Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1210 E. 2023/66 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1210
KARAR NO : 2023/66
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2021
NUMARASI : 2018/625 E. – 2021/866 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Cezai Şart

Taraflar arasında görülen davada Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/12/2021 tarih ve 2018/625 E. – 2021/866 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının 08/01/2008-04/01/2010 tarihleri arasında…. Şti.’nde çalıştığını, daha sonra aynı işverene ait müvekkili Şirkete nakledilerek 05/01/2010-19/09/2015 tarihleri arasında servis teknisyeni olarak çalıştığını, davalının müvekkili Şirketten aldığı eğitimler doğrultusunda servis teknisyeni olarak satışı yapılan cihazların her türlü bakım, tamir ve onarım gibi teknik servis hizmetlerini müvekkilinin müşterilerine verdiğini, davalının 19/09/2015 tarihinde kendi isteği ile işten ayrıldığını, sonrasında müvekkilinin müşterisi olan ve periyodik araç muayenesi alanında hizmet veren … ile çalışmaya başladığını, … firmasının, müvekkili şirket tarafından satışı yapılan yedek parça ve makinelere ilişkin bakım, tamir ve onarım gibi teknik servis hizmetlerini müvekkilinden satın alırken davalı gibi çalışanların …’e katılması sonucu hizmet alımını durdurduğunu, davalının iş sözleşmesinde kararlaştırılan rekabet yasağı ve sadakat yükümlülüğüne ilişkin 5.4 ve 3.1.8 maddelerini ihlal ettiğini ileri sürerek, sadakat yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle 10.000-TL cezai şart tazminatının, rekabet yasağının ihlali nedeniyle 25.765,56-TL maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 05/01/2010-19/09/2015 tarihleri arasında davacı Şirkette çalıştığını, müvekkilinin davacı şirkette işe başlamadan önce 1995/2006 tarihleri arasında otomotiv sektöründe tanınan … A.Ş’de bakım onarım teknisyeni olarak hizmet verdiğini, davalı tarafça iddia edildiği gibi sıfırdan bir eğitim görmediğini, yine daha sonra girmiş olduğu işlerde de mesleği olan bakım onarım teknisyenliğine uygun görevlerde bulunduğunu, müvekkilinin… fabrikasında 2006-2007 tarihleri arasında bakım onarım teknisyeni olarak görev yaptığını, davacı şirketin iddia ettiği gibi ortada teknik bir sırrın bulunmadığını, müvekkilinin … firmasında 01/02/2016-24/05/2016 tarihlerinde çalıştığını, … firmasının yaklaşık iki sene boyunca cihazlarındaki bakım onarım tamir gibi hizmetlerini davacı şirketin değil kendi personeli ile karşıladığını, müvekkilinin … firmasında işe girmesinden sonra davacı şirketten hizmet alımını durdurduğu ve müvekkilinin bahsi geçen firmada 3 ay kadar çalışması nedeniyle davacının müşterisini kaybettiği iddialarının hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, yine rekabet yasağının geçerli olması için işveren tarafından önemli bir zarara uğrama tehlikesinin varlığı ile işçinin davranışı arasında illiyet bağı bulunması gerektiğini, ayrıca … firmasının davacının rakibi de olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davalının davacı Şirkette 05/01/2010-19/09/2015 tarihleri arasında çalıştığı ve kendi isteğiyle 19/09/2015 tarihinde ayrıldığı, davalının davacı Şirketten ayrıldıktan sonra 01.11.2015-10.11.2015 tarihlerinde … A.Ş.’de, 20.11.2015-18.01.2016 tarihleri arasında … firmasında çalıştığı, 01.02.2016 tarihinde ise … firmasında işe başladığı, 24.05.2016 tarihinde ise bu işyerinden de ayrılarak …’e bağlı olarak kurulan … A.Ş.’de çalışmaya başladığı, davacı şirketin, Türkiye’de …’ün alt yüklenicisi olarak konumlanan, araç muayene istasyonlarının teknik şartnamelere ve kalite güvence şartlarına uygun olarak servislerin ekipmanlarının projelerini 2-3 boyutlu bilgisayarlı teknik resim çizimi ile oluşturarak ekipmanların yerleşimi, montaj, tamir, bakım, kalibrasyonu ile uğraşan bunu yaparken de çalıştırdığı personele eğitim veren bir şirket olarak faaliyet gösterdiği, davalının davacı iş yerinde çalışırken, yaptığı işe ilişkin temel eğitimler aldığı, davalının, davacı şirketten ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı …’ün ise, trafiğe çıkan motorlu ve motorsuz araçların teknik yeterliliklerinin muayene edilerek trafik ve yolcu güvenliğine uygun olup olmadığının tespit edilmesi faaliyeti ile iştigal eden bir firma olduğu, … Hizmetleri A.Ş.’nin faaliyet alanının da, her türlü mobil, elektrik, elektronik ve mekanik cihazların kalibrasyonunu yapmak, değerlendirmek, belgelendirmek, teknik servis, bakım onarım ve satış sonrası hizmetleri yapmak, her türlü ölçme sistemlerinin belgelendirilmesi ile ilgili olarak ölçüm yapmak, değerlendirmek, belgelendirmek ve danışmanlık hizmeti vermek olduğu, bu duruma göre … ve … Hizmetleri A.Ş.’nin davacı ile rakip firmalar olarak kabul edilebileceği, davacının ticari defterlerinin incelenmesinden; davalının işten ayrılması ve … nezdinde işe başladığı 01.02.2016 tarihinden itibaren anılan firma tarafından davacıdan alınan teknik hizmetin %98,55 civarında azaldığı ve yıl sonuna doğru tamamen bittiği, dosyaya kazandırılan belgelerden, dava dışı … firmasının kendi bünyesinde çalışan işçiler aracılığıyla bakım ve kalibrasyon hizmeti verdiği halde, davacı firmanın satışlarındaki azalmanın, davalının işten çıktığı ve anılan firmada başladığı tarihlere denk gelmesi birlikte değerlendirildiğinde, davalının iş sözleşmesinin 5.3. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı ile birlikte 3.1.8. maddesinde düzenlenen sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle rekabet yasağına aykırılık nedeniyle 25.765,56-TL tazminat ile sır saklama yükümlülüğünü ihlali sebebiyle 10.000,00 TL cezai şarttan oluşan toplam 35.765,56 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, müvekkilinin 05/01/2010-19/09/2015 tarihler arasında davacı Şirkette çalıştığını, çalıştığı sürede davacının ticari sırlarına vakıf olmadığını, müvekkilinin davacı Şirketten ayrıldıktan sonra 3 ay gibi bir süre … firmasında çalıştığını, hali hazırda bu şirket çalışanı olmadığını, anılan dava dışı firmanın cihazları için bakım onarım hizmetini kendi personeli ile yaptığını, müvekkilinin anılan firmada çalışamaya başlamasından sonra davacıdan hizmet alımını durdurmadığını, müvekkilinin bilgilerinin ticari sır niteliğinde olup olmadığının, bu nedenle davacıya zarar verme ihtimali bulunup bulunmadığının değerlendirilmediğini, ayrıca davacı tarafından açıkca kabul edildiği üzere … firması davacının rakibi olmadığı gibi müvekkilinin bu şirkette 3 ay çalışması nedeniyle davacının müşterisini kaybetmesinin hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu, öte yandan TBK’nın 698 maddesinde düzenlenen sadakat yükümlülüğüne aykırılığın ancak iş sözleşmesi devam ettiği sürece geçerli olduğunu, müvekkilinin davacının sırrını ifşa etmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, rekabet yasağı sözleşmesine ve sadakat yükümlülüğüne aykırılık iddiasına dayalı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin 444. maddesinde; fiil ehliyetine sahip olan işçinin işverene karşı sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunları dışında rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında ise rekabet yasağı kaydının ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması işverenin önemli bir zararına zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olacağı düzenlenmiştir. Rekabet yasağına aykırılıktan söz edilebilmesi için davacının zararının mutlak olarak doğması gerekmeyip, zarar doğması ihtimalinin bulunması yeterlidir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; davacı ile davalı arasında imzalanan 05.01.2010 tarihli iş sözleşmesinin 5.3 maddesinde, ” İşçi, işbu sözleşme yürürlükte iken her ne şekilde ve her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin sona erdirilmesinden sonra işverenin faaliyetlerine benzer veya aynı iş yerlerinde 2 yıl boyunca çalışmayacaktır. İşçi 2 yıl boyunca herhangi bir yolla işverenle rekabet etmemeyi, özellikle kendi hesabına rakip bir işletmeyi açmamayı, başka bir rakip işletmede çalışmamayı veya bunların dışında rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girmemeyi kabul ve taahhüt eder. Çalıştığının tespiti halinde işbu sözleşmede belirtilen akdi bozma tazminatının 3 katı bedeli tazminat olarak işverene ödemekle yükümlü olacaktır. Aykırılık daha büyük bir zarara neden olmuşsa işverenin fazla zararını talep hakkı saklıdır. İşveren işçinin yasaklanan davranışlarının engellenmesini ve durdurulmasını ilgili mercilerden talep edebilecektir.” düzenlemesi mevcuttur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; ilk derece mahkemesince davalının, taraflar arasındaki iş sözleşmesi sona erdikten sonra, sözleşmede belirlenen 2 yıllık süre içerisinde dava dışı … A.Ş’ de çalışmaya başlaması rekabet yasağının ihlali olarak kabul edilmişse de davalının anılan Şirkette çalıştığına dair, dosya kapsamında bir delil bulunmamaktadır. Zira, ilk derece mahkemesince talimat yoluyla alınan 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporunda da aynı tespite yer verilmiş olup, SGK’dan celp edilen hizmet dökümü ve iş giriş bildirgelerinden de davalının, davacı Şirketten 19.09.2015 tarihinde ayrıldıktan sonra 01.11.2015-10.11.2015 tarihleri arasında … A.Ş.’de, 20.11.2015-18.01.2016 tarihleri arasında … firmasında, 01.02.2016-24.05.2016 tarihleri arasında ise …’te çalıştığı, bundan sonra da 01.06.2016 tarihinde … Ltd. Şti’de çalışmaya başladığı, en son hizmet döküm tarihinin Nisan 2016 olduğu anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi yerinde değildir.
İlk derece mahkemesinin, rekabet yasağının ihlali olarak kabul ettiği diğer husus ise, davalının davacı Şirketten ayrıldıktan sonra dava dışı … firmasında çalışmasıdır. Yukarıda belirtildiği üzere davalının, davacı Şirketten ayrıldıktan sonra sözleşmede kararlaştırılan 2 yıllık süre içerisinde bahsi geçen dava dışı firmada çalıştığı sabittir. Ancak taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinde, davalının, taraflar arasındaki iş sözleşmesi sona erdikten sonra 2 yıl süreyle kendi hesabına rakip bir işletmeyi açması, başka bir rakip işletmede çalışması veya bunların dışında rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girmesi eylemleri yasaklanmış olup , dava dışı … firması davacının kabulünde olduğu üzere rakibi değil müşterisidir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, davacının ve dava dışı … firmasının faaliyet alanları, ilintili ve benzer bulunduğundan rakip firmalar olduğu kabul edilmişse de …’ün ülkemizde periyodik araç muayenesinde yetkili ve görevli tek kuruluş olması, davacının faaliyet alanının da araç muayene istasyonlarının teknik şartnamelere ve kalite güvence şartlarına uygun olarak servislerin ekipmanlarının projelerini 2-3 boyutlu bilgisayarlı teknik resim çizimi ile oluşturarak ekipmanların yerleşimi, montaj, tamir, bakım, kalibrasyonuna ilişkin bulunması karşısında, davacı ile dava dışı … firmasının rakip işletmeler olduğunun kabulü mümkün değildir. O halde, davalının, davacı Şirketten ayrıldıktan sonra, davacının müşterisi olan firmada çalışması, taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali niteliğinde bulunmadığından, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki gerekçesi de yerinde değildir.
