Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1301 E. 2022/1069 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1301 – 2022/1069
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1301
KARAR NO : 2022/1069
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2022
NUMARASI : 2021/376 E. – 2022/124 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/04/2022 tarih ve 2021/376 E. – 2022/124 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraflar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin gazeteci olduğunu,…Spor Kulübü için bir marş (musiki eser) meydana getirmek istediğini ve bu hususta gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra musiki eser meydana getirmek üzere yakın arkadaşı olarak gördüğü davalı … ile iletişime geçerek çalışmalara başladıklarını, müvekkilinin, musiki eserin sözlerini yazıp, stüdyo tutarak …’nın … isimli stüdyosunda şarkı üzerine aranjmanlar yapıp, şarkının sözlerini … isimli tanınmış sanatçılara okutarak, bu sanatçılara şarkı üzerinde vokal yaptırdığını, …’nin musiki esere gitar soloları ile katkı sağladığını, müvekkilinin aranjmanları ve bahsi geçen sanatçıların musiki esere katkısı kapsamında yapılan kanal kayıtlarını davalıya gönderdiğini, davalının da musiki eser üzerinde kendi aranjmanlarını ve eklemelerini yaparak esere nihai halini verdiğini, davalının müvekkili’nin banka hesabına 03.11.2021 tarihinde ”…’ ve ”…………’ açıklamaları ile toplam 10.000 TL (OnbinTürkLirası) para gönderdiğini, ancak müvekkilinin aynı gün davalının tarafların birlikte meydana getirdiği eser için…Spor Kulübü yetkilisi …’dan 50.000 TL ödeme aldığını öğrendiğini, … Marşı’nın müvekkili ve davalı … tarafından birlikte vücuda getirildiğini, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ‘nun 10. maddesi uyarınca davaya konu musiki eserin söz ve müzik olmak üzere ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğini,, söz konusu eser üzerindeki haklara ilişkin adi şirket hakkındaki hükümlerin uygulanması gerektiğini, tarafların elde edilen kazançların eşit olarak paylaşılması hususunda anlaştıklarını, nitekim adi ortaklığa ilişkin TBK 623. maddesi uyarınca da aksi kararlaştırılmadıkça her ortağın kazanç payının eşit olduğunun öngörüldüğünü, bu durumda dava konusu eser için davalı …’nın hesabına yatan miktarın 50.000,00.-TL olduğu dikkate alındığında müvekkiline 25.000,00.-TL göndermesi gerektiğini, ancak, davalı …’nın müvekkili’ne sadece 10.000,00.-TL göndererek müvekkili’nin musiki eser üzerindeki mali haklarını ve ortaklıktan kazanç paylaşımına ilişkin yasa hükmünü ihlal ettiğini, müvekkilinin mali haklarına karşılık ödenmesi gereken 25.000,00.-TL’den geriye kalan 15.000,00.-TL’lik alacağını tahsili amacıyla İstanbul 19. İcra Müdürlüğü 2021/29011 sayılı dosyasında başlattıkları icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının müvekkili tarafından yapılan besteye söz yazdığını, müvekkilinin bestesine söz yazılmasına…ile telif sözleşmesi yapılacağı inancıyla izin verdiğini, müvekkilinin …’dan giderleri için para isteyince …’nin bir marş siparişi olmadığını öğrendiğini, …’ın müvekkilinin haksız çalıştırılması nedeniyle giderlerine katılım payı olarak 50.000 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin giderleri ve besteci olarak hak ettiği tutarı düştükten sonra 10.000 TL’yi davacıya jest olarak gönderdiğini, dava tarihinden sonra da baskı ve tehdit sonucu 11.000 TL ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davaının TTK’nın 4 ve 5/A maddeleri uyarınca arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, ancak davanın anılan dava şartı yerine getirilmeden açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davanın TTK’nın 4 maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi uyarınca arabuluculuk dava şartına tabi bulunmadığını, tarafların tacir olmadığını, ilk derece mahkemesince tarafların tacir olup olmadığı, uyuşmazlığın ticari işletmelerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılmadan yazılı şekilde karar verildiğini, bir an için arabulucuğun dava şartı olduğu kabul edilse dahi mahkemece 6235 sayılı Kanunun’nun 1/A maddesi uyarınca son tutanağın ibrazı için 1 haftalık kesin süre verilmediğini, diğer taraftan uyuşmazlık konusu olan miktarın bir kısmı yargılama sırasında ödendiğinden bu kısım yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesi gerektiren davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, itirazın iptali davalının arabulucuk dava şartına tabi olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne aksi halde dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesini istemiştitr.
Davalı vekili, davanın dava şartı noksanlığından reddine karar verilmesine rağmen vekille temsil olunan müvekkili yararına vekalet ücretine hükmedilememesinin yerinde olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden kaldırılmasını istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde, “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü bulunmaktadır.
Aynı Kanun’un 4/1 maddesinde de , her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; 6102 sayılı Kanunda, Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı ancak herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların bundan istisna olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda da davacı eser sahipliğinden kaynaklanan alacağının davalıdan tahsili için başlattığı icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemiyle işbu davayı açmış olup, dosya kapsamından tarafların tacir olmadığı anlaşılmaktadır. O halde herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan kaynaklanan somut uyuşmazlık yukarıda ayırıntısına yer verilen TTK’nın 4/1. maddesinin son cümlesi uyarınca ticari dava niteliğinde olmadığından dava açılmadan önce arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözden kaçırılarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Kaldırma kararının niteliğine göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1- HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf itirazların kabulü ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/04/2022 tarih ve 2021/376 E. – 2022/124 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Davalı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,

4-Taraflarca yatırılan 80,70’er TL maktu istinaf karar ve ilam harçlarının istek halinde taraflara iadesine,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
7-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/09/2022 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.