Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1220 E. 2022/1122 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2022/1220 – 2022/1122
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1220
KARAR NO : 2022/1122
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/04/2022
NUMARASI : 2021/364 E. – 2022/160 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara
Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/04/2022 tarih ve 2021/364 E. – 2022/160 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, … Milletvekili olan davalının “…” isimli kitapçık çıkardığını, kitapçığın TBMM Başkanlığı ve milletvekillerine gönderildiğini, bu kitapçığın davalının kişisel internet sitesinde de yayınlanmakta olduğunu, müvekkiline bu kitapçığın … yayını olup olmadığı yönünde sorular ve bu çalışma ile … yayınları arasında iltibas olduğu yönünde ihbarlar iletildiğini, davalıdan 01/10/2021 tarihli yazıyla kitapçıktaki … logosunun ve görselinin kaldırılmasının uygun olacağını bildirdiğini, tekraren logo ve görselin kullanımına son verilmesinin istendiğini, söz konusu kitapçığın …’nin kurumsal yayınlarına önemli ölçüde benzediğini, … tarafından yayınlandığı yönünde algı uyandırdığını ileri sürerek, “…” isimli kitapçığın ön ve arka kapağı ile ilk sahifesinde kullanılan … ambleminin, … çiziminin, …’nin kurumsal yayını ile iltibas oluşturduğundan, bu haliyle kullanılamayacağının tespitiyle, kullanımından men edilmesini ve hüküm özetinin ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mevcut davanın sadece kişilik haklarının korunması çerçevesinde açılmış bir dava olduğunu, FSHHM’lerin görev alanının dışında kaldığını, koruma markasının 3. kişilerin tescil talebinde bulunmasına karşı koruma sağladığını, ilgililerin kullanmasını engelleyemeyeceğini, markanın ticarete ilişkin mal ve/veya hizmetler üzerinde kullanılan bir işaret olduğunu, …’nin ticari bir kurum olmadığını, ticari faaliyetlerinin de bulunmadığını, bir markanın başkaları tarafından kullanımının SMK kapsamında engellenebilmesi için o markanın SMK kapsamında tescil edilmiş olmasının gerektiğini, SMK kapsamında tescilli olmayan markaların sadece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde korunabileceğini, TTK çerçevesinde açılacak davaların ise FSHHM’lerin görev alanları dışında kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece dava konusu işaretlerin FSEK anlamında eser olarak kabul edilemeyeceği, davacının FSEK’in 83. maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bir “eser” ve “eser alameti”nin bulunmaması karşısında FSEK’in 83. maddesinin uygulama şartlarının somut uyuşmazlıkta vücut bulmadığı, FSEK’in 84. maddesi hükmünde belirtilen “bir işareti, resmi veya sesi nakle yarayan araç üzerinde tespit eden kimse” olarak değerlendirilemeyeceği; keza davacının, anılan maddenin uygulanabilmesi için gerekli diğer şart olan “ticari maksatlarla haklı olarak çoğaltan kişi” olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı, bu nedenle FSEK’in 84. maddesi anlamında haksız rekabet şartlarının oluşmadığı, “…” kavramının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında “sınai mülkiyet hakkı” olarak tanımlanmamış olması nedeniyle koruma markası niteliğindeki davaya konu işaretlerin bu kapsamda değerlendirilemeyecek olması karşısında, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerinin somut uyuşmazlığa uygulama imkânının bulunmadığı, tüzel kişilerde kişilik haklarının içeriğini oluşturabilecek değerlerin tüzel kişilerin adı, ekonomik kişiliği, onur ve saygınlığı ile tüzel kişilerin gizli ve özel hayat alanı olduğundan, gerçek kişilerde adın korunmasına ilişkin TMK’nın 26. maddesinin kıyas yoluyla kamu tüzel kişisi niteliğindeki … Başkanlığı tarafından açılan bu davada da uygulanabileceği, ancak bunu değerlendirme görevinin asliye hukuk mahkemelerinde olduğu ve daha önce Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden, anılan mahkeme ile aralarında görev uyuşmazlığı doğduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine, görevli mahkemenin Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, …’nin tüm yazılı ve görsel materyallerinin bir sisteme göre toplanıp, kurumsal kimlik çalışması kapsamında 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ ve 5/1-ı maddesi anlamında “koruma markası” olarak koruma altına alındığını, bu materyallerin ne şekilde kullanılabileceğinin, … Başkanlık Divanının 04.03.2004 tarih ve 33 sayılı kararı ile verilen yetki kapsamında hazırlanan “… ” ile belirlendiğini, sahibinin hususiyetini taşımayan ve eser niteliği bulunmayan ürünlerin FSEK kapsamında korunamayacağını, ancak …’nin logolarının eser niteliğinde olduğunu ve telif hakkı kapsamında korunmalarının gerektiğini, ayrıca …’nin önemi ve özelliği nedeniyle 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ğ ve 5/1-ı maddesi anlamında “koruma markası” olarak da tescillendiğini, bu itibarla …’nin logolarının telif hakkı kapsamında korunması gerekeceğinden, görevli mahkemenin 5846 sayılı FSEK’nın 76. maddesi uyarınca FSHHM’leri olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1- Dava vekili dava dilekçesinde TMK’nın 23, 24, 26. maddeleri uyarınca kişilik haklarının yanında “koruma markalarına” da dayanmış, koruma markalarının belgelerini de sunmuştur. Görevsizlik kararı veren Ankara 8. Aliye Hukuk Mahkemesi ise uyuşmazlığın 5846 sayılı FSEK’nun düzenlediği hukuki ilişkiler kapsamında kaldığından, anılan Yasanın 76. maddesi uyarınca davaya bakmaya FSHHM’nin görevli bulunduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir.
Davaya bakan Ankara 2. FSHHM ise dava konusu işaretlerin FSEK anlamında eser olarak kabul edilemeyeceği, davanın FSEK’in 83 ve 84. maddeleri kapsamında da değerlendirilemeyeceği, “koruma markası” kavramının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında “sınai mülkiyet hakkı” olarak tanımlanmamış olması ve koruma markası niteliğindeki davaya konu işaretlerin bu kapsamda değerlendirilemeyecek olması karşısında, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerinin somut uyuşmazlığa uygulama imkânının bulunmadığı gerekçesiyle yukarıda açıklanan gerekçelerle görevsizlik kararı verilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
5846 sayılı FSEK.’in 76. maddesi gereğince, adı geçen Kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda, görevli mahkemenin ihtisas mahkemeleri olduğu açıktır.
09.11.2021 dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6769 sayılı SMK.’nın 156/1. maddesi uyarınca “Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir.”.
Somut uyuşmazlıkta da dava konusu logo ve işaretlerin SMK’nın 5/1-ğ ve 5/1-ı maddesi anlamında koruma markası olup olmadığının, 6769 sayılı SMK kapsamında korunup korunmayacaklarının, yine FSEK anlamında eser olarak kabul edilip edilemeyeceğinin ve FSEK’in 83 ve 84. maddeleri kapsamında da korunup korunmayacaklarının incelenip değerlendirilmesi görevinin, diğer bir deyişle somut uyuşmazlığa konu delillerin takdirinin ihtisas mahkemesine ait olacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla somut uyuşmazlıkta görevli mahkeme, SMK’nın 156/1. maddesi uyarınca fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi sıfatıyla Ankara İli hudutları dahilinde görev yapmak üzere HSK’nın 24.03.2005 T. ve 188 sayılı kararı ile kurulan Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
Bu durum karşısında mahkemece işin esasının incelenip değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-İstinaf kararının neden ve şekline göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince KABULÜ ile, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/04/2022 gün ve 2021/364 E. – 2022/160 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-İstinaf kararının neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı harçtan muaf olduğundan, bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.