Davacının, davalının sadakat yükümlülüğünün ihlali iddialarının incelenmesine gelince; işçinin hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonraya ilişkin sır saklama yükümlülüğü, TBK’nın 396. maddesinin son fıkrasının ikinci cümlesinde özel olarak düzenlenmiş olup, taraflar arasındaki 05/01/2010 tarihli sözleşmenin 3.1.8 maddesinde de; işçinin, sözleşmenin sona ermesinden sonra, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, kendi yararına kullanamayacağı veya başkalarına açıklayamayacağı, bu madde de veya mevzuatta belirtilen sadakat kurallarına aykırı hareket eden işçinin 10.000.-TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, aykırılık daha büyük bir zarara neden olmuşsa ayrıca tanzim edileceği kararlaştırılmıştır.
İlk derece mahkemesince, davalı tarafça, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1.8 maddesinde düzenlenen sadakat yükümlülüğünü ihlal edildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmişse de; dosya kapsamında davalının, davacının iş ve üretim sırları gibi bilgileri kendi yararına kullandığını veya başkalarına açıkladığını ispatlar bir delil bulunmamaktadır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince bu sonuca, davalının davacının müşterisi olan … firmasında çalışmaya başladıktan sonra, … firmasının davacı Şirketten hizmet alımının % 98,5 oranında azalmasının, davalının davacının iş ve üretim sırlarını anılan firma ile paylaştığını gösterdiği kanaatiyle varılmışsa da; mahkemece davacının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi amacıyla talimat yolu ile alınan 09.09.2019 tarihli bilirkişi raporu ekinde bulunan ve davacı tarafından dava dışı … firmasına düzenlendiği anlaşılan faturalardan, davacının … firmasının ülkemizin birçok yerinde bulunan araç muayene istasyonlarına servis hizmeti verdiği, bahsi geçen bilirkişi raporunda tespit edilen % 98,5 oranında iş azalmasının da davacının hizmet verdiği tüm … istasyonları nazara alınarak tespit edildiği, davalının anılan firmada yaklaşık 3 ay gibi kısa bir süre çalıştığı, ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, …’ün servis hizmetini davacıdan başka kendi elemanları vasıtasıyla da yürüttüğü nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin bu kabulü de Dairemizce isabetli bulunmamıştır.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının, taraflar arasındaki iş sözleşmesi sona erdikten sonra, sözleşmede kararlaştırılan 2 yıllık süre içerisinde dava dışı … A.Ş’de çalıştığının ispatlanamadığı, davalının, davacının müşterisi olup rakibi konumunda bulunmayan dava dışı … firmasında çalışmasının da taraflar arasındaki rekabet yasağının ihlali niteliğinde olmadığı, yine davalının, davacıya karşı TBK’nın 396. maddesi ve taraflar arasındaki sözleşmenin 3.1.8 maddesine aykırılık teşkil eden davranışta bulunduğunun da davacı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27/12/2021 gün ve 2018/625 E. – 2021/866 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 29,20.TL harçtan mahsubu ile bakiye 150,70-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından ilk derece yargılamasında yapılan 97,75-TL tebligat ve posta gideri, istinaf aşamasında yapılan 73,10-TL posta masrafı, 220,70-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 391,55-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan 610,79-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davalıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/01/2023 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip