dava açmadığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince … sayılı markaların benzer olduğu kabul edilerek itiraza gerekçe bu beş markanın tescil kapsamları itibarı ile YİDK kararının yerinde olup olmadığının ve başvuru markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususunun tartışılması gerekirken, hatalı gerekçeyle ve eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış ve bu nedenle hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalı şirket “…” ibareli 24 ve 35. sınıf mal ve hizmetleri içerir marka başvurusunda bulunmuş, davacı şirket “…”, “…” asıl unsurlu markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık, kötüniyet ve tescil için başvurusu yapılan markanın, başkasına ait sınai mülkiyet hakkını kapsaması gerekçeleriyle başvuruya itiraz etmiş, Markalar Dairesi Başkanlığınca itirazın kısmen reddine karar verilmiş, davacı şirket tarafından bu karara yapılan itiraz ise YİDK’nın 2016-M-10140 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Anılan YİDK kararının iptali ve davalı markasının hükümsüzlüğü için açılan iş bu davada ilk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçe ile YİDK iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, ilk derece mahkemesi kararı yalnızca davalı … tarafından istinaf edilmiştir. O halde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak YİDK kararının iptali koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Diğer taraftan bir hususu daha açıklamakta fayda bulunmaktadır. Her ne kadar Yargıtay bozma ilamında, Bölge Adliye Mahkemesince … sayılı markaların benzer olduğu kabul edilerek itiraza gerekçe bu beş markanın tescil kapsamları itibarı ile YİDK kararının yerinde olup olmadığının ve başvuru markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususunun tartışılması gerektiği belirtilmiş ise de, davalının dava konusu başvurusuna davacı tarafça bir çok “…” ibareli marka mesnet gösterilerek itiraz edilmiş, Markalar Dairesi Başkanlığı’nca davacının itirazına mesnet gösterdiği …sayılı markalar benzer bulunmuş, diğer markalar davalının başvurusu ile benzer bulunmamıştır. Markalar Dairesi Başkanlığı, davacının bu iki markasını mesnet alarak davalının başvurusundan bir kısım emtia ve hizmeti çıkarmış, bir kısım yönünden ise ret kararı vermiştir. Davacı tarafça bu karara yapılan itiraz sonucunda da YİDK itirazı sadece davacının mesnet …sayılı markaları kapsamında değerlendirmiş ve itirazın reddine karar vermiştir. İlk derece mahkemesince de bu kapsamda değerlendirme yapılmış ve verilen karar davacı tarafça istinaf edilmemiştir. Davanın YİDK kararının iptali davası olduğu ve Dairemizin istinaf sebepleri ile bağlı olduğu gözetildiğinde, davanın davalının başvurusu ile davacının mesnet …sayılı markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı özelinde kaldığı kanaatine varılmış ve bu şekilde değerlendirme yapılmış, bu nedenle Yargıtay bozma ilamına bu yönüyle iştirak edilmemiştir.
Diğer yandan, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun geçici 1. maddesi yollamasıyla somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davacının itirazına mesnet …sayılı markalarının asli unsurları “… …” ibarelerinden oluşmaktadır. Bu ibarede bulunan “…” kelimesi, Türkçe’de büyük, geniş anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamları dar değerlendirilmelidir. Diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulü gerekmektedir. Aksinin kabulü halinde, tasviri ve vasıf bildirici veya ticaret alanında herkesin kullanımına açık ibareleri bir şekilde tescil ettiren kişilerin, bu ibarelerin başkaları tarafından kullanımına engel olmaları sonucu doğacaktır. Esasen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik kararları da bu yöndedir. Örneğin, Yüksek Dairenin 16/12/2019 Tarihli, 2019/1771 Esas ve 8199 Karar sayılı ilamında, “nitelik ve değer belirten işaretlerden olmakla tek başına “…” ibaresinin KHK’nın 7/1-c maddesince tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılacak ibarelerden olmadığı, davalının başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin ise markaya ayırt edicilik katacağının kabul edilmesi gerektiği” denilerek, “…” asıl unsurlu markalarla “…” ibareli marka arasında iltibas bulunmadığı kabul edilmiştir. Yine, Yüksek Dairenin, 04/12/2019 Tarihli, 2019/578 Esas ve 7827 Karar sayılı ilamda ise, “Markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin varlığı değerlendirilirken, markaların birbirlerine olan görsel, sescil ve kavramsal benzerlikleri yanında, markaya konu unsurların ayırt edicilik gücü de dikkate alınmalıdır. Bu anlamda markalarda yer alan ve tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden amaç, tercih veya yöntem belirten tanımlayıcı ibareler karşılaştırmada dikkate alınmaz. Tanımlayıcı olmamakla birlikte tanımlayıcılığa yakın olan ibareler yönünden ise koruma düzeyinin düşük tutulması gerekir. Esasen tanımlayıcı olmakla birlikte, KHK’nın 7/son maddesi uyarınca kullanım sonucu ayırt edici kılınmakla marka olarak tescili sağlanabilecek ibarelerin sadece tescilin sağlandığı gerekçesiyle kullanım tekeli de kimseye bırakılamaz.” açıklamasına yer verilmiş ve “… +ŞEKİL” markası ile “…” markası arasında iltibas bulunmadığına hükmedilmiştir. O halde, anılan Yargıtay kararlarında da açıklandığı üzere, tanımlayıcılığa yakın olan ibareleri içeren markaların koruma düzeylerinin düşük tutulması ve sadece ayırt edicilik taşımayan ekleri ile oluşturdukları biçimler itibariyle korunmaları gerekmektedir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvuruda da, “…” ibaresinin yanında “…” ibaresi ile kelime unsuruna yer verildiği, bu şekilde başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı kanaatine varılmıştır.
Esasen Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin birçok kararında da benzer değerlendirmeler kabul edilmiştir. Bu kapsamda, Yüksek Dairenin 03/02/2021 Tarihli ve 2020/1414 Esas ve 2021/787 Karar sayılı kararı ile, “…” ibareli marka başvurusunun, 10/06/2020 Tarihli 2019/5072 Esas ve 2020/2735 Karar sayılı kararı ile “… …” ibareli marka başvurusunun, 01/10/2019 Tarihli, … Karar sayılı kararı ile “…+şekil” ibareli marka başvurusunun, 29/04/2019 Tarihli, 2018/1607 Esas ve 2019/3263 Karar sayılı kararı ile “…+şekil” ibareli marka başvurusunun, davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibas oluşturmayacağının kabul edildiği Dairemiz kararları onanmıştır.
Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/09/2017 Tarihli, 2016/1578 Esas ve 2017/4311 Karar sayılı kararı ile “…” ibareli marka başvurunun, 13/11/2013 Tarihli 2013/6532 Esas ve 2013/20373 Karar sayılı kararı ile “…” ibareli marka başvurusunun, 12/03/2013 Tarihli 2012/5896 Esas ve 2013/4716 K. sayılı kararı ile “…-….+ şekil” ibareli başvurusunun, davacının “…” ve “…” ibareli markaları ile iltibas oluşturmayacağının kabul edildiği mahkeme kararlarının onanmasına karar verilmiştir.
Tüm bu hususlar gözönünde bulundurulduğunda, Yargıtay bozma ilamındaki, “bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince … sayılı markaların benzer olduğu kabul edilerek” bozma sebebine de iştirak edilmemiş, önceki kararda direnilmesine ve önceki hükmün aynen kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Dairemizin 25/09/2020 tarih ve 2019/390 Esas 2020/763 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 07/06/2018 gün ve 2016/478 E. – 2018/196 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
3-… YİDK iptal talebi yönünden davanın REDDİNE,
4-Dava konusu marka henüz tescil edilmediği için hükümsüzlük talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre tayin ve tespit olunan 4.910,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …na verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 25,73 TL posta masrafının davacıdan tahsili ile davalı TPMK’ya verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı …’dan peşin alınan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
10-Dairemizce bozma ilamı üzerine duruşma açıldığından Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2021/2-96 Esas 2021/205 Karar sayılı ilamı gereğince yapılan istinaf duruşması nedeniyle taraflar lehine vekalet ücreti takdir ve tayinine yer olmadığına,

Dair, duruşmaya katılan davacı vekili, davalı … vekilinin yüzlerine karşı, diğer tarafın yokluğunda yapılan açık yargılama sonucunda 23/11/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip