Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1323 E. 2022/1131 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1323
KARAR NO : 2022/1131
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2022
NUMARASI : 2022/112 E. – 2022/166 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 12/05/2022 tarih ve 2022/112 E. – 2022/166 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1,5 ve 31. sınıfta yer alan ürünler yönünden yaptığı “…” ibareli marka başvurusunun Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 556 sayılı KHK’nın 7/1-a ve c maddeleri uyarınca reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da YİDK tarafından reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin anılan ibareli markalarının yurt dışında tescilli bulunduğu gibi başvuruya konu ibarenin ticaret unvanın da asıl unsurunu oluşturduğunu, distribütörü aracılığıyla anılan markayı uzun yıllardır ülkemizde de kullandığını, başvurunun tescili istenen mallar bakımından ayırt ediciliğinin bulunduğunu ve tanımlayıcı olmadığını, marka başvurusunun insanlar için hiçbir ilaç veya tedavi amaçlı ürünü kapsamadığını, diğer yandan başvuru konusu ibarenin kullanım sonucu ayırt edici hale geldiğini ileri sürerek YİDK’nın 2017-M-8720 sayılı kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru konusu “…” ibaresinin ayırt edici niteliği olmadığını ve üzerinde kullanılacak emtialar için cins, çeşit, vasıf ve diğer karakteristik özellikleri belirtir nitelikte bulunduğunu dolayısıyla söz konusu markanın, kaynak gösterme işlevini yerine getiremediğini, davacının markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı yönündeki iddialarına ilişkin dava aşamasında sunduğu delilleri, müvekkili Kurum nezdindeki itiraz aşamasında sunmadığından, bu iddialara itibar edilemeyeceğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvurunun 556 s. KHK 7/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, anılan ibarenin tıp/sağlık biliminde sahip olduğu anlam itibariyle başvuru kapsamındaki 05. sınıfta yer alan “insanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” açısından 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesinde yer alan mutlak ret engeli kapsamında değerlendirilebileceği, ancak başvuru kapsamında yer alan 01. sınıf ve 31. sınıf emtiaların tamamı ile 05. sınıfta yer alan “Hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” emtiaları açısından anılan madde kapsamında değerlendirilemeyeceği, başvuru konusu işaretin kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile TÜRKPATENT YİDK’nın 2017-M-8720 sayılı kararının 01. sınıf ve 31. sınıf emtiaların tamamı ile 05. sınıfta yer alan “Hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” emtiaları bakımından davacının itirazının reddi yönünden iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, başvuru konusu “…” ibaresinin “trombokinez, kan plakalarının içerisinde bulunan ve kanamayı durdurmak için kullanılan madde”, “kalsiyum iyonlarının varlığında protrombini trombine dönüştüren enzim” anlamlarına geldiğini, dolayısıyla başvuruya konu ibarenin 556 sayılı KHK’nın 7/1-a maddesi uyarınca marka olabilecek bir ibare olmadığını, öte yandan başvuruya konu “…” ibaresinin bir bütün olarak, mal veya hizmetin vasfını belirttiğini, anılan ibarenin marka olarak tescili halinde, herkesin kullandığı bir işaretin bir şahsın inhisarına bırakılmış olacağını, başvuruya konu markanın yeterli ölçüde ayırt edilebilir nitelikte bulunmadığını, nitekim mahkemece alınan 26/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda da aynı sonuca ulaşıldığını, buna rağmen ilk derece mahkemesince farklı kanaat bildiren 15/11/2019 tarihli raporun dikkate alındığını, iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmediğini, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece alınan her iki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere başvuruya konu “…” ibaresi kanın pıhtılaşmasında rol alan bir enzimin adı olduğu, bir işaretin 556 sayılı KHK’nın 7/1-c bendinde belirtilen münhasıran veya esas unsur olarak karakteristik özellik belirten tasviri nitelikteki işaretlerden olduğunun kabulü için, başvuruya konu işaretin kapsadığı emtia bakımından cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer coğrafi, kaynak vb hususlarda doğrudan karakteristik özellik belirten, tanımlayıcı nitelikteki ibareler vasfında bulunması gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/1464 -2010/3040 E/K sayılı ilamında da açıklandığı üzere bir işaretin kullanılacağı mal veya hizmetler bakımından mutlak ret nedenleri kapsamında tanımlayıcı ve karakteristik nitelikte olup olmadığının, tescili istenen sınıflardaki mal veya hizmetlerin özellikleri ve muhtevası ile işaretin tüketicisi tarafından algılanma biçiminin gözönüne alınarak belirlenmesi gerektiği, mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda dava konusu işaretin tescil edilmek istendiği mal ve hizmetlerin özellikleri, içeriği ve tüketici tarafından algılanma biçimi dikkate alınmaksızın sadece dava konusu ibarenin anlamından yola çıkarak genel bir değerlendirme ile sonuca varıldığı, buna karşın mahkemece alınan ikinci bilirkişi raporunda yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda dava konusu işaretin tescili istenen her bir mal ve hizmet yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi kapsamında kalıp kalmadığı incelenerek sonuca varıldığı, bu itibarla ilk derece mahkemesince hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunan ikinci bilirkişi raporu benimsenerek dava konusu ibarenin ,tescili istenen 01. sınıf ve 31. sınıf emtiaların tamamı ile 05. sınıfta yer alan “Hayvan yemleri için katkı maddeleri ve hayvancılık/üretim ve üretim dışı/ev hayvanları dahil tüm hayvanlar için besin katkı maddeleri; vitamin-mineral katkıları, probiyotikler ve özel katkı maddeleri.” emtiaları açısından 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca tescil engeli bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı öte yandan dava konusu ibarenin anılan mal ve hizmetler yönünden aynı KHK’nın 7/1-a kapsamında bulunmadığına ilişkin mahkeme kabulünün de yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, davalı vekili tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip