Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1338 E. 2022/1097 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1338 – 2022/1097
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1338
KARAR NO : 2022/1097
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2022
NUMARASI : 2019/207 E. – 2022/157 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/04/2022 tarih ve 2019/207 E. – 2022/157 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:Davacı vekili, müvekkili Şirket adına tescilli “…” asıl unsurlu markaların bulunduğunu, davalı … tarafından 2017/61343 sayılı “…” ibareli marka başvurusunun yapıldığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın, Markalar Dairesi Başkanlığınca yerinde görülerek başvurunun reddine karar verildiğini, bu defa davalı başvurucu şirketin bu karara itiraz ettiğini, YİDK’in 2019-M-2802 sayılı kararıyla davalı şirket itirazının kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılmasına karar verildiğini, oysa müvekkili Şirkete ait “…” markası ile davalı şirketin başvurusunu yaptığı “…” ibareli markanın ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, aynı ve benzer sınıflardaki mal/hizmetleri kapsamaları nedeniyle markalar arasında ilgili tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğunu, tescili talep edilen “…” ibaresinin herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını, davalı yanın müvekkili firma ile aynı sektörde faaliyette bulunduğu göz önüne alındığında iltibas tehlikesinin yüksek olduğunun açıkça görüleceğini, başvurunun tescili halinde dava konusu markanın tüketici tarafından müvekkili şirkete ait seri markalardan biri olarak algılanacağını, müvekkili markasının tanınmış olduğunu ve dava konusu başvurunun tescili halinde davalı başvurucu şirketin, müvekkilinin “…” markasının kalitesinden ve bilinirliğinden haksız fayda sağlayacağını ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-2802 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, huzurdaki davanın usulüne uygun şekilde açılmadığını ve davanın iki aylık yasal süresi içerisinde müvekkiline karşı ikame edilmediğini, davacı şirketin bu davada davacı sıfatının bulunmadığını, davanın … … A.Ş. tarafından açıldığını ancak iptali istenen YİDK kararında değerlendirilen 2006/13030, 2009/52444, 2011/03393, 2011/03399, 2011/03404, 2011/104913, 2016/40998, 2016/67572 sayılı markaların, …A.Ş. adına tescilli olduğunu, müvekkili markasının, itiraza mesnet markalar ile benzer olmadığını ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, müvekkilinin bir hata sonucu davalı olarak gösterildiğini, dava konusu “…” markasının müvekkiline ait bir marka olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusunun yapıldığı tarihte itiraza mesnet markaların sicile kayıtlı sahibinin … …Anonim Şirketi olduğu, marka başvurusunun 22/05/2017 tarihinde yapıldığı ve 28/08/2017 tarihinde … yayımlandığı, bu yayıma itirazın, itiraza mesnet markaların sicilde malik gözüken aynı firma (… …… A.Ş.) tarafından 06/10/2017 tarihinde gerçekleştirildiği, akabinde söz konusu markalara ilişkin olarak birleşme ve unvan değişikliği taleplerinde bulunulduğu, birleştirme ve unvan değişikliği talepli dilekçelerin 2018 yılı Aralık ayına ait olduğu, farklı tarihlerde ancak en son 05/01/2019 tarihinde tüm birleşme taleplerin gereğinin Kurum tarafından yapılarak kabul edildiği, akabinde 12/02/2019 tarihinde unvan değişikliği talebinin incelenerek Kurum tarafından gereğinin yapıldığı, dava tarihi olan 29/05/2019 tarihinde itiraza mesnet markaların sahibinin …A.Ş. olduğu, neticede, davacının davayı açmada aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, işbu davada her ne kadar davalılardan … A.Ş. davalı olarak gösterilmiş ise de, marka başvuru sahibinin davalı … olduğu, dolayısıyla davada davalı … A.Ş.’ye husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davacı aktif dava ehliyetine sahip olmadığından, davalı …’in husumet itirazı yerinde olduğundan tüm davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davalı tarafın markayı tescil sürecinde itirazın, … … A.Ş. adına yapıldığını, şirket birleşmesinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na 21.12.2018 tarihinde bildirildiğini, bu talep, 28.12.2018 tarihinde Kurum tarafından kabul edildiği halde dosyada mevcut Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 28.03.2019 tarihli kararında da itiraz sahibi olarak … … A.Ş.’nin belirtildiğini, YİDK kararının iptali amacıyla ikame edilen bu davada Kurum kayıtlarının dikkate alınacağı esas olup sadece bu sebeple dahi … … A.Ş.’nin aktif dava ehliyetine sahip olduğunu, … …A.Ş.’nin markadan kaynaklanan tüm haklarının birleşme sebebiyle …A.Ş.’ye geçtiğini, dolayısıyla huzurdaki dava bakımından davacı tarafın unvanının …A.Ş. olarak değiştirilerek davanın esasına geçilmesi gerekirken aktif dava ehliyetinin bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, … … A.Ş.’nin kapanışının 26.02.2020 tarih, 10024 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan olunduğunu, dolayısıyla gerek hak sahipliği gerekse de tüzel kişiliğin sona ermesi bakımından … … A.Ş.’nin dava tarihi itibariyle aktif dava ehliyetine sahip olduğunu, markalar bakımından hak sahipliğinin …A.Ş.’ye ait olduğu ifade edilmiş ise de niteliği itibariyle huzurda görülen davada markalar bakımından hak sahipliği hususunun dikkate alınmaması gerektiğini, huzurda görülen dava YİDK kararının iptali olduğu için aktif dava ehliyetinin belirlenmesinde markalar bakımından hak sahipliği kriterlerinin değil kurum kararına yapılan itirazı kimin gerçekleştirdiğinin esas olduğunu, ancak ilk derece mahkemesi tarafından sadece itiraza mesnet markalar bakımından hak sahipliği kriterinin dikkate alındığını, gerek … … A.Ş.’nin gerekse de …A.Ş.’nin hem aynı grubun (…) çatısı altında faaliyet gösteren hem de ortak ve yöneticileri aynı şirketler olduğunu, ayrıca istinaf başvuru tarihi itibariyle itiraza mesnet markalar bakımından hak sahipliğinin müvekkili …A.Ş.’ye ait bulunduğunu, eğer aktif dava ehliyetinin tespiti bakımından hak sahipliği kriteri dikkate alınacak ise ilk derece mahkemesi tarafından yapılması lazım gelenin eski unvanlı (… … A.Ş.) müvekkili şirketin dava tarihi itibariyle aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığını tespit etmekten ziyade taraf sıfatının güncellenip rapor doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu marka başvurusunun davalı… tarafından yapıldığı, bu başvuruya davacı Şirket tarafından itiraz edildiği, işbu dava açılmadan önce 12.12.2018 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre davacı Şirketin, …’ye devredildiği ve bu suretle adı geçen şirketle birleşildiği, 6102 sayılı TTK’nın 136/4. maddesi uyarınca birleşmeyle, devrolunan şirket sona erdiği ve ticaret sicilinden silineceği, devrolunan şirket ticaret sicilinden terkin olunmasa dahi birleşme ile tüzel kişiliğin sona erdiği, HGK’nın 2010/638-694 E.K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere tüzel kişiliği sona eren şirketin taraf ehliyetinin de sona ereceği, buna göre tüzel kişiliğin sona ermesinden sonra tüzel kişi adına dava açılmasının mümkün olmadığı, adına dava açılan şirketin tüzel kişiliği dava açılmadan önce sona erdiğinden artık bu şirketin külli halefinin de davacı olarak kabulüne imkan bulunmadığı, zira burada gerçek kişilerin davadan önce ölü olması hali ile kıyaslama yapılarak sonuca gitme imkanının bulunduğu, yukarıda değinilen Yargıtay ilamında da bu hususun belirtildiği, sonuç olarak, başvuru tarihinde tüzel kişiliği haiz olup marka başvurusuna itiraz eden … … Tic. AŞ’nin dava tarihi itibariyle tüzel kişiliğinin bulunmadığı, bu nedenle taraf ehliyetinin de olmadığı, dava sırasında tüzel kişilik kaybedilmediğinden, diğer deyişle dava tarihinden önce tüzel kişilik kaybedildiğinden artık tüzel kişiliğini kaybeden şirketin külli halefi olan şirketin bu davada taraf olarak yer alamayacağı, taraf ehliyetinin dava şartı olduğu ve yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği, iptali istenen YİDK kararında, adı geçen şirketin taraf olarak gösterilmesinin de davacıya taraf sıfatı kazandırmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 54,40.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip