Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1202 E. 2022/1095 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1202
KARAR NO : 2022/1095
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019
NUMARASI : 2016/429 E. – 2019/170 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU :Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22/05/2019 tarih ve 2016/429 E. – 2019/170 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verdikleri anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…)” isimli kitabın yazarı olduğunu, davalılardan …’in “…)” isimli kitabı yayınladığını, kitabın yayıncısının ise diğer davalı … Yayıncılık olduğunu, davalı kitabında, müvekkilinin eserinden usulsüz alıntılar yapıldığını, bu eylem sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, tecavüzün ortadan kaldırılmasına, 3 kat şimdilik 2.500,00 TL ile müvekkilinin uğramış olduğu 2.500,00 TL maddi zararın ve 20.000,00 TL manevi tazminatın, davalı kitabının yayınlandığı 12.08.2014 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı kitabının içeriğinin salt olarak kendi hususiyetini taşımadığını, adeta sayın …’ın üçüncü kişilerle olan anılarından bir derleme niteliğinde olduğunu, davacı tarafından yazıya geçirilmeyle meydana gelen ürünün fikri bir eser olarak nitelendirilmemesi gerektiğini, kitapta bahsi geçen olayların çoğunun kamuya açık alanda yaşandığını, FSEK 35. madde gereği alenileşmiş bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması halinde iktibas yapılmasının caiz bulunduğunu, gerek …’ın siyası kişiliği sebebiyle gerekse olayların yaşandığı yerler sebebiyle birçok kişinin yaşanan hadiselere şahit olduğunu, her olaya şahit olan kişinin ya da üçüncü kişilerin ağzından dinlenip buna binaen yazıya geçirilmesi suretiyle telif hakkının iddia edilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, müvekkiline ait kitap incelendiğinde de görüleceği üzere davacının herhangi bir telif hakkına tecavüz eyleminin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…” adlı kitabın 5846 sayılı FSEK kapsamında ilim edebiyat eseri niteliğinde bulunduğu, davacının eser sahibi olduğu, davalılardan …’in yazar olarak yer aldığı, diğer davalı şahsın yayınladığı “… … Yayınları” adlı eserde ise davacının kitabından toplam 25 sayfa olmak üzere bir kısmının aynen kopyalandığı, bir kısmının ise başlık değiştirmeleri, kısaltma şeklinde alıntı yapıldığı ve davacı kitabına herhangi bir atıfta bulunulmadığı, davalı taraf eyleminin FSEK 22. maddesindeki çoğaltma hakkı ile 23. maddesindeki yayma hakkını ihlal ettiği, alıntı oranının % 6,94 olduğu, FSEK 68. madde gereği 3 kat olarak 527,46 TL tazminat hesabı çıktığı, FSEK 70/3. maddesi kapsamında da 563,52 TL elde etmiş olduğu kâr bulunduğu, davalının elde ettiği kar miktarı olan 563,52 TL, diğer talep olan 3 kat telif tazminatından (527,46 TL.) yüksek olduğundan FSEK 70/3 maddesine göre bu orana hükmedilmesi gerektiği, manevi tazminat açısından ise takdiren 6.000,00 TL’nin uygun görüldüğü, davacı aynı zamanda tecavüzün ortadan kaldırılmasını da talep ettiğinden dava konusu … Yayınlarına ait 12/08/2014 yayın tarihi olan “… …” adlı ticarete konulu kitaplara el konulmak suretiyle, karar kesinleştiğinde de kitapların imhası suretiyle tecavüzün ortadan kaldırılmasının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 563,52 TL’nin 12/08/2014 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat isteminden takdiren 6.000,00 TL manevi tazminatın 12/08/2014 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, dava konusu … Yayınlarına ait 12/08/2014 yayın tarihi olan “… …” adlı ticarete konulu kitaplara el konulmak suretiyle tecavüzün ortadan kaldırılmasına, karar kesinleştiğinde bu kitapların imhasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili katılma yoluyla, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olup, Yargıtay denetimine elverişli bulunmadığını, bilirkişi raporunda hesaplama yapılırken kitabın baskı adedinin 1000 olarak kabul edildiğini, ancak söz konusu kitap için ne miktarda bandrol alındığının …’ndan öğrenilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda ayrıca, kitabın içinden 25 sayfanın alıntılandığı belirtilerek, kitabın bütünü ele alınıp 25 sayfaya göre alıntı oranının belirlendiğini, oysa kitabın bir bütün olduğu gözetilerek kitabın tümü için hesaplama yapılmasının zorunlu olduğunu, öte yandan telif ödemelerinin kitabın satış fiyatı üzerinden yapıldığını, telif belirlenirken dağıtıcıya kaç liradan verileceğinin hesap edilmediğini, bilirkişi raporunda ise kitabın üzerindeki fiyatı üzerinden değil de, dağıtıma verilen iskontolu fiyatı üzerinden hesaplama yapıldığını, … Yayıncılığın kaç adet kitap bastığının, basılan miktarın ne kadarının kendisi tarafından satıldığının, ne kadarının dağıtımcı tarafından satıldığının belli olmadığını, maddi tazminat yönünden hükmedilen vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, karşılaştırma sonucu iktibas tespit edilen kısımların özgün bir ilim ve edebiyat eseri olduğu kanaatinin hatalı bulunduğunu, bir çalışmanın eser olarak kabul edilebilmesi için o çalışmanın sahibinin hususiyetini taşıması gerektiğini, davacının eseri ve müvekkiline ait eser karşılaştırıldığında; benzer veya aynı olduğu tespit edilen kısımların, davacının hususiyetini taşımadığını, üçüncü şahıslarca aktarılan anılar olduğunu, bu hatıraların yalnızca davacı tarafa anlatılmış ya da aktarılmış anılar olmadığını, üçüncü şahısların, toplumca tanınmış bir kişi olan … … ile aralarında geçmiş olayları, yine topluma arz olacak şekilde aktardıklarını, davacının bu hatıraları üzerine hiçbir ekleme yapmaksızın aynen eserine aktarmasının FSEK hükümlerince aranan “sahibinin hususiyetini taşıması” şartının yerine getirmediğini, hali hazırda topluma arz edilmiş olan anılara müvekkilinin kitabında yer vermesinin, davacının kitabından iktibas yaptığı anlamına gelmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, eser sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” adlı kitabın ilim ve edebiyat eseri niteliğinde bulunduğu ve eser sahibinin de davacı olduğu, davalıların eser sahibi ve yayıncısı olduğu “… …” adlı kitapta, davacıya ait kitaptan usulsüz biçimde alıntılar yapıldığı, bu durumun davacının eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına tecavüz teşkil ettiği, her ne kadar davalı tarafça alıntı yapılan kısımların, toplumca tanınmış bir kişi olan … …’ın anılarından oluştuğu ve davacının hususiyetini taşımadığı savunulmuş ise de somut uyuşmazlıkta tecavüz teşkil eden hususun, söz konusu anıların kitap haline getirilmesi değil bu anıların davacının kitabından aynen alıntılanması olduğu, diğer bir deyişle davacının ifade tarzının davalı tarafça usulsüz biçimde alıntılandığı, dolayısıyla davalı savunmasının yerinde bulunmadığı, davacı tarafın talep edebileceği tazminatın usulünce hesaplandığı, Kültür Bakanlığından gelen yazı cevabına göre söz konusu kitap için 1.000 adet bandrol alındığı, kitabın daha fazla sayıda basıldığının davacı tarafça kanıtlanmadığı, bunun dışında da yapılan hesaplamada bir yanlışlık olmadığı, FSEK’in 70/3 maddesi uyarınca talep edilebilecek miktar, aynı Kanunun 68. maddesi uyarınca talep edilebilecek tazminattan yüksek olduğundan, FSEK’in 70/3 maddesine göre tazminata hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı, FSEK’in 70/3 maddesi kapsamında tazminata hükmedilmesi nedeniyle tecavüzün ortadan kaldırılmasına karar verilmesinin yerinde bulunduğu, talep edilen toplam maddi tazminat miktarı dikkate alındığında, mahkemece hükmedilen vekalet ücretinde bir yanlışlık olmadığı anlaşılmakla, davacı ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 113,00.TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubu ile bakiye 32,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalı …’den alınması gereken 448,35.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 393,95.TL’nin anılan davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davacı ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